Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1192 E. 2022/875 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1192 Esas 2022/875 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1192
KARAR NO : 2022/875

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI : 2018/89 Esas- 2020/432 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/05/2017
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2022

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu sözleşmenin kefili olduğunu, davalı banka tarafından Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8696 Esas sayılı takip dosyası üzerinden dava dışı asıl borçlu şirket ile yine dava dışı … aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığını, bu takipte müvekkili …’nın borçlu olarak yer almadığını, davalı banka tarafından aynı kredi sözleşmesinden doğan alacağa istinaden, Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas sayılı takip dosyası üzerinden 18/08/2015 tarihinde davacı borçlu … ile dava dışı … aleyhine, 570.410,49 TL asıl alacak, 499.304,40 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz ve 24.965,22 TL işlemiş faizin BSMV’si olmak üzere toplam 1.094.680,11 TL üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığını, icra takibinin halen derdest olduğunu, davacının borcunun bu takip talebinde yazılan kadar olmadığını, ancak ne kadar olacağının bilirkişi raporu ile belirlenebileceği belirtilerek öncelikle müvekkilinin kefaletinin geçersizliğinin tespitine, davalı bankaca müvekkili hakkında Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas sayılı ve 2015/8696 Esas sayılı dosyaları üzerinden takibe konulan kredi sözleşmesinden dolayı şimdiye kadar yapılan ödemeler dikkate alınarak sorumlu olduğu miktarın tespitine ve müvekkili açısından Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas sayılı 2015/8696 Esas sayılı dosyaları yönünden iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili 01/04/2019 tarihli talep sonucunun açıklanmasına ilişkin dilekçesinde; asıl borçlu ile alacaklı banka arasındaki ilişkileri ve ödemeleri tam olarak bilmediklerinden bilirkişi incelemesi yaptırılarak müvekkilinin sorumlu olduğu miktarın tespiti gerektiğini, bunun içinde icra dosyasındaki müvekkilinin dava tarihi itibariyle sorumluluğunun tespit edilmesi, daha sonra banka kayıtları ve icra dosyasındaki kayıtlar dikkate alınarak yaptırılan hesap sonucu belirlenen gerçek sorumluluğunun icra dosyasından fazla olması halinde davanın reddine, daha az olması halinde ise aradaki farktan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 10/04/2019 tarihli ikinci beyan dilekçesinde ise, Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas sayılı ve Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8696 Esas sayılı takip dosyalarında kapak hesabının çıkarıldığını, bilirkişi raporunda takip tarihi itibariyle hesap yapılmadığından 21/08/2015 tarihi itibariyle banka alacağının ne kadar olduğunun taraflarınca hesaplanamayacağını, bu nedenle bilirkişi tarafından takip tarihi olan 21/08/2015 tarihi ile dava tarihi olan 26/05/2017 tarihine kadar geçmiş dönem itibariyle faiz ve fer’ileriyle hesaplama yapılması gerektiğini, ara karar gereği talep sonucunun ıslah sayılmamak ve yargılamanın tamamlanmasından sonra bulunacak gerçek dava değerini ve gerekirse davanın tamamının ıslah haklarını saklı kılmak üzere davayı aşağıdaki şekilde somutlaştırdıklarını belirterek 1.094.680,11 TL takipte kesinleşen rakamdan bilirkişinin bulduğu 531.658,64 TL’nin düşülmesi sonucu 563.021,47 TL’den ötürü borçlu olmadıklarının tespitine, tüm davadaki ıslah etme hakları saklı tutularak somutlaştırdıkları talep sonucuna göre karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edildiği davaya karşı cevap verilmediği, duruşmadaki beyanlarında davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının her ne kadar borçlu olmadığı miktar 81.229,44 TL ise de; dava ve tavzih dilekçeleriyle davacının bu alacağın 1.000,00 TL lik kısmından dolayı borçlu olmadığının tespitini istemesi ve talepten fazlaya karar verilemeyecek olması nedeniyle, davacının davasının kabulü ile davacının davalıya 1.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine,
Davacı dava dilekçesinde ayrıca tazminat talebinde de bulunmuş ise de; davalı bankanın yaptığı icra takibinde (alacağın 81.229,44 TL.lik kısmı yönünden) haksız olmasına rağmen, takibin alacağın bu kısmı yönünden de kötü niyet olarak yapıldığı, davacı tarafından ispat edilemediğinden ve iyi niyet karine olarak (4721 s. TMK. md.3/1) mevcut olduğundan, davacının 2004 s. İİK’nin 72/5. maddesine göre şartları oluşmayan feri nitelikteki tazminat talebinin reddi gerektiği anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile davacı …’nın Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takibine ilişkin olarak asıl alacak 570.410,49 TL, takip öncesi işlemiş faiz 499.304,40 TL ve faizin BSMV’si 24.965,22 TL olmak üzere toplam 1.094.680,11 TL’lik alacağın, icra takip tarihi olan 18/08/2015 tarihi itibariyle 1.000,00 TL’lik kısmından dolayı davalı ….’ye borçlu olmadığının tespitine davacının feri nitelikteki tazminat talebinin reddine, Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas sayılı icra takibinin davacı … yönünden alacağın 1.000,00 TL’lik kısmına ilişkin olarak derhal durdurulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin yargılamayı doğru yaptığını, çoğunluk ile de olsa lehe kararının gerçeğe ve olaya uygun verdiğini, ancak gerekçenin hatalı olduğunu , hesap bilirkişisi …’ye yaptırılan incelemede icra takibinden sonraki ödemelerin tarihleri dikkate alınarak hesaplama yapıldığını ve dava tarihi itibari ile asıl borçlunun dolayısıyla kefil olan müvekkilinin borcunun 59.919,90 TL ana para, 46.954,68 TL işlemiş akti faiz, 402.320,43 TL işlemiş temerrüt faizi ve 22.463,63 TL BSMV olmak üzere toplam 531.658,64 TL olduğunu hesapladığını, ancak icra dosyasından aldıkları 09.04.2019 tarihli dosya bakiyesine ilişkin kapak hesabında dosya bakiyesinin 1.917.761,66 TL olarak hesaplandığını, bu belgenin dosya içerisinde mevcut olup, bilirkişi raporundaki hesaplama yöntemi ile icra takip tarihine kadar geçen sürenin hesaplanmasını talep ettiklerini, ilk derece mahkemesinin dosyayı hesaplama yapmak üzere …’e tevdi ile ikinci bilirkişi raporu alındığını, emekli bankacı olan bilirkişinin bankacılık sistemine göre hesaplama yaptığını ve icra takibine girilen bedelleri az da olsa düşük bularak rapor tanzim ettiğini, ilk derece mahkemesinin 1. raporu dikkate almadan 2. rapora göre karar verdiğini ve ancak hesaplama yöntemini kendi belirleyerek icra takibinin 81.229,44 TL fazla girildiğinden bahisle bu miktardan sorumlu olunmayacağını ve ancak dava değerinin 1.000,00 TL olması nedeni ile bu şekilde kısmı kabul kararı verdiğini, oysa ilk bilirkişi raporunun icra takibini doğru sayarak hesaplamayı içerdiğini, ilk derece mahkemesinin kabul ettiği 81.229,44 TL düşüldükten sonra kalan icra takip miktarı baz alınarak hesaplama yapılmış olsa 1. rapordaki ana paranın daha önce biteceğini ve faizin miktarının bu kadar yüksek olmayacağını,
Açılan dava ile icra takibine göre yaklaşık iki milyon TL’ye kadar borçlu gözüktüklerini, oysa takipte bir kısım ödemelerin ve tahsilatların olmasına rağmen bedelin çok yüksek göründüğünü, 3. kişi kefil olmalarının nedeni ile bunu bilmelerinin mümkün olmadığını, dosyayı ödeyerek sorumluluktan kurtulmaları gereken miktarın bilinmesinin bu nedenle önemli olduğundan işbu davayı açtıklarını, dava sırasında icra dosyasına yaptırdıkları kapak hesabında dosya bakiyesinin dava tarihi itibariyle 1.917.761,66 TL olmasına rağmen mahkemece kabul edilen 81.229,44 TL düşülmeyen hali ile müvekkilinin borcu tüm ferileri ile birlikte 531.658,64 TL olarak bulunduğunu,
Davalı bankanın Türkiye genelinde bir uygulamaya giderek bankaya kredi borcu olan herkese kredinin cinsine bakılmaksızın ana parayı tamamen ödemek şartı ile faizinde %90’a kadar indirim yapma imkanı verdiğini, bilirkişi raporundaki rakam baz alındığında dahi müvekkilinin 150.000,00 TL ödediğinde borcu sıfırlanabilecek iken bu karar ile konu belirsizliğe girdiğini ve bu imkandan yararlanamaz hale geldiğini, zira bu imkandan sonra müvekkilinin yaklaşık 230.000,00 TL daha bankaya ödeme yaptığını, bu ödemelerle banka borcunu kapatabilecek iken halen daha bankanın bu sisteme göre yaptığı hesaplamaya göre yaklaşık 150.000,00 TL daha ödemesi gerekeceğini, kaldı ki zaten müvekkilinin taşınmazlarına konulan hacizlerin satışı yapılmış ve yaklaşık 500.000,00 TL’nin 2 yıl önce kıymet taktirinin yapıldığını, müvekkilinin yeteri miktarda banka uygulamasına göre teminatı da bulunmasına rağmen ne borcunu ödeyebilmekte ve ne de taşınmazları üzerindeki hacizleri kaldırabileceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkili bankanın kredi borçlusu …’nın (… Ltd.Şti.) dosyada da yer alan bütün sözleşmelerinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere her kredi sözleşmesinde müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunduğunu, bu nedenle …’ya kefaletinden dolayı esas borçlu ile aynı şartlarda ve aynı miktarda borçtan sorumlu olduğunu, davacının işbu davayı açmakta hukuki bir yararı bulunmadığını, muhalefet şerhinde de belirtildiği gibi menfi tespit davasının kısmi olarak açılmasında hukuki bir yarar bulunmamakla birlikte davacı tarafça borçlu olmadığını iddia ettiği kısıma yönelik harç tamamlattırılıp delil durumuna göre yargılama yapılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Konya 3. Noterliğinin 15/06/2011 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamenin incelenmesinde; keşidecisinin … Bankası A.Ş., muhataplarının …, … ve … Ltd. Şirketi olup, 15/06/2011 tarihi itibariyle 81.480,00 TL ana para, 309,52 TL işlemiş faiz, 15,48 TL BSMV olmak üzere toplam 81.805,00 TL’nin tebliğden itibaren 10 gün içinde ödenmesinin istendiği,
Konya 3. Noterliğinin 13/04/2011 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamenin incelenmesinde; keşidecisinin … Bankası A.Ş., muhataplarının …, … ve … Ltd. Şirketi olup, cari hesap nedeniyle toplam 557.402,23 TL ve 152.636,25 USD’nin tebliğden itibaren 10 gün içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin … ve …’ya 14/04/2011 tarihinde tebliğ edildiği, şirkete yapılan tebligatın adresten taşındığından bahisle 14/04/2011 tarihinde iade edildiği,
Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının … Bankası A.Ş., borçlularının …, … ve … Ltd. Şirketi olup, toplam 1.094.680,11 TL alacak üzerinden takip başlatıldığı,
Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8696 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının … Bankası A.Ş., borçlularının … ve … Ltd. Şirketi olup, toplam 1.094.680,11 TL alacak üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı görülmüştür.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi, “Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içerisinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.”, aynı kanunun 32. maddesi ise “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz.” hükmünü içermektedir.
Somut olaya gelince; davacı tarafça Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas ve 2015/8696 esas sayılı takip dosyaları üzerinden takibe konu edilen genel kredi sözleşmelerinden dolayı şimdiye kadar yapılan ödemeler dikkate alınarak sorumlu oldukları miktarın tespiti ile müvekkili açısından Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas ve 2015/8696 Esas sayılı dosyalarının iptaline karar verilmesi istemine yönelik işbu dava açılmıştır.
Davacı yanca dava dilekçesinde açıkça müvekkili açısından Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas ve 2015/8696 Esas sayılı dosyalarının iptali talep edilmiş olmakla 6100 Sayılı HMK’nın 31.maddesi gereğince her ne kadar ilk derece mahkemesince davacı yana dava dilekçesini açıklama getirilmesi ve talebinin ne olduğunu açıkça belirtmesi yönünde iki kez süre verilmiş ise de, davacı yanca sunulan her iki beyan dilekçesinde de davaya konu takip dosyalarına yapılan ödemeler dikkate alınarak sorumlu olduğu miktarın tespitine yönelik beyanlarda bulunulduğu, davaya konu takip dosyalarının iptalini talep edip etmediği hususunda açıklama yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda anılan hükümler karşısında ilk derece mahkemesince yapılması gereken iş davacı yanca davaya konu takip dosyalarının iptalinin talep edilmesi halinde takip talebinde alacak miktarının 1.094.680,11 TL olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden eksik harcın yatırılması için 492 Sayılı Harçlar Kanunu 30.maddesine uygun olarak davacı vekiline müteakip celseye kadar süre verilip, yatırıldığında yargılamaya devam ederek hüküm kurulması, yatırılmadığı taktirde ise HMK’nun 150.maddesi uyarınca dosyanın eksik peşin harcı yatırılarak yenilenmesine kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmesinden ibarettir.
HMK’nın 26.maddesinde taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiş olup, 26.maddede Hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, ancak duruma göre talep sonucunun daha azına karar verilebileceği, HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/2.maddesinde ise, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, yukarıda da izah edildiği üzere davacı yanca Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas ve 2015/8696 Esas sayılı takip dosyaları yönünden dava açıldığı, her iki dosyanın iptalinin talep edildiği, davacı yanca 12/06/2019 tarihli celsede Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8696 Esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, bu dosyada müvekkili hakkında takip yapılmadığı belirtilmek suretiyle talep sonucunu daraltarak sadece Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8695 Esas sayılı takip dosyası yönünden talepte bulunmuş olup, davacı yanın sözlü beyanı ile talep sonucunu daraltmıştır. HMK’nun 26 maddesi ile HMK’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/2.maddesi gereğince davacı yanın Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/8696 Esas sayılı takip dosyası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğinden bu talep yönünden de Dairemizce denetim yapılamamıştır. Bu husus HMK’nın 297. maddesine aykırı olup, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi kapsamında taleplerinin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş halinin dışındadır.
Hal böyle olunca, 6100 Sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6.maddesi gereğince taraf vekillerinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kamu düzeni gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince ayrı ayrı KABULÜNE,
2-Konya 1. Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2018/89 Esas 2020/432 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 54,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından yatırılan toplam 54,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi ve HMK’nın 362/g.maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/06/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.