Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1187 E. 2023/604 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1187 Esas 2023/604 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1187
KARAR NO : 2023/604

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA ASLİYE 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2020
NUMARASI : 2015/185 Esas 2020/43 Karar
DAVACI : … –
VEKİLİ
DAVALI : … – … …
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2015
KARAR TARİHİ : 26/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2023

Taraflar arasındaki menfi tespite ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
ASIL DAVADA DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı …. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, davalının bu sözleşmeye kefil sıfatı ile imza attığını, borçlu firmanın edimini yerine getirmemesi üzerine kredi sözleşmesinde hesabın kat edilerek taraflara ihtarname gönderildiğini, usulüne uygun tebligata rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine Ankara 2. İcra Dairesinin 2015/2888 esas sayılı dosyasında ilamsız takibe giriştiklerini, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, bu nedenle takibin durdurulduğunu iddia ederek haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmayacak şekilde icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının söz konusu genel kredi sözleşmesini … firmasının ortağı olduğu dönemde imzaladığını, ortaklıktan 01/11/2013 tarihinde davalının ayrıldığını ve bankaya bu durumun bildirildiğini, müteselsil kefaletin sona erdirilmesi ve bu krediden kaynaklanan risklere karşı teminat olarak verilen ipoteğin kaldırılması amacıyla şirket ile banka arasındaki ilişkilerin yeniden düzenlenmesinin istendiğini, bu doğrultuda … Şirketi ile davacı arasında yeni kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının bu sözleşmede imzası bulunmadığını, bu tarihten sonra kullandırılan kredilerden sorumlu olmayacağının banka yetkilileri tarafından kendisine bildirildiğini, banka ile varılan mutabakat çerçevesinde 31/12/2013 tarihi itibariyle eski sözleşmeye dayalı olarak kullandırılan tüm kredilerin kapatıldığını, dolayısıyla davacının imza attığı sözleşmeye istinaden kullandırılan tüm kredi risklerinin ortadan kalktığını yine şirket adına kullandırılan kredi kartının 19/11/2013 tarihinde bankaya iade edildiğini takip ve dava konusu kredi borçlarının 18/11/2013 tarihli yeni sözleşme uyarınca kullandırılan kredilerden kaynaklandığını, davalının asaleten/kefaleten veya ipotek nedeni ile borçlardan sorumlu tutulamayacağını bildirerek davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA
Davalı/birleşen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … …. Şti’nin ortağı iken 1 Kasım 2013 tarihinde ortaklıktan ayrıldığını, müvekkili davacı ile davalı banka arasında Çankaya Tapu Sicil müdürlüğünde aktedilen 7 Mayıs 2013 tarih 25304 yevmiye nolu resmi senetle şirketin finansal gereksinimi karşılamak için kullanılacak kredilerin teminatı olarak müvekkilinin 1/2 oranında hissedar olduğu… nolu bağımsız bölümündeki 1/2 hissesi üzerine davalı banka lehine 500.000,00 TL 1. dereceden üst sınır ipoteğinin tesis edildiğini, müvekkilinin şirket ortaklığı devam ederken… ile … seri numaralı 1.400.000,00 TL kredi limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, 16 Eylül 2013 tarihli kefil kabul beyanı ile müvekkilinin müteselsil kefil olarak belgeyi imzalayarak kefil olduğunu, 1 Kasım 2013 tarihinde de bu şirketteki hisselerini diğer şirket ortağı …’e devrederek şirketten ayrıldığını, ortaklık yapısındaki bu değişikliğin banka yetkilisine iletildiğini, bankanın da kendisine şirket ile yeni bir kredi genel sözleşmesi imzalayacaklarını bu nedenle de kendisinin imzalamış olduğu 16 Eylül 2013 tarih … seri nolu sözleşmenin yürürlükten kalkacağını yeni kullanılacak krediler yönünden geçerli olmayacağını ve o tarihe kadar kullanılan kredilerin geri ödemesi yapıldığında müvekkilin taşınmaz hissesi üzerindeki ipoteğin kaldırılacağını kendisine bildirdiğini, bankanın yönlendirmesiyle ilk sözleşmenin yapılmasından iki ay sonra … İnşaat Ltd. Şti ile davalı banka arasında müvekkilinin kefaleti dışında önceki sözleşmeyle birebir aynı olan 18 Kasım 2013 tarih T049481 Seri nolu 1.400.000,00 TL limitli yeni bir genel kredi sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmede tarafın şirket yetkilisi ve sahibi … ve bankanın olduğunu müvekkilinin bu sözleşmesinde taraf ve kefil olmadığını, sözleşmenin yapılma amacının taraflar arasındaki önceki sözleşme ilişkisine son vermek ve sonraki kredi ilişkisini yeni sözleşmeye göre yapmak olduğunu, bankanın kendisine verdiği bilgiye göre de yapılan yeni sözleşme ile … İnşaat Ltd. Şti tarafından kullanılacak kredilerde bu sözleşmenin uygulanacağı, bu tarihten sonra şirketin kullandığı kredilerden hiçbir şekilde ve herhangi bir sıfatla sorumlu olmayacağını, önceki sözleşme kapsamında kullanılan kredilerin kapatılmasından sonra müvekkil taşınmasın üzerindeki ipoteğin de kaldırılacağının bildirildiğini, kredilerin geri ödemelerinin yapılmış olmasına rağmen, ipotek kapsamında kullanılan tüm kredilerin bankaya da geri ödenmiş olması nedeniyle 31 Aralık 2013 tarihi itibarıyla şirketin de bankaya hiçbir borcu bulunmadığını, takip konusu edilen kredilerin ise 31 Aralık 2013 tarihinden sonra 2014 yılında kullanıldığını fakat davacı bankanın dava dışı şirketin 18 Kasım 2013 tarihli yeni kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandığı borçlar için Ankara 22. Icra müdürlüğünün 2015/2730 sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçtiğini, ipotek kısmını aşan miktar için ise 22 İcra Müdürlüğünün 2015/2888 esas sayılı dosyasıyla ilamsız takibe başladıklarını, her iki icra takibine konu edilen kredi borcunun tamamının şirket ile davacı banka arasında 18 Kasım 2013 tarih F049481 seri ve sıra nolu 1.400.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandırılmış kredilerden olup bu kredilerden dolayı müvekkili davacının asıl borçlu ve müteselsil kefil olarak sorumluluğunun bulunmadığını, borçların ipotek kapsamında da olmadığını iddia ederek 22. Icra müdürlüğünün 2015/2888 esas sayılı dosyasıyla yapılan takibin iptaline, davalı bankaya takibe konu edilen genel kredi sözleşmesinden dolayı asaleten veya kefaleten borçlu olmadığının tespitine, Ankara 22. İcra Dairesinin 2015/2730 esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip konusu Ankara ile … nolu bağımsız bölümdeki 1/2 hisse üzerinde bulunan ipoteğin fekkine, haksız ve kötü niyetli takip yapıldığından alacağın %20’sinden az olmayacak şekilde kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP
Davacı/birleşen davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şirket ortaklığından ayrılmasından sonra akdedilen 18/11/2013 tarihi itibariyle kefil olunan araç kredileri ile diğer kredilere ilişkin riskin devam ettiğini, bu bağlamda 7 adet araç kredisi ve kredi kartı nedeniyle 09/02/2013 tarihi itibariyle 196.835,93TL olduğunu, davacı iddiaları aksine ilk kredi sözleşmesine konu kredilerin kapatıldığı iddiasının doğru olmadığını, kullandırılan kredilere ilişkin mer’i olduğunu, davalı/birleşen davacının kefalet sorumluluğunun devam ettiğini bankaya ortaklıktan ayrıldığına dair bir ihtarname gönderilmediği gibi kredilerin tasfiye ve feshinin yapılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taşıt kredilerinden kaynaklanan davacı alacağının her ikisinin de birbirini teyit ettiği ve hesaplamalar dosya içeriğine uyduğu, buna göre asıl alacağın 176.705,74TL olduğu, bilirkişilerce temerrüt faizi yönünden %39 oranını tespit edilmiş olmakla birlikte TCMB’nin bankanın temerrüt tarihi itibariyle en yüksek faiz oranına ilişkin listesinde davacının 24 ay ve üzeri vadeli kredilerde %24,24 oranını uyguladığı dikkate alınarak ek rapora ihtiyat olmaksızın yapılan hesaplamalarda temerrüt faiz oranının (%24,24*%50=) %36,36 olduğu, buna göre takip tarihi 09/02/2015 tarihine kadar 14 günlük işlemiş temerrüt faizinin 2.498,62TL ve 124,93TL BSMV alacağı olmak üzere toplam borcun 179.668,85TL olduğu ve bu bedelin %36,36 oranında uygulanacak temerrüt faizi oranı ile tahsili gerektiği, alacak likit olduğundan ve takibe haksız itiraz edildiğinden alacağın % 20 si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiği, dava konusu icra takibine ilişkin itirazın iptali davası derdest iken aynı icra takibinden kaynaklı borç nedeniyle menfi tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı, davalı birleşen davacının borcunun devam etmesi nedeniyle ipotekler yönünden sorumluluğunun da devam ettiği gerekçeleriyle asıl davanın kısmen kabulü ile, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 esas sayılı dosyasında davalının 176.705,74 TL asıl alacak, 2.498,62 TL işlemiş faiz 124.93 TL BSMV ve 339,56 TL masraf toplamı 179.668,85 TL yönünden takibe yapılan itirazın iptali ile asıl alacağa %36,36 temerrüt faizi işletilerek takip şartları ile takibin devamına, takipten sonra yapılan tahsilatların icra dairesinde infaz sırasında nazara alınmasına, davacının fazlaya ilişkin talebini reddine, alacak likid olduğundan ve davalı takibi haksız itiraz ettiğinden alacağın %20’si oranında hesaplanan 35.933,77 tl icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; birleşen davada Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline ilişkin talebin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, kredi ilişkisinden kaynaklanan asaleten ve kefaleten borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin fekki ve kötü niyet tazminatı taleplerinin yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl davada davalı / birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı asıl borçlu şirket ile yeni bir genel kredi sözleşmesi imzalanmasındaki amacın, müvekkilinin kefaletinin bulunduğu eski genel kredi sözleşmesinin yürürlükten kaldırmak olduğunu, 31/12/2013 tarihi itibarıyla borçlu şirketin müvekkilinin kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan tüm borçlarının ödendiğini, müvekkilinin taşınmazı üzerinde tesis edilen ipoteğin dava konusu taşıt kredilerini kapsamadığını, bilirkişi raporlarında 6007163684 nolu taşıt kredisi borcunun tahsil edildiği belirtilmesine rağmen bu kredi için hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin taşınmazı üzerindeki ipoteğin banka tarafından paraya çevrilmiş olup dava dışı asıl borçlu şirketin rotatif kredi borcuna mahsup edilmiş ise de müvekkilinin rotatif kredi borcundan sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra borcu devam eden rotatif kredinin borcunun 16/12/2013 ve 31/12/2013 tarihlerinde sıfırlandığının açıkça belirtildiğini, rotatif kredi borcu sıfırlandığına göre bu tarihlerden sonra kullandırılan kredilerin müvekkilinin imzasının bulunmadığı 18/11/2013 tarihli sözleşmeden kaynaklandığının kabulünün gerektiği ve müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bankanın kötü niyetli olduğunu, birleşen davada banka lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Asıl davada davacı / birleşen davada davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının değerledirilmediğini, bankaca uygulanan akdi faiz oranının %26 olup genel kredi sözleşmesi hükümlerine göre temerrüt faiz oranının da %39 olmasına rağmen mahkemece bu oranların uygulanmamasının hatalı olduğunu, asıl alacak, akdi faiz alacağı ve fer’ilerinin eksik hesaplandığını, bilirkişi raporunda tahsilatlar düşülerek hesaplama yapılmış ise de, söz konusu tahsilatların dava tarihiden sonra yapıldığını ve borcun takip tarihi itibarıyla hesaplanması gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 Esas sayılı dosyasında başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine; birleşen dava ise, aynı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, Ankara 22. İcra Dairesinin 2015/2730 Esas sayılı icra takibine konu borç nedeniyle davalıya asaleten ve kefaleten borçlu olunmadığının tespiti ile ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmeleri, ödeme planları, hesap ekstreleri, tapu kayıtları, hesap kat ihtarnamesi, faiz genelgeleri, ipotek akit tablosu, araç rehin sözleşmeleri, ticaret sicil kayıtları vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı ile diğer borçlular aleyhine 20/02/2015 tarihinde tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının sorumluluğunun 180.472,65 TL asıl alacak, 13.262,40 TL işlemiş akdi faiz, 2.050,25TL ihtarname tarihi ile takip tarihi arası işlemiş faiz, 1.050,63TL BSMV, masraf olmak üzere toplam 196.835,93 TL olduğunun belirtildiği, takibin davalının süresinde itirazı üzerine durduğu, eldeki itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2730 sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı ile diğer borçlular aleyhine 20/02/2015 tarihinde tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla 1.200.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibin derdest olduğu, ipotek borçlularının ipotek borç miktarları kadar sorumlu olduklarına ilişkin açıklama yapıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamından, davacı banka ile dava dışı … Firması arasında imzalanan 08/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalının limit artırımı ile toplam 2.500.000,00TL limitle müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu, yine 16/09/2013 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesinde 3.500.000,00 TL limitle müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu, 18/11/2013 tarihinde imzalanan 1.400.000,00TL tutarlı genel kredi sözleşmesinde ise kefil sıfatıyla yer almadığı, asıl borçluyla imzalanan sözleşmeler kapsamında dava dışı asıl borçlu firmaya 26/03/2013 tarihinde aylık 0,78 oran üzerinden 36 ay vadeli 62.000,00TL tutarlı 6007086395 nolu taşıt kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 18 taksidinin ödendiği, 13/10/2014-13/11/2014-13/12/2014 ve 13/01/2015 tarihli taksitlerinin ödenmediği; 26/03/2013 tarihinde aylık 0,78 oran üzerinden 36 ay vadeli 51.000,00TL tutarlı 6007130048 nolu taşıt kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 18 taksidi ödendiği, 26/10/2014-26/11/2014-26/12/2014 tarihli taksitlerinin ödenmediği; 03/04/2013 tarihinde aylık 0,76 oran üzerinden 36 ay vadeli 33.510,00TL tutarlı 6007156015 nolu taşıt kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 17 taksidinin ödendiği, 03/10/2014-03/11/2014-03/12/2014 ve 03/01/2015 tarihli taksitlerinin ödenmediği; 05/04/2013 tarihinde aylık 0,80 oran üzerinden 36 ay vadeli 31.900,00TL tutarlı 6007163684 nolu taşıt kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 17 taksidinin ödendiği, 05/10/2014-05/11/2014-05/12/2014 ve 05/01/2015 tarihli taksitlerinin ödenmediği; 05/04/2013 tarihinde aylık 0,80 oran üzerinden 36 ay vadeli 31.900,00TL tutarlı 6007163920 nolu taşıt kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 17 taksidinin ödendiği, 05/10/2014-05/11/2014-05/12/2014 ve 05/01/2015 tarihli taksitlerinin ödenmediği; 05/04/2013 tarihinde aylık 0,80 oran üzerinden 36 ay vadeli 31.900,00TL tutarlı 6007164183 nolu taşıt kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 17 taksidinin ödendiği 05/10/2014-05/11/2014-05/12/2014 ve 05/01/2015 tarihli taksitlerinin ödenmediği; 04/07/2013 tarihinde aylık 0,74 oran üzerinden 36 ay vadeli 57.000,00TL tutarlı 6007486723 nolu taşıt kredisi kullandırıldığı, bu kredinin 17 taksidinin ödendiği, 05/10/2014-05/11/2014-05/12/2014 ve 05/01/2015 tarihli taksitlerinin ödenmediği; asıl borçlu şirket adına 4289 4501 4687 3733 numaralı ticari kredi kartı tahsis edildiği, kat tarihi 20/01/2015 tarihi itibariyle kredi kartından kaynaklanan alacak tutarının 54.981,00TL olduğu, dosyada bulunan belgeler ışığında şirket adına çıkarılan ve yetkili sıfatı ile davalı …’e teslim edilmiş olan kredi kartı aslının 19/11/2013 tarihinde davacı banka yetkililerince teslim alındığı, bu tarih itibariyle Kasım 2011 ayına ait ekstre borcunun 3.434,57TL olup bu tutarın 05/12/2013 tarihinde ödendiği bu kart nedeni ile davacının ortağı olduğu döneme ilişkin herhangi bir borç kalmadığı, yeni kredi sözleşmesi imzalandığı tarihten sonraki dönemde kullandırılan kredi kartı borcu nedeni ile davalının 18/11/2013 tarihli sözleşmede kefalet imzası bulunmadığından kredi kartından kaynaklanan borçtan davalının sorumlu olmadığı, belirtilen taşıt kredisi bakiye borçlarının ödenmemesi üzerine dava dışı asıl borçlu ve davalı kefile Ankara 32. Noterliğinin 21/01/2015 tarihli 01637 yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin davalı … ile asıl borçlu şirkete 22/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği verilen 1 günlük atıfet süresi dikkate alındığında davalı temerrüdünün 26/01/2015 tarihinde oluştuğu, davalı …’in taşınmazı üzerinde dava dışı asıl borçlu şirketin bankaya her türlü sebepten doğmuş/doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 500.000 TL limitle ipotek tesis edildiği, davalı … ve dava dışı borçlular hakkında kredi borcunun tahsili amacıyla birleşen davanın konusunu oluşturan Ankara 22. İcra Dairesinin 2015/2730 esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişildiği, 500.000TL ve 700.000TL ipotek bedelleri toplamı 1.200.000TL asıl alacağın %39 faiz oranı ile tahsilinin talep edildiği, ipotek borçlularının ipotek borç miktarları kadar sorumlu olduğunun belirtildiği, yine davalı ile dava dışı borçlular hakkında asıl ve birleşen davanın konusunu oluşturan Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 Esas sayılı ilamsız icra takibine girişildiği, her iki takibin de tahsilde tekerrür etmemek koşuluyla başlatıldığı, dava dışı asıl borçlu şirkete 08/03/2013 tarihli ve 16/09/2013 tarihli sözleşmeler uyarınca kullandırılan rotatif kredi riski kapatılmış olmakla birlikte taşıt kredilerine ilişkin riskin kapatılmadığı, kullandırılan taşıt kredilerinden kaynaklı borcun tahsili amacıyla asıl ve birleşen dava konusu icra takiplerinin başlatıldığı anlaşılmıştır.
Asıl davada davacı birleşen davada davalı banka vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Dairemizce dosya kapsamına, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki, mevzuata uygun ve denetime elverişli olması nedeniyle hükme esas alınması gerektiği kabul edilen bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 20/12/2016 tarihli kök ve 05/09/2017 tarihli ek bilirkişi raporlarında davacı bankaca asıl borçlu şirkete kullandırılan rotatif krediden ve ticari kredili mevduat hesabından kaynaklanan borç miktarının davalının takip borcuna dahil edilmediği, bankayla asıl borçlu şirket arasındaki kredi kartı ilişkisinin davalının kefalet imzasının yer almadığı 18/11/2013 tarihli sözleşmeye göre sürdürüldüğünden davalının kredi kartı borcundan da sorumlu olmadığı, ancak alacak talebinde bulunduğu 6007086395, 6007130048, 6007156015, 6007163684, 6007163920, 6007164183, 6007486723 nolu 7 adet taşıt kredisi nedeniyle hesap kat tarihinde her bir taşıt kredisi yönünden kalan taksit miktarlarının toplamından oluşan ana para tutarının 170.295,85 TL olduğu, en son taksit tarihlerinden kat tarihine kadar -söz konusu kredilerin ödeme planlarında yer alan akdi faiz oranları dikkate alınmak suretiyle- işlemiş akdi faizler toplamının 5.831,01 TL olduğu, kat tarihinden temerrüt tarihi olarak kabul edilen 26/01/2015 (20/01/2015 tarihli hesap kat ihtarnamesi asıl borçlu ve davalı kefile 22/01/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup verilen 1 günlük atifet süresi dikkate alındığında temerrüt 24/01/2015 tarihinde gerçekleşmiş ise de, davacı vekilince istinaf dilekçesinde bankaca asıl borçlu şirket risklerinin takip hesaplarına aktarıldığı, 30/01/2015 tarihinden icra takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulandığının belirtilmiş olması ve böylelikle bilirkişi tarafından temerrüt tarihi olarak kabul edilen 26/01/2015 tarihine ilişkin istinaf itirazı ileri sürülmemiş olması dikkate alınarak Dairemizce de temerrüt tarihinin 26/01/2015 olduğu kabul edilmiştir) tarihine kadar işlemiş akdi faiz toplamının 273,64 TL olduğu, böylelikle hesap kat tarihi ile temerrüt tarihi arasındaki işlemiş akdi faizler toplamının 6.104,65 TL ve akdi faizlerin BSMV’sinin toplam 305,23TL olduğu, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizinin -söz konusu kredilerin ödeme planlarında yer alan %39 oranındaki temerrüt faiz oranı dikkate alınmak suretiyle- toplam 2.680,03TL ve temerrüt faizlerinin BSMV’sinin toplam 134 TL olduğu ve belgelenen masraf tutarının 339,56 TL olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, takip konusu olan ve davalı …’in taşınmazı üzerinde tesis edilen ipoteğin davalının kefaletinin teminatını teşkil etmemesi nedeniyle, sorumlu olduğu taşıt kredilerine ait ödeme planlarında yer alan akdi ve temerrüt faiz oranları dikkate alınmak suretiyle borç miktarının hesaplandığı 20/12/2016 tarihli kök ve 05/09/2017 tarihli ek bilirkişi raporlarında %39 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle belirlenen miktarlar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken temerrüt faiz oranının %36,36 olarak kabulü ile yapılan hesaplama sonucu bulunan miktarlar üzerinden hüküm kurulması isabetli olmadığından davacı vekilinin temerrüt faiz oranına yönelik istinaf itirazları yerinde görülmüş, yukarıdaki ayrıntılı şekilde açıklanan sebeplerle diğer istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Davalı birleşen davasında Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş ise de, İİK.nun 72/1 maddesinde borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabileceği düzenlenmiş olup, ilamsız icra takibine itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın iptali davası açılmış ise böyle bir dava açıldıktan sonra, aynı borç ile ilgili menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı kabul edildiğinden (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 08/07/2008 tarih 2007/11107 Esas-2008/7581 Karar sayılı emsal ilamı) ilk derece mahkemesince Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 esas sayılı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve takibin iptaline yönelik açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, ilk derece mahkemesince tüm bilirkişi raporlarında asıl borçlu şirketin dava tarihi itibarıyla asıl davada davacı birleşen davada davalı bankaya taşıt kredilerinden kaynaklanan borcunun bulunduğu tespit edilmiş olup, birleşen davada davacı asıl davada davalının taşınmazı üzerinde tesis edilen ipoteğin asıl borçlu şirketin bankaya doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını teşkil ettiği, böylelikle davalı/birleşen davacının ipotekler yönünden sorumluluğunun devam ettiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince bu yöndeki talebin reddine karar verilmesinde de hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Yine, bankanın icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğuna dair dosyada delil bulunmadığından asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Bununla birlikte, birleşen davada davacı yanca Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2730 esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi nedeniyle alacaklı bankaya asaleten veya kefaleten borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiş olup, yukarıda açıklandığı üzere bilirkişi raporlarında davalı …’in sorumlu olduğu belirtilen 6007086395, 6007130048, 6007156015, 6007163684, 6007163920, 6007164183, 6007486723 nolu 7 adet taşıt kredisi nedeniyle hesap kat tarihinde her bir taşıt kredisi yönünden kalan taksit miktarlarının toplamından oluşan ana para tutarının 170.295,85 TL olduğu, en son taksit tarihlerinden kat tarihine kadar işlemiş akdi faizler toplamının 5.831,01 TL olduğu, kat tarihinden temerrüt tarihi olarak kabul edilen 26/01/2015 tarihine kadar işlemiş akdi faiz toplamının 273,64 TL olduğu, böylelikle hesap kat tarihi ile temerrüt tarihi arasındaki işlemiş akdi faizler toplamının 6.104,65 TL ve akdi faizlerin BSMV’sinin toplam 305,23TL olduğu, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizinin toplam 2.680,03TL ve temerrüt faizlerinin BSMV’sinin toplam 134 TL olduğu ve belgelenen masraf tutarının 339,56 TL olduğu tespit edilmiş olup, birleşen davada menfi tespit istemine konu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2730 esas sayılı dosyasında ipotek borçlularının ipotek borç miktarı kadar sorumlu olduklarına ilişkin açıklama, borçlu …’in taşınmazı üzerinde tesis edilen ipotek limitinin 500.000 TL olması hususları da bir arada değerlendirildiğinde ve davalının sorumlu olduğu tutarın toplam 179.859,32 TL olduğu gözetildiğinde birleşen davada davacı yanın Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2730 esas sayılı dosyası nedeniyle 320.140,68 TL’den borçlu olmadığı anlaşılmakla davacının birleşen davada bu kaleme yönelik menfi tespit davasının kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesini içermektedir. Hükmün infazda tereddüt oluşturup oluşturmadığının incelenmesi kamu düzeni ile ilgilidir.
6100 sayılı HMK’nın 26/1.maddesinde “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğundan talebi aşar şekilde hüküm kurulması yasaya aykırılık teşkil edecektir.
Somut olayda asıl dava konusu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 Esas sayılı icra takibinde 180.472,65 TL asıl alacak, 13.262,40 TL işlemiş akdi faiz, 2.050,25 TL ihtarname tarihi -takip tarihi arası işlemiş temerrüt faizi, 1.050,63 TL BSMV ve masraf olmak üzere toplam 196.835,73 TL’nin tahsili talep edilmiş olmakla alacaklı bankaca takip konusu kredi alacağının temerrüt tarihine kadar kapitalize edilmeksizin, temerrüt tarihinde mevcut ana para, işlemiş akdi faiz ve işlemiş temerrüt faiz tutarlarının ayrı ayrı talep edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki mahkemece aldırılan tüm bilirkişi raporlarında davalı …’in sorumlu olduğu taşıt kredilerinden kaynaklanan hesap kat ihtarnamesindeki ana para tutarına temerrüt tarihine kadar işlemiş akdi faiz ve akdi faizin BSMV’leri eklenerek kapitalize edilmek suretiyle temerrüt tarihindeki asıl alacak tutarı tespit edilmiş, temerrüt tarihindeki asıl alacak tutarına da takip tarihine kadar temerrüt faizi ve temerrüt faizinin BSMV’si uygulanmak suretiyle takip tarihindeki borç miktarı tespit edilmiş, mahkemece de bilirkişi raporlarındaki hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de, alacaklı bankaca takip talebinde kapitalize edilmemiş ana para tutarının talep edildiği gözetilmeksizin bilirkişi raporunda tespit edilen kapitalize edilmiş asıl alacak tutarına hükmedilmesi HMK.nun 26.maddesine aykırılık teşkil ettiğinden kamu düzenine ilişkin olan bu husus Dairemizce re’sen gözetilmiş, asıl dava konusu icra takibinde davacı yanca işlemiş temerrüt faizi miktarın 2.050,25 TL olduğu da nazara alınarak taleple bağlı kalınmıştır.
Ayrıca, her ne kadar ilk derece mahkemesince hükmün 1.bendinde “…. takipten sonra yapılan tahsilatların icra dairesinde infaz sırasında nazara alınmasına ….” denilmiş ise de, takip konusu taşıt kredilerine ilişkin olarak takip tarihi ile dava tarihi arasında herhangi bir tahsilat yapılmadığı, asıl dava tarihi olan 20/02/2015 tarihinden sonra 6007163684 nolu taşıt kredisi için 22/04/2016 tarihinde 19.746,40 TL tahsilat yapıldığı bilirkişi raporları ile tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması HMK.nun 297/2.maddesine aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kamu düzeni de gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kamu düzeni de gözetilerek HMK’nun 353/1.b-2., 355. maddesi uyarınca KABULÜNE,
Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/01/2020 tarih 2015/185 Esas 2020/43 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile,
Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 esas sayılı dosyasında davalının takibe vaki itirazının 170.295,85 TL asıl alacak, 6.104,65 TL işlemiş akdi faiz ve 305,23TL akdi faizlerin BSMV’si, 2.050,25 TL işlemiş temerrüt faizi ve 102,51 TL temerrüt faizinin BSMV’si, 339,56 TL masraf olmak üzere toplam 179.198,05 TL üzerinden iptali ile, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren %39 oranında temerrüt faizi ve faizin BSMV’si işletilmek suretiyle devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Hükmolunan alacağın %20’si oranında hesaplanan 35.839,61 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 12.241,02 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 3.361,47 TL harcı ile icra dosyasına yatırılan 7.337,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.541,74‬ TL harcın asıl davada davalı …’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3- Asıl davada davacı tarafça başlangıçta yatırılan 3.361,47 TL peşin harç, icra dosyasına yatırılan 7.337,81 TL ile 27,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 10.726,98‬ TL harcının asıl davada davalı …’den tahsili ile asıl davada davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 3.650,00 TL tebligat ve posta, 141,58 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 3.791,58 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 3.450,33 TL’lik kısmının asıl davada davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davanın kabul edilen kısmı yönünden, istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 27.879,71 TL vekalet ücretinin asıl davada davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
6–Davanın reddedilen edilen kısmı yönünden, istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak asıl davada davalı …’e verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-Birleşen davada;
a)Davacının Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2888 esas sayılı ilamsız icra takibi dosyasında borçlu olmadığının tespiti ve takibin iptaline ilişkin talebi yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
b)Davacının ipoteğin fekki talebi yönünden davanın reddine,
c)Davacının Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2730 esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi nedeniyle davalıya asaleten ve kefaleten borçlu olmadığına ilişkin talebi yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davacının Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2730 esas sayılı dosyasında davalıya 320.140,68 TL borçlu olmadığının tespitine,
Fazlaya ilişkin istemine reddine,
Davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 21.868,81 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 4.269,38 TL harcı ile tamamlama harcı olarak yatırılan 3.361,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.237,93‬ TL harcın birleşen davada davalı bankadan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Birleşen davada davacı tarafça başlangıçta yatırılan 4.269,38TL peşin harç, tamamlama harcı olarak yatırılan 3.361,50 TL ile 27,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 7.658,58 TL harcının birleşen davada davalı bankadan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Birleşen davada davacı tarafından yapılan 989,00 TL tebligat ve posta, 562,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.551,00 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 713,46‬ TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davanın kabul edilen kısmı yönünden, istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 47.819,70 TL vekalet ücretinin birleşen davada davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın reddedilen kısımlar yönünden, istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 55.737,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak birleşen davada davalı bankaya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
E)1-Asıl davada davacı taraftan istinaf karar harcı olarak alınan 54,40 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
2-Asıl davada davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının asıl davada davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
F) 1- Birleşen davada davacı taraftan istinaf karar harcı olarak alınan 3.122,70 TL harcın talep halinde birleşen davada davacıya iadesine,
2- Birleşen davada davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 297,20 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın istinafa gönderim giderinin 41,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 338,70TL’nin birleşen davada davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/04/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.