Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1156 E. 2022/834 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1156 Esas 2022/834 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1156
KARAR NO : 2022/834

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI : 2019/421 Esas 2020/114 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA :Alacak (Araç hasar ve değer kaybından kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2015
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete ait aracın 27.02.2015-27.02.2016 tarihleri arasını kapsayan kasko poliçesi ile davalı … tarafından sigortalandığını, aracın davacı şirket çalışanının sevk ve idaresinde iken 15.04.2015 tarihinde saat 23.00 sıralarında Gölbaşı-Samsun istikametinde müvekkili şirkete ait aracın önünde seyrederken bariyerlerin arasından aniden U dönüşü yapan plakası bilinmeyen tırın trafik kazasına yol açtığını, kaza sebebiyle hasarlanan araç sebebiyle kasko poliçesi kapsamında uğranılan hasar bedeli ve değer kaybının ödenmesi talep edilmesine rağmen davalı … şirketinin gönderilen ihtarnameye cevap vermediğini iddia ederek 13.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeoskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında sunmuş olduğu 09.08.2016 tarihli elektronik imzalı dilekçesinde; 21.07.2015 tarihli onarım faturasına göre 13.000,00 TL maddi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, meydana gelen kaza ile davacının aracındaki hasarın uyumsuz olduğunu, kazanın poliçe teminat kapsamında bulunmadığını, davacının davasını ispat etmesi gerektiğini, kaza tarihinden itibaren avans faizi talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince Dairemiz kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılamada iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; öncelikle dava konusu kazanın meydana geldiği yerde araçların kural ihlali yaparak U dönüşü yapıyor oldukları dosyada mevcut araştırma tutanağı ile sabit olduğu, dava konusu aracın kaza esnasında sürücüsü olduğunu beyan eden dava dışı …’ın da yazılı beyanında seyir halinde iken önündeki tırın U dönüşü yapması üzerine aracın sol yanının tırın kasasına çarptığını bildirdiği, dava dışı …’ün kazanın oluşumuna ilişkin yazılı beyanı ile araç üzerindeki hasarın uyumlu olduğunun değerlendirildiği, davalı tarafından kazanın farklı şekilde ve farklı yerde meydana geldiğine dair dosyaya sunulan somut bir belge bulunmadığı, davalının tırın plakasını almamış olmasının kazanın davacının anlattığı şekilde olmadığının delili olamayacağı, yine davalının olay yerinde kazaya dair iz ve emare olmadığını belirtmesi ise kazadan hemen sonra olay yerinde araştırma yapılmadığından davalının iddiasını ispata yönelik delil olamayacağı , her ne kadar davalı tarafça … Hizmetleri Ltd. Şti şirketine yaptırılan ekspertiz çalışmaları ve Sit araştırma şirketine yaptırılan harici olarak araştırma kayıtları sunulmuş ise de bu kayıtların davalının iddiasını ispata dair belge niteliğinde olmadığı, sigortalının beyanının aksine bilgi ve bulgu dosya kapsamında bulunmadığı, kazanın oluşumunu poliçe teminat kapsamı dışında bırakacak sürücü değişikliğine, sürücü belgesiz araç kullanımına, alkollü araç kullanımına veya diğer herhangi bir nedenle davalı tarafın hasar talebini haklı olarak reddine ilişkin iddiasını ispata yönelik delil sunamadığı kazanın sürücü …’ın ifade ettiği şekilde meydana geldiği sonuç ve kanaatine varıldığı, bilirkişiler tarafından kaza nedeni ile araçta meydana gelen değer kaybı yönünde de değerlendirilme yapıldığı, ancak dava dilekçesinde maddi zarar talebi dava konusu yapılmış olup, ayrıca değer kaybına ilişkin olarak talep bulunmadığından bu hususta dava dilekçesini açıklatmaya gerek görülmediği, sigortalı araç üzerindeki dava dışı … Bankası lehine dain-mürtehin kaydının 30/05/2016 tarihinde kaldırıldığı, makine mühendisi(Trafik kusur hasar uzmanı) bilirkişisi … ve Sigorta bilirkişisi …’ndan oluşan bilirkişi heyetinden alınan rapor ve makine mühendisleri bilirkişiler …, … ve … ‘ten oluşan bilirkişi heyetinden alınan rapordaki araç hasar tutarı hesaplarının da oluşa ve usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 13,000,00 TL maddi zararın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı … şirketine başvuru tarihini takip eden 8 iş günü sonrası 29.04.2015 günü temerrüt tarihi olduğundan bu tarihten itibaren taleple bağlı olarak reeskont faiz işletilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigortalı olay yerini terk ettiğinden hasarın teminat dışı olduğunu, 2918 sayılı KTK’nın 81. Maddesine göre trafik kazasına karışanların kazayı yetkili ve görevli memurlara bildirmek ve bunlar gelene kadar veya bunların iznini almadan kaza yerinden ayrılmamakla yükümlü olduğunu, davacı sigortalının kaza ile ilgili tespit tutanağı tutmadığı gibi fotoğraf çekmediğini, polisi/ambulansı aramadan olay yerini terk ettiğini, davacının kazanın gerçekleştiğine ilişkin veya kaza mahallini terk etmesini gerektirecek makul bir delil sunmadığı gözetilerek davacının talebinin kasko sigortası teminatı kapsamı dışında kaldığının kabulü gerektiğini, kaza ile davacı aracında meydana gelen hasarın uyumsuz olduğunu, bu nedenle hasarın poliçe teminat kapsamı dışında kaldığını, davacı yanca kazanın meydana geldiğini kanıtlar nitelikte trafik kazası tespit tutanağı ya da başkaca bir tutanak tutulmadığını, beyanın yalnızca bir iddiadan ibaret olduğunu, davacının ihbar yükümlülüğünü iyi niyet kaidelerine göre yerine getirmediğinden ispat yükünün yer değiştirdiğini ve davacının davasını ispatlaması gerektiğini, dava dışı sürücünün kazadan sonra olay yerini terk ettiğini ve terk etme sebebinin Kasko Sigortası Genel Şartları a.5.10.maddede sayılan hallerden olmadığını, davacının gerçek zararı ispatlayamadığını, hasar miktarının fahiş olduğunu, araç hususi olduğundan reeskont faize hükmedilmesinin de doğru olmadığını, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, kasko sigorta poliçesine istinaden hasar bedelinin ve değer kaybının davalı … şirketince tazmini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle dosya kapsamında yer alan ve sigortalı araç üzerinde rehin kaydı bulunan … Bankası Yenişehir/Ankara Girişimci Şubesi tarafından verilen 23.06.2016 tarihli yazıya göre sigortalı araç üzerindeki rehin hakkının 30.05.2016 tarihinde kaldırıldığı bildirilmiş olmakla, davacının eldeki tazminat davasında aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigorta poliçesinin teminat kapsamına giren hususlar Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A/1. Maddesinde belirlenmiştir. Diğer taraftan TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Kanunun 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına dair iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. Maddesinde sayılan hallerden olması gerekmektedir. Sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kaskolu olduğu ve 15.04.2015 tarihli rizikonun poliçenin yürürlük süresi içinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir. (Poliçe yürürlük 27.02.2015-27.02.2016-Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi).
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kazanın davacı sigortalının bildirdiği şekilde meydana gelip gelmediği, sürücü değişikliğinin bulunup bulunmadığı, dolayısıyla kaza sebebiyle araçta oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacı vekili, davacı sigortalı şirkete ait aracın Gölbaşı-Samsun istikametine doğru seyir halindeyken önünde seyreden ve plakası tespit edilemeyen tırın bariyerlerin arasındaki boşluktan aniden U dönüşü yapması sebebiyle meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın hasarlandığını, tırın olay yerinden ayrıldığını ileri sürmüş, olay tarihinde sigortalı aracı kullanan sürücü … davalı … şirketine hitaben verdiği 16.04.2015 tarihli dilekçesinde; önündeki tırın karşı yola doğru U dönüşü yaptığını havanın karanlık olması sebebiyle son anda gördüğünü, sağa doğru kazayı önlemek için ani manevra yaptığını, bu sırada aracın sol tarafını tırın kasasına çarptığını, airbaglerin açılmasından ve havanın karanlık olması sebebiyle aracın plakasını göremediğini, aracın olay yerinden ayrıldığını, kazanın şoku ile kendisine geldikten sonra tırın arkasından gittiğini ancak bulamadığını beyan etmiş, kaza sonrası kaza tespit tutanağı düzenlenmemiş, davalı … tarafından alınan ve gerek … tarafından düzenlenen 11.05.2015 gerekse SİT araştırma şirketi tarafından düzenlenen 03.06.2015 tarihli araştırma raporunda; trafik kazasının meydana geldiği beyan edilen bölgede ve çevresinde yapılan araştırmada trafik kazasına ait herhangi bir iz ve emareye rastlanmadığı, araç sürücüsü olan …’ın kazadan sonra olay yerinde fotoğraf çekmediği, polisi veya ambulansı aramadığı, sürücünün kısa bir süre sonra beyan ettiği tırı yakalamak maksadı ile U dönüşü yaptığı fakat tırı yakalayamadığı gibi plakasını da tespit edemediğine dair beyanda bulunduğu, sürücünün daha sonra hasarlı araç ile evine giderek 16.04.2015 günü saat 00:24’te hangi araca ait olduğu belli olmayan 2-3 adet kendi cep telefonundan fotoğraf çektiğini, olay yerinin ve araç üzerindeki hasarın birbiri ile örtüşmediğinin çekilen fotoğraflardan anlaşıldığı, sürücünün beyanının samimi olmadığı, sürücünün olay sonrasında çekiciyi veya sigorta şirketinin acentasını da aramadığı belirtilmiştir.
Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının;Teminat Dışında Kalan Zararları Belirleyen A.5.maddesinin, 5.4.bendinde “Poliçede gösterilen taşıtın, Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gerekli sürücü belgesine sahip olmayan kimseler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar” hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda anılan kanun ve sigorta genel şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıdadır. Davalı …, kendisi tarafından alınan araştırma raporuna istinaden kaza tarihinde aracın sürücüsünün davacı olmadığını, sonradan kazaya dahil olduğunu, dolayısıyla da kaza sonuçta sigortalı araçta oluşan hasarın teminat kapsamı dışında kaldığını iddia etmiştir. Araştırma raporunda olay tarihinde sigortalı aracı kullanan sürücüsü olan … dinlenmiş olup, bu raporda yapılan ve yukarıda yer verilen tespitlerden yola çıkarak kazanın bildirildiği şeklide gerçekleşmediği ileri sürülmüştür.
Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin göz önünde tutulması gerekir. Bu itibarla da, somut olayın özellikleri gereği kazanın davacı sigortalı tarafından ihbar edildiği şekilde gerçekleşmediği ve zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükünün dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı sigortalıya geçmediği dikkate alınarak; davalı … tarafından sunulan deliller ile birlikte tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalı … şirketinin olayda kazanın ihbar edildiği şekilde gerçekleşmediğini somut delillerle ispatlayamadığından araçta oluşan hasardan sigorta poliçesindeki teminat kapsamında sorumlu olduğunun kabulü gerekmiştir. (Bkz. aynı yönde Yrg. 17. HD’nin 04.04.2019 tarih ve 2016/9594 E- 2019/4109 K. sy. Kararı.. )
Davalı vekili hüküm altına alınan hasar bedelinin fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
Davacı tarafın talebi üzerine Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/127 D.İş dosyasında sunulan 15.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda aracın onarım bedelinin KDV dahil 20.753,49 TL olarak hesaplanmıştır. Sigortalı araçta oluşan hasarın tamir eden dava dışı … Ltd. Şti. Tarafından düzenlenen 21.07.2015 tarihli faturaya göre sigortalı araçta oluşan toplam hasar bedeli KDV dahil 13.001,18 TL olarak düzenlenmiştir.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan sigorta hakemi … tarafından düzenlenen 14.07.2016 tarihli raporda; davacının aracında meydana gelen değer kaybının 3.000,00 TL olduğu ancak kasko poliçesi teminatı kapsamında kalmadığı, dava konusu araçta meydana gelen hasar tutarının KDV dahil 20.753,49 TL olduğu, belirtilmiş, bu defa makine mühendisi ile sigorta hakemi bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetinden alınan 06.06.2017 tarihli ek raporda özetle; dava konusu sigortalı araçta oluşan hasar tutarının KDV dahil 13.001,18 TL olduğu, davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının 3.000,00 TL olduğu ancak kasko sigorta poliçesi kapsamında bulunmadığı bildirilmiş, Dairemiz kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesince … Genel Müdürlüğü’nde görevli makine mühendisi bilirkişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 27.12.2019 tarihli raporda özetle; dava konusu araçtaki hasarın araç sürücüsünün beyanına göre gelişen kazanın oluşumuna uygun olduğu, sigortalı araçta 13.001,18 TL hasar meydana geldiği, bu kazaya bağlı olarak araçta 3.000,00 TL değer kaybı olacağı, tespit edilmiştir.
Ayrıca hüküm altına alınan tazminat miktarına işletilecek faizin başlangıç tarihi yönünden davalı vekilinin istinaf sebebi değerlendirildiğinde; -Poliçe ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1427/2. Maddesi hükmüne göre; “Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur.”Kaza tarihinde yürürlükte olan Kasko Genel Şartlarının B.3.3.4.1.maddesine göre; “Sigortacı hasar ihbarı üzerine talep ettiği belgelerin kendisine eksiksiz olarak verilmesi ve zararın eksper vasıtasıyla tespiti kararlaştırılmış ise eksper raporunun tesliminden itibaren en geç 10 işgünü içinde Genel ve Özel Şartlar kapsamında gerekli incelemeleri tamamlamak ve ödemeye engel bir durumun bulunmaması halinde tazminat miktarını tespit edip sigortalıya ödemek zorundadır. Tazminat ödeme borcu her halde hasarın ihbarından itibaren 45 gün sonra muaccel olur” hükmü düzenlenmiştir. Dava konusu olayda davadan önce zararın tazmini için davacı tarafından davalı … şirketine 16.04.2015 tarihinde kazanın ihbarı üzerine sigorta şirketi tarafından talep olunan tazminat, 45 günün sona erdiği 01.06.2015 tarihi itibarıyla muaccel hale geleceği gözetilmeksizin ilk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hasarın ihbar edildiği tarihten 8 iş günü sonra davalı … şirketinin temerrüde düştüğünün kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple davalı … şirketinin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir.
Öte yandan davalı vekilinin yasal faize hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebine gelince; dava konusu tazminat talebi TTK’da düzenlenen sigorta sözleşmesinden kaynaklandığından ve bu tür sözleşmeler TTK.’nun 3. ve 4. maddeleri hükmü uyarınca, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, mutlak ticari işler kapsamında bulunduğundan, ilk derece mahkemesince davacının tazminat alacağına davacının talebi doğrultusunda ticari faiz türü olan reeskont faizine hükmedilmesi de yerindedir. Nitekim Yargıtay 17. HD’nin de 16.05.2018 tarihli ve 2016/10978 Esas-2018/5122 Karar sayılı ve 2015/11957 Esas-2018/9334 Karar sayılı emsal nitelikteki kararları da bu yöndedir. Ancak 3095 sayılı yasa gereğince avans oranlarını aşmamak üzere hükmedilmesi gerekir. Bu nedenle faizin türüne ilişkin istinaf istemi bu şekilde kabul edilmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin öteki istinaf başvuru sebeplerinin reddine, davalı vekilinin faiz başlangıç tarihi yönünden istinaf sebebinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar bu sebeple duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak davanın kabulü ile 13.000,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketinin temerrüde düştüğü 01.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-İstinafa başvuran davalı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, faiz başlangıç tarihi ve türü yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25.02.2020 tarihli ve 2019/421 Esas-2020/114 Karar sayılı Kararının HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
B) 1-Davanın KABULÜNE,
13.000,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketinin temerrüde düştüğü 01.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek ve değişen oranlardaki avans faizi oranını aşmamak üzere reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 888,03 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 222,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 666,02 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan 222,01 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı ve Davacı tarafından yapılan ve ayrıntısı UYAP sisteminde kayıtlı bulunan 2.520,63 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.770,34 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yargılamada vekil ile temsil olunan davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 ve 13/2 maddeleri gereği belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK’nın 333. Maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının, kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
C) 1-İstinafa başvuran davalı taraftan alınan 693,00 TL istinaf nispi karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran davalıya iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan 148,6 TL istinaf başvuru gideri, 31,50 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 180,10 TL istinaf giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.16/06/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.