Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1138 E. 2022/1124 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1138 Esas 2022/1124 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1138
KARAR NO : 2022/1124

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : 2018/181 Esas 2020/248 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İstirdat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2018
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022

Taraflar arasındaki istirdat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından kasko sigortalısının aracının kaza geçirmesine müvekkili tarafından sebebiyet verildiği iddiasıyla müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, zararın oluşmasında müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığını, zarar ile arasında illiyet bağı olmadığını, icra takibinde tebligatların usulüne aykırı yapıldığını, bu nedenle müvekkilinin takipten haberdar olmadığını, takip kesinleşerek müvekkilinin maaşına haciz konulduğunu, müvekkilinin borçlu olmadığı bir borcun tamamını icra ve haciz tehdidi altında ödediğini, davalı tarafından müvekkiline gönderilen ödeme emri ekinde herhangi bir kaza tespit tutanağı, sigorta şirketinin zararı ödediğine dair bir evrak bulunmadığını, müvekkilinin sigortalı araçta bulunduğu sırada polislerin açtığı ateş sonucu kurşunlardan birinin araç sürücüsüne isabet etmesi üzerine icra takibine konu zararın meydana geldiğini, olay sırasında müvekkilinin akıl sağlığının yerinde olmadığını, illiyet bağının bulunmadığını, müvekkilinin zarardan sorumlu olmadığını belirterek müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen 25.199,49 TL’nin tüm harç, gider ve yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava dışı sigortalıya ait aracın silah zoruyla rehin alındığını, polisler ile girilen çatışmada polislere ateş edilerek sigortalı araç ile davacının kaçmaya çalıştığını, sigortalı aracın bu sırada hasar gördüğünü, sigortalının mirasçılarına hasar bedelinin ödendiğini, ödenen bedelin rücuen tahsili için davacı hakkında icra takibi yapıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, ağır ceza mahkemesi kararının içeriği teknik bilirkişi raporu karşısında davacının sigortalı aracı sürücünün rızası dışında gasp etmesi nedeniyle emniyet güçleriyle çıkan çatışma sonrasında aracın hasarlanmasına kendi kusuruyla yol açtığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra takibi sırasında tutuklu olan müvekkiline yapılan tebligatların yok hükmünde olduğunu, usulsüz tebligat sonucu icra takip dosyasının kesinleştirildiğini, bu hususta mahkemece inceleme yapılmadığını, bilirkişi raporuna karşı itirazların değerlendirilmediğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun hükme esas teşkil etmeye elverişli olmadığını, müvekkilinin sigortalının öldürülmesi olayında bir kusurunun bulunmadığını, zarar ile arasında uygun illiyet bağı olmadığını, dosyadaki makine mühendisi bilirkişinin kusur oranı hesabında uzmanlığı bulunmadığını, trafik kazalarında kusur uzmanı olan bilirkişi tarafından inceleme yapılması gerektiğini, bu yöndeki itirazlarının değerlendirilmediğini, sigortalının polis kurşunu neticesinde öldürüldüğünü, sigortalı polis kurşunu isabet ederek ölmemiş olsaydı kazanın hiçbir şekilde olmayacağını, araçta hasarın meydana gelmeyeceğini, müvekkilinin araçta bulunuyor olmasının tek başına kazanın meydana gelmesine yetecek bir sebep olmadığını, bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, müvekkilinin fetö terör örgütü ile iltisaklı olmadığını, iltisaklıymış gibi gösterildiğini, bilirkişi raporunun bu doğrultuda hazırlandığını, ağır ceza mahkemesi kararından ve dosyasından anlaşılacağı üzere müvekkilinin fetö terör örgütü ile iltisaklı olduğuna ilişkin bir iddia ve karar bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigorta poliçesi kapsamında davalının sigortalısına ödediği hasar bedelinin rucüen tahsili için davacı aleyhine başlattığı icra takibinde ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kasko sigorta poliçesi, ekspertiz raporu, Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2017/6076 sayılı takip dosyası, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/31 Esas 2018/656 Karar sayılı kesinleşmiş karar sureti, yargılama aşamasında makine mühendisi bilirkişiden alınan 13/11/2019 tarihli bilirkişi raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi yazı cevabı, Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinin 02/06/2017 tarihli raporu, bila tarihli Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve davacı tarafından dosyaya sunulan bilimsel mütalaa, davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödemelere ilişkin tahsilat listesi, davalı tarafından dava dışı sigortalı mirasçılarına yapılan ödemeye ilişkin banka dekontu, sigortalı mirasçılık belgesi, mutabakatname, sigortalı araç ruhsatı, olay yeri görgü tespit tutanağı, olay yakalama, muhafaza altına alma, üst arama tespit ve teslim tutanağı dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2017/6076 sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine toplam 25.199,49 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davacının maaşına konulan hacizler sonucu icra dosya borcunun ödendiği, son ödeme tarihinin 08/02/2018 olduğu, işbu istirdat davasının İİK’nun 72. maddesi uyarınca son ödeme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/31 Esas 2018/656 Karar sayılı dosyasında, dava dışı sigortalının mirasçılarının katılan, davacının sanık olarak yer aldığı, dava konusu olay nedeniyle davacı sanık hakkında adam öldürme, mala zarar verme ve yağma suçlarından yargılama yapıldığı, 26/12/2018 tarihli karar ile davacı sanığın İstanbul Adli Tıp Kurumu Birinci Üst Kurulunun raporu ile ceza ehliyetinin tam olduğunun tespit edildiği, sigortalıyı kasten öldürmek suçunu işlediği, dava dışı başka bir şahsa ait araca zarar verdiği, görevli polis memurlarına ateş ederek görevlerini yaptırmamak için direndiği, polis memurlarını yaraladığı sabit kabul edilerek atılı bu suçlarla cezalandırılmasına, yağma ve tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanığın yağma suçundan ve tehdit suçundan beraatine karar verildiği, kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 05/02/2020 tarih 2019/1351 Esas 2020/262 Karar sayılı kararıyla istinaf isteminin reddine karar verilerek mahkeme kararının 28/01/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, davacının sigortalı aracın hasara uğramasında %100 oranında kusurlu olduğu, sigortalı aracın hem tabanca kurşunu ile hemde bu sırada başka bir araç çarparak hasara uğradığı tespit edilmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracın hasara uğramasında herhangi bir kusurunun bulunmadığı, sigortalı araca binmiş olması ile hasar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, sigorta şirketinin sigortalısının mirasçılarına yaptığı ödemeden sorumlu olmadığını, sorumlu olmadığı bir bedeli icra tehdidi altında ödediğini, ödediği bedelin istirdatı gerektiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, kasko sigortalı aracın hasara uğramasında davacının herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı, davalı sigorta şirketinin dava dışı sigortalının mirasçılarına ödediği hasar bedelinden sorumlu olup olmadığı, davacının icra dosyasına ödediği bedelin istirdatını davalıdan talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, dava konusu icra takip dosyasında ödeme emri davacıya tebliğ edilmiş, davacı tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, ödeme emri tebliğinin iptaline ilişkin icra hukuk mahkemesinde herhangi bir dava açmadığı, bu şekilde dava konusu icra takip dosyasının kesinleştiği görülmüştür.
Davacı vekilince dava ve istinaf dilekçesinde ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu ileri sürülmüş ise de, anılan iddia icra hukuk mahkemesinin görevi alanında olup, davacı yanca bu yönde icra hukuk mahkemesinde herhangi bir dava açılmamıştır. Şekli olarak kesinleşmiş icra takibi, kesinleşen icra takibi nedeniyle davacıdan tahsil edilen takip alacağı mevcut olup, bu kapsamda davacının istirdat alacağı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda davacının sigortalı aracın hasara uğramasında %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Raporu hazırlayan bilirkişinin uzmanlık alanı kusur tespitine de yöneliktir.
Kesinleşen Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/31 Esas 2018/656 Karar sayılı kararıyla davacının adam öldürme suçundan mahkumiyetine karar verilmiş, davacının sigortalıyı öldürdüğü, davacının ceza ehliyetinin bulunduğu maddi vakıa olarak tespit edilmiştir. Kesinleşen ceza mahkemesi kararında belirlenen maddi vakıa hukuk hakimini bağlayacaktır.
Bu durumda ceza mahkemesi kararı uyarınca davacının sigortalı araç sürücüsünü öldürdüğü kesinleşmiş olup, davacının sigortalı araç sürücüsünün polis kurşunu sonucu öldüğüne yönelik iddiası yerinde değildir. Sigortalı araç sürücüsünün ölmesi nedeniyle sigortalı aracın hasara uğramasında davacının tam kusurlu olduğu, davacının eylemi ile hasar arasında uygun illiyet bağı bulunduğunun kabulü gerekeceğinden kusura yönelik mahkemece yeniden rapor alınmamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı yan akıl sağlığının yerinde olmadığını ileri sürmüş ise de, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile yargılama aşamasında alınan adli tıp raporu karşısında davacının kaza tarihindeki olay sırasında ceza ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek davacı sanığın mahkumiyetine karar verildiğinden davacının bu yöndeki iddiaları yerinde görülmemiştir.
Her ne kadar yargılama aşamasında sigortalı araçta meydana gelen hasar miktarına yönelik herhangi bir inceleme yapılmamış ise de, davacı vekilince bu yönde açık istinaf itirazı ileri sürülmediğinden bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının dava dışı sigortalı aracın hasara uğramasına sebebiyet verdiği, davalının sigortalının mirasçılarına ödediği hasar miktarının rücuen tahsilini davacıdan talep edebileceği gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 30/09/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.