Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1107 E. 2023/134 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1107 Esas 2023/134 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1107
KARAR NO : 2023/134

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2020
NUMARASI : 2018/909 Esas 2020/166 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
TEMSİLCİ : ..
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2023

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı …. Şti. vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Şubesi ile davalı arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi gereği davalıya kredi kullandırıldığını, davalının sözleşme edimini yerine getirmemesi üzerine Ankara 23.Noterliği’nin 30.06.1998 günlü ve … yevmiyeli ihtarnamesinin gönderilerek 10.02.1998 tarihli ve … sayılı 20.000.000.000,00 TL bedelli teminat mektubunun depo edilmesinin istenildiğini, teminat mektubunun tazmin edilmesiyle gayri nakdi alacağın nakit alacak haline dönüştüğünü, teminat mektup bedeli ödenmediğinden Ankara 6.İcra Müdürlüğü’nün 1998/3661 sayılı dosyasıyla başlattığı takibin işlemsizlik nedeniyle düşmesi ile bu defa Ankara 8.İcra Müdürlüğü’nün 2017/4521 sayılı dosyasıyla yeniden takip başlattığını, bu takibe haksız yere itiraz edildiğini iddia ederek 20.000,00TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faizi ve gider vergisi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı, görev ve yetki itirazı ile zamanaşımı def’i yanında, davacıya borcu bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın zamanaşımına uğramadığı, davacının davalıya sağladığı gayri nakdi kredi niteliğindeki teminat mektubu davalının dava dışı şirkete ürün bedelini ödemediğinden nakde çevrilmesi ile nakdi krediye dönüştüğü bu kredi bedelinin de ödenmediği gerekçeleriyle davanın kabulü ile 20.000,00 TL bedelin, 3.653,80 TL’ lik kısmına 20/07/1998, 5.951,00 TL’ lik kısmına 27/07/1998, 10.395,20 TL’ lik kısmına 28/07/1998 tarihinden itibaren avans faiziyle yürütülmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, mahkemenin aksi yöndeki gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece yanlış icra dosyası incelenmek suretiyle hüküm kurulduğunu, ödemelere ilişkin belgelerin dosyaya sunulmadığını, faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, tazmin edilen gayri nakdi teminat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu teminat mektubu, 20/07/1998 tarhili kısmi tazmin talebine ilişkin fotokopi belge, genel kredi sözleşmesi, ticaret sicil kayıtları, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/393 Esas 2011/405 Karar sayılı kararı, dava dışı … A.Ş.’nin 18/11/2019 tarihli ve 15/04/2019 tarihli yazıları, Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 1998/3961 Esas sayılı dosyası vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Dava konusu 10/02/1998 tarihli ve … sayılı teminat mektubunun incelenmesinde, davalının dava dışı … A.Ş.’ye olan borçlarının teminatını teşkil etmek üzere davacı bankaca düzenlendiği, 20.000.000.000,00TL bedelli ve 10/02/1999 tarihine kadar geçerli olduğu görülmüştür.
Dosya kapsamından, dava konusu teminat mektubunun davacı ile davalı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında düzenlendiği, davacı tarafından davalı ve diğer borçlulara gönderilen Ankara 23.Noterliği’nin 30.06.1998 günlü ve … yevmiyeli ihtarnamesi ile 10.02.1998 tarihli ve … sayılı 20.000.000.000,00eTL bedelli teminat mektup bedelinin depo edilmesini istendiği, Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/391E. 2011/405K.sayılı karar örneğinden davalı tarafından davamızın konusunu oluşturan teminat mektubunu haksız olarak nakde çevirmesi nedeniyle zarara uğradıkları gerekçesiyle dosyamız davacısı bankaya karşı açtığı davada harç ikmali yapılmamış olduğundan davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından davalı şirket ve diğer borçlulara karşı Ankara 6.İcra Müdürlüğü’nün 1998/3961 sayılı eldeki davanın konusunu teşkil eden teminat mektubu bedelinin nakit teminat olarak tahsili amacıyla 09/07/1998 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ilgili dosyada davacı alacaklı vekili tarafından 05/04/2006 tarihinde borçlular adına kayıtlı gayrimenkullerin haczinin yenilenmesinin talep edildiği, böylelikle alacaklı vekilince alacağın takibine yönelik olarak yapılan en son işlem tarihinin 05/04/2006 olduğu, bu tarihten sonra alacağın takibine yönelik herhangi bir işlem yapılmadığı, davacı bankaca Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 1998/3961 Esas sayılı dosyası derdest iken bu defa dava konusu teminat mektubu bedelinin tahsili amacıyla Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2017/4521 Esas sayılı dosyasında davalı şirkete karşı 23/02/2017 tarihinde icra takibi başlattığı ve söz konusu takip derdest iken bu defa 14/12/2018 tarihinde eldeki alacak davasını açtığı anlaşılmaktadır.
Davalı yan süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’i ileri sürmüş, mahkemece gerekçeli kararda davanın zamanaşımına uğramadığı belirtilerek davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125.maddesinde; temerrüde düşen borçlunun, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklının, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahip olacağı, alacaklının, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebileceği veya sözleşmeden dönebileceği, sözleşmeden dönme hâlinde taraflarır, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulacağı ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilecekleri, bu durumda borçlunun, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklının, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebileceği düzenlenmiştir.
6098 sayılı BK’nın “On Yıllık Zamanaşımı” başlıklı 146.maddesinde; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olacağı hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı BK’nın “Alacaklının Fiili Halinde” başlıklı 157/2 maddesinde ise zaman aşımının icra takibi ve kesilmişse alacağın takibine ilişkin ve işlemden sonra yeniden işlemeye başlayacağı düzenlemesi bulunmaktadır.
6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun “Hak Düşürücü Süreler Ve Zamanaşımı Süreleri” başlıklı 5.maddesinde de; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam edeceği, ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmının, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olacağı, Türk Borçlar Kanunu ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibarıyla bu süre dolmuşsa, hak sahiplerinin Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanacakları, ancak, bu ek sürenin, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden daha uzun olamayacağı, düzenlemeleri yer almaktadır.
Somut olay değerlendirildiğinde, davacı bankaca, davalı şirkete kullandırılan teminat mektubu bedelinin depo edilmesini teminen davalı ile diğer borçlulara 30/06/1998 tarihinde Ankara 23. Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesini göndererek hesabı kat ettiği, akabinde teminat mektup bedelinin 20/07/1998, 27/07/1998 ve 28/07/1998 tarihlerinde tazmin edildiği iddia edilerek Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 1998/3961 esas sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, dosyada alacağın takibi amacıyla yapılan en son işlem tarihinin 05/04/2006 tarihi olduğu, bu tarihten sonra söz konusu dosyada yapılan işlemlerin alacağın takibine yönelik olmadığı, davacı tarafından 05/04/2006 tarihinden sonra takip hukukuna ilişkin herhangi bir işlem yapıldığının ve zamanaşımının kesildiğini, ispatlanamadığı, bu tarihten sonra Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2017/4521 Esas sayılı icra dosyasında başlatılan takip tarihi olan 23/02/2017 tarihi ve eldeki davanın tarihi olan 14/12/2018 tarihi arasında da zamanaşımını kesecek herhangi bir işlem yapıldığına dair dosyaya delil sunulmadığı, böylelikle en son işlem tarihi olan 05/04/2006 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi dolması nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan davalı yanca, davacı bankanın kötü niyetli olması nedeniyle banka aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazı ileri sürülmüş ise de, eldeki davanın alacak davası olduğu gözetildiğinde davalı yanın bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2020 tarih ve 2018/909 Esas 2020/166 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 161,65 TL davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödemesine,
5-Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davalı tarafından istinaf maktu karar harcı ve istinaf başvuru gideri yatırılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından istinaf gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 15/02/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.