Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1095 E. 2022/745 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1095 Esas 2022/745 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1095
KARAR NO : 2022/745

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : 2019/312 Esas 2020/245 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 14/06/2019
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022

Taraflar arasındaki limited şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkette 600/9000 pay sahibi olan müvekkilinin vekilinin katıldığı 15.03.2019 tarihinde yapılan 2017-2018 yıllarına ilişkin olağan ortaklar kurulu toplantısında alınan 2.,3.,4.,5.,6.,7. Ve 8. Maddelerinde alınan kararlara muhalefet edildiğini, söz konusu genel kurul toplantısının şirket müdürünün ibrasına ilişkin 5. Maddesindeki kararın, kendi ibrasında oy kullanması mümkün olmadığı halde oy kullanmak suretiyle kanuna aykırı şekilde karar alındığını, yine TTK’nın 626. Maddesi uyarınca şirket müdürüne izin verilmesine ilişkin yapılan oylamada şirket müdürünün kanuna aykırı bir şekilde oylamaya katılarak kendi lehine karar aldığını, dolayısıyla 6. Maddede alınan kararın da yasaya aykırı olduğunu, bu kararın oy birliğiyle alınması gerektiğini, genel kurul toplantısının 3. ve 4. maddelerinde faaliyet raporları ile bilanço ve gelir gider tablolarının oy çokluğu ile kabulüne karar verildiğini, oysa bilançonun T.T.K. uyarınca taşıması gereken zorunlu bilgileri içermediğini, şirket müdürünün bilanço ile raporunu genel kurul toplantısından en az 15 gün önce ortakların incelemesine arz etmekle yükümlü olduğunu, faaliyet raporunun açıklayıcı olması gerektiğini, aksi takdirde gerek ibra, gerekse de bilançonun onaylanması gibi diğer maddelerin iptal edilmesinin zorunlu olduğunu, bilanço ve gelir tablosunda açıklama ve dipnotların bulunmadığını, davalı şirket müdürü tarafından şirketin tek faaliyet konusu olan işletme ruhsatının …’a hibe edildiğini, bu şekilde haksız menfaat sağladığını, bilanço ve faaliyet raporlarında menkul ve gayrimenkul malların ne olduğu ayrıca işletme ruhsatının kime hangi bedelle satıldığı ve niçin satıldığı belli olmadığı için kabulünün mümkün olmadığını, bilançoya ve faaliyet raporunun kabulüne ilişkin kararın iptali gerektiğini, gündemin 2. maddesi uyarınca özel denetçi tayini talebinin haksız ve dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde reddedildiğini, bu kapsamda mahkeme tarafından en az 3 bağımsız denetçinin davalı şirkete özel denetçi olarak atanmasına karar verilmesini, genel kurul toplantısının 7. ve 8. maddelerinde şirketin faaliyetsiz kaldığı için tasfiyeye girmesine ve tasfiye memuru olarak da şirket müdürünün atanmasına oy çokluğu ile karar verildiğini, oysa davalı şirketin işletme ruhsatının muvazaalı olarak eski ortağa devredildiğini, bu konuda yasal süreç başlatıldığını, şirketin faaliyete devam edebileceğini, tasfiye kararının amacının, haksız şekilde içi boşaltılan şirketin davalara maruz kalmasını engellemek amacıyla kötü niyetle alındığını, ayrıca şirket müdürünün halen rekabet ve bağlılık yasağına aykırı şekilde davrandığını, bu durumda tasfiye memuru olmasının mümkün olmadığını, bu nedenle de iptali gerektiğini ileri sürerek davalı şirketin 15.03.2019 tarihli olağan ortaklar kurulu toplantısında alınan 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no.lu maddelerinin iptaline, davalı şirkete en az 3 kişiden oluşan özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin genel kurul toplantısına yaptığı çağrı ve toplantının yasaya uygun olduğunu, gerekli ilanların yapıldığını, bildirimlerin gerçekleştiğini, genel kurul toplantısında kararların alınmasını engelleyecek bir koşul olmadan pay çoğunluğuna göre karar alındığını, davacının pay oranı göz önüne alındığında sonucun zaten değişmeyeceğini, davacının daha önceki olağan genel kurul toplantılarına usulüne uygun çağrı ve davetiye çıkartılmasına rağmen katılmadığını, şirketin mal ve ruhsatının satılmasının yönetime ait olduğunu, müdürün devredilemez görevi olduğunu, yapılan işlemde usulsüzlük olmadığını, mahkemece verilen 2014/276 E. 2016/436 K. Sayılı kararda dosyada usulsüzlük bulunmadığının açıkça belirtildiğini, özel denetçi atanmasını gerektirecek herhangi bir husus ve usulsüzlük olmadığını, davacının haklı bir neden göstermeden özel denetçi atanması yönündeki talebinin kanuna aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; davalı şirketin 15.03.2019 tarihli genel kurulunda alınan 2,3,4,5,6,7 ve 8 numaralı kararlarının iptali istemiyle açılan davada hükme esas alına bilirkişi raporunda ayrıntılı belirtildiği üzere davaya konu genel kurulun 2,3,4,7 ve 8 nolu gündem maddeleriyle ilgili alınan kararların şirketteki ortakların paylarının %93’lük kısmı ile red veya kabul edildiği, bu kapsamda alınan kararların yasa, şirket ana sözleşmesi ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı anlaşıldığından, bu gündem maddeleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, şirket müdürünün ibrasına ilişkin 5 nolu gündem maddesi ve şirket müdürüne TTK 626. Maddesine göre izin verilmesine ilişkin alınan kararların ise TTK 619.maddesine aykırı olarak şirket müdürü ortağın ibrada oy kullandığı, şirket müdürünün bu konuda oy hakkının bulunmadığı, bu nedenle davacının oyu ile şirket müdürünün ibrasının reddedilmiş sayılması gerektiği, yine TTK 626.maddesine göre müdürler şirketle rekabet oluşturan faaliyette bulunamazlar, müdürlerin şirketle rekabet oluşturan faaliyette bulunabilmesi için ana sözleşme veya genel kurulda izin verilmesi gerektiği, TTK 619.maddesine göre de rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunulmasını onaylayan kararlarda ilgili ortağın oy hakkı bulunmadığından davacı dışındaki şirket müdürü olan diğer ortağın oydan yoksun bulunması nedeniyle bu maddeler yönünden ise davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalı şirketin 15.03.2019 tarihli genel kurulunda alınan şirket müdürünün ibrasına ilişkin 5. Madde ve şirket müdürüne rekabet izni verilmesine ilişkin 6. Madde ile alınan kararların iptaline, davacı vekilinin diğer taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada iptali istenilen 2. Maddenin şirkete özel denetçi tayini talebinin reddi kararına ilişkin olduğunu, TTK’nın 438. Maddesi hükmü uyarınca müvekkili şirket ortağının pay sahipliği haklarını kullanabilmesi için gerekli olması halinde ise özel denetçi atanmasını gündemde olmasa bile genel kuruldan istemesinin mümkün olduğunu, özel denetçinin çalışma alanlarına giren ve bunun sonucu ile ilgili bulunan bilançonun gerçekliğinin araştırılması istemlerinde özel denetçi atanması konusunda daha ılımlı davranılması gerektiğini, ancak bu yöndeki taleplerinin genel kurul toplantısında haksız olarak reddedildiğini, bu talebin müvekkilinin bilgi alma veya inceleme hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, iptali talep edilen 3 ve 4 no’lu maddelerin, şirketin faaliyet raporları ile bilanço ve gelir gider tablolarının oy çokluğu ile kabulü kararına ilişkin olduğunu, TTK’nın 516. Maddesi gereği bilançonun taşıması gereken zorunlu bilgileri içermediğini, söz konusu bilançoda bilanço açıklamasının, gelir tablosunun dipnotlarının, gider tablosu dipnotlarının ve açıklamasının bulunmadığını, ayrıca davalı şirketin müdürü tarafından şirketin tek faaliyet konusu olan işletme ruhsatı (daha önce devredilen yine mahkeme kararı ile iptal edilen işletme ruhsatı) eski ortak …’a hibe ettiğini ve bu şekilde gerek kendisine gerekse …’a haksız menfaat sağladığını, şirket müdürü tarafından sunulan bilanço ve faaliyet raporlarında şirketin sahip olduğu menkul ve gayrimenkul malların ne olduğu ayrıca işletme ruhsatının kime hangi bedelle ve niçin satıldığının kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle bilançonun ve faaliyet raporunun kabulüne ilişkin kararın iptali gerektiğini, iptali talep edilen 7 ve 8 no’lu maddelerin şirketin faaliyetsiz kaldığı için tasfiyeye girmesine ve tasfiye memuru olarak da şirket müdürünün oy çokluğuyla atanmasına ilişkin olduğunu, davalı şirketin işletme ruhsatının muvazaalı olarak eski ortağa devredildiğini, tasfiye kararının amacının haksız şekilde içi boşaltılan şirketin davalara maruz kalmasını engellemek amacıyla kötü niyetli alınmış bir karar olduğunu, şirket müdürünün halen rekabet ve bağlılık yasağına aykırı davrandığını, TTK’nın 395. Maddesi hükmüne aykırı davranan bir kimsenin tasfiye memuru olmasının mümkün olmadığını, bu sebeple tasfiye memuru olarak …’in seçilmesine ilişkin kararın iptali gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalı anonim şirketin 15.03.2019 tarihinde yapılan olağan ortaklar kurulu toplantısında alınan 2.,3., 4., 5.,6.,7. ve 8. maddelerinin iptali istemiyle açılan davada ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu genel kurulda alınan 5. ve 6. maddelerin iptaline, davacı vekilinin diğer taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
Bilindiği ve TTK’nın 622. maddesinde yapılan atıfla limited şirketlere de kıyasen uygulanacağı kabul edilen aynı Yasa’nın 445.maddesi hükmünde belirtildiği üzere; kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olup genel kurul kararlarına karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılabilir. TTK’nın 446. Maddesinin 1. Fıkrasının “a” bendinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin genel kurul kararının iptali istemiyle dava açabilecektir.
Öncelikle, dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı 15/03/2019 tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü sürede, 14/06/2019 tarihinde açılmış, TTK’nın 446/1. Maddesi gereği davacı ortak adına toplantıya katılan vekil Av. …’ın iptalini talep ettiği dava konusu genel kurul toplantısında alınan 2.,3., 4., 5.,6.,7. Ve 8. no’lu kararlara karşı olumsuz oy kullanarak usulüne uygun olarak TTK’nın 446/1/a maddesi uyarınca muhalefet şerhlerini sunmuştur.
Dosyada yer alan 26.02.2019 tarihli ve 9779 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi örneğine göre, davalı şirketin yetkili müdürü … tarafından alınan 29.01.2019 tarihli karar ile ilanda belirtilen gündem ile 15.03.2019 tarihinde 2017-2018 yılı olağan genel kurul toplantısının gerçekleştirileceği ilan edilmiştir.
Davalı şirketin iki ortağı bulunmakta olup toplantıya davacı ortak vekaleten dava dışı ortak aynı zamanda davalı şirketin yetkili müdürü … asaleten katılmıştır. Davalı şirketin 225.000,00 TL sermaye karşılığı 9000 adet payı bulunmakta olup davacı … 15.000 TL karşılığı 600 pay, dava dışı … ise 210.000,00 TL karşılığı 8.400 adet hisse sahibidir. Toplantıda 210.000,00 TL karşılığı 8400 adet hisse asaleten, 15.000,00 TL karşılığı 600 adet hisse vekaleten temsil edilmiştir.
Dava konusu 2017 ve 2018 yılına ait olağan genel kurulda iptaline karar verilmesi istenen 2 no’lu karar ile davacı ortağın talebi üzerine davalı şirkete özel denetçi atanması talebi oylanarak reddedilmiş, 3 no’lu karar ile 2017 ve 2018 yıllarına ait faaliyet raporları, 4 nolu maddede; 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve gelir gider tablosu, 5 no’lu maddede şirket müdürünün ibrası, 6 no’lu maddede şirket müdürüne TTK’nın 626. Maddesi uyarınca izin verilmesi, 7 no’lu maddede davalı şirketin tasfiyesi ve 8 no’lu maddede ise tasfiye memurluğuna şirketin yetkili müdürü …’in tayin edilmesi oylanmıştır.
Davacı vekilinin istinaf istemi genel kurul kararlarının iptali istemiyle açılan davada iptali istenilen ancak ilk derece mahkemesince reddolunan 2.,3.,4. 7. Ve 8. Maddelerde alınan kararlara ilişkindir.
Öncelikle, genel kurulun 2.maddesi ile davacı ortağın davalı şirkete özel denetçi atanmasına ilişkin istemi görüşülerek davacı ortağın olumlu, dava dışı ortağın olumsuz oy kullanması sonucunda oy çokluğu ile reddedilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 635. Maddesi yollamasıyla uygulanması gereken 438. Maddesi uyarınca azlığın özel denetim talebi genel kurulca reddedilirse 3 ay içerisinde ilgililerce şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesine başvurarak özel denetçi atanmasını isteyebileceklerdir. Bu durumda özel denetim talebinin reddine ilişkin genel kurul kararına karşı azlığın iptal davası açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. O halde özel denetime ilişkin taleplerin reddine dair genel kurul kararın iptali için dava açmakta HMK’nın 114/1-h maddesi gereği dava şartı niteliğindeki hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle aynı Yasa’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddi gerektiği gözetilmeksizin ilk derece mahkemesince yazılı şekilde esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin emsal nitelikteki 29.06.2021 tarihli ve 2019/4620 Esas-2021/5396 K. Sayılı kararı, 26.02.2015 tarihli ve 2014/4790 Esas-2015/2630 Karar sayılı kararları da bu yöndedir.
Ayrıca, davacı vekilinin bilgi alma hakkına ilişkin genel kurula sunduğu 15.03.2019 tarihli dilekçesindeki sorular açısından ele alındığında;
Banka hesaplarındaki para miktarı ile kasadaki para miktarı şirketin bilançolarında gözüktüğü, 2017 – 2018 yıllarına ilişkin bilançolar incelendiğinde, şirketin menkul menkul mallarını satmadığı, gayrimenkulünün ise zaten olmadığının açıkça görüldüğü, işletme ruhsatlarının bilançoda gözükmediği, ancak şirketin uhdesinde bulunan işletme ruhsatları ile ilgili sorular için şirketin ticari defter ve kayıtları ile İl Sağlık Müdürlüğü’nün 25.10.2019 sayılı yazıları incelendiğinde; ruhsat devrinin 02.10.2012 tarihinde yapılmış olduğu, dolayısıyla genel kurulları yapılan 2017 ve 2018 yılları ile ilgili olmadığı, son olarak genel kurul ilanında ve çağrı mektubunda, finansal tablolar ve faaliyet raporu ile ilgili inceleme yapılabileceği belirtilmişken, davacının ilan ve çağrıda belirtilen incelemeyi yapmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda bilançoda cevabı bulunan sorular ve 5 yıl önceki ruhsat devrinin şirket müdüründen sorulması, yine genel kurul öncesi inceleme hakkı kullanılmamışken, şirket müdürü yerine doğrudan genel kurula sorulması ve bu soruların genel kuruldan cevaplanması istenmesi karşısında, genel kurulda bu istemin oylanarak reddedilmesi, iyi niyet kurallarına da uygundur.
Genel Kurulun 3. Maddesi davalı limited şirketin 2017 ve 2018 yıllarına ait faaliyet raporlarının oylanmasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan ayrıntılı olarak mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; davalı şirketin incelenen ve açılış kapanış tasdikleri usulüne uygun olarak yapılmış bulunan 2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterleri üzerinde ve faaliyet raporlarında yapılan incelemede, faaliyet raporlarında ait olduğu yıla ilişkin faaliyetleri ve finansal durumu, muhtemel riskler ve yönetim organlarının değerlendirilmesi, faaliyet yılının sona ermesinden sonra şirkette meydana gelen ve özel önem taşıyan olaylar, yönetim organına ödenen mali menfaatlerin açıkça beyan edildiği, şirketin genel kurulda okunan faaliyet raporunun TTK’nın 516. Maddesine uygun hazırlanmış olduğu belirtilmiş olmakla, davacı vekilinin aksi yöndeki soyut iddialarına itibar edilmemiştir. Ayrıca yapılan incelemede, faaliyet raporlarında, ait olduğu yıla ilişkin faaliyetleri ve finansal durumunun belirtildiği ve yer alan bilgilerin şirket mali tabloları ile ticari defter kayıtlarına uygun olduğu, diğer hususların da şirketin içinde bulunduğu duruma uygun olarak beyan edildiği belirlenmiş olmakla şirketin genel kurulda alınan 3 no.lu kararı iyi niyet kurallarına da uygun bulunmuştur.
Genel kurulun 4. maddesi ile 2017 ve 2018 yıllarına ait gelir gider tabloları ve bilançosunun oylanmasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan ve Dairemizce benimsenen mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; yapılan incelemede şirketin mali tablolarının ticari defter kayıtları ile karşılaştırıldığı ve yasal düzenlemelere uygun bir şekilde ve dürüst resim ilkesine uygun olarak düzenlendiğinin tespit edildiği, davacı, mali tablolarda dipnotların bulunmadığı ve dolayısıyla yasa ve tekdüzen muhasebe sistemine uygun olmadığı iddia edilmiş ise de dipnotların, hisse devri, sermaye taahhütleri, iştirakler ve bağlı ortaklıklar ve bunlara sermaye taahhütleri, rehinli menkuller gibi özel durumları açıkladığı, bu nedenle davalı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarında dipnotlarda açıklanmasını gerektirecek (tam açıklama kavramı gereğince) hususların bulunmadığı, şirketin genel kurula sunulan bilanço ve gelir tabloları T.T.K. m. 514 ve 515 hükümlerine uygun olarak hazırlandığı belirtilmiş olmakla genel kurulda alınan 4 no’lu maddenin yasaya, ayrıca şirket mali tablolarının, ticari defter ve kayıtlarına uygun olduğu, aynen ticari defter ve kayıtlarından çıkartıldığı, yıllık beyannamelerle (Kurumlar Vergisi Beyannameleri ekleri) beyan edilen bilanço ve gelir tablolarının aynısı olduğu, mali tabloların ticari defterlerdeki bilgileri yansıtacak şekilde şeffaf ve güvenilir olarak, aynen ve aslına sadık surette düzenlenmiş olduğu tespit edilmiş olmakla da şirketin genel kurulda alınan 4 no.lu kararının iyi niyet kurallarına da uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin aksi yöndeki soyut iddiaları yersiz görülmüştür.
Genel kurulun 7. Maddesi; davalı limited şirketin tasfiyeye girmesine, 8 no’lu maddesi ise dava dışı şirket yetkili müdürü …’in davalı şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına ilişkindir.
Tasfiye ve dolayısıyla tasfiye memuru seçimi, şirketin feshine ilişkin bir yöntem olup, şirketin feshi, T.T.K. m. 616 hükmüne göre, genel kurul yetkisindedir. Yine T.T.K. m. 621 hükmüne göre, şirketin feshi, genel kurulda alınacak önemli kararlardan olup, en az esas sermayenin salt çoğunluğu ile toplanan genel kurulda üçte iki oranında oy çokluğu şartı aranmaktadır. Bu itibarla dava konusu genel kurul kararında …’in 8.400 oy hakkı bulunduğu ve olumlu oy kullandığı gözetildiğinde işbu hükümde aranan üçte iki oy şartının yerine getirildiği görülmektedir. O halde gerek genel kurulun yetkisi ve gerekse ağırlaştırılmış nisaplara göre oylanması nedeniyle genel kurulun 7. ve 8. maddeleri yasaya ve iyi niyet kurallarına uygundur.
Diğer taraftan dava konusu kararlar ile ilgili olarak davalı şirketin 27.12.2005 tarih ve 6461 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 729. sayfasında yayımlanan ana sözleşmesinde özel bir düzenleme bulunmamakta, anasözleşmenin 13. maddesinde, ana sözleşmede bulunmayan hususlar hakkında T.T.K. hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir. Bu durumda genel kurulda alınan ve yasaya uygun olduğu belirtilen 2., 3., 4., 7. ve 8. maddelerin anasözleşmeye de uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, limited şirketlerin genel kurullarındaki butlan halleri, anonim şirketlere yapılan atıfla, T.T.K. m. 447 hükmünde düzenlenmiş olup buna göre genel kurulun kararlarında; pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanunen vazgeçilmez nitelikte haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran bir husus, şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlar tespit edilmediği gibi davacının bilgi alma, inceleme ve denetim haklarını sınırlandıran bir karar da alınmamıştır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri öteki itirazların esastan reddine, HMK’nın 355. Maddesi gereği kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme sonunda istinaf başvurusunun dava konusu genel kurul toplantısında alınan sadece 2 no’lu karar yönünden kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 355. Maddesi gereği kaldırılarak özel denetime ilişkin taleplerin reddine dair genel kurul kararın iptali için davacının dava açmakta HMK’nın 114/1-h maddesi gereği dava şartı niteliğindeki hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle aynı Yasa’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-İstinafa başvuran davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, istinaf başvurusunun dava konusu genel kurulda alınan sadece 2 no’lu karar yönünden HMK’nın 355. Maddesi gereği kamu düzeni yönünden kısmen kabulüne,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2020 tarihli ve 2019/312 Esas-2020/245 Karar sayılı KARARININ iptali istenen davalı şirketin olağan genel kurul toplantısında alınan 2 no’lu karar YÖNÜNDEN KALDIRILMASINA,
B)1-a) Dava konusu 15.03.2019 tarihli genel kurul toplantısında özel denetime ilişkin talebin reddine dair alınan 2 no’lu kararın iptali için dava açmakta davacının HMK’nın 114/1-h maddesi gereği dava şartı niteliğindeki hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle aynı Yasa’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine
1-b)Davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin dava konusu 15.03.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan şirket müdürünün ibrasına ilişkin 5. Madde ile şirket müdürüne rekabet izni verilmesine ilişkin 6. Madde ile alınan kararların iptaline,
1-c) Davacı vekilinin dava konusu 3,4,7, ve 8 no’lu genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,3-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL karar harcı, 44,40 TL başvurma harcı ile 6,40 TL vekalet harcı toplamı 95,2 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yargılamada vekil ile temsil olunan davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 113,30.-TL tebligat gideri, 15,80.-TL müzekkere gideri, 500,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 629,1.-TL yargılama giderinin takdiren 1/2’si olan 314,55.-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
C)1-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kaldırma kararının niteliği gözetilerek davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında durulma açılmadığından istinafa başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/06//2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.