Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1088 Esas 2022/788 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1088
KARAR NO : 2022/788
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2019
NUMARASI : 2018/970 Esas 2019/964 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022
Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden işçinin mirasçıları tarafından açılan tazminat davası sonunda verilen karar nedeniyle müvekkilinin 271.235,41 TL ödediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 271.235,41 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dağıtım faaliyetinin şirket tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyet kapsamında gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemin sorumluluğunun şirkete ait olduğunu, işletme hakkı devir sözleşmesi, ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, devre esas bilanço düzenlenerek geçmişe yönelik alacak ve borç işlemlerinin kesinleştirildiğini, iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklardan davacının sorumlu olduğunun sözleşmede açıkça düzenlendiğini, müvekkiline ihbarda bulunulmadığını, müvekkilinin davaya ve icra takibine ilişkin masraf ve faizden sorumlu olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, taraflar arasındaki İHDS’nin 7.4, 7.6, 9.3 ve 9.4 maddeleri, Konya 2. İş Mahkemesi’nin 2016/672 Esas 2016/761 K. sayılı dosyası, ödeme belgeleri, dosya kapsamında alınan denetime elverişli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile, davanın kabulüne, 271.235,41 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davada üçüncü kişi zararının söz konusu olmadığını, işçinin 3. kişi sayılamayacağını, İHDS tarihinden önceki tüm sorumluluğun müvekkiline ait olduğu şeklinde hüküm kurulamayacağını, devre esas bilanço düzenlenerek geçmişe yönelik alacak ve borç işlemlerinin kesinleştirildiğini, davanın kabulü halinde müvekkilinin mükerrer ödeme yapacağını, iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklardan davacının sorumlu olduğunun sözleşmede açıkça düzenlendiğini, davanın müvekkiline ihbar edilmediğini, müvekkilinin davaya ve icra takibine ilişkin masraf ve faizden sorumlu olmadığını, bilirkişi raporunun dikkate alınmadığını, delil ibraz etme süresi sona erdikten sonra dosyaya kazandırılan belgelere muvafakatleri olmadığı halde mahkemece hükme esas alındığını, hükmün ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesine aykırı olduğunu, davacı davayı müvekkiline ihbar etmediği, İHDS gereği yükümlülüğünü yerine getirmediği için karar tarihinden sonra ortaya çıkacak alacaktan müvekkilinin sorumlu olmadığını, davacının icra takibine mahal vermeden ve gecikmeksizin borcu ödemediğini, müvekkilinin ancak dayanak davada hüküm altına alınan alacaktan sorumlu tutulabileceğini, avans faizine hükmedilemeyeceğini, müvekkili aleyhine hesaplanan harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin hatalı olduğunu, dayanak davada davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti ve fer’ilerinin bu dosyada tenzili gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Konya 2. İş Mahkemesi’nin 25/05/2010 tarih 2008/141 Esas 2010/266 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısı …, …, …, davalısı … Elektrik Dağ. A.Ş. olup, 13/04/2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden işçinin mirasçılarının uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini talebiyle açılan davada davacı … ve … tarafından açılan maddi tazminat davasının reddine, davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasının kabulüne, davacılar tarafından açılan manevi tazminat davasının kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesince bozulduğu görülmüştür.
Anılan bozma ilamından sonra dosya Konya 2. İş Mahkemesi’nin 2012/366 Esas sırasına kaydı yapılarak yapılan yargılama sonunda 19/04/2013 tarih ve 2013/310 Karar sayılı karar ile; davanın kısmen kabulüne, manevi tazminata ilişkin ıslah taleplerinin reddine, davacı …’ın maddi tazminat talebinin kabulüne, … ve …’ın maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Vefat eden işçinin mirasçıları tarafından açılan ek davada yapılan yargılama sonunda, Konya 2. İş Mahkemesi’nin 09/12/2015 tarih 2013/358 Esas 2015/730 Karar sayılı ilamı ile davacı …’ın maddi tazminat talebi hakkında feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacı …’ın manevi tazminat talebinin kabulüne, davacılar … ve …’ın manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiş, karar Yargıtay 21. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Anılan bozma ilamından sonra dosya bu kez Konya 2. İş Mahkemesi’nin 2016/672 Esas sırasına kaydı yapılarak yapılan yargılama sonunda 14/10/2016 tarih ve 2016/761 Karar sayılı karar ile; davacı …’ın maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, davacı …’ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacılar … ve …’ın manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2016/2692 sayılı icra takip dosyası ile yukarıda anılan mahkeme ilamına dayanılarak alacaklı …, … ve … tarafından borçlu … Elektrik Dağ. A.Ş. aleyhine ilama dayanarak icra takibi başlatıldığı, davacının icra dosyasına 13/11/2018 tarihinde 263.767,66 TL yatırdığı görülmüştür.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı …, … ve … tarafından iş kazası sonucu işçi olan murislerinin vefatı nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararın tazmini talebiyle … Elektrik Dağ. A.Ş. aleyhine açılan davada yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacının anılan karar nedeniyle icra dosyasına 13/11/2018 tarihinde 263.767,66 TL ödediği, ayrıca davacının kararın Yargıtay incelemesi nedeniyle 26/12/2018 tarihinde 5.123,25 TL onama harcı ile yargılamada 14/12/2015 tarihinde 70,00 TL delil avansı, 15/04/2016 tarihinde 48,10 TL tehiri icra karar harcı, 14/12/2015 tarihinde 751,00 TL temyiz harcı, 16/05/2016 tarihinde 10,00 TL delil avansı, 11/08/2016 tarihinde 10,00 TL delil avansı, 20/10/2016 tarihinde 100,00 TL gider avansı, 20/10/2016 tarihinde 855,22 TL istinaf harcı, 29/12/2016 tarihinde 932,23 TL istinaf harcı yatırdığı dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Konya 2. İş Mahkemesi’ndeki davada tazminata konu olan olayda vefat eden işçi ve bu kapsamda işçinin davacı mirasçıları bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. Rücuen alacağa dayanak dava … Genel Müdürlüğü aleyhine açılmadığından somut uyuşmazlıkta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde zaman aşımı itirazının değerlendirilmesi yoluna gidilmemiştir.
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davacı yan icra dosyasına ödediği bedelin yanı sıra rücuya dayanak dava sırasında yaptığı yargılama giderlerinin de davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir. Dava dilekçesinde rücuya dayanak dava dosyasına delil olarak açıkça dayanmış, yargılama sırasında rücuya dayanak dava dosyaları UYAP üzerinden getirtilmiştir. Davacının rücuya dayanak davada yaptığı yargılama giderlerine ilişkin harç makbuzları ile yargılama giderlerine ilişkin tahsilat makbuzları işbu dava dosyaları içerisinde yer aldığından yargılama giderlerine ilişkin ödeme belgelerinin delil ibraz süresi geçtikten sonra ibraz edildiğinden söz edilemeyecektir. Bu durumda mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda davacının icra dosyasına ödediği bedel ile yargılama giderine ilişkin 10,00 TL bedelli makbuz sunduğundan sadece bu bedeli davalıdan talep edebileceğine yönelik bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek dosya içerisinde yer alan ve UYAP’tan gelen dava dosyaları içerisinde bulunan sayman mutemet alındı belgeleri ile tahsilat makbuzları gözetilerek davacının icra dosyasına yaptığı ödeme dışında 7.467,75 TL yargılama gideri harcamasını ispatladığı gözetilerek toplamı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında, davacı yanın talebinin faiz başlangıç tarihi olarak ödeme tarihinden daha sonraki bir tarih olan dava tarihini göstermiş olması nedeniyle, HMK’nun 26. maddesi kapsamında talebin aşılamayacağı gözetilerek dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
İşbu davada rücuen alacağa dayanak ilamda davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, hükmedilen vekalet ücretinin davacının ödediği bedelden mahsup edilmesi mümkün değildir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda hüküm altına alınan 271.235,41 TL üzerinden hesaplanan harç, vekalet ücretinde herhangi bir hata bulunmadığı gibi davacı tarafından yapılan ve dosya içerisinde belgeli olan giderler gözetilerek hüküm altına alınan yargılama gideri miktarında da herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 18.528,09 TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.632,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.896,06 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/06/2022
Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.