Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1073 E. 2022/1074 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 201 Esas 2021/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1073
KARAR NO : 2022/1074

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI : 2018/975 Esas 2020/134 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA :
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2022

Taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … … A.Ş’nin elektrik hizmetlerinin özelleştirilmesi neticesinde kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirmesi suretiyle kurulduğunu ayrı bir tüzel kişiliği ve sermayesi olan tamamen özel hukuk hükümlerine tabi bir ticaret şirketi olduğunu, özelleştirme sürecinde davalı ile müvekkili şirket arasında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi (İHDS) imzalandığını, özelleştirmeye ilişkin sürecin işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalanmasından sonra 30.09.2013 tarihli hisse satış sözleşmesiyle müvekkili şirketin hisselerinin satışı ile sonuçlandığını, faaliyetlerin davalı … tarafından yürütüldüğü dönemde meydana gelen iş kazası nedeniyle üçüncü şahıs durumundaki SGK Başkanlığı tarafından Adana 1. İş Hukuk Mahkemesi’nin 2006/429 E. sayılı dosyasıyla açılan dava sonucu verilen kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2008/16092 Esas 2010/4029 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiğini, bu sebeple müvekkili şirket tarafından Adana 7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/744 sayılı dosyasına 14.071,12 TL ödeme yapıldığını, bununla birlikte SGK tarafından Adana 1. İş Mahkemesi’nin 2006/429 Esas sayılı dosyasında hesaplanıp hüküm altına alınmayan bakiye kısım için Adana 8. İcra Müdürlüğü’nün 2012/545 sayılı dosyası ile başlatılan takip dosyasına da yine müvekkili tarafından 17.389,29 TL ödeme yapıldığını, davaya konu ödemeye sebep teşkil eden olayın … ile müvekkil şirket arasında akdedilen işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı 24.07.2006 tarihinden önce gerçekleşmiş olmakla, anılan sözleşme hükümlerine göre müvekkil şirket tarafından ödenen bedelin sorumluluğunun davalı …’ta olduğunu, Yargıtay’ın bu yönde emsal kararları bulunduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla 31.460,41 TL’nin, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Borçlar Kanununun 73. maddesi gereğince rücu davalarında zamanaşımı süresi 2 yıl olduğundan dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, özelleştirme modeli gereği bilanço çalışmaları yapılarak şirket tarafından devre esas mizan düzenlendiği ve beyan edilen mizan kayıtları esas alınarak devre esas bilanço düzenlendiği, bu suretle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiği, bu nedenle 24.07.2006 tarihinden önceki dönemde … faaliyeleriyle ilgili gerçekleştirilen iş ve işlemlerle ilgili olarak, hisselerin el değitirmesinden önce bitmiş ve neticelenmiş her türlü işlemin sorumluluğunun şirkete ait olduğu, …’tan herhangi bir talepte bulunulmasının ihale şartnamesi ve hisse satış sözleşmesi hükümlerine aykırı olacağını, … şirketlerinin özelleştirilmelerine ilişkin uygulamalarda Hisse Satış Sözleşmesinin imzalanması ile hisseleri el değiştirerek özel sektöre devredilen şirketin tüzel kişiliği, hakları, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmadığını, şirketin hisse devri öncesi ve sonrasına ilişkin sorumluluklarının aynen devam ettiğini, % 100 hissesini …’dan devir almış olan davacı şirket tarafından Hisse Devri Sözleşmesi imzalanarak bu durumun da kabul edildiğini, özelleştirme işlemlerine ilişkin düzenlemeler gereği şirketin tüzel kişiliğinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisse devri yapılmakta olduğundan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi, İhale Şartnamesi ve Hisse Devri Sözleşmesi hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacının esas bilanço tarihi olan 30.08.2013 tarihinden önce yapılan ödemeyi talep etmesinin haksız ve yersiz olduğunu, bahse konu ödemelerin devre esas bilanço kayıtlarında yer aldığını, davacının yapılan ödemelere ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediğini, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 18.6.maddesinde yer alan “Şirket, (…) bu sözleşmeye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti de dahil olmak üzere başkaca bir kamu kurum veya kuruluşundan talepte bulunulamayacağını, (…) …’tan masraf, zarar veya herhangi bir isim altında hiçbir talepte bulunmayacağını gayrikabili rücu ve kayıtsız şartsız olarak beyan, kabul ve taahhüt eder.” hükmü gereğince davacı şirketin dava konusu ettiği alacaklara ilişkin talepte bulunmayacağını, müvekkili kurumun icra takibine ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden, karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizlerden sorumlu olmadığını, Teftiş Kurulu Başkanlığının raporuna konu dosyaların yalnızca … Genel Müdürlüğü adına yapılan incelemeler ve soruşturmalar sonucunda hazırlanan müfettiş raporlarında yer alan ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre sebepsiz zenginleşme ve haksız fiil tanımlaması taşıyan tazminat taleplerine ilişkin olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; … tarafından işletme hakkı devir sözleşmesinden önceki hakka dayanarak açılmış bir dava nedeniyle ödenen tazminat, mahkeme masrafları ve icra masraflarının, rücuan tahsili için dava açtığı, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.4. Maddesinin “… faaliyetlerinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğu …’a aittir” hükmü gereğince sözleşmeden önce … tarafından yürütülen faaliyetler nedeniyle ileri sürülen hakkın ve tazminat isteminin kabulüne ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı nedeniyle yapılan ödemeden davalı sıfatı bulunmadığına ilişkin hüküm kesinleşmiş olsa da, iç ilişkide nihai olarak …’ın sorumlu olduğu, alacak taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesine dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine (Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi) göre 10 yıllık süreye tabi olduğundan zamanaşımı itirazının yerinde görülmediği gerekçeleriyle davanın kabulü ile 31.460,41 TL’nin 14.071,12 TL’sinin 24/02/2011, 17.389,29 TL’sinin 19/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu alacağın sözleşmenin 7.maddesi kapsamına girmediğini, dilekçelerde yeralan bilanço düzenlemelerine ilişkin açıklamaların değerlendirilmediğini, verilen kararın şirket açısından sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, talep edilen alacağın hisselerinin tamamının …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirildiğini, devre esas bilanço kayıtlarında yer aldığını, müvekkili tarafından tekrar ödeme yapılmasının mükerrer ödemeye yol açacağını, hisse satış sözleşmesi, ihale şartnamesi, İHDS hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ödenen bedelin tamamını ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte talep edemeyeceğini, avans faizine hükmedilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından yapılan ödenen 14.071,00 TL’nin ödeme tarihinin 08/02/2011, 17.389,29 TL’nin ödeme tarihinin ise 14/02/2012 olmasına rağmen mahkemece hükümde ödeme tarihlerinin hatalı gösterildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının faiz başlangıç tarihleri yönünden kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Adana 1.İş Mahkemesi’nin 2006/429 Esas 2008/336 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; SGK Başkanlığı tarafından 24.03.2006 tarihinde … … A.Ş. aleyhine açılan rücuen tazminat talepli davada, davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 6.169,31 TL geçici iş görememezlik ve hastane masrafının sarf ve tediye tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı kuruma verilmesine, davacı kurumun falzaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verildiği, anılan karara karşı davalı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulduğu, başvuru üzerine yapılan incelemede Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 22.03.2010 tarihli 2008/16092 Esas 2010/4029 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür.
Adana 7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/744 sayılı icra dosyasının incelenmesinde; … Başkanlığı tarafından … … A.Ş. aleyhine 27.01.2011 tarihinde, geçici iş görememezlik ücreti, hastane masrafı, ilam vekalet ücreti, karar harcı ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.442,92 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, dosya borcuna istinaden 14.071,12 TL’nin 08/02/2011 tarihinde … … A.Ş. tarafından ödenerek dosyanın infaz edildiği görülmüştür.
Adana 8. İcra Müdürlüğü’nün 2012/545 sayılı dosyasının incelenmesinde; … Başkanlığı tarafından … … A.Ş. aleyhine 23.01.2012 tarihinde, asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.841,94 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, dosya borcuna istinaden 17.389,29 TL’nin 14/02/2012 tarihinde … … A.Ş. tarafından ödendiği görülmüştür.
16/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının davalı adına ödediği 31.460,41 TL tutarındaki ödemeyi dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte istirdat isteminde haklı olduğu bildirilmiştir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; … faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; davacı … ile davalı şirket arasında 16/05/2004 tarihinde iş kazası sonucu dava dışı üçüncü kişiye ödenen peşin sermaye değerli gelirin tahsiline yönelik olarak Adana 1. İş Mahkemesinde açılan alacak davasının sonucununda Adana 1. İş Mahkemesinin ilamının icraya konulması nedeniyle üçüncü kişiye ödediği toplam 31.460,41 TL’nin rücuen tahsili için işbu davayı açmış olup, taraflar arasında imzalanan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin “Üçüncü Kişilerin Hak İddialarını Düzenleyen” 7. maddesi gereğince yapılan ödemenin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayandığından, tazminata dayanak olan Adana 1. İş Mahkemesi’nin davacısı … bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda bulunduğu ve davacı şirketin açılan davaya ve yapılan icra takibini davalı şirkete ihbar yükümlülüğü bulunmadığından aynı sözleşmenin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince de ödemiş olduğu tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmakla ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde Hisse Satış Sözleşmesinin öncelikle uygulanması gerektiği yönündeki itirazının incelenmesinde; Hisse Devir Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla ; 22. maddenin “f” bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla hükümleri gözetildiğinde bu hususa yönelik savunmalarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Öte yandan davalı tarafın zaman aşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zaman aşımı süresi 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine ( Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi) göre 10 yıllık süreye tabi olduğundan ve davanın da yasal süre içerisinde açıldığından zaman aşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanamayacağı savunmasına gelince, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararından ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazlarının incelenmesinde ise, her ne kadar mahkemece 14.071,12 TL’nin 24/02/2011 tarihinden, 17.389,29 TL’nin 19/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş ise de, dosyada mevcut tahsilat makbuzlarından 14.071,12 TL tutarlı ödemenin 08/02/2011 tarihinde, 17.389,29 TL tutarlı ödemenin de 14/02/2012 tarihinde yapıldığı, bu nedenle davacı alacağına söz konusu ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği anlaşılmakla davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ise faiz başlangıcı yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.149,06 TL istinaf karar harcından peşin alınan 537,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.611,79 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun KABULÜ ile HMK’nın 353/(1) b-2. maddesi gereğince Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2020 tarih 2018/975 Esas 2020/134 Karar sayılı hükmünün faiz başlangıç tarihi yönünden KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE, 31.460,41 TL’nin, 14.071,12 TL’sine 08/02/2011 tarihinden, 17.389,29 TL’sine 14/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 2.149,06 TL nispi karar ve ilam harcın, peşin alınan 537,27 TL harçtan mahsubu ile noksan olan 1.611,79 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 4.719,06 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 537,27 TL peşin harç olmak üzere toplamı 573,17 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 95,50 TL tebligat, posta masrafı ve 650,00 bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 745,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
C)1-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinafa dosya gönderim masrafı 51,50 TL olmak üzere toplam 200,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 22/09/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.