Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1068 E. 2022/775 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1068 Esas 2022/775 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1068
KARAR NO : 2022/775

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2020
NUMARASI : 2018/978 Esas 2020/38 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2022

Taraflar arasındaki rücuen alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın Özelleştirme Kurulu’nun 02/04/2004 tarih ve 2004/2 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alınmasının ardından …’a ait dağıtım sisteminin 20 farklı dağıtım bölgesine ayrılarak her bir dağıtım bölgesi için ayrı bir anonim şirket kurulduğunu, sözü edilen dağıtım şirketlerinden birinin de müvekkili olduğunu, müvekkilinin ayrı bir tüzel kişiliği ve sermayesi bulunan özel hukuk hükümlerine tabi ticari şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davalı … arasında 24/07/2006 tarihinde İHDS imzalanarak sözleşmede belirtilen bölgedeki dağıtım işlerinin müvekkili şirkete devredildiğini, İHDS’den önceki iş ve işlemlerden doğan üçüncü kişilerin hak ve taleplerinden sözleşme hükümlerince davalının sorumlu olduğunu, İHDS’den önceki dönemde düzenlenen kaçak elektrik tutanakları ve yapılan tahsilat sebebiyle üçüncü kişi tarafından Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/474 Esas sayılı menfi tespit-istirdat davasında davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2010/1499 Esas ve 2010/3193 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiğini, mahkemece hükmolunan bedelin takip yapılmaksızın müvekkili tarafından 3. Kişinin banka hesabına ödendiğini, ödemeye sebep teşkil eden olay işletme devri hakkı sözleşmesinden önce meydana geldiğinden davalı şirketin sorumlu olduğunu, dava konusu olaya ilişkin müvekkilinin elinde olan belgelerden üçüncü kişi vekiline ait banka hesabına 14.921,10 TL ödeme yapıldığını ancak bundan başka ödeme olup olmadığının tam olarak tespit edilemediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 14.921,10 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TBK’nın 73. maddesi gereği rücuya dayalı alacak davasının 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve dava tarihi itibarıyla bu sürenin dolduğunu, dayanak mahkeme ilamında davalı … Müessese Müdürlüğü olduğundan davacının sözleşmesel zamanaşımını ileri süremeyeceğini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, dayanak kararda adı geçen müessese müdürlüğünün davacı şirkete bağlandığınu, …’ın uğradığı herhangi bir zararın bulunmadığını, zira …’ın sadece … Müessesesi iken fazladan tahsil ederek kasasına koyduğu bedeli mahkeme kararı uyarınca iade ettiğini, bu paranın müvekkili tarafından ödenmesi halinde davacı şirketin sebepsiz zenginleşeceğini, özelleştirmeye ilişkin iş ve işlemleri yerine getirmekle yükümlü olan …’ın 24/07/2006 tarihinde şirketlerle imzalamış olduğu İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesi ile birlikte yorumlanması gerektiğini, elektrik dağıtım şirketinin tüzel kişiliği, hakları, borçları ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisselerinin el değiştirmesinin söz konusu olduğunu, davacının dava dilekçesinde kabul ettiği üzere 2004 yılından itibaren bölgede dağıtım faaliyetine başladığından 24/07/2006 tarihinden önceki dönemde dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü iddiasının gerçek dışı olduğunu, Özelleştirme İdare Başkanlığı’nın 04/04/2012 tarihli yazısında; devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunamayacağının açıkça belirtildiğini, bu durumda davacının müvekkili kurumdan herhangi bir alacağının kalmadığını, özelleştirme modeli gereği şirketin devre esas bilanço düzenlemeleri çerçevesinde …’ın birikmiş tüm borçları … tarafından üstlenildiğini ve şirketin bilançosuna sermaye arttırımı yoluyla … tarafından kaydi olarak kaynak sağlandığını, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. maddesinin alt bentleri de gözetildiğinde tespit tutanağına konu olan ve 7. maddedeki kriterler esas alınarak belirlenen dava ve icra dosyaları derdest veya daha sonra açılacak olan dosyaları kapsamadığını, dava konusu edilen miktarın …’ın %100 hissesinin …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirilmiş olup devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı şirket lehine alacak olarak yer almadığını, zira söz konusu alacak davasına ilişkin talep edilen bedelin …’ın devre esas bilanço tarihi olan 30.08.2013 tarihinden önce ödenmiş olduğu anlaşıldığından dava konusu ödemenin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, davacının işletme hakkı devri sözleşmesinin 18.6 maddesi, hale şartnamesinin 22 (d), (f) ve (p) bentleri ile hisse satış sözleşmesinin 9. maddesinin 3.,4. ve 11. bentleri gereği müvekkilinden talepte bulunamayacağını, dava konusu edilen tutarın davacı şirketin %100 hissesinin …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirilmiş olup, devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı şirket lehine alacak olarak yer almadığını, henüz hisse devri yapılmadan ödeme yapılmış olmasına bağlı olarak hisse devir tarihi itibarıyla ortada 3. bir kişi alacağı ile ilgili de bir ihtilaf ve uyuşmazlık bulunmadığını, taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesi ve Özelleştirme İdaresinin talimatları doğrultusunda taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin ayrım çalışmaları neticesinde dava dosyalarına ilişkin imzalanan tespit tutanağı ekindeki dava ve icra dosyalarına ilişkin listenin her iki şirketin yönetim kurulunun onayından geçmek suretiyle kesinleştiğini, söz konusu listelerde rücu davasına konu dava dosyası yer almamakla birlikte bu dosyaya ilişkin herhangi bir ihtirazi kaydın da bulunmadığını, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. maddesinin alt bentleri de gözetildiğinde tespit tutanağına konu olan ve 7. maddedeki kriterler esas alınarak belirlenen dava ve icra dosyalarının derdest olan dosyalar olduğunu, dolayısıyla hisse devir tarihi öncesinde tamamlanmış dosyaların bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, derdest veya daha sonra açılacak olan dosyaları kapsamadığını, davacı ile abonesi arasındaki ilişkinin sözleşmenin 7. Maddesi kapsamında üçüncü kişi olarak değerlendirilemeyeceğini, dava tarihinden önce temerrüde düşürülmeyen müvekkilinden ödeme tarihinden itibaren avans faizi talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemiyle açılan davada 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davanın zamanaşımına uğramadığı, dava dışı 3. Kişi tarafından … Müessese Müdürlüğü aleyhine 16.02.2004 tarihinde tahsil edilen kaçak elektrik bedelinin istirdatına ilişkin 16.12.2004 tarihinde dava açıldığı, dava konusu kaçak elektrik tahsilatlarının 28.04.2003-30.12.2003 tarihleri arasında toplam 6.267,44 TL olduğu, mahkemece 10.04.2009 tarih ve 2004/474 esas 2009/178 sayılı karar ile 6.267,44 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verildiği, mahkeme ilamının Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 15.03.2010 tarih ve 2010/1499 esas 2010/3193 sayılı kararı ile onandığı, dava dışı 3. kişi vekili tarafından mahkeme ilamından kaynaklı toplam 14.921,10 TL’nin ödenmesi talepli 05.05.2010 tarihli dilekçeye istinaden 14.05.2010 tarihinde 3. Kişiler vekiline 14.921,10 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafından yapılan ödemenin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayandığı, rücuen alacağa dayanak olan Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın davacısının da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olduğu İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep edebileceği, rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlık dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmadığından sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğünün bulunmadığı kanaatine varılarak davanın kabulü gerektiği, ayrıca rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren, her iki tarafta tacir olduğundan avans faizine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 14.921,10 TL’nin ödeme tarihi olan 14.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, dayanak mahkeme ilamında davalı … Müessese Müdürlüğü olduğundan davacının sözleşmesel zamanaşımını ileri süremeyeceğini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, dayanak kararda adı geçen müessese müdürlüğünün davacı şirkete bağlandığınu, …’ın uğradığı herhangi bir zararın bulunmadığını, zira …’ın sadece … Müessesesi iken fazladan tahsil ederek kasasına koyduğu bedeli mahkeme kararı uyarınca iade ettiğini, bu paranın müvekkili tarafından ödenmesi halinde davacı şirketin sebepsiz zenginleşeceğini, özelleştirmeye ilişkin iş ve işlemleri yerine getirmekle yükümlü olan …’ın 24/07/2006 tarihinde şirketlerle imzalamış olduğu İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesi ile birlikte yorumlanması gerektiğini, elektrik dağıtım şirketinin tüzel kişiliği, hakları, borçları ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisselerinin el değiştirmesinin söz konusu olduğunu, davacının dava dilekçesinde kabul ettiği üzere 2004 yılından itibaren bölgede dağıtım faaliyetine başladığından 24/07/2006 tarihinden önceki dönemde dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü iddiasının gerçek dışı olduğunu, özelleştirme modeli gereği hisse devir aşamasında bilanço çalışmaları yapılarak davacı tarafından devre esas nizam düzenlendiğini, bu şekilde geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, rücuya esas karar gereğince davacıya ödeme yapılmasının davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını, İHDS’nin 7. maddesi gereğince hisselerin el değiştirmesinden önce bitmiş ve neticelenmiş her türlü işlemin sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, özelleştirmenin amacının hisse satışlarından kaynaklanan ihtilaflarda gözetilmesi gerektiğini, işletme hakkı devir sözleşmesinin ve hisse devir sözleşmesi ve ihale şartnamesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca avans faizi ve ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, ayrıca müvekkili kurumun icra takibine ilişkin giderlerden vekalet ücretinden karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu olmadığını, ödeme tarihinden itibaren avans faizine de hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının işletme devir hakkı sözleşmesi hükümlerine istinaden davalıya karşı rücuan alacağın tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamında yer alan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 15.03.2010 tarihli ve 2010/1499 Esas-2010/3193 Karar sy. ilamı ile onanan ve kesinleşen dava konusu Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.04.2009 tarih ve 2004/474 Esas-2009/178 Karar sy. İlamında … ve …’in davacı, … Müessese Müdürlüğü’nün davalısı olduğu istirdat davasında davalı kurum tarafından müvekkilleri davacıların dönüşümlü olarak kullandıkları abonesi oldukları ve tarımsal sulama amacıyla kullandıkları elektrik sayacı sebebiyle davacı hakkında düzenlenen 26.09.2002 tarihli kaçak elektrik tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen kaçak elektrik kullanma bedeli olan 6.267.440.000 TL’nin ödendiğini, müvekkilinin kaçak elektrik kullanma suçundan yargılandığı Reyhanlı Asliye Ceza Mahkemesince beraatine karar verildiğini ileri sürerek müvekkili tarafından haksız ödenen kaçak elektrik kullanım bedelinin davalıdan tahsili istemiyle açılan davada davanın kabulü ile davacının 6.267,440 TL ‘den; 752,37 TL nin 28.04.2003, 756,51 TL nin 30.05.2003, 752,37 TL nin 27.06.2003, 752,37 TL nin 28.07.2003, 752,37 TL nin 27.08.2003, 753,85 TL nin 30.09.2003, 752,37 TL nin 28.10.2003, 752,37 TL nin 01.12.2003, 242,86 TL nin 30.12.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Dava dışı alacaklı 3. Kişi vekilinin … Bankası hesabına … tarafından 14.05.2010 tarihinde 14.921,10 TL havale edilmiştir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Dayanak Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilamında ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesi”nin onama ilamında davacı -3. Kişi … ve … tarafından … Genel Müdürlüğü aleyhine değil … Müessese Müdürlüğü aleyhine dava açtığı anlaşılmış olmakla, bu durum karşısında yapılan ödemenin rucüen alacak talebi taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi ödeme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 66. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmedeki 1 yıllık zamanaşımı süresi değil, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine (Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi) göre 10 yıllık süreye tabidir. O halde eldeki dava davacı tarafından dava dışı 3. Kişiye ödemenin yapıldığı 14.05.2010 tarihinden itibaren henüz 10 yıllık yasal zamanaşımı süresi dolmadan 28/12/2018 tarihinde açıldığından davalı vekilinin zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından dayanak mahkeme ilamında davacılar vekilinin banka hesabına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davanın davacıları da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekili davacı …’ın kaçak elektrik faturasını tahsil ettiği, mahkeme ilamının takibe konulması sonucu fazla tahsil edilen bedelin davacıdan geri alındığı, davacının herhangi bir zararının bulunmadığı yönünde itirazda bulunmuştur. Rücuen alacağa dayanak olan Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın yargılaması sırasında dava konusu olup borçlu olunmadığı halde ödendiği iddia edilen kaçak elektrik fatura bedeli davacılar tarafından taksitler halinde 28/04/2003 ila 30/12/2003 tarihleri arasında ödenmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının kaçak elektrik faturası nedeniyle borçlu olmadığına ve ödenen bedelin istirdatına ilişkin hüküm kurulmuştur. Davacı … tarafından davacılar vekilinin … Bankası hesabına 14.05.2010 tarihinde 14.921,10 TL ödenmiştir.
Davacı tarafından rücuya esas davada karar tarihinden önce yapılan ödemelerin tamamı 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinden önceki tarihlidir. Bir başka anlatımla yapılan ödemeler davacı … tarafından değil, davalı … tarafından tahsil edilmiştir. İstirdatına karar verilen 26.09.2002 tarihli kaçak elektrik faturası nedeniyle haksız tahsil edilen bedel davalı … kasasına girmiştir. Taraflar arasında akdedilen İHDS hükümleri uyarınca dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde dağıtım faaliyetleri nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı …’tır. Bu durumda davalı … tarafından haksız tahsil edilerek kasaya giren ve mahkemece istirdatına karar verilen kaçak elektrik faturası nedeniyle davacının dava dışı 3. kişiye ödediği bedelden davalı sorumludur.
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi öncelikle uygulanacaktır.
Diğer taraftan rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Bu nedenle davacının dava konusu 14.921,10 TL’yi 14.05.2010 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan talep hakkı bulunmaktadır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalıdan alınması gereken 1.019,26 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta peşin alınan 254,82 TL’nin mahsubu ile bakiye 764,44 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy çokluğu ile karar verildi. 09/06/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

(Karşı Oy)

KARŞI OY
İlk derece mahkemesince dava konusu kaçak elektrik faturasının İHDS öncesi tanzim edildiği ve sorumluluğun İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davalı …’da olduğundan bahisle açılan rücuen alacak davası kısmen kabul edilmiş ise de, davalı vekilinin cevap dilekçesi ve istinaf dilekçesinde de belirttiği üzere taraflar arasında imzalanan İHDS’den Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 02/04/2004 tarihli kararı ile davalı … özelleştirme kapsamına alınmış olup bu çerçevede …’a ait dağıtım bölgelerinin birer dağıtım şirketlerine dönüştürülmüştür. Dönüştürülen dağıtım şirketlerinin birisi de davacı şirket olup, 29/05/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi imzalanmıştır. Kaçak elektrik faturası tahakkukundan ötürü dava dışı 3. kişi tarafından söz konusu ödeme davalı şirkete yapılmıştır. Davacı şirketin yapılan sözleşmeler sonucu kendi bütçesine giren ve muhasebeleştirilen bu bedeli daha sonra Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesindeki ilamının sonucu ödemesi kendinde bulunan (haksız tahsil edilmiş) paranın hak sahibine iadesidir. Eş anlatımla davacı kasasında bulunan ve davalıya aktarıldığına ilişkin iddia ve belge bulunmayan haksız tahsil edilmiş parayı hak sahibine iade etmekle kendi kasasındaki haksız tahsil edilmiş paranın iadesini sağlamıştır. Üçüncü kişiden kaçak elektrik kullanımı iddiası ile haksız tahsil edildiği kesinleşen ilama bağlı tutarın davalıya önceden aktarıldığı ispatlanamadığına göre davacının ödediği paranın davalıdan tahsiline karar verilmesi davacı tarafı sebepsiz zenginleştirecektir. Diğer bir anlatımla kaçak elektrik iddiası ve yüksek bedelli elektrik tüketim faturası nedeniyle alınan paranın yerini bu kez davalıdan tahsil edilecek para alacaktır. Bu nedenle istirdadına karar verilen ana para ve faiz hakkındaki istemin reddi gerekirken tümünün davalıdan tahsiline karar verilmesi yasaya aykırı olduğu gibi taraflar arasındaki sözleşmeye de aykırılık oluşturmaktadır. Ancak davalı Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan dava dosyasındaki yargılama giderleri ile vekalet ücretinden ise, İHDS nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince sorumludur. Anılan gerekçelerle haksız tahsil edilen para ve faizinin davalıya rücu imkanı bulunmadığından sayın çoğunluğun ödenen tutarın tümünün davalıya rücu edilebileceğine yönelik görüşüne katılamıyorum. 09/06/2022
Başkan –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.