Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1053 E. 2022/780 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2020
NUMARASI …..
DAVA TARİHİ : 01/04/2019
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde davalının müteselsil kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibinde 220.000,00 TL’ye yönelik itirazının iptaline, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacının takip tarihi itibariyle toplam 578.773,14 TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği, dava değerinin 220.000,00 TL ile sınırlandırıldığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının icra takip dosyasında itirazının 220.000,00 TL yönünden iptaline, takibin 220.000,00 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işletilecek %28,93 faiz oranı üzerinden aynı koşullarla devamına, 220.000,00 TL’nin %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözlü yargılama için 3 gün süre verildiğini, adil yargılanma hakkının kısıtlandığını, müvekkiline usulüne uygun olarak gönderilen bir ihtarname olmadığını, müvekkilinin temerrüte düşmediğini, başlatılan icra takibinde borcun tamamının müvekkilinden talep edildiğini, müvekkilinin kefalet limitinin ise 220.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, mahkemenin temerrüte ilişkin bir gerekçe yazmadığını, kullanılan kredi gözetildiğinde belirsiz alacak bulunduğunu, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağını, likit alacak olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, kefalet borcunun fer’i nitelik taşıdığını, ferdileştirilmiş bir borç için tekeffülü zorunlu kıldığını, kefaletin mevcut borçların yanı sıra daha sonra doğacak tüm borçlar için de verilmesi halinde kısmi hükümsüzlüğün söz konusu olacağını, belirli veya belirlenebilir borçlar için kefaletin geçerli olacağını, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiğini, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden söz edilemeyeceğini, kefalet sözleşmesinin müvekkili kandırılarak imzalatıldığını, ödeme yapılıp yapılmadığı konusunda bilgi sahibi olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kısmen iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2018/8212 sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarları, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 12/06/2020 tarihli rapor, dava dışı asıl borçlu şirket ortaklarını gösterir ticaret sicil gazetesi sureti, kredi ödeme planları dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2018/8212 sayılı icra takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçlu ve diğer borçlular aleyhine toplam 580.267,28 TL alacağın tahsili istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 13/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde, 17/07/2018 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, 01/04/2019 tarihinde, 220.000,00 TL’ye itirazın iptali talebiyle açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı ile dava dışı …. arasında 21/03/2018 tarihli 600.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının 220.000,00 TL limit ile sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, davalının kefalet tarihinde dava dışı asıl borçlu şirketin ortağı olduğu, kefalete ilişkin eş rızasının aranmadığı, davalının kefaletinin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583. vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında alınan ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu sunulan bilirkişi raporunda, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 4. maddesi uyarınca davacının %32 ve %29,90 temerrüt faizi uygulanmasını talep edebileceği, davacı talebinin ise yıllık %28,93 olduğu, davacının talebi ile bağlı bulunduğu, takip tarihi itibarıyla davacının dava dışı asıl borçludan 562.731,50 TL asıl alacak olmak üzere toplam 578.773,14 TL alacağı bulunup, davalının kefalet limitinin 220.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, davalının icra takibinde 220.000,00 TL’ye itirazının haksız olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda dosya üzerinden inceleme yaparak hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlenen kararda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil imzasının davalıya ait olduğu, kredi borcunun ödenmediği iddiası ile davacı banka tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı ve bu alacağın davalıdan talep edilip edilemeyeceği, davalının icra takibinde 220.000,00 TL’ye yönelik itirazının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; HMK’nun 186/1. maddesi “Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.” hükmünü içermektedir.
İlk derece mahkemesi karar tarihinde, dava değeri gözetildiğinde işbu dava yazılı yargılama usulüne tabidir. Mahkemece 10/07/2020 tarihinde tahkikatın bittiği bildirildikten sonra taraflara sözlü yargılamaya ilişkin hiçbir söz verilmeden bir sonraki celsenin hüküm ve karar celsesi olduğu taraf vekillerine ihtar edilerek duruşma, 4 gün sonrasına olacak şekilde 14/07/2020 tarihine ertelenmiştir.
Bu durumda mahkemece tahkikatın bittiği celsede taraf vekillerinin sözlü yargılamaya ilişkin beyanları alınmadan duruşmanın sözlü yargılama için ertelenmesi halinde bu sürenin HMK’nun 186/1.maddesi uyarınca iki haftadan az olamayacağı gözetilmeden 4 gün sonraya sözlü yargılama günü verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan 22/07/2020 tarih ve 7251 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 35.maddesi ile yapılan değişik HMK’nun 353/1.a-6 maddesi “Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” hükmünü içermektedir.
Davalı yan aşamalarda ödeme yapılıp yapılmadığı konusunda herhangi bir bilgisi bulunmadığını ileri sürmüş, icra takibinde borca itirazının haklı olduğunu savunmuştur. İşbu dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın kısmen iptaline ilişkin açılmış olup, davada bankacı bilirkişiden banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle takip tarihi itibarıyla alacaklının davalıdan olan alacak miktarının tespitine yönelik rapor alınması, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delil niteliğindedir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu bankacı bilirkişiden alınmış ise de, rapor dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlendiği gibi, banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmadığından dava konusu icra takibi ile tahsili talep edilen kredi alacağına yönelik herhangi bir ödemenin kayıtlarda bulunup bulunmadığı irdelenmemiş, davalının ödeme yapılıp yapılmadığı konusunda herhangi bir bilgisi bulunmadığına yönelik beyanı üzerinde de durulmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, bankacı bilirkişiden banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle takip tarihi itibarıyla davacının var ise davalıdan alacaklı olduğu miktarın, var ise banka kayıtlarında yer alan ödeme miktarları da gözetilerek, tespitine yönelik rapor alınıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli niteliğe sahip banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle rapor alınmasına ilişkin delil toplanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2020 tarih ve 2019/162 Esas 2020/368 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalının yatırmış olduğu 3.756,85 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/06/2022

…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.