Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1047 E. 2022/804 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1047 Esas 2022/804 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1047
KARAR NO : 2022/804

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2020
NUMARASI : 2019/683 Esas 2020/86 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (İŞletme Hakkı Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2015
KARAR TARİHİ : 15/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2022

Taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında işletme hakkı devir sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme öncesi dönemde elektrik çarpması sonucu ölen kişinin mirasçıları tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davasında yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiğini, bu karar nedeniyle müvekkilinin karar ilam harcı, onama harcı, temyiz harcı ve temyiz gider avansı ödediğini, kararın icra takibine konulması üzerine müvekkilinin icra dosyasına borcu yatırdığını, ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu belirterek ödenen toplam 228.149,21 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında sözleşme imzalanmadan devre esas bilanço düzenlendiğini, sözleşme öncesi alacak ve borç işlemlerinin kesinleştirildiğini, işletme hakkı devir sözleşmesi, ihale şartnamesi ve hisse satış sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, davacının açılan davayı müvekkiline ihbar etmediğini, bu nedenle bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının faiz ve icra takip giderlerini talep edemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava dışı …, …, … ve …’nın iş mahkemesinde açtığı tazminat davası neticesinde kesinleşen hüküm gereğince davacı şirket tarafından icra dosyasına 17/06/2014 tarihinde 219.162,46-TL, 19/06/2014 tarihinde 5.892,00-TL’, 90,00-TL onama harcı 18/03/2014 tarihinde 2.322,73-TL karar ilam harcı, 21/08/2013 tarihinde 964,50-TL temyiz başvuru harcı, 30,00-TL temyiz posta masrafı ödeme yapılmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 Esas 2016/3219 Karar sayılı emsal kararında; …somut olayda davalı tarafça davayı ihbar etmeyen davacının kusuru ileri sürülüp ispatlanmamasına ve dava konusu rücuya konu dava yönünden sözleşmenin 7.2 maddesinin uygulama yeri bulunmamasına göre, davanın ihbar edilmemesi nedeniyle icra harç masrafları ve faiz yönünden rücu alacağından indirim yapılması doğru olmadığı belirtilerek, kararın davacı yararına bozulması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay’ın emsal içtihadı ve sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin 7/1, 7.4 ve 7/6. maddesi gereğince davalıya ihbar yükümlülüğünün bulunmadığı gibi taraflar arasında imzalanan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin “Üçüncü Kişilerin Hak İddialarını Düzenleyen” 7. maddenin 4.fıkrası gereğince yapılan ödemenin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaylara dayanmasından ötürü davacının ödemiş olduğu bedeli davalıdan talep ve dava hakkı da bulunduğu, davacının söz konusu bedeli tarafların arasındaki İHDS’nin 7.4.maddesi gereğince davalıdan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte isteyebileceği, bu çerçevede davacının davasının yerinde olduğu ve kabulünün gerektiği anlaşılmakla davanın kabulüne, 219.162,46 TL’ye 17/06/2014 tarih 2.099,35 TL 18/03/2014 tarih, 5.892,90-TL’ye 19/06/2014, 964,50TL ile 30,00-TL 21/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönem ile davacı tarafından yürütüldüğü dönemlerin belirlenmesinde şirket ana sözleşmelerinin esas alınması gerektiği, mahkemece ise İHDS tarihi esas alınarak karar verildiğini, dayanak davada davacı şirket ile birlikte başka bir şirketin de davalı olarak yer aldığını, icra takibinin her iki borçlu aleyhine yapıldığını, öncelikle davacının diğer şirkete rücu edip etmediğinin araştırılması gerektiğini, dayanak davadaki kusur oranlarının dikkate alınarak yalnızca davacının kusuru oranındaki tutara hükmedilmesi gerektiğini, İHDS hükümleri uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü bulunduğunu, davacının bu yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, dayanak davadaki faiz ve icra giderleri, vekalet ücretinden müvekkilinin sorumlu olmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını bildirerek mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücu alacağının tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İstanbul 8. İş Mahkemesinin 2005/1030 esas 2013/523 karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacıların murisi …’nın 11/11/2005 tarihinde iş yerinde elektrik çarpması sonucunda vefat etmesi sebebiyle açılan tazminat davasının kabulüne karar verildiği kararın Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin 10/04/2014 tarih ve 2013/2814 Esas 2014/7414 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul 28.İcra Müdürlüğü’nün 2014/13594 sayılı dosyasının ve davacının sunduğu ödeme belgelerinin incelenmesinde; alacaklısının … ve müşterekleri, borçlularının … ile … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. olup İstanbul 8. İş Mahkemesinin 2005/1030 esas, 2013/523 karar sayılı ilamının icraya konulması sonucu icra dosyasına 17/06/2014 tarihinde 219.162,46-TL, 19/06/2014 tarihinde 5.892,00-TL, 90,00-TL onama harcı 18/03/2014 tarihinde 2.322,73-TL karar ilam harcı, 21/08/2013 tarihinde 964,50-TL temyiz başvuru harcı, 30,00-TL temyiz posta masrafı ödediği anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; elektrik çarpması sonucu vefat eden dava dışı …’nın mirasçıları tarafından açılan dava nedeniyle ödenen tazminat bedelinin kusur oranında rücuen tazmini talebi ile davacı … Elektrik Dağıtım A.Ş. aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı … mirasçılarının mahkeme ilamını … Elektrik Dağıtım A.Ş. ve … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine icra takibine koyması sonucu ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan İstanbul 8. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra dosyasına ödediği bedel, temyiz harcı, temyiz masrafı, temyiz karar harcı, onama harcı, bakiye karar harcı olmak üzere ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin hüküm altına alınan alacağa avans faizi işletilemeyeceğine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Bu durumda mahkemece hüküm altına alınan alacağa ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 15.584,87 TL harçtan peşin alınan 3.896,22 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.688,65‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.