Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1032 E. 2022/943 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2020
NUMARASI …..
DAVA : Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2018
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ve davalı tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, hasar bedelinin davalı tarafından ödenmediğini belirterek şimdilik KDV dahil 96.288,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin sorumlu tutulabileceği azami zararın 62.800,00 TL olduğunu, trafik polisleri tarafından mahallinde yapılan tespit ve incelemede kazanın belirtilen yerde gerçekleşmediğinin belirtildiğini, davacının sigorta teminatı kapsamında hasarın tazminine çalıştığını, belirtilen yer ve zamanda kaza olmasının fiilen mümkün olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı vekilinin ispat yükünün davalı tarafta olduğuna dair savunmasına hukuki değer atfetmek olanaklı görülmediği, ceza soruşturmasında kazanın başka yerde yapıldığına dair delil elde edilemediği belirtilerek takipsizlik kararı verildiği, yargılama aşamasında alınan bilirkişi rapor ile hasarlı parçaların kazanın meydana geliş şekli ile uyumlu oldukları, hasar gören parçalar ile kaza arasında illiyet bağının mevcut olduğunun tespit edildiği, davalının kazanın başka yerde yerde, başka zamanda meydana geldiği savunmasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 79.864,28 TL’nin 16/03/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazanın gerçek olmadığına ilişkin polis memurlarınca imzalı kaza tespit tutanağı bulunduğu halde mahkemece hasarın teminat kapsamında kabul edilmesinin doğru olmadığını, aksi ispatlanamayan ve mahallinde yapılan resmi tespitlere göre kazanın, kaza yerinde ve kaza tarihinde vuku bulmadığının açıkça tespit edildiğini, daha önce farklı yer ve zamanda hasarlanmış iki aracın kaza yerine getirilmek suretiyle hasar ihbarında bulunularak sigorta teminat kapsamında hasarın tazmininin karşılanmaya çalışıldığını, müvekkili tarafından alınan özel inceleme raporunda kaza ile ilgili yapılan araştırmada ve kaza tutanağı incelendiğinde araçların üzerindeki hasarların bu kazada oluşamayacağı, … benzin istasyonundaki CD görüntülerinin analizinin de bunu desteklediği, takipsizlik kararı ve diğer sigorta şirketi araştırmacısı olumlu rapor verse de araç üzerindeki hasarların uyuşmadığı, polisin olay yeri fotoğraflarında araçların izlerinin kaza yerinde oynama olduğunu gösterdiği, …’deki kamera görüntülerinin fotoğraf analizinin sigortalı aracın hasar kısmının görülmesi nedeniyle kaza hakkındaki görüşünün olumsuz olduğunun belirtildiğini, dava dışı polislerin yargılanmalarına sebep olacak şekilde kazanın gerçek olmadığı yolunda gerçeğe aykırı kaza tespit tutanağı tanzim edemeyeceklerini, kaza tespit tutanağına itibar edilerek kazanın gerçeğe aykırı olmadığının kabulü ile teminat dışı olması sebebiyle davanın reddi gerektiğini, kaza saati olarak bildirilen zaman ile çekilen fotoğrafların saatlerinin birbiriyle örtüşmediğini, kazalıların ifadelerinin tutarsız olduğunu, kamera ile görüntülenmeyen bir yerde kazanın meydana geldiğini, kaza mahalline gelmeden önce tarafların kameralı yerlerde bulunmalarının şüpheli olduğunu, sigortalı araç … benzinlikte görüldüğünü ancak yakıt almadığını, tarafların beyanları ile kazanın oluş şeklinin örtüşmediğini, kaza tespit tutanağını imzalayan polis memurlarının ifadeleri alınmadan hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, takipsizlik kararının kaza tespit tutanağının gerçeğe aykırı olduğunu ortaya koymadığını, mahkemenin bu karara dayanarak polis memurlarının ifadelerini almadan davayı sonuçlandırmasının hatalı olduğunu, davacı sigortalı ve diğer kazalının polisler hakkında gerçeğe aykırı tutanak tanzim etme iddiasında bulunmadıklarını, kaza tespit tutanağının gerçeğe uygunluğu konusunda bir muaraza ve bu yönde yapılmış bir soruşturma ve karar bulunmadığını, kaza tespit tutanağının gerçeğe aykırı olduğuna karar verilmediği sürece bu tutanak kabul edilerek sonuca gidilmesi gerektiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, hüküm altına alınan hasar bedelinin fazla ve hatalı olduğunu, hasarın en fazla 62.800,00 TL ile sınırlı olabileceğini, davadan önce temerrüt oluşmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko poliçesinden kaynaklı sigorta tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kaza tespit tutanağı, kasko sigortalı aracın hasarlı fotoğrafları, araç ruhsatı, kasko sigorta poliçesi, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/201 sr. sayılı soruşturma dosyası sureti, yargılama aşamasında sigorta hukukçusu bilirkişiden alınan 21/03/2019 tarihli rapor, makine mühendisi bilirkişiden alınan 22/03/2019 tarihli kök, 04/07/2019 tarihli ek rapor, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/246 D. İş sayılı dosyasında makine mühendisinden alınan 26/12/2017 tarihli tespit raporu, TC … Bankası A.Ş. … Şubesi müzekkere cevabı dosya içerisinde yer almaktadır.
Sigortalı araca ait kasko sigorta poliçesinde dava dışı TC. … Bankası A.Ş. … Şubesi daini mürtehin hakkı sahibi görülmekte ise de, yargılama aşamasında anılan şubeye yazılan müzekkere cevabından araç üzerindeki rehnin kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan sigorta hukukçusu bilirkişi raporunda, davalının kazanın beyan edilenden farklı bir yerde ve şekilde meydana geldiğini somut delillerle ispat edemediği, hasarın kasko sigortası kapsamında bulunduğu, rizikonun 02/12/2017 tarihinde gerçekleştiği, 19/12/2017 tarihinde eksper talep edildiği, kesin ekspertiz raporunun 16/03/2018 tarihinde hazırlandığı, davalının bu tarihte temerrüte düştüğü tespit edilmiştir.
Mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan kök raporda, kaza nedeniyle sigortalı araçta 79.864,28 TL zarar meydana geldiği, sigortalı aracın kaza nedeniyle pert olduğu, ikinci el hasarsız değerinin 155.000,00 TL, sovtaj değerinin 85.000,00 TL, hasar miktarının ise 70.000,00 TL olduğu yönünde kanaat bildirilmiş, ek raporda da hasarlı parçaların kazanın meydana geliş şekliyle uyumlu olduğu, hasarın kazayla illiyet bağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Tespit raporunda da, sigortalı araçta 81.600,00 TL + KDV hasar oluştuğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/201 sr. sayılı soruşturma dosyasında, sigortalı araç sürücüsü ve kazaya karışan diğer araç sürücüsünün müşteki şüpheli, polis memurlarının ise şüpheli olarak yer aldığı, trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokmak ve hakaret suçundan yapılan soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, 14/07/2020 tarihli celsede tutanak tanıklarının dinlenmesinden vazgeçilmiştir.
Kaza tespit tutanağında yer alan ve davacının sigortalı aracı ile kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın maliki tarafından kendi kasko şirketi olan … Sigorta A.Ş. aleyhine aynı kaza tespit tutanağına dayalı olarak Ankara 8. Tüketici Mahkemesinde tazminat davası açıldığı, açılan davada anılan kasko şirketi tarafından işbu davada savunulduğu şekilde dava konusu trafik kazasının kaza tespit tutanağında belirtilen yer ve saatte meydana gelmediği, hasarın kasko poliçesi teminatı kapsamında bulunmadığı savunulmuştur. Anılan mahkemece yapılan yargılamada 3 bilirkişi raporu alınarak 19/12/2019 tarihli 2018/129 Esas 2019/509 Karar sayılı karar ile hasarın kasko sigorta poliçesi kapsamında bulunduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince aynı iddialarla istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2020/615 Esas 2022/392 Karar sayılı ilamı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracının karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, oluşan hasardan davalının sorumlu olduğunu, davalının ise hasar bedelini ödemediğini iddia etmiş, davalı yan ise kazanın belirtilen yerde ve saatte meydana gelmediğini, hasarın teminat dışında kaldığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının davalı tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınan aracının karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığı, davalının hasar bedelini ödemediği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, sigortalı araçta meydana gelen hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı, kazanın kaza tespit tutanağında belirtilen yer ve saatten meydana gelip gelmediği, sigortalı araçta meydana gelen hasar miktarı, davacının zararını davalıdan talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde; dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak kolluk görevlileri tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağında asfalt zeminde kaza ile ilişkisi olmayan lastik izlerinin de yağ izlerinin olmasının kazanın belirtilen yerde olmadığının kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davalı yan aşamalarda dava konusu trafik kazasının kaza tespit tutanağında belirtilen yer ve zamanda meydana gelmediğini savunmuştur.
Anılan savunma karşısında kazanın kaza tespit tutanağında belirtilen yerde meydana gelmediğini, doğru ihbar yükümlülüğüne aykırı davranılması nedeniyle kaza sonucu sigortalı araçta oluşan hasarın kasko teminat poliçesi kapsamında olmadığını ispat yükü davalı sigorta şirketi üzerindedir.
Davalı yanın aşamalarda ileri sürdüğü savunmanın delili olarak kaza tespit tutanağı ve sigorta şirketi tarafından alınan araştırma raporu gösterilmiştir.
Aynı trafik kaza tespit tutanağına dayalı olarak kazaya karışan diğer araç sürücüsünün kendi kasko şirketine karşı açtığı Ankara 8. Tüketici Mahkemesinin 2018/129 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada üç ayrı bilirkişi raporu alınmak suretiyle kazanın kaza tespit tutanağında belirtilen yerde meydana geldiği kabul edilerek bu kabul çerçevesinde 2019/509 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne hükmedilmiştir. Anılan karar Dairemiz istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Somut uyuşmazlık yönünden, Ankara 8. Tüketici Mahkemesinin 2018/129 Esas 2019/509 Karar sayılı kararı kuvvetli delil niteliğindedir.
Yargılama aşamasında makine mühendisinden alınan bilirkişi ek raporu ile de, hasarlı parçaların kazanın meydana geliş şekliyle uyumlu olduğu, hasarın kazayla illiyet bağı bulunduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, Ankara 8. Tüketici Mahkemesinin 2018/129 Esas 2019/509 Karar sayılı kararının işbu dava yönünden kuvvetli delil niteliğinde olduğu, yargılama aşamasında alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi ek raporu ile sigortalı araçtaki hasarın kazayla illiyet bağı bulunduğu, anılan deliller karşısında kaza tespit tutanağının aksinin ispatlandığı, davacı zararının kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunduğu gözetilerek mahkemece tutanak tanıklarının dinlenmesinden vazgeçilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, mahkemece yapılan yargılama sonunda dava kısmen kabul edilerek 79.864,28 TL hüküm altına alınmıştır.
Hükme esas alınan makine mühendisi bilirkişi raporunda, sigortalı araçta 79.864,28 TL hasar meydana geldiği tespit edilerek aracın rayiç değeri olan 155.000,00 TL ile karşılaştırılmak suretiyle sigortalı aracın pert total olduğu tespit edilmiştir. Sigortalı araç sovtajının hali hazırda davacıda bulunduğu ihtilafsız olup, davacının sovtajın davalıya iadesi yönünde herhangi bir talebi de bulunmamaktadır.
Sigortalı araç pert total kabul edildiğinden, davacı sigortalının, davalı sigorta şirketinden talep edebileceği miktar aracın rayiç değeri ile sovtaj değeri arasındaki fark miktarı olan hasar bedelidir. Alınan bilirkişi raporunda da araç rayiç değeri de 155.000,00 TL, sovtaj bedeli 85.000,00 TL olarak belirlendikten sonra hasar tazminat tutarının 70.000,00 TL olduğu belirlenmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, sigortalı aracın pert total olduğu, davacının araç rayiç değeri ile sovtaj değeri arasındaki fark miktarı olan hasar miktarını davalıdan talep edebileceği gözetilerek 70.000,00 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken aracın pert total olduğu gözetilmeden yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Davalı vekilinin temerrüt tarihine yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; dosya içerisinde yer alan kesin ekspertiz raporu 16/03/2018 tarihlidir. Bu durumda mahkemece davalının 16/03/2018 tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilerek hüküm altına alınan tazminata anılan tarihten itibaren faiz işletilmesi isabetlidir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında hüküm altına alınan tazminat miktarı yönünden isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2020 tarih ve 2018/293 Esas 2020/370 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 70.000,00 TL’nin 16/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 4.781,70 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.644,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.137,34 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı ile 1.644,36 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.680,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 68,00 TL tebligat ve posta masrafı, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.468,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek 1.067,22 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 68,60 TL posta ve tebligat giderinin kabul ret oranına göre 18,73 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Artan gider avansının karar kesinleştikten sonra davacı tarafa iadesine,
C)1-Davalı tarafından yatırılan 1.365,00 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında posta gideri olarak yapılan 31,50 TL yargılama masrafının davadaki haklılık durumu gözetilerek 8,60 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 30/06/2022
…….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.