Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1015 E. 2022/951 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1015 Esas 2022/951 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1015
KARAR NO : 2022/951

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA ASLİYE 12. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2020
NUMARASI : 2018/758 Esas 2020/20 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2018
KARAR TARİHİ : 04/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2022

Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı borçlu … Bağlantı Elemanları İç ve Dış Ticaret Ltd.Şti.’nin asıl borçlu davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 23.12.2016 tarihli ve 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesine istinaden kredi borcun vadesinde ödenmemesi üzerine kredi hesabının müvekkili Banka tarafından 07.06.2018 tarihli ihtarname ile kat edildiğini, bu tarih itibariyle nakdi alacağın 205.206,44 TL, zorunlu çek karşılığı tutarının 12.800,00 TL olduğunu, ödenmeyen kredi borcunun tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek davalı borçlu … tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde davalı süresinde cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara katılarak beyanda da bulunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; genel kredi ve teminat sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili için davalı kefil aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılan davada, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak 12.07.2018 tarihinde başlatılan icra takibinde davacı bankaya takip tarihi itibariyle taleple bağlı kalınarak toplam 196,903,07TL alacak tutarının ödenmesi gerektiği, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, davacının davalı kefilden dayanak genel kredi sözleşmesinde açık hüküm bulunmadığından çek yaprağının depo bedelini talep edemeyeceği gerekçesiyle dava konusu Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8206 esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın; 192.668,40 TL asıl alacak, 4.033,01 TL işlemiş faiz,201,66 TL BSMV olmak üzere toplam 196.903,07 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, davalı kefil yönünden 12.800,00 TL çek depo bedeline ilişkin talebin ve fazlaya ilişkin talebin reddine, 39.380,61 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna karşı itirazlarını tekrar ederek asıl alacak, işlemiş faiz, BSMV eksik hesaplanmış olduğundan eksik ve hatalı hesaplamaya dayalı bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını, genel kredi sözleşmesi ve eklerinde çek depo bedelinin davalı kefilden talep edilebileceğine ilişkin açık hükümler bulunduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalıya karşı kredi alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine haksız itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8206 Esas sayılı takip dosyasında; davacı tarafından … Ltd. Şti. İle … aleyhine 13/07/2018 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde, 193.516,39TL asıl alacak, 9.208,18TL işlemiş faiz, 776,19TL bsmv, 168,74TL gecikme komisyonu, 12.800,00TL tazmin olunmamış çek yaprağı olmak üzere toplam 216.469,50TL üzerinden asıl alacağa yıllık %28,93 faiz üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağının 23.12.2016 tarihli genel kredi sözleşmesi olduğu, ödeme emrinin davalıya 15.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, … Otomotiv şirketi ve davalı …’un 17.08.2018 tarihinde borca ve faize itiraz ettiği, İcra Müdürlüğünce şirket yönünden takip kesinleştiğinden itirazın reddine, ilamsız icra takibinin … yönünden durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında yer alan genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde; davacı ile … Otomotiv Ltd. Şti. arasında imzalanan 23.12.2016 tarihli 500.000,00TL limitli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden asıl borçlu şirketin ortağı olan davalının sözleşmeye müteselsil kefil olarak imza attığı, dava dışı asıl borçlu şirketin genel kredi sözleşmesinde bildirdiği adresine çıkarılan kat ihtarı dava dışı 11.06.2018 tarihinde tebliğ edilemeyip iade edilmiş ise de İİK’nın 68/b maddesi gözetildiğinde dava dışı asıl borçlu şirkete kat ihtarı tebliğ edilmiş sayılacağından 11.06.2018 tarihinde kat ihtarı tebliğ edilen davalı kefile TBK’nın 586. maddesi gereği başvuru koşulunun oluştuğunun kabulü gerekmiştir.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi … tarafından davacı bankanın kredi kullandıran Necatibey Şubesi kayıtları üzerinde düzenlenen 20.11.2019 tarihli raporda özetle; davacı banka ile dava dışı … Bağlantı Elemanları İç ve Dış Ticaret Ltd.Şti. arasında imzalanan 23.12.2016 tarihli 500.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinde, davalı …’ın 500.000,00 TL lik müşterek müteselsil kefaletinin alındığı, İş bu Genel Kredi Sözleşmesine istinaden, dava dışı borçlu firmaya davacı Bankanın Necatibey Şubesi nezdinde taksitli ticari kredi ile çek karnesi tahsis edildiği, Davalı …’ın dava dışı firmanın şirket ortağı olduğu, dava dışı firmaya tahsis edilen 36 ay vadeli taksitli ticari kredinin yıllık %10,92 (aylık 0,91) akdi faiz kullandırıldığı, sözleşmedeki temerrüt faizi hükmü gözetildiğinde davacı bankanın TCMB”na bildirdiği 24 ay +vadede %22,25 cari faiz oranının %30 fazlası olan %28,93 temrrüt faizi olarak takip talebinde istendiği, dava dışı şirkete yıllık %10,92 oranı üzerinden 26.04.2017 tarihinde 36 ay vadeli 250.000,00 TL bedelli taksitli ticari kredi kullandırıldığı, 04.05.2018 tarihinde 10. taksit olan 09.03.2018 tarihli taksitin ödendiği, işbu 09.03.2018 tarihli taksit ödendikten sonra kredinin kalan anapara tutarının 186.844,91 TL olduğu, 09.04.2018 ve 09.05.2018 tarihli taksitlerin ise 07.06.2018 ihtar tarihine kadar ödenmediği, gecikmeli taksitler olan 09.04.2018 ve 09.05.2018 taksitler üzerinden 07.06.2018 tarihi itibarıyla; iki aylık taksit anapara toplamı 13.367,84 TL, 3.340,04 TL taksit akdi faizi, %5 BSMV 167,00 TL işlemiş temerrüt faizi 471,91 yıllık %28,93, işlemiş temerrüt faizi 471,91 TL, işlemiş temerrüt faizi %5 BSMV 23,60 TL olarak belirlendiği, hesaplamaya dahil edilen taksitler düşüldükten sonra kalan anapara tutarı 173.477,07 TL ve vadesi gelip ödenmeyen iki taksit toplamı anapara 13.367.84 +173.477,07 TL=186.844,91 TL ve kat ihtarı tarihi 07.06.2018-kat ihtarının tebliğ edilerek temerrüdün oluştuğu 15.06.2018 tarihine kadar işleyen ve kapitalize edilen akdi faiz alacağı 8 gün için 453,41 TL +186.844,91+3340,04+167,00 TL BSMV +22,67 TL=190.828,03 TL anapara 13.07.2018 tarihine kadar %28,93 temerrüt faizi oranı üzerinden 4447,19 TL işlemiş temerrüt faizi+471,91 TL faiz =4.919,10 TL işlemiş temerrüt faizi, %5 BSMV = 222,36 TL BSMV +23,60 TL BSMV=245,96 TL BSMV alacağı hesaplanmıştır. Ne var ki her ne kadar bilirkişi raporundaki hesaplama doğru değil ise de yukarıda yapılan hesaplamaya göre davacı vekilinin dava konusu ilamsız icra takibinde talep ettiği temerrüt faizi oranının işleyeceği anapara alacağının düşeceği, bu durumda istinafa başvuran taraf aleyhine hüküm kurma yasağı gözetilerek hükmün bu sebeple kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmamıştır.
Somut olayda davalı kefilin kefalet imzasının bulunduğu 23.12.2016 tarihli genel kredi sözleşmesinin “kefalet” başlıklı 9-i maddesinde olduğu gibi “Kefil/kefiller, banka ile Müşteri arasındaki Genel Kredi Sözleşmesinin maddelerinin tamamını kendi hakkında da aynen uygulanmasını kabul ve taaahhüt eder/ederler” maddesinden hareketle kefil olunan gayrinakdi kredi nedeniyle asıl borçlunun yükümlülüklerinin kefilin kendi hakkında da uygulanacağını genel bir ifade ile kabul etmesinin, kefili, çek bedelini depo etme yükümlülüğü altına soktuğunu da iddia etmek, kanun koyucunun kefili koruma amacı ile çelişmektedir. Zira kefaletin kendisi tıpkı depo gibi bir teminat olduğundan ve kefil açıkça çek bedelini ayrı bir garanti sözleşmesi ile garanti etmedikçe kefilin iradesinin dar olarak yorumlanması uygun olacaktır. Bu durumda davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşmede açıkça çek bedelini depo etme yükümlülüğü bulunmadığından depo talebinden kefilin sorumlu olmadığının kabulü gerekmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2020 tarihli ve 2017/11-36 Esas- 2020/290 Karar sayılı kararı da bu yöndedir. O halde ilk derece mahkemesince davalı kefile karşı çek depo bedelinin talep edilemeyeceğine ilişkin kararına karşı davacı vekilinin istinaf sebebine itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 04/07/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.