Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1014 E. 2023/1103 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1014 Esas 2023/1103 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1014
KARAR NO : 2023/1103

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2018
NUMARASI : 2014/515 Esas 2018/575 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2023

Taraflar arasındaki ticari şirkete ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacıya borçlu olan … Ltd.Şti’nin müdürü olduğunu davalı şirketin alacaklı olduğu takip dosyasında 498.412,00 TL’yi takip dosyasından bizzat çektiği ve bu miktarı şirket alacaklılarından kaçırdığını, davalının kaçırdığı bu alacağın davacı şirketin açtığı tasarrufun iptali davası sonucunda iptal ettirdiği temlik işleminden kaynaklandığını, davalının mal kaçırma kastı ile hareket ettiğini, iptal edilen temlik içeriğinden anlaşıldığını, alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla mevcudu eksiltme suçundan davalı aleyhine ceza hükmü kurulduğunu bu hali ile eyleminin de subut bulduğunu, davalının söz konusu tahsilatı borcu ödemek için kullanmadığı gibi şirket mal varlığını da katmadığını bu nedenle TTK 553 maddesi uyarınca şahsen sorumlu olduğunu, Ankara 10.ATM’nin 2011/803 sayılı dosyasında dava dışı … Ltd.Ştinin borca batık olduğunun da tesbit edildiğini, özen ve sadakat yükümlülüğünü yerine getirmeyen şirket müdürünün TTK 553 maddesi çerçevesinde zarardan sorumlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin haklardan saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının dava dışı ….Ltd.Şti’nde ortağının ölümü üzerine müdür olduğunu, ölüm sonrası şirket aleyhine pek çok icra takibi yapıldığını öğrendiğini, bir kısım borçlarını şahsi mal varlığından davalının ödediğini, şirketin sigorta ve vergi borçları da bulunduğunu, şirket alacağının davalının şahsen kullanmadığını … Belediyesine yapılan iş sebebiyle birden çok haciz ihbarnamesi gönderildiğini bu sayede takiplerden haberdar olduğunu Ankara 8.İcra Müd. 2007/11364 sayılı dosyasındaki alacağın …’e temliki ile belediyeden olan alacak tahsil edildiğinde bu borcun kapanacağını temlik edilen kişinin dava dışı şirketin avukatı olup vekalet ücreti alacağı da bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Ankara 30.İcra Müdürlüğünün 2008/3467 sayılı dosyasında … Ltd.Şti için davacı lehine borç ödemeden aciz belgesi düzenlendiği, davacının icra takip kapak hesabına göre bu alacağı tahsil edememesi nedeniyle 173.133,17 TL toplam zararı bulunduğu, davalının alacaklıdan mal kaçırması saiki ile hareket ettiği yukarıda açıklanan gerekçe ve ceza mahkemesi kararı ile sübut bulduğundan TTK.553 maddesi kapsamında davalının zarardan sorumlu olduğu, bu zararın davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle davacının talebi ile bağlı kalınarak davasının kabulü ile, 10.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;davacının iddialarının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin ortağı olduğu şirketi zarara uğratmadığını, eski şirket müdürünün intihar etmesi üzerine şirketin müdürlüğünü müvekkilinin yürüttüğünü, 2007 yılında şirket ortağı olduğunu, şirket ortağı olmadan önce 2007 yılında şirkete 500.000TL nakit ödeme yaptığını, önceki şirket müdürünün intihar etmesi üzerine şirketin piyasaya çok fazla borcunun olduğu, üstlenmiş olduğu devlet ihalelerinden dolayı yüklü miktarda sgk ve vergi borcu olduğunu öğrendiğini, şirkete koymuş olduğu sermaye dışında da şirketin mevcut SGK ve vergi borçlarını ödediğini, bilirkişi raporunun eksik incelemeyle düzenlendiğini, hükmünde eksik inceleme ile kurulduğunu, müvekkilinin şirketin müdürü olduktan sonra şirket aleyhine başlatılan icra takiplerinden haberdar olduğunu, ve bir kısmını ödemeye çalıştığını, ancak şirketin mal varlığı bulunmadığından çoğu şirket borcunun da ödenmediğini, bu sırada şirketin … Belediyesi’ne yapmış olduğu işten dolayı bir kısım alacağı için açılan dava devam ederken müvekkilinin bir kısım borçlarını ödemek amacıyla alacaklılarla görüşüp anlaşmaya çalıştığını, bu alacaklılardan Kahraman Köseoğlu’nun Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2007/11364 esas sayılı dosya alacağını …’e temlik etmesi üzerine Belediye’den olan alacak tahsil edildiğinde Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2007/11364 esas sayılı toplam miktarı o tarih itibari ile 206.405 tl olan dosya borcu kapanmış sayılması konusunda anlaştıklarını, iş bu temliknamenin dahi müvekkilin söz konusu tahsilatı tahsil etmediğini,Kahraman Köseoğlu’na olan borç karşılığında … tarafından temlik alındığını açıkça göstermesine rağmen yerel mahkemenin paranın akıbetinin belirsiz olduğu yönündeki tespitlerin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, …’ün aynı zamanda … Belediyesi’ne karşı Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009 /159 esas sayılı dosyasında açılmış olan davada şirketin avukatlığını yapıyor olmasından dolayı anlaşılan vekalet ücretini de … Belediye’sinden olan alacağı tahsil etmesi halinde alacağının kararlaştırıldığını, vekalet ücretine ilişkin sözleşme ve tutanağın da dosyaya sunulduğunu, vekalet ücretinin ödenip ödenmediği hususunda da her hangi bir araştırma yapılmadığını, tüm bunların yanında … Ltd.Şti’den ortaklığı sebebiyle müvekkilin elde elde etmiş olduğu herhangi bir kar olmadığı gibi tam aksine ortaklık için göndermiş olduğu 500.000tl ile şirket borçları için cebinden yapmış olduğu ödemeler sebebiyle de zarara uğradığını, müvekkilin ortağı olduğu şirketin müvekkile dahi borcu bulunmakta iken müvekkilin şirket mevcudunu eksiltmek suretiyle alacaklılarına zarar verdiği yönündeki kabulün hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, şirketin borçlarından dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, TTK 553 maddesinde de şirket müdürlerinin kusurları oranında sorumlu tutulabileceğinin düzenlendiğini, oysa gerekçeli karar müvekkilinin kusurlu olduğuna ilişkin her hangi bir tespit mevcut olmadığını, …. Belediyesinden tahsil edilen paranın alacaklılara ödenmemesi sebebiyle müvekkelin mal kaçırmak kastıyla hareket ettiğine ilişkin mahkumiyetle sonuçlanmış olan her hangi bir ceza dosyasının bulunmadığını, kararın bu haliyle de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, mahkeme hiç bir delil olmadan müvekkil doğrudan kusurlu olduğunu kabul etmek suretiyle hüküm tesis ettiğini bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketin yetkilisi olan davalının, yönetiminde olan şirketi zarara uğratması nedeniyle şirketten alacaklı olan davacının şirketten olan alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 2.ATM’nin 2008/584 bu dosya ve birleşen Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/623 Esas sayılı, Ankara 8.İcra Müdürlüğünün 2007/11364 sayılı, Söke 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/463 Esas sayılı, Ankara 6.İcra Ceza Mahkemesinin 2013/106Esas sayılı, Ankara 14.İcra Müdürlüğünün 2012/1762 Esas sayılı , Ankara 30.İcra Müdürlüğünün 2008/3467 sayılı dosyaları vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Davacı yan, davalı gerçek kişinin ortağı ve yöneticisi oldukları dava dışı … Ltd. Şti’nden olan alacağının tahsili amacıyla Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2008/3467 Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takibin kesinleşmesine rağmen, davalı gerçek kişinin borçlu şirketi kötü yönetmesi ve kötüniyetli davranması, borçlu şirketin dava dışı … Belediyesinden olan iş bedeli alacağının çekilmesine rağmen şirkete aktarılmaması nedeniyle, haczi kabil mal bulunmamasından dolayı alacağını tahsil edemediğini, bu suretle zarara uğradığını iddia ederek şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan alınarak davacı şirkete ödenmesi istemiyle işbu davayı açmıştır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 17/11/2016 tarih 2016/7730 esas 2016/8878 karar sayılı içtihatında; “…zarar gören şirket alacaklılarının da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır.Şirket alacaklılarının dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar şirket alacaklılarını etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, şirket alacaklılarının dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, şirket alacaklısı TTK’nın 309 ve 340 ncı maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda şirket alacaklılarının ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Bu dava türünde ise alacaklılar, talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.
Uyuşmazlık konusu olayda ….AŞ’den alacaklı olduğunu iddia eden davacının dava dilekçesinde yaptığı açıklamalar değerlendirildiğinde, ileri sürülen maddi olgular tamamen yönetici konumunda olan davalıların dava dışı anonim şirketinin zararına neden olan eylemlerdir. Başka bir anlatımla, açıklanan zararlar, dava dışı anonim şirketin doğrudan, davacının ise, dolaylı zararı kapsamındadır.
Bu durum karşısında, davacının açtığı davanın mülga 6762 sayılı TTK’nın 309 ve 340. maddeleri kapsamında açılan bir dava olduğu, böyle bir davada hükmedilecek tazminatın ancak dava dışı şirket lehine hüküm altına alınması istemli olarak açabileceği, davacının kendi adına tazminatın hüküm altına alınmasını istediği, bu şekilde dava açılamayacağı dikkate alınıp, bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” denilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 553.maddesi gereğince kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticiler ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları, kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmayacaklar, hiç kimsenin kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacaklar; bu sorumlu olmama durumunun gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamayacaktır.
6102 sayılı TTK’nın 555/(1).maddesinde; şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere şirket yöneticilerinin ortaklığa ait mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları öncelikle ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açacaktır. Bir başka deyişle ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Somut olayda davacı şirketin iddia ettiği eylemlerden ötürü öncelikle dava dışı … Ltd. Şti.’nin doğrudan zarara uğraması ve bunun sonucu olarak da şirket alacaklısı olan davacı şirketin de dolaylı olarak zarara uğraması anlamına gelmekte olup, alacaklının dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisi adına değil, dava dışı borçlu şirkete verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Davacı vekilince gerek dava dilekçesinde gerek yargılama sırasında sunduğu diğer beyanlarında bu yönde bir talepte bulunulmamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/09/2017 tarih 2016/2343 Esas 2017/4664 Karar sayılı; 12/03/2018 tarih 2016/8840 Esas 2018/1897 Karar sayılı; 09/07/2018 tarih 2016/13783 Esas 2018/5014 Karar sayılı emsal ilamları).
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2018 tarihli ve 2014/515 Esas 2018/575 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
B) 1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL karar harcından başlangıçta peşin alınan 170,80 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,05 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödemesine,
6-Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
B) C)1-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 170,78 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru gideri ve 43,30 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 191,90 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/07/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.