Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/101 E. 2022/486 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

.
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

.

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI ….
DAVA : Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 03/06/2016
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin aracının davalı tarafından kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, davalının ödeme taahhüdünde bulunmasına rağmen hasar bedelini ödemediğini belirterek 38.685,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğini, hasarın sigorta teminatı kapsamı dışında olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalının kaza sonrası davacı şirketin başvurusu sonrasında gerekli özeni göstermeyerek yaptığı taahhüt ve gerçekleştirdiği araç satışı nedeni ile davacının 18.598,78 TL zararının oluşmasına yol açtığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 18.598,78 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ibraz edilen alkol raporunun davalı tarafından görülmeyerek müvekkilinin aracının sattırıldığını, 54.000,00 TL ödeme taahhüdünde bulunulduğunu, daha sonra alkol raporunun farkına varılarak davalının ödemeden vazgeçtiğini, davalının neredeyse sıfır km olan müvekkiline ait aracı sattırdıktan sonra alkol raporunu görmediğini belirterek ifadan dönemeyeceğini, ödeme yapmayacak olan davalının aracı sattırmadan önce bu durumu kendilerine bildirmesi gerektiğini, kazaya konu evrakların davalıya tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, davalının ödemeden ve taahhüdünden dönemeyeceğini, müvekkiline atfı kabil hiçbir kusur bulunmadığını, mahkemece avans faizi yerine yasal faize hükmedilmesine itiraz ettiklerini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama aşamasında alınan ek bilirkişi raporu ile kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği, hasarın poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunun tespit edildiğini, rapordaki bu tespite katıldıklarını, ek raporda aksi yöndeki hesaplamanın yerinde olmadığını, poliçe teminatı kapsamında olmayan bir hasardan dolayı müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini, sovtaj bedelinin doğru tespit edilerek sigortalıya ödendiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko poliçesinden kaynaklı sigorta tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kaza tespit tutanağı, kasko sigortalı aracın hasarlı fotoğrafları, araç ruhsatı, kasko sigorta poliçesi, yargılama aşamasında makine mühendisi, sigorta hukukçusu, nöroloji uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 30/06/2017 tarihli kök, 17/04/2018 tarihli birinci ek, 21/12/2018 tarihli ikinci ek rapor, makine mühendisi, sigorta uzmanı, makine mühendisi bilirkişi heyetinden alınan 06/05/2019 tarihli kök, 04/09/2019 tarihli ek rapor, davacı tarafından davalıya gönderilen e-mailler ile davalı tarafından gönderilen e-mailler, araç satış sözleşmesi, taahhütname, araç sovtaj bedeline ilişkin ödeme dekontu, davalı ödeme taahhüdü dosya içerisinde yer almaktadır.
Mahkemece yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi heyeti kök raporunda, davacı sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğu, sürücünün olaydan 1,5 saat sonra 0,78 promil alkollü olduğunun kanıtlanması halinde olayın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği, davalının rizikodan sorumlu olmayacağı yönünde kanaat bildirilmiş, birinci ek raporda kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği, aracın pert total olduğu, araç rayiç değerinin 54.000,00 TL, sovtaj bedelinin 15.315,00 TL, davacı zararının 38.685,00 TL olduğu, davalının rizikodan sorumlu olmadığı tespit edilmiş, ikinci ek raporda da aracın pert totole tabi tutulması gerektiği, aracın tamir edilmesi halinde de ikinci el değerinin 46.000,00 TL olabileceği, 57.718,26 TL tamir için para harcanması durumunda davacının iddia ettiği zararının çok daha fazlası tutarında bir zararının doğacağı, doğacak olası tek zararın aracın hasarlı haldeki satış değerinin piyasa şartlarına uygun olup olmaması, değerinin daha altında bir bedele satılıp satılmadığı üzerinde durulması gerektiği, 15.315,00 TL hurda değerinin piyasa şartlarına uygun olduğu, davacının bu anlamda bir zararının doğmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda, sigortalının %100 oranında kusurlu olduğu, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği, hasarın poliçe teminatı kapsamı dışında olduğu, davalının sadece sovtaj bedeli olan 15.315,00 TL’yi ödemekle yükümlü bulunduğu, bu ediminin yapıldığının taraflar arasında çekişmesiz olduğu tespit edilmiş, ek raporda da kök rapordaki görüş tekrar edilerek mahkemece aksi kanaat halinde aracın satışının gerçekleşmemiş olması durumunda davacı zararının 33.913,78 TL olacağı bu bedelle de davaya konu aracın onarımının yapılabileceği, davacıya ödenen sovtaj bedelinin mahsubu ile davacının 18.598,78 TL zararının oluşacağı tespit edilmiştir.
Davalının 13/01/2016 tarihli ödeme taahhüdü ile davacıya hasar dosyasının incelenmesi tamamlanarak hasar bedelinin ödenmesi aşamasına gelindiği, taahhütnameyi imzalayarak taraflarına gönderilmesinin ardından hasarlı aracın satış sürecinin başlayacağı, hasar bedelinin rayice göre hesaplandığı, varılan mutabakat sonucu piyasa bedelinin tamamı olan 54.000,00 TL’nin ödeneceği bildirilmiştir.
Davalı şirket antetli, davacı imzalı 13/01/2016 tarihli taahhütnamede sigortalı aracın 14/12/2015 tarihinde ağır hasara uğradığı, rayicin 54.000,00 TL olduğu noktasında mutabık olunduğu, bu miktar ödendiğinde sigortanın ibra edileceği, sovtaj bedelinin sigorta şirketi tarafından alınması, aracın sovtaj satışı için vekaletname verileceği kabul ve taahhüt edilmiştir.
Sigortalı araç sovtajı 29/01/2016 tarihli araç satış sözleşmesi ile davacı sigortalı tarafından verilen vekaletnameye dayalı olarak davalı … şirketi tarafından 15.315,00 TL bedelle satılmıştır.
Davalı tarafından araç sovtaj bedeli olan 15.315,00 TL davacıya 01/02/2016 tarihinde ödenmiştir.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 01/04/2016 tarihli e-mail ile aracın hasar bedelinin ödenmediği, kazalı aracın hasarının ödeneceği belirtilerek aracın satıldığı, sonrasında hasar ödenmediğinden aracın geri istendiği bildirilmiştir. Davalı tarafından davacıya gönderilen 04/04/2016 tarihli cevabi e-mail ile aracın alıcı tarafından tamir ettirilip tekrar başka alıcıya satıldığı, araç iadesinin mümkün olmadığı, sovtaj bedelinin gönderildiği iletilmiştir.
Davalı ile acente arasındaki 29/03/2016 tarihli e-mailde ise alkol raporunun sehven atlanarak işlemlere devam edildiği, sürücünün 0,78 promil alkollü olduğu saptanıp onaydan dönüldüğü, sadece sovtaj bedeli olan 15.315,00 TL’nin sigortalıya ödeneceği, kalan bedelin reddedileceği belirtilmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracının karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, oluşan hasardan davalının sorumlu olduğunu, davalının ödeme taahhüdünde bulunarak araç sovtajını sattığını, ödeme taahhüdünden dönerek sovtaj bedelini ödediğini, kalan hasar bedelinin ise ödenmediğini iddia etmiş, davalı yan ise kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiğini, hasarın teminat dışında kaldığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında dava konusu trafik kazasının davacı tarafından davalıya usulüne uygun olarak ihbar edildiği, alkol raporu dahil kazaya ilişkin tüm belgelerin davalıya gönderildiği, davalının hasar dosyasını inceledikten sonra davacıdan araç sovtajını alarak 54.000,00 TL ödeme taahhüdünde bulunduğu, araç sovtajını üçüncü kişiye sattığı, daha sonra alkol raporunun sehven atlandığı, hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle hasar bedelini ödemediği, sovtaj satım bedelinin davacı sigortalıya ödendiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; dava konusu trafik kazasının münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği, hasarın teminat kapsamında bulunup bulunmadığı, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmesi halinde davalının 54.000,00 TL ödeme taahhüdünden dönüp dönemeyeceği, davacının zararını davalıdan talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde; sigortalı araç sürücüsü kaza sırasında 0,78 promil alkollüdür. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, dava konusu kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği tespit edilmiştir.
Dava konusu kazadan sonra davacı tarafından sigortalı araç sürücüsünün 0,78 promil alkollü olduğunu gösteren alkol raporu dahil tüm belgeler davalı … şirketine iletilmiştir. Davalı tarafından tüm hasar dosyasının incelendiği belirtilerek davacıya sovtaj sigorta şirketi tarafından satılmak üzere 54.000,00 TL ödeme taahhüdünde bulunulmuştur. Davacı sigortalı da 54.000,00 TL hasar bedeli ödemesinde mutabık kalındığını davalı sigortacıya bildirmiştir.
Taahhütnamenin imzalanmasından sonra davacı sigortalının verdiği vekaletname doğrultusunda sigortalı araç sovtajı davalı tarafından üçüncü kişiye 15.315,00 TL’ye satılmış, davalı tarafından ödeme taahhüdünden dönülmesinden sonra da anılan sovtaj bedeli davalı tarafından davacıya ödenmiştir.
Burada tartışılması gereken husus, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmesi nedeniyle hasar kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığı halde, davalının tüm hasar dosyasını inceledikten sonra davacıya yaptığı 54.000,00 TL ödeme taahhüdü ile bağlı olup olmadığıdır.
Kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğu davalı … şirketinden saklanmamış, doğru ihbar yükümlülüğü davacı tarafından yerine getirilerek alkol raporu davalı … şirketine gönderilmiştir. Davalı şirket ise içerisinde 0,78 promil alkol raporu bulunan hasar dosyasını inceledikten sonra davacıya ödeme taahhüdünde bulunmuştur. Bir başka anlatımla sunulan belgelerden kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmesi halinde kasko sigorta poliçesi teminatı altında bulunmayan bir hasarın davalı tarafından ödenmesi taahhüt edilmiş, davacı sigortalı tarafından bu taahhüt kabul edilmiştir. Bu durumda davalı tarafından alkol raporunun sehven atlandığı gerekçesiyle, davacıya ait sigortalı araç sovtajı dahi satıldıktan sonra tek taraflı olarak ödeme taahhüdünden dönülemeyecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece davalının alkol raporu içerisinde bulunan hasar dosyası incelendikten sonra yaptığı ödeme taahhüdünden, sovtaj satıldıktan sonra sehven alkol raporunun atlandığı gerekçesiyle tek taraflı olarak dönemeyeceği, 54.000,00 TL ödeme taahhüdü kapsamında, 15.315,00 TL ödenen araç sovtaj bedelinin mahsubu ile bakiye 38.685,00 TL zararın davacı tarafından davalıdan talep edilebileceği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Öte yandan davacı yan dava dilekçesinde hüküm altına alınan alacağa avans faizi işletilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık TTK’da düzenlenen ve mutlak ticari işlerden olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda mahkemece hüküm altına alınan tazminata avans faizi işletilmesine karar verilmesi gerekirken yasal faiz işletilmesine karar verilmesi isabetsizdir (Emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 30/09/2013 tarih ve 2013/10862 Esas 2013/13042 Karar).
Davacı vekilinin istinafı üzerine yapılan inceleme ile yukarıda açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesince davanın kabulü yerine kısmen kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 1.270,50 TL istinaf karar harcından peşin alınan 317,63 TL’nin mahsubu ile bakiye 952,87 TL harcın davalıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/10/2019 tarih ve 2016/511 Esas 2019/835 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABÜLÜNE,
3-38.685,00 TL’nin 03/06/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 2.642,57 TL harçtan peşin alınan 626,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.016,08 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 2.900,00 TL bilirkişi ücreti, 328,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 3.228,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafnıdan yatırılan 626,49 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 5.802,75 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 8,25 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 129,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 14/04/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.