Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1002 E. 2023/533 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1002 Esas 2023/533 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1002
KARAR NO : 2023/533

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2019
NUMARASI : 2012/699 Esas 2019/502Karar
TEMLİK EDEN (ALACAKLI) :
VEKİLİ :
TEMELLÜK EDEN :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2012
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı ile davalı … vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile asıl borçlu ….Şti. müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla ….Şti., …, …, … arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, kredinin geri ödenmediğini, davalılara Ankara 17.Noterliği’nin 21.06.2012 tarih ve 12242 yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, davalıların temerrüde düştüğünü, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine 26.06.2012 tarihinde Ankara 16.İcra Müdürlüğü’nün 2012/7625 E. sayılı dosyası üzerinden davalılar için icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine itirazlarının haksız olduğunu iddia ederek Ankara 16.İcra Müdürlüğü’nün 2012/7625 E. sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin tamamı takibin devamına, %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar …, …, … ve …. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu borcun davalılara ait bir borç olmadığını, davacı bankanın hiçbir geçerli sebep yokken hesapları kat ettiğini, davalıların hesap kat ihtarına itiraz ettiklerini ve borcu kabul etmediklerini, davalıların bir kısmı hakkında kefalet akdi nedeniyle takip yapıldığını ancak kredi sözleşmesinde atılı imzaların davalılara ait olmadığını, tüzel kişilikler yönünden de şirket yetkilileri tarafından atılmış bir imza bulunmadığını, geçerli bir kefalet akdi ve kredi sözleşmesi kurulmadığını, kefalet akdi kurulurken kefalet miktarının yazılmadığını, sonradan doldurulduğunu, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, kefilin ne kadar krediye kefil olduğunu bilmediğini, sözleşmede kefil olunan meblağın el yazısı ile yazılmadığını, şirket tüzel kişilerinin başka bir şirkete kefil olması için ortaklar kurulu kararı veya genel kurul kararı gerektiğini, davalı şirketlerin hiç birinde bu kararların mevcut olmadığını, şirketlerin sermayesinin üzerinde bir tutara kefil olabilmesi için mutlaka bunun kararının alınması gerektiğini, defter kayıtları incelendiğinde böyle bir kayıt olmadığını, kefaletin geçersiz olduğunu, alacak muaccel olmadan banka tarafından kat edildiğini, vadesi gelmemiş alacakların takibe konulduğunu, davacı bankanın asıl borçludan tahsil etmiş olduğu para ,çek ve senetleri mahsup etmeyip fazla miktarda takip yaptığını,%126 faiz talep edildiğini, uygulanması gereken faiz oranının %16 olduğunu, davanın reddi ile %40 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının verdiği bir nakit kredi ve çek yaprağı tazminatı ödemesinin söz konusu olmadığını, gayrinakdi kredinin nakde çevrilmeden, çek yaprağı tazminatı ödenmeden icra takibine konulamayacağını, davacının her türlü komisyon ve masraflarını aldığını, nakit parayı bankaya değil ilgili kurum hesabına yatırıp hiçbir masraf ödemeyeceklerini, haksız faiz istendiğini, …’un imzasının eli ürünü olmadığından sorumluluğunun bulunmadığını bildirerek davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı banka ile davalı … Sanayi Ltd. Şti. arasında imzalanan 22/02/2011 tarihli genel kredi sözleşmesine davalılar …. Ltd Şti. … ve …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil oldukları, sözleşme gereğince davacı banka tarafından kullandırılan kredinin geri ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından sözleşme hükümlerine uygun olarak hesabın kat edilerek davalılara ihtarname gönderildiği, borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafından icra takişbi başlatıldığı icra takip tarihi itibari ile davacının 401.606,31 TL asıl alacak, 532,41 TL işlemiş faiz ve 38,53 TL BSMV olmak üzere toplam 402.177,05 TL alacağının bulunduğu, takiple dava tarihi arasında yapılan kısmi ödeme mahsup edildikten sonra davacı bankanın dava tarihi itbari ile 240.563,82 TL asıl alacak, 38.772,08 TL işlemiş faiz ve 1.938,60 TL BSMV olmak üzere toplam 281.274,50 TL alacağının bulunduğu, bu miktar kadar davacının dava açmasında hukuki yararının bulunduğu, ödeme emrine yapılan itirazın 281.274,50 TL toplam alacak miktarında haksız olduğu, genel kredi sözleşmesindeki imzanın davalı …’un eli ürünü olmadığı gerekçeleriyle …’a karşı açılan davanın sabit olmadığından reddine, davalı …’un kötü niyet tazminat talebinin kabulü ile, takip konusu alacağın %20’si olan 81.814,64 TL kötün niyet tazminatının davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine; davalılar … , …, … ve …’a karşı açılan davanın kısmen kabulü ile, Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2012/7625 esas sayılı dosyasında adı geçen davalılar tarafından yapılan itirazın 240.563,82 TL asıl alacak, 38.772,08 TL işlemiş faiz ve 1.938,60 TL BSMV olmak üzere toplam 281.274,50 TL miktar üzerinden iptaline, takibin adı geçen davalılar yönünden bu miktar üzerinden devamına, itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si olan 56.254,90 TL icra inkar tazminatının davalılar … , …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda alacak miktarlarının hatalı hesaplandığını, davalı … lehine kötüniyet tazminatı ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili hakkındaki davanın reddedilmiş ve yargılama sırasında vekille temsil edilmiş olmasına karşın lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, hesap ekstreleri vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2012/7625 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 401.606,32 TL asıl alacak, 7.111,34 TL işlemiş faiz ve 355,57 TL BSMV olmak üzere toplam 409.073,22 TL alacağın tahsili için icra takibinin başlatıldığı, takip talebinde asıl alacağın takip tarihinden itibaren %126 oranında faiz işletilmesini talep ettiği, ayrıca 05/06/2012 tarihinde ödenen 13.000 TL’lik ödemenin TBK.nun 84.maddesi gereğine mahsup edildiğinin belirtildiği, ödeme emrine davalılar tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu, eldeki davanın İİK.nun 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davalı … tarafından genel kredi sözleşmesindeki adına atılı imzaya itiraz edilmesi üzerine Mahkemece yaptırılan imza incelemesi sonucu düzenlenen 19/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davaya konu 1.000.000,00 TL miktarlı 07/02/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde … adına atılı bulunan 2 adet imzanın davalı …’ un elinin ürünü olmadığı bildirilmiştir.
06/09/2018 tarihli kök ve 15/02/2019 tarihli ek bilirkişi raporlarında özetle; davacı bankanın takip tarihi itibar ile genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 401.606,31 TL asıl alacak, 532,41 TL işlemiş faiz ve 38,53 TL BSMV olmak üzere toplam 402.177,05 TL alacağının bulunduğu, taraflar arasında uygulanması gereken temerrüt faiz oranının %34,50 olması gerektiği, davalılar tarafından takip konusu kredi borcu için icra takibinden sonra 03/07/2012 tarihinde 34.000 TL ve 26/07/2012 tarihinde 134.000 TL ödeme yapıldığı bildirilerek takip ve dava tarihi itibariyle borç miktarları ayrı ayrı hesaplanmış, mahkemece bilirkişi raporundaki tespit ve hesaplamalara değer verilerek dava tarihine göre hesaplanan miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355.maddesinde, istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bu re’sen gözeteceği düzenlenmiştir.
İtirazın iptali davası, takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliğ tarihinden itibaren 1 sene içerisinde borçluya karşı açtığı bir eda davasıdır. Her davada olduğu gibi itirazın iptali davasında da davacı alacaklının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmalıdır. Bu bir dava şartıdır ve dava açıldığı anda var olmalıdır ve HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık nedeniyle istinaf aşamasında re’sen gözetilecek hususlardandır. İtirazın iptali davası da, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. (İİK 67/1). Alacaklı, alacağının varlığını HMK’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, aynı anda tahsil istemini de barındırmakta, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödemelerin de nazara alınması ve alacaklının dava tarihi itibari ile talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurulması gereklidir. Takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda, ödenmeyen borcun tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptali istenilmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu durumda takip tarihinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından yapılan ödemeler düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gereklidir.
Davacı yan dava konusu icra takibinde, 401.606,31 TL asıl alacak 7.111,34 TL işlemiş faiz, 399,57 TL BSMV olmak üzere toplam 409.073,22 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatmış takip tarihinden itibaren asıl alacağa %126 oranında temerrüt faizi işletilmesini talep etmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere icra takip tarihiden sonra ve fakat dava tarihinden önce dava konusu kredi borcu için 03/07/2017 tarihinde 34.000 TL ve 26/07/2016 tarihinde 134.000 TL olmak üzere toplam 168.000 TL geri ödeme yapılmış ve dava tarihi itibarıyla borç miktarının 240.563,83 TL asıl alacak, 38.773,08 TL işlemiş faiz, 1938,60 TL BSMV olmak üzere toplam 281.274,50 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce yapılan toplam 138.000,00 TL ödeme mahsup edildikten sonra bakiye miktar üzerinden dava açılması gerektiği, aşan miktar yönünden işbu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, hükmün infazda tereddüt oluşturup oluşturmadığının incelenmesi kamu düzeni ile ilgilidir. 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesini içermektedir.
Mahkemece, hükmün gerekçesinde 06/09/2018 tarihli kök ve 15/02/2019 tarihli ek bilirkişi raporlarına itibar edildiği belirtilerek söz konusu raporlarda icra takip tarihi ile dava tarihi arasında yapılan ödemelerin mahsubundan sonra ve %34,50 temerrüt faiz oranı dikkate alınarak dava tarihi itibariyla hesaplanan miktarlar üzerinden takibin devamına karar verilmiştir. Ancak, dava konusu icra takibinde davacı yanca asıl alacağa takip tarihinden itibaren %126 oranında faiz işletilmesi talep edilmiş olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bankaca uygulanabilecek temerrüt faiz oranının %34,50 olarak tespit edilmesi ve mahkemece gerekçede bu rapora itibar edildiğinin belirtilmiş olmasına karşın, hüküm kısmında takip tarihinden itibaren asıl alacağa işletilecek faiz oranı açıkça yazılmayarak infazda tereddüte neden olunduğu gibi, bu şekli ile hüküm ile gerekçe arasında takip tarihinden itibaren uygulanacak temerrüt faiz oranı yönünden çelişki de oluşturulduğundan ilk derece mahkemesi kararı bu yönden de usul ve yasaya aykırı olmakla birlikte Dairemizce -davacı yanca takip konusu krediler için fiilen uygulanan faiz oranının daha yüksek olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığından- takip tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faiz oranının %34,50 olduğu kabul edilerek ve usul ekonomisi gözetilerek asıl alacağa takip tarihinden itibaren %34,50 oranında temerrüt faizi işletilmek suretiyle takibin devamına karar verilmiştir.
Davalı … vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece davalı … hakkındaki dava, takip konusu genel kredi sözleşmesindeki kefalet imzasının adı geçen davalının eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de,
Takip konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, kat ihtarının asıl borçlu şirket ile diğer davalılara 22/06/2012 tarihinde, davalı …’a ise 27/06/2012 tarihinde tebliğ edildiği, borcun ödenmesi için 24 saatlik süre verildiği, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle de 26/06/2012 tarihinde eldeki davanın konusunu teşkil eden icra takibininin başlatıldığı ve itiraz üzerine de işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı banka tarafından kredi hesabının kat edilmesi ile birlikte davalı tarafa bir ihbar yapılmasa bile borç muaccel hale gelir ise de, alacaklının borçluya atıfet süresi tanıması halinde borcun ödenmesi atıfet süresinin sonuna kadar ertelenmiş olur. Bu durumda verilen atıfet süresi sona ermeden ve ödeme süresi bitmeden icra takibine geçilmesi Türk Medeni Kanunun 2. maddesine aykırıdır (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 03/04/2019 tarih, 2017/4707 Esas 2019/2247 Karar sayılı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/02/2023 tarih, 2021/5906 Esas 2023/1006 Karar sayılı; 02/11/2022 tarih, 2021/3428 Esas 2022/7729 Karar sayılı; 14/12/2021 tarih, 2020/5450 Esas 2021/7133 Karar sayılı emsal ilamları).
Müteselsil kefiller yönünden ise, talep tarihi dikkate alındığında TBK’nın 586. maddesinin uygulanması gerekir. Adı geçen maddenin 1. fıkrası; “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2016 tarih 2016/12120 esas 2016/8556 karar sayılı emsal içtihadında da; “… borçlunun ifada gecikmesi tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir. Ayrıca kanunda müteselsil kefile ihtar çekilmesi şartı aranmamaktadır. Müteselsil kefile ihtar çekilmesi, sadece onun takipten önce temerrüde düşürülmesi ile ilgili bir sorundur. Başka bir anlatımla, müteselsil kefil hakkında icra takibine girişilebilmesi için diğer koşulların yanında ayrıca müteselsil kefile de ihtar gönderilmesi gibi bir koşul yasada yer almamaktadır. Bu itibarla, hem asıl borçluya, hem de müteselsil kefile aynı anda ihtar gönderilip borçluya gönderilen ihtarın tebliğine rağmen verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından bu durumda müteselsil kefil aleyhine takibe girişilebilecektir….” denilmiştir. Tüm bu hal, kuşkusuz ki kefil yönünden de alacağın muaccel olması durumunda geçerlidir. TBK’nun 590/3. maddesi “Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar” düzenlenmesini içermektedir.
Somut olayda, davacının Ankara 17.Noterliği’nin 21/06/2012 tarihli ihtarnamesini keşide ettiği ve sözleşme gereğince ödenmesi gereken toplam 414.606,31TL nakit kredilerden kaynaklanan alacaklarının 24 saat içinde ödenmesinin, aksi halde yasal yollara başvurularak tahsil yoluna gidileceğinin belirtildiği, ihtarnamenin davalı …’a 27/06/2012 tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalılara çıkartılan tebligatın ise 22/06/2012 tarihinde bila tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar asıl borçlu şirkete hesap kat ihtarnamesi 22/06/2012 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, davacı banka tarafından asıl borçlu ve kefillere yönelik 21/06/2012 tarihli hesap kat ihtarı ile borcun ödenmesi için 24 saat süre verildiği, ihtarnamenin davalı kefil …’a 27/06/2012 tarihinde tebliğ edildiği, davacı bankaca ihtarname ile verilen 24 saat atıfet süresi beklenmeksizin 26/06/2012 tarihinde davalı … yönünden icra takibinin erken başlatıldığı nazara alındığında, işbu davanın konusunu oluşturan icra takip tarihi olan 26/06/2012 tarihi itibariyle alacağın davalı kefil … yönünden muaccel olmadığı dikkate alınarak ve hem davacı yanın hem de …’un istinaf kanun yoluna başvurduğu gözetilerek davalı … hakkındaki davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi ve davalı … yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule ve davalı … hakkındaki davanın reddine dair gerekçeye göre de, davalı … yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı … A.Ş. Ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni de gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı temlik eden … A.Ş. Ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni de gözetilerek KABULÜNE,
2- Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2019 tarih ve 2012/699 Esas 2019/502 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B)1-Davalı … hakkındaki davanın REDDİNE,
2- Davalı …’un kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davalılar … , …, … ve …’a karşı açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2012/7625 esas sayılı dosyasında adı geçen davalılar tarafından yapılan itirazın 240.563,82 TL asıl alacak, 38.772,08 TL işlemiş faiz ve 1.938,60 TL BSMV olmak üzere toplam 281.274,50 TL miktar üzerinden iptaline, takibin adı geçen davalılar yönünden asıl alacağa takip tarihinden itibaren %34,50 oranında faiz ve %5 oranında faizin BSMV’si işletilmek suretiyle DEVAMINA,
4-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında hesaplanan 56.254,90 TL icra inkar tazminatının davalılar … , …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce yapılan toplam 138.000 TL ödeme yönünden davacının isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE,
6-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 19.213,86 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.029,45 TL, başvurma harcı 21,15 TL ve icra dosyasına yatırılan 2.045,30 TL’ nin mahsubu ile bakiye 13.111,96 TL’nin davalılar … , …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan 4.029,45 TL peşin harç ile 21,15 TL başvurma harcı ile icra dosyasına yatırılan 2.045,30 TL olmak üzere toplam 6.095,60 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre belirlenen 22.826,47 TL vekalet ücretinin davalılar … , …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan toplam 6.345,70 TL (ilk masraf + tebligat+müzekkere + bilirkişi ücreti)’den kabul ve red oranına göre 4.363,24 TL yargılama giderinin davalılar … , …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
11-Davacı … yönünden yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
12-HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davacı … A.Ş. tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı … A.Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan 220,70 TL istinaf başvurma harcı olarak yatırılan yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
D)1-İstinafa başvuran davalı … tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf başvurma harcı olarak yatırılan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/04/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.