Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/10 E. 2022/93 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
…..

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

…..
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2019
NUMARASI …..
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/12/2016
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/02/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı şirket vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Türkiye … ….. 02.04.2004 tarihli ve 2004/22 sayılı karan ile özelleştirme kapsamına alınmasının ardından …’a ait … sisteminin 20 farklı … bölgesine ayrılarak her bir … bölgesi için ayn bir anonim şirket kurulduğu, sözü edilen … şirketlerinden birinin de 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu hükümleri uyannca kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirmesi yolu ile kurulmuş olan davacı şirket olduğu, müvekkilinin (…’ın) ayn bir tüzel kişiliği ve sermayesi olan, tamamen özel hukuk hükümlerine tâbi bir ticaret şirketi olduğu, özelleştirme işlemlerinin bir basamağı olarak davalı … mülkiyetindeki … sisteminin işletme hakkını her bir … bölgesi için ayn kurulan şirketlere “İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” ile devrettiğini, bu kapsamda davacı şirket ile davalı arasında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını, davacı şirketin bölgesinde daha önce davalı tarafından yürütülen … … faaliyetleri İHDS’nin imzalanmasından bu yana davacı şirket tarafından yerine getirildiği, özelleştirme sürecinin, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 27.05.2013 Tarih 2013/95 Sayılı Karan uyarınca, 31.07.2013 tarihli hisse satış sözleşmesi ile davacı şirketin faaliyet bölgesine dair bütün hisseleri satın alması ile sonuçlandığını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 7.4 ve 7.6 maddeleri uyarınca; … döneminde gerçekleşen iş ve işlemlerden dolayı 3. kişilerin hak taleplerinin doğuracağı sorumlulukların dönemsel olarak paylaştırıldığını, bu dönem içerisinde gerçekleşen olaylardan davalı tarafın sorumlu olduğunu, davalının sorumlu olduğu dönem nedeni ile Kadıköy 1.İş Mahkemesinin 23/03/2010 tarih ve 2006/316 Esas 2010/110 Karar sayılı dosyasında kesinleşen mahkeme kararı nedeni ile müvekkili şirketçe Ümraniye 1. İcra Müdürlüğünde (İstanbul … 18. İcra Müdürlüğünde) ödeme yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 13.800,00 TL sinin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davanın rücu talebine ilişkin olduğu, Borçlar Kanununun 73. maddesi gereğince rücu davalarında zamanaşımının 2 yıllık süreye tabi olduğu ve alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu, aynı konuya ilişkin olarak davacı şirket tarafından Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/113 ve 2014/115 esaslarında açılan davaların zamanaşımı yönünden reddedildiğini, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin tek basma davada esas alınmasının mümkün olmadığı, … ve … şirketleri arasında 24.07.2006 tarihinde İşletme Hakki Devir Sözleşmesi imzalanmadan önceki ve sonraki sürecin özelleştirmeyi düzenleyen yasal çerçeve içinde özelleştirme İdaresi Başkanlığının talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiği ve özelleştirmeye ilişkin iş ve işlemleri yerine getirmekle yükümlü olan …’m 24.07.2006 tarihinde Şirketlerle imzalamış olduğu İşletme Hakkı Sözleşmesi, İhale Şartnamesi, Hisse Devir Sözleşmesi ve İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi öncesi dönemin bütünlük arz ettiği, her üç doküman hükümlerinin birlikte yorumlanması gerektiğini, … Şirketlerinin özelleştirilmelerine ilişkin uygulamalarda Hisse Satış Sözleşmesinin imzalanması ile hisseleri el değiştirerek özel sektöre devredilen Şirketin tüzel kişiliği, haklan, borçlan ve yükümlülüklerinde herhangi bir d
eğişiklik olmadığı, Şirketin hisse devri öncesi ve sonrasına ilişkin sorumluluklarının aynen devam ettiği, özelleştirme işlemlerine ilişkin düzenlemeler gereği Şirketin tüzel kişiliğinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisse devri yapılmakta olduğundan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi, İhale Şartnamesi ve Hisse Devri Sözleşmesi hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı Şirketin de dahil olduğu 20 şirketin, Türkiye’ deki … bölgelerinde … lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı müvekkili …’a ait olmakla birlikte müvekkili …’tan ayn birer tüzelkişiliğe sahip olarak faaliyet göstermeye başladığını, davacı …’ında … … lisansına sahip olan, … Genel Müdürlüğünden ayrı tüzelkişiliğe sahip bir anonim şirket olduğunu, … ve … şirketleri arasında, dolayısıyla da davacı şirketle 24.07.2006 tarihinde İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını, kaydi sermaye ilave edilmek suretiyle ikmal edilen borç-alacak düzenlemelerinden sonra bilanço kalemlerinde bir değişikliğe gidilmesinin mümkün olmadığını ve devre esas bilanço düzenlemesi ile her türlü borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğini, davacı tarafından söz konusu davanın hiçbir aşamada müvekkiline bildirilmediğini, icra dosyasına ilişkin de bildirimde bulunulmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte faiz, icra giderleri ve vekalet ücreti açısından temerrüt kavramının gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı şirketin tazminat ödemesine sebep olan işten çıkma olayının 2003 yılında meydana geldiği, bu tarih itibariyle olaym meydana geldiği bölgedeki … faaliyetinin davalı … tarafından gerçekleştirildiği, olay yerindeki … faaliyetinin 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesiyle davacı şirkete devredildiği, devir sözleşmesinin 7.4 ve 7.6 maddelerine göre, 2003 yılında işten çıkan işçinin işçilik alacağından asıl işveren davalı …’m sorumlu tutulması gerektiği, taraflar arasında yapılan sözleşme 7.4 uyarınca …’ın sorumlu olduğu dönemde gerçekleşen eylemler ve hukuki işlemlerden dolayı, davalı tarafın sorumlu olduğu, ayrıca rücuya esas dosyadaki uyuşmazlık mülkiyete dayanmadığından davacının sözleşmenin 7.2 maddesi gereğince ihbar yükümlülüğünün bulunmadığı, bu nedenle ödediği tüm bedeli talep edebileceği, dava dışı …’a kıdem tazminatının en yüksek banka faiziyle davacılara ödenmesine dair Kadıköy 1.İş Mahkemesinin 23.03.2010 tarih ve 2006/316 Esas 2010/110 Karar sayılı kararı tarihli kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 05.12.2012 tarihinde onandığı ve kesinleştiği, kesinleşen mahkeme kararının Ümraniye 1.İcra Müdürlüğünün 2010/8305 dosyasıyla, 27.04.2010 tarihinde icrasının talep edildiği, bu kapsamda davacı tarafça icra müdürlüğüne 12.900,00 TL’lik bedelin 22.09.2010 tarihinde ve kalan 840,00 TL’nin de 15.10.2010 tarihinde ödendiği, Kadıköy İş Mahkemesi’nin 23.03.2010 tarih ve 2006/316 Esas ve 2010/110 Karar sayılı ilamı gereğince ödenen 13.800,00 TL avans faizi bakımından ödeme tarihleri ve bilirkişinin raporundaki hesaplamalar nazara alınarak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin daavanın kabulü ile 12.960,00 TL ‘nin 22/09/2010 tarihinden 840,00 TL’nin 15/10/2010 tarihinden itibaren avans faizi ile birikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, zamanaşımı ile ilgili itirazlarının dikkate alınmadığını, devre esas bilanço yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğini, geçmiş yıllara ilişkin olarak davacının davalıdan herhangi bir hak talep edemeyeceğini, talebin mükerrer ödemeye yol açacağını, davalının temerrüde düşürülmediğini, ödeme tarihinden faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, avans faizine de hükmedilemeyeceğini, davacı tarafından rücuya esas davanın müvekkiline ihbar edilmediğini, icra dosyasındaki vekalet ücreti, yargılama gideri ve faizlerinden sorumlu olmadıklarını, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusuna karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kadıköy 1.İş Mahkemesinin (İstanbul … 3. İş Mahkemesi) 23.03.2010 tarih ve 2006/316 Esas ve 2010/110 Karar sayılı kararının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … … olup, kıdem tazminatının, hizmet süresinin 1 yılı doldurmadığı gerekçesiyle ödenmediği belirtilerek 4.783,60 TL kıdem tazminatı alacağının tahsili talebiyle Kadıköy 1. İş Mahkemesinde 16.03.2006 tarihinde dava açıldığı, mahkemece, işverenin tüm süre üzerinden sorumlu bulunduğu gerekçesiyle, işverence dava dışı …’a ödenmeyen 4.728,60 TL kıdem tazminatının 16.03.2006 dava tarihinden itibaren en yüksek mevduat faiziyle davalıdan tahsiline karar verildiği,kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 05.12.2012 tarih ve 2010/23126 Esas 2012/40752 Karar sayılı kararıyla onandığı ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ümraniye 1. İcra Müdürlüğünün 2010/8305 sayılı takip dosyası örneğinin incelenmesinde; alacaklısının …, borçlusunun … … ,,, … … A.Ş. olup, Kadıköy 1.İş Mahkemesinin (İstanbul … 3. İş Mahkemesi) 23.03.2010 tarih ve 2006/316 Esas ve 2010/110 Karar sayılı ilamı gereğince alacağın tahsili yönünde ilamlı takip yapıldığı, 22.09.2010 tarihinde 12.900,00 TL, 15.10.2010 tarihinde 840,00 TL ödendiği görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporda özetle; dava dışı …’ın … … A.Ş.’nde çalıştığı, … … A.Ş.’nin ve taşeron şirketleri personelinin … tarafından devralındığı, dava dışı …’ın 31.03.2003 tarihinde emeklilik nedeniyle davalı işyerinden ayrıldığı, adı geçene …’ta çalışmasının 1 yılın altında olduğu gerekçesiyle kıdem tazminatının olayın meydana geldiği tarihin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden önce,ancak ödemenin Hisse Satış Sözleşmesinden önce yapılmış bulunması ve bu dönemde,şirketimi bütün hisselerinin …’a ait olduğu gözetildiğinde,yapılan bu ödemenin HİSSE SATIŞINA esas bilançoda yer almış bulunmasına göre,davacının talebinin yerinde bulunmadığı, Sayın mahkemenin aksi kanaate varması halinde, davalı yanca,dosya borcu için teminat mektubu sunulduğu;kararm onanması ile birlikte mektup bedeli olan 12.960,00TL’lik bedelin 22.09.2010 tarihinde dosyaya yatırıldığı;Bakiye dosya hesabından kalan 840,00TL’nin de 15.10.2010 tarihinde dosyaya yatırılmış bulunması göz önüne alınarak bu meblağların tahsili ite ödeme tarihlerinden itibaren bu meblağlara avans faizi yürütülmesi gerektiği bildirmiştir.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … tarafından kıdem tazminatının, hizmet süresinin 1 yılı doldurmadığı gerekçesiyle ödenmediği belirtilerek 4.783,60 TL kıdem tazminatı alacağının tahsili için davalı şirket aleyhine açılan davada, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı …’ın mahkeme ilamını … … … … … A.Ş. aleyhine icra takibine koyması sonucu davacının 22.09.2010 tarihinde 12.900,00 TL, 15.10.2010 tarihinde 840,00 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; … faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Kadıköy 1.İş Mahkemesinin (İstanbul … 3. İş Mahkemesi)ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlık … tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmadığı gibi davanın İHDS’nin imza tarihinden önce … aleyhine açılmış olması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde Hisse Satış Sözleşmesinin öncelikle uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunmuştur. Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından bu hususa yönelik savunmalara Dairemizce itibar edilmemiştir.
Diğer yandan, davalı tarafın zaman aşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zaman aşımı süresi 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine ( Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi) göre 10 yıllık süreye tabi olduğundan ve davanın da yasal süre içerisinde açıldığından zaman aşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada faiz başlangıcı ve avans faizi uygulanamayacağı savunmasına gelince, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararından ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 942,68 TL istinaf karar harcıından peşin alınan 235,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 707,01‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.09/02/2022

…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.