Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/988 E. 2021/854 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
…..

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 06/02/2019
NUMARASI :….
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 17/08/2017
Birleşen Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/10/2017

KARAR TARİHİ : 23/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2021

Taraflar arasındaki tespit istemine ilişkin asıl dava ile alacak istemine ilişkin birleşen davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince ve katılma yolu ile davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
ASIL DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı …. tarafından yürütülmekte olan soruşturma kapsamında Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 26/10/2015 tarihli…. sayılı kararı ile davacı şirket bünyesindeki toplam 22 şirkete kayyım atanmasına karar verildiğini, şirketlerin … organlarının yetkilerinin tümüyle kayyım heyetine devredildiğini, 674 sayılı KHK’nın 19. Maddesi gereği …-… … bünyesindeki şirketlerde görev yapan kayyımların Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 06.09.2016 tarih ve …… İş sayılı kararıyla yetkilerinin …’ye devredildiğini, … Kurulunun 22/09/2016 tarihli kararıyla … tarafından … kurulu oluşturulduğunu, …’nın 16/05/2017 tarihli yazısında müvekkili şirket tarafından içeriği gider yansıtması olarak düzenlenen faturalar yoluyla halka açık şirketler … … … A.Ş, …ile … … ve …nin bağlı ortaklıkları …… … A.Ş …ve son olarak … …, … … … ve … Enerjinin bağlı ortaklığı …nin dava dilekçesinde tablo halinde gösterilen tutarlar kadar sermaye ve veya malvarlığı kaybına uğratıldığının belirtildiğini, adı geçen şirketler tarafından …’nın yazısında bahsi geçen meblağların kendilerine ödenmesinin talep edildiğini, taleplere şu aşamada müspet ya da menfi bir cevap verme imkanları bulunmadığını, zira talep edilen alacakların dayalı olduğu iş ve işlemlerin davacı şirketin kayyım atanmasından önceki dönemdeki yöneticiler tarafından yapılmış olup içerikleri ve açıklamaları hakkında doğrudan bir bilgi bulunmadığını, … yazısında belirtilen yansıtmaya ilişkin iş ve işlemlerin ve bunlardan doğan tutarların mevcut olup olmadığının yargı tarafından tespit olunmasının kayyım idaresindeki davacı açısından yasal bir zorunluluk olduğunu, yapılacak yargılamada bilirkişiler aracılığıyla müvekkili ve davalı şirketlerin defter ve kayıtları incelenmek suretiyle davalıların talep edebilecekleri tutarların ve yapılan tespitlerin doğruluğunun, davalı şirketlerin var olduğu iddia edilen haklarının var olup olmadığının mahkemece tespiti gerektiğini ileri sürerek, …’nın 16/05/2017 tarihli yazısında belirtilen tutarlarda davalı şirketlerin gider yansıtması yoluyla zarara uğratılıp uğratılmadığının, uğratıldı ise faizi ile birlikte miktarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; 674 sayılı KHK ile kayyım atanmasına karar verilen davalı şirketlerdeki kayyımların yetkilerinin …’ye devredildiğini, … tarafından 22.09.2016 tarihli kararla … kurulu oluşturularak şirketlerin yönetildiğini, …’nın müvekkili şirketlere gönderdiği yazılarda davacı şirketin yansıtılmaması gereken 01/01/2012- 26/10/2015 dönemine ait giderlerin hakim ortak … tarafından emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri ve ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı bir biçimde yansıtılması halka açık grup şirketleri ve bağlı ortaklarını katlanmaması gereken giderlere katlanması, giderlere katlanan şirketlerin malvarlıklarının azaltılarak … ve sermaye bakımından ilişkili …’e aktarılması, farklı fiyat, bedel ve şartlar içeren ticari uygulamalar yapılması gibi işlemler yoluyla halka açık şirketler … …, … … ve … …’nun bağlı ortaklıkları … …, … İnşaat … … ve son olarak … … … … ve …’ in bağlı ortaklığı … … …’nın 05/05/2017 tarihi itibariyle toplamda 28.618.860,08TL tutarında sermaye ve/veya malvarlığı kaybına uğratılması sonucu gerekli yasal takibin yapılması gerektiğinin belirtildiğini, bu yazı üzerine davalı şirketlerin ayrı ayrı davacı şirkete yazıda belirtilen meblağların şirketlere ödenmesinin talep edildiğini, davacı şirketçe herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkili şirketlerin …’nın ilgili yazıları ve raporları çerçevesinde alacakları bulunup bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin…..Karar sayılı Dava Dosyasında;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kuruma 25.12.2015 tarihinde kaydedilen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından anayasal düzene karşı işlenen suçlar soruşturma bürosunun 18.12.2015 tarihli yazısında belirlenen 01.01.2011-26.10.2015 dönemi arasında … … … AŞ tarafından içeriği gider yansıtması olarak düzenlenen faturalar yoluyla halka açık … … şirketlerince yüklenilen giderlerin, … hakimiyetinin hukuka aykırı olarak kullanılıp kullanılmadığı dikkate alınarak, nitelik ve içerik açısından 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SPKn) ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde incelenmesi sonunda ulaşılan tespitler ve bu tespitlere ilişkin değerlendirmeler sonucunda hazırlanan 05.05.2017 tarihli denetleme raporunda … tarafından … …, … …, … …, … …, … İnşaat, … … ve … … …’ya (yansıtma faturalarının adlarına düzenlendiği … Grubu şirketleri) ilki 2012 yılında olmak olmak üzere yansıtma faturaları düzenlenerek gider yansıtmasında bulunulduğunun tespit edildiğini, sonuç olarak … tarafından … … A.Ş, … … A.Ş ile bu şirketlere bağlı ortaklıkları, … … … … A.Ş, … İnşaat A.Ş, … … A.Ş ve … … … A.Ş’ye yansıtılmaması gereken toplam tutarlar paranın zaman değeri dikkate alınarak 05.05.2017 tarihi itibarıyla her bir şirket için sırasıyla 26.799.996,92 TL, 154.489,31 TL, 0,00 TL, 522.598,26 TL, 891.905,32 TL, 245.286,50 TL ve 4.583,77 TL olup … lehine aktarılan toplam 28.618.860,08 TL’nin … tarafından yasal faiziyle birlikte anılan şirketlere iadesi gerektiğini, bu durumda halka açık şirketler olan … …, … … ve halka açık grup şirketlerinin bağlı ortaklıkları … …, … İnşaat, … … ve … … …’ya yansıtılmaması gereken 01.01.2012-26.10.2015 dönemine ait giderlerin hakim ortak … tarafından emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri ve ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı bir biçimde yansıtılması; halka açık grup şirketleri ve bağlı ortaklıklarının katlanmamaları gereke giderlere maruz bırakılması ve bu suretle giderlere katlanan şirketlerin malvarlıklarının azaltılarak … ve sermaye bakımından ilişkili …’e aktarılması SPKn’nun 21. Maddesindeki örtülü kazanç aktarım yasağına aykırı olduğunu ileri sürerek … … tarafından halka açık şirketler … … A.Ş, … … A.Ş ile bu şirketlere bağlı ortaklıkları … … A.Ş, … İnşaat A.Ş, … … A.Ş ve … … … A.Ş’ye 05.05.2017 tarihi itibarıyla aktarılan sırasıyla en az 26.799.996,92 TL, 154.489,31 TL, 522.598,26 TL, 891.905,32 TL, 245.286,50 TL ve 4.583,77 TL olmak üzere … lehine aktarılan toplam 28.618.860,08 TL’nin yasal faiziyle birlikte anılan şirketlere iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bünyesindeki toplam 22 şirkete Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 26.10.2015 tarihli kararı ile kayyum atandığını, 674 sayılı KHK’nın 19. maddesi uyarınca müvekkili …-… … bünyesindeki şirketlerde görev yapan kayyumların yetkilerinin Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 06.09.2016 tarihli kararıyla …’ye devredildiğini, … tarafından mevcut … kurulunun oluşturulduğunu, …’nın 16/05/2017 tarihli yazısında …-… … A.Ş’ye fatura yansıtılmak suretiyle alınan paraların aktarıldığı bildirildiğinde yazıda bildirilen … … … A.Ş, … … … A.Ş, … … … … … A.Ş, … … … A.Ş, …….-… … A.Ş’nin müvekkili … bünyesinde …’nın söz konusu yazısında geçen meblağlarda hak sahibi olup olmadıklarının, …’e anılan şirketlerden para aktarılıp aktarılmadığının tespiti için açılan davanın Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/558 sayılı dosyasında derdest olduğunu savunarak davalar arasındaki fiili ve hukuki bağlantı sebebiyle dava dosyalarının birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporlarına ve toplanan tüm delillere göre; dosya içerisinde mevcut delillerle uyumlu hükme esas alınan bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere; öncelikle grup şirketlerinin gider yansıtması yoluyla zarara uğratılıp uğratılmadığı, uğratıldı ise faizi ile birlikte miktarının bağımsız ve tarafsız yargı organı tarafından tespiti gerektiği, bu anlamda davacı şirketin iş bu davaya açmakta hukuki yararı bulunduğu, dava ve talebin … uzmanı … tarafından düzenlenen 05/05/2017 tarihli denetleme raporu esas alınarak iş bu davaların açıldığı, raporda 2012-2015 döneminde genel … giderleri olarak gerçekleştirilen ve daha sonra grup şirketlerine yansıtılan giderlerin aslında yansıtılmaması gereken giderler olup olmadığının iş bu davanın özü olduğu, yansıtılan giderlerin grup şirketler açısından doğrudan artı değer yaratması veya vergi mevzuatı açısından kanunen kabul edilen gider olması değil yapılan harcamaların kendisine ödeme yapılan kişilerden ziyade, ilk olarak …’e fayda sağlaması yani bir faydanın karşılığı olması gerektiği, dava konusu olan bir kısım giderlerin genel olarak belli gerçek ve tüzel kişiler için temsil, ağırlama, seyahat ve benzeri adlarla yapılan şahsi harcamalar ile bağış ve yardımlar ve gazete abonelik giderlerinin …’e değil ödemenin yapıldığı kişilere menfaat sağlayıcı nitelikte olduğu, bir kısım giderlerin ise belli bazı kişilere sırf özel fayda sağlamak, bunları desteklemek veya bunlara finansman sağlamak amacıyla yapıldığına yönelik … uzmanı tarafından yapılan herhangi bir tespit bulunmamakla birlikte bunların … için yapıldığına ilişkin açıklayıcı bir bilgi ve belge bulunmadığı, grup şirketlerine dolaylı bile olsa herhangi bir fayda sağlamayan ve fakat bu şirketlerin malvarlığında azalmaya sebebiyet veren söz konusu giderlerin bu giderlerin ödendiği … ve …’in bu tutarlara aktardığı gerçek veya tüzel kişilerin malvarlığında artışa sebebiyet verdiği, yani bunların haksız ve sebepsiz yere zenginleştiği, grup şirketleri aleyhine sebepsiz zenginleşen …’in iyi niyetli olmadığı, yansıtılan giderlerin haklı bir sebebe dayanmadığı, bu nedenle ödeme tarihinden itibaren tarafların tacir olması nedeniyle avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda … tarafından gerçekleştirilen ve şirketlere yansıtılan giderlerin …’e ve grup şirketlere fayda sağlamaktan ziyade ödemelerin yapıldığı gerçek ve tüzel kişilere özel fayda sağlamaya, bu kişileri finanse etmeye yönelik ve bunlara para transfer etmeyi amaçlayan harcamalar olduğu, bu amaçla yapılan harcamaların toplam tutarının 27.627.749,04 TL olduğu tespit olunduğu gerekçesiyle asıl dava dosyasında davanın kısmen kabulü ile davalı şirketlerin gider yansıtması yoluyla toplam 27.627.749,04 TL zarara uğratıldığının tespitine, birleşen dava dosyasında ise davanın kısmen kabulü ile bu miktarın zarara sebebiyet veren davalıdan sunulan dava dilekçesinde faiz türü belirtilmediğinden asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle faiziyle tahsiline karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 17.04.2017 tarihli ve 30052 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında 690 sayılı KHK’nin 73/4. Fıkrasında “Kayyımlık görevi … tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır” hükmüne yer verildiğini, bu hükmün 08.03.2018 tarihli ve 30354 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7077 sayılı Ohal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında KHK’nın Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 63. Maddesi ile kanunlaştığını, bu yasa hükmü nedeniyle müvekkili dava açarken peşin karar ilam harcı alınamayacağı gibi dava neticesinde de müvekkili aleyhine bakiye ilam harcına hükmedilmesinin doğru olmadığını, gider ayrıştırmaları hakkında yapılan hesaplamanın yetersiz olduğunu, iadeye konu olacak tutarların tespiti için yapılan incelemenin hangi tutarın gerekçe ile iadeye konu olması gerektiğini açıklar biçimde yapılması gerektiğini, eksik inceleme ile bulunan rakamların kabul edilemeyeceğini, birleşen davada da müvekkili aleyhine karar ve ilam harcına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacı dava dilekçesinde yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmemesine rağmen müvekkili aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedildiğini, gider ayrıştırmalarının daha detaylı ve somut yapılması gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle asıl ve birleşen davalarda ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçelerinde özetle; müvekkili şirketin 690 sayılı KHK’nin 73. Maddesi gereği harçtan muaf olduğunu, ilk derece mahkemesince …’nın yazısında belirtilen 28.618.860,08 TL’nin altında bir tutarın tespitine karar verildiğini, … raporlarını dikkate almayan söz konusu tespit kararı açıkça hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Birleşen davada davacı … vekili birleşen davada davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl dava, davacı … bünyesindeki halka açık şirketler ile bunların bağlı ortaklıklarına yansıtma faturaları ile gider gösterilmek suretiyle davalı şirketlerin malvarlığının azaltılması suretiyle davacı şirket lehine örtülü kazanç temin edilip edilmediğinin tespiti, birleşen dava ise davalı şirketlerden davacı …’e yansıtma faturaları ile aktarılan paraların iadesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle tespit ve alacak davalarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Asıl davada davacı vekili-birleşen davada davalı vekili 19/04/2021 tarihli, asıl davada davalı şirketler vekili 20/04/2021 tarihli dilekçeleri ile istinaf yoluna başvurma haklarından feragat ettiklerini bildirmişlerdir.
Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili Av. … …’ın, asıl davada katılma yolu ile istinaf eden davalılar vekili Av. …’ın vekaletnamelerinden kanun yolundan feragate yetkili oldukları görülmüştür.
Başvuru hakkından feragati düzenleyen HMK’nın 349/2. maddesinde; “Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, dava dosyası istinaf incelemesi yapılmak üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince, asıl davada davalılar vekilince istinaf başvurularından ayrı ayrı feragat edilmiş olmakla asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf isteminin, asıl davada davalılar vekilinin katılma yolu ile istinaf isteminin feragat sebebiyle ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf, asıl davada davalılar vekilinin katılma yolu ile istinaf isteminin HMK’nın 349/2. maddesi gereği ayrı ayrı FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Asıl davada davalılar vekili tarafından yatırılan katılma yolu istinaf yoluna başvuru harcı 162,10 TL ve 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde istinafa başvuran tarafa iadesine,
3-İstinaf giderlerinin başvuran taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/06/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.