Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/961 E. 2022/919 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2019/961 Esas 2022/919 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/961
KARAR NO : 2022/919

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 15/03/2017
NUMARASI : 2009/65 Esas 2017/180 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
MURİS :
MİRASÇILARI :
VEKİLİ :
DAVA :Genel Kurul ve Yönetim Kurulu Kararlarının İptali-Pay Oranlarının Tespiti
DAVA TARİHİ : 23/10/2017
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :29/06/2022

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptaline ilişkin davaların yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 2009/65 esas sayılı ve birleşen 2010/40 Esas, 2010/225 Esas, 2013/236 esas, 2014/360 Esas, 2015/402 esas, 2015/528 esas sayılı davaların reddine, birleşen 2008/44 Esas sayılı davadaki istemin kısmen kabulüne, birleşen 2011/241 esas sayılı davadaki istemin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı asıl ve birleşen davalarda davacı … vekili ve asıl ve birleşen davalarda davalı … Sanayi Ve Ticaret A.Ş. İle … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

ASIL DAVADA DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin kurucu ortaklarından olan davacı … bir kısım davalıların babası …’in 1997 yılında vefat ettiğini, miras yolu ile intikal yapılmadan yönetim kurulu başkanı olan davalı …’in murise ait % 30 hisseyi kendi üzerine kaydettirdiğini, yine bir kısım tarafların annesi olan …’in şirket ortağı olmasına ve şirketteki % 5 hissesini kimseye devretmemesine rağmen payının anılan davalı tarafından kendi uhdesine alınarak annesinin ortaklıktan çıkarıldığını, davalı şirketin 11/08/2006 tarihli genel kurul toplantısının usulüne uygun yapılmadığını, toplantıya davete ilişkin belgedeki imza ile toplantı tutanağındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin imzasının taklit edildiğini, 22/09/2006 tarihli yönetim kurulu toplantısına müvekkilinin katılımının engellemek amacı ile sahte imzalı mazeret dilekçesi sunumunun sağlandığını, bu tarihe kadar müvekkilinin şirketi temsile yetkili olmasına rağmen, bu toplantıda alınan kararla yetkisinin kaldırıldığını, usulüne uygun pay devri yapılmadan davalılar … … ile …’ın şirkete önce ortak daha sonrada yönetim kurulu üyesi yapıldıklarını, yönetim kurulu başkanı …’in müvekkilinin ve diğer pay sahiplerinin haklarını ihlal ettiğini, bazı ortakların pay oranlarını azalttığını, yerine başka ortaklar aldığını, bazı ortakların pay senetlerinin iptal edildiğini, müvekkilinin reşit olmayan kızının payından bir kısmını yönetim kuruluna soktuğu kişiye devrettiğini, müvekkilini şirketi temsilde etkisiz hale getirildiğini, diğer davalılarında kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kaidelerine aykırı alınan bu kararlara iştirak ettiklerini, davalı … ‘nın denetçilik görevini yapmadığını, yapılacak yargılama neticesinde; fazlaya ilişkin dava haklarının saklı kalması koşulu ile, batıl muamelerin butlanının tesbitini, müvekkilinin babasından miras kalan şirket payının müvekkiline ait olduğunun tespiti ile şirket kayıtlarının buna göre düzeltilmesine, anneleri …’e ait olan payın kendisina ait olduğunun tespiti ile şirket kayıtlarının buna göre düzeltilmesine, davalı şirketin 11/08/2006 tarihinde yaptığı genel kurulun, 22/09/2006 tarihli yönetim kurulu toplantısı ile burada alınan kararların geçersizliğinin tespiti ile iptaline, davalı şirketin gerçek pay durumlarının belirlenerek tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … davalı …’in babası olan …’in 23/11/1997 tarihinde vefat ettiğini, müteveffanın sağlığında, 09.10.1997 tarihinde şirkete hihitaben yazdığı yazı ile hisselerini …, …, … ve …’e devrettiğini, şirketin 11/10/1997 tarihli yönetim kurulu toplantısında oybirliği ile bu devir işlemi kabul edilerek pay defterrine işlendiğini, davacının vefat eden kardeşi …’nin oğlu …’ye velayeten … tarafından Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesin’de açtığı davada, 2003/Tereke, 2005/17 Karar sayılı dosyada yapılan yargılamada, müteveffa …’in ölümü tarihi itibariyle şirkette hissesinin bulunmadığınında karara bağlandığını, davacı …’in de bu dosyada taraf olarak yer aldığını, davacının annesi …’in şirkete yazdığı 25/08/1998 tarihli dilekçe ile şirketteki hisselerinin 90 adedini davalı …’e devrettiğini bildirdiğini, aralarında davacının da bulunduğu yönetim kurulunun aynı tarihte bu durumu pay defterine işlediklerini, anne …’in şirkete hitaben yazdığı 28/07/2003 tarihli dilekçe ile şirkette olan diğer hisselerini davacının kızları olan … ve …’e devrettiğini, bu durumun da pay defterine işlendiğini, davacının imzasını inkar ettiği 11/08/2006 tarihli genel kurulda divan başkanı olarak görev yaptığını, bu nedenle davacının imzaya itirazının anlamının bulunmadığını, TTK’nın 312. maddesi hükmü uyarınca pay sahibi olmayan ortakların yönetim kurulu üyesi olabileceklerini, ancak göreve başlayabilmeleri için pay sahibi olmaları gerektiğini, bu eksikliğinde giderildiğini, dava dilekçesindeki tüm iddiaların asılsız olduğunu, haksız ve yasal mesnetten yoksun olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2008/44 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 11/08/2006 tarihli genel kurulunda ve 22/09/2006 tarihli yönetim kurulu toplantısında, müvekkilinin imzası taklit edilmek sureti ile müşterek imza selahiyetinin elinden alındığını, 03/12/2007 tarihli genel kurulda yönetim kurulu dışında bırakıldığını, yönetim kurulu başkanı …’in, şirket çalışanlarına küçük paylar vererek şirketi tek başına idare etmeye başladığını, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/597 esas sayılı dosyasında şirketin gerçek hisse durumlarının tespiti amacı ile dava açtıklarını, 11/08/2006 tarihli genel kurulun ve 22/09/2006 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan kararların geçersizliğini de talep ettiklerini, davalı şirketin 03/12/2007 ve 17/01/2008 tarihli genel kurulunda alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kaidelerine aykırı olduğunu, son iki yılda şirketin kötü yönetildiğini, bilançonun gerçek durumu açık ve ayrıntılı bir şekilde göstermediğini, mali taploları düzenleme, sunma ilke ve esaslarına uygun olmayıp yeterli açıklamaların bulunmadığını, soyut bir şekilde ibra edilmenin sorumluluğu ortadan kaldırmadığını, genel kurulda eşitlik ilkesine uyulmadığını, kar payı dağıtılmayarak objektif iyiniyete aykırı haraket edildiğini, bu sebeblerle 03/12/2007 ve 17/01/2008 tarihli genel kurulun ve bu genel kurulda alınan tüm kararların iptalini talep ettiklerini, davalı … ve yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin eylemleri ile müvekkilinin malvarlığında doğrudan doğruya azalmaya sebebebiyet verdiklerini, ayrıca şirketi de zarara uğrattıklarını, detayı dava dilekçesinde açıklanan eylemlerden dolayı şimdilik 100.000-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2008/44 ESAS SAYILI DOSYASINDA CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yazılı iddiaların tamamen gereçek dışı olduğunu, 11/08/2006 tarihli genel kurulda divan başkanının davacı olduğunu, halbuki genel kurulda imzasının taklit edildiğinden bahsettiğini, genel kuruldaki imzaların sıhhatinden kendisinin sorumlu olduğunu unutarak asılsız ithamlarda bulunduğunu, ayrıca 11/08/2006 tarihli genel kurulda kendisinin yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, davalı …’in şirketi tek başına yönettiği beyanının doğru olmadığını, davacının iddialarının soyut olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, davacının iddialarının aksine son iki yılda şirketin büyümesini devam ettirdiğini, faaliyet raporu, murakıp raporu ve mali taploların gerektiği gibi yapılmadığı savunmasının gerçeği yansıtmadığını, şirketin bağımsız mali müşavir tarafından denetlendiğini ve bir örneğinin Maliye Bakanlığı birimlerine gönderildiğini, ibra edilme hususunda kanuna aykırılık bulunmadığını, genel kurullarda alınan kararların yasa ve anasözleşmeye uygun olduğunu, kar dağıtmama yetkisinin genel kurula ait olduğunu, davacının da son aylara kadar yönetim kurulunda görev yaptığını, kendisininde genel kurulda kar dağıtmama yönünde oy kullandığını, şirketin kar dağıtmayarak sermaye artırımına gitmesinin objektif iyiniyet kaidelerine aykırılık olmadığını, davacının bahsettiği gibi ortada yürürlükte olan bir protokolün bulunmadığını, şirketin pay devirleriniinin tamamen TTK hükümlerine uygun surette gerçekleştirildiğini, şirket ortaklarına mal alınması işlemleriinde yasaya aykırılık bulunmadığını, bu durumdan davacınında yararlandığını, şirkete alınan arsa ve taşınmaz alımlarından zarara uğratıldığı iddalarınında gerçeği yansıtmadığını, … Borsası’nda yapılan işlemlerle şirketin zarara uğratıldığı iddiasınında yerinde olmadığını, yatırım ve krediye yönelik iddialarında doğru olmadığını, dava şartları oluşmadığından davanın usulden reddine, bu olmadığında ise davacının tüm iddiaları yersiz olduğundan açtığı davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2010/40 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 2007/2008 yıllarına ilişkin olmak üzere 09/11/2009 tarihinde yaptığı genel kurul toplantısında alınan kararların şirketin kötü yönetimi, faaliyet raporu, denetçi raporu, gelir taplosu mali taploları düzenleme, sunma ilke ve asaslarına uygun olmama ve yeterli açıklama yapılmaması, daima kar eden şirketin kar payı dağıtmaması, yönetim kurulu üyelerinin şirketi zarara uğratmalarına rağmen yeniden seçilmesinin dolayı kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kaidelerine aykırı olduğunu, anılan genel kurulda alınan tüm kararların iptaline hükmedilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
BİRLEŞEN 2010/40 ESAS SAYILI DOSYASINDA CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, açtığı seri davalarla şirketi çalışamaz hale getirmek istediğini, dava konusu 09/11/2009 tarihli genel kurulda alınan kararların iptali koşullarını oluşturacak hiç bir neden bulunmadığını, davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2010/225 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 23/06/2010 tarihli genel kurul toplantısına müvekkilinin usulü dairesinde çağrılmadığını, bu suretlede davacının nizalı genel kurul toplantısına katılımının engellendiğini, davalı şirketin kötü yönetildiğini, bilançonun gerçek durumu açık ve ayrıntılı bir şekilde göstermediğini, faaliyet raporu, denetçi raporu, gelir taplosu mali taploları düzenleme ve sunma ilke ve asaslarına uygun olmama ve yeterli açıklama yapılmaması, daima kar eden şirketin kar payı dağıtmaması, yönetim kurulu üyelerinin şirketi zarara uğratmalarına rağmen yeniden seçilmesinden dolayı kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kaidelerine aykırı olduğunu, anılan genel kurulda alınan tüm kararların iptaline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN 2010/225 ESAS SAYILI DOSYASINDA CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialırın gerçeği yansıtmadığını, toplantının tebliğinde bir usulsüzlük bulunmadığını, davacının sürekli olarak dava açtığını ve şirketi çalışamaz hale getirmek istediğini, diğer davalardaki iddialarını burayada taşıdığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2011/241 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 01/07/1982 tarihinden sonra yaptığı sermaye artırımları ile pay devir ve temlikleri neticesinde oluşan hisse durumunun gerçeği yansıtmadığını, mevcut hisse durumunun butlana tabi olduğunu, murisler … ile …’in pay devirlerinin aslının olmadığını, genel kurulda yönetim kurulunun ibra edilmediğini, bilanço ve şirket kayıtlarının gerçeğe aykırı düzenlendiğini, kar dağıtmama kararının doğru olmadığını, davalı şirket yönetim kurulu başkanı …’in, şirket kaynaklarını kurduğu başka bir şirkete aktardığını, müvekkiline gönderilen genel kurul davet yazısında ana sözleşme tadil tasarının bulunmadığını, yapılacak inceleme neticesinde, 04/08/2011 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların geçersiz sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2011/241 ESAS SAYILI DOSYASINDA CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, dilekçede kararların iptalini gerektirecek hiç bir somut gerekçe gösterilmediğini, % 30 hisseye sahip olmasına rağmen şirketi yönetmek istediğini, sürekli dava açtığını, şirketi çalışamaz hale getirmek istediğini, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BİRLEŞEN 2013/236 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 01/07/1982 tarihinden sonra yaptığı sermaye artırımları ile pay devir ve temlikleri neticesinde oluşan hisse durumunun gerçeği yansıtmadığını, mevcut hisse durumunun butlana tabi olduğunu, murisler … ile …’in pay devirlerinin aslının olmadığını, genel kurulda yönetim kurulunun ibra edilmediğini, bilanço ve şirket kayıtlarının gerçeğe aykırı düzenlendiğini, kar dağıtmama kararının doğru olmadığını, davalı şirket yönetim kurulu başkanı … hakkında yapılan şikayet neticesinde Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/75 esasında dava açıldığını, davalı şirketin 13/03/2013 tarihli genel kurulunda alınan kararların geçersiz sayılmasını ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN 2013/236 ESAS SAYILI DOSYASINDA CEVAP
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, dilekçede kararların iptalini gerektirecek hiç bir somut gerekçe gösterilmediğini, % 30 hisseye sahip olmasına rağmen şirketi yönetmek istediğini, sürekli dava açtığını, şirketi çalışamaz hale getirmek istediğini, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2014/360 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 01/07/1982 tarihinden sonra yaptığı sermaye artırımları ile pay devir ve temlikleri neticesinde oluşan hisse durumunun gerçeği yansıtmadığını, murisler … ile …’in pay devirlerinin aslının olmadığını, genel kurulda yönetim kurulunun ibra edilmediğini, bilanço ve şirket kayıtlarının gerçeğe aykırı düzenlendiğini, davalı şirket yönetim kurulu başkanı … hakkında yapılan şikayet neticesinde Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/75 esasında dava açıldığını, davalı şirketin 21/04/2014 tarihli genel kurulunda alınan kararların geçersiz sayılmasını ve iptaline karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2015/402 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde;davalı şirketin 01/07/1982 tarihinden sonra yaptığı sermaye artırımları ile pay devir ve temlikleri neticesinde oluşan hisse durumunun gerçeği yansıtmadığını, murisler … ile …’in pay devirlerinin aslının olmadığını, genel kurulda yönetim kurulunun ibra edilmediğini, bilanço ve şirket kayıtlarının gerçeğe aykırı düzenlendiğini, davalı şirket yönetim kurulu başkanı … hakkında yapılan şikayet neticesinde Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/75 esasında dava açıldığını, davalı şirketin 30/03/2015 tarihli genel kurulunda alınan kararların geçersiz sayılmasını ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN 2015/402 ESAS SAYILI DOSYASINDA CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, dilekçede kararların iptalini gerektirecek hiç bir somut gerekçe gösterilmediğini, % 30 hisseye sahip olmasına rağmen şirketi yönetmek istediğini, sürekli dava açtığını, şirketi çalışamaz hale getirmek istediğini, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN 2018/44 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVA
Davacı … vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 05/12/2014 tarihinde genel kurulunda sermaye artırım kararı aldığını, daha önceden geçmiş yıllar karını sermayeye ilave ederek sirketin sermayesini 17.500.000TL’den, 28.000.000-TL’ye çıkardığını, bu sermaye artırımından 7 ay sonra hiçbir hukuksal gerekçe olmadan yeniden genel kurul yapıldığını, burada şirketin 28.000.000-TL olan sermayesinin 90.000.000-TL’ye çıkartılmasına karar verildiğini, ayrıca artırılan bu sermayenin 1.616.023,57-TL’sinin geçmiş yıllar karından karşılanmasını, bakiye 60.383.076,43-TL’lik kesimininde nakden karşılanmasına karar verildiğini, sermaye artırımını gerektirecek hiç bir neden olmadığı gibi şirket yönetim kurulunun bu konuda hiçbir neden göstermediğini, gerçek amacın müvekkiline ait şirketteki hisseyi küçültmek olduğunu, davalı şirketin 12/08/2015 tarihli genel kurulunda şirket sermayesinin artırılmasına dair alınan kararın iptaline hükmedilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN 2015/528 ESAS SAYILI DOSYASINDA CEVAP
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu sermaye artırım kararının alındığı genel kurula davacınında katıldığını, işbu iptal davasını açabilmesi için iptalini istediği karara muhalif kalıp buna ilişkin şerhini tutanağa işletmesi gerektiğini, bu yükümlülüğün yerine getirilmediğini, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davalı şirket yöneticisi …’in şirkete borcu olduğu iddiasının zihin karıştırmaya yönelik bir eylem olduğunu, gerçekte şirketin ortaklarına borcununu bulunduğunu, bu durumun bilançodada göründüğünü, en son sermaye artırımında iç kaynaklardan yararlanıldığını, nakdi bir sermaye artırımının olmadığını, genel kurul evrakları bizzat davacıya tebliğ edildiğini, davacının mali tablolar ve kayıtlar hakkında bilgi istemesi nedeniyle ilk toplantı tarihinin ertelendiğini, toplantının bir ay sonrasına ertelenmesine rağmen davacının şirketten bir inceleme talebinde bulunmadığını, şirketin ortaklara olan borcunun son dönemde arttığını, sermayesinin çok kısa dönem içerisinde finansal borçları kapatamayacak hale geldiğini, şirketin feshini talep eden davacının şirkketiki hisselerinin küçültülmeye çalışıldığını iddia etmesinin tutarsız bir davaranış olduğunu, haksız ve metnetsiz iş bu davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ana davada …’in 1997 yılında vefatından önce şirketteki hisseleri anılan mirascılarına devrettiği, vefatı anında uhdesinde hisse bulunmadığı, anılan devirlerin … bilgisi dışında, davalı … tarafından, hileli işlemlerle yapıldığı iddiasının doğru olmadığı gibi yukarıdaki açıklamalar karşısında, anılan ididdanın ileri sürülmesininde, iyiniyet kaidelerinede aykırı olduğu kanaatine varıldığı, …’in payının usulsüz işlemlerle davalı … üzerine devredildiği ve bu suretle ortak olmaktan çıkarıldığı iddiasının değerlendirilmesinde; …’in şirkete yazdığı 25/08/1998 tarihli dilekçe ile 90 payını …’e, 28/07/2003 tarihinde yazdığı dilekçe ile de kalan paylarını davacının kızı … ile davalının kızı …’e devrettiği, işbu davanın 23/10/2007 tarihinde açıldığı, …’in ise 16/03/2009 tarihinde vefat ettiği, bu durumda hisse sahibinin dava tarihinde hayatta olması nedeniyle anılan iddia yönünden davacının dava açma hakkı olmadığı, talebin bu nedenle iş bu dosyada reddedilmesi gerektiği, birleşen diğer dosyalarda da bu hususun niza konusu edilen genel kurul kararlarının iptali sebebi sayılması, şirketin gercek hisse durumunun ortaya konmasınında istenmesi karşısında, işbu dosya yönünden dava açma hakkının bulunmaması hususu göz ardı edilerek iddia değerlendirildiği, pay devrinin 25/08/1998 tarihinde yapıldığı, pay devrine ilişkin yönetim kurulu kararında bizzat davacınında imzasının bulunduğu, şayet sahte bir işlem yapılmış ise bundan davacınında sorumlu olduğu, ayrıca anılan belgeye geçerlilik kazandıran işlemin davacınında imzasının da olduğu yönetim kurulu kararı olduğu, hisse devrinin yapıldığı bildirilen 25/08/1998 tarihinden sonra davacının ihtilafa düştüğü 2007 yılına kadar yılda bir kez olmak üzere en az 8 adet olağan genel kurul toplantısına katıldığı, bu tarihe kadar şirketin yönetim kurulu üyeliğini yaptığı, davalılarla aynı aileden olmasıda nazara alındığında bu iddianın ileri sürülmesinin iyiniyet ve dürüstlük kaidelerine aykırı olduğu, bu durumda, davacının, …’in usulsüz işlemle davalı şirket ortaklığından çıkarıldığı iddiası kabul edilmemiş ve buna yönelik talebide rededildiği, davacı ile davalı …’in babaları … ile anneleri …’in şirketteki hisselerinin usulsüz işlemlerle davalı …’e devredildiği ididasının kabul edilmemesi neticesinde, davalı şirketin ortaklarının hisse (pay) durumlarının değerlendirilmesinde; davalı şirketin kuruluşundaki hisse durumlarının, dava tarihindeki hisse durumlarının bilirkişi raporlarında belirlendiği, anne ve babanın hisselerini sağlığında mirascılara devrettiği, devir işlemlerinde bir usulsüzlük tespit edilemediği, bu durumda dava tarihinde ve halen şirket hissesinin, şirket pay defterinde ve Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarında yazılı olduğu gibi olduğu, düzeltilecek bir kayıt olmadığından, gerçek pay durumunun belirlenmesine yönelik talebinde yerinde olmadığı kanaati ile buna yönelik olarak açılan davada reddedildiği, birleşen 2008/44 esas sayılı dosyadaki taleplerinin değerlendirilmesinde; davalı şirketin 03/12/2007 ve 17/01/2008 tarihli genel kurullarda alınan kararların iptali isteminin değerlendirilmesinde; genel kurul kararlarının iptali istemli davanın süresinde açıldığı, davacının iptalini istediği bir kısım kararlar yönünden red oyunu kullanarak muhalefetini tutanağa işlettiği, kararların yasal çoğunlukla alındığı, her iki genel kurulunda birbiri ile bağlantılı olduğu, ana dosyada şirket ortaklarının pay durumuna ilişkin değerlendirmelerin burada da geçerli olduğu, toplantının yapıldığı tarihte pay defterinde ve hazirun cetvelinde yazılı olan hisse durumlarının gerçeği yansıttığı, hisse durumlarına bağlantılı olarak alınan kararların iptali isteminin yerinde olmadığı, davalı şirketin 17/01/2008 tarihli genel kurulunda, gündemin 4. maddesinin görüşülmesi neticesinde bilançonun kabulüne ve şirketin kar payı dağıtmamasına karar alındığı, dosyaya giren bilirkişi raporları ile de belirlendiği üzere, 17/01/2008 tarihli genel kurulda görüşülen bilançonun dayanağı olan şirket muhasebe ve kayıtları kanunun aradığı unsurları içerir şekilde tutulmadığı, buna bağlı olarak hazırlanan bilançonun da gerçeği yansıtmadığı belirlendiği, bu durumda gündemin 4. maddesinin görüşülmesi neticesinde anılan bilançonun görüşülerek kabulüne dair kararın iptaline hükmetmek gerektiği, öte yandan, anılan genel kurulda davacı şirketin sebeb göstermeden kar dağıtmama kararı aldığı, şirketin, söz konusu döneme ilişkin olarak incelenen mali yapısıda bu kararı doğrulamadığı, kar dağıtmama kararı alınırken de herhangi bir neden gösterilmediği, bu durumun sermaye şirketlerinin ortaklarının, ortaklıktan beklentisi ile tezat teşkil ettiği, anılan gerekçeye istinaden, nizalı genel kurulda, gerekçesiz olarak kar payı dağıtılmaması yolunda alınan kararında iptali gerektiği, diğer kararların iptaline yönelik olarak gösterilen nedenlerin gerçekleştiği yolunda sunulan delillerin, iddiayı ispatlayamadığı gibi yapılan inceleme neticesinde, yasa, ana sözleşme iyiniyet kaidelerine aykırılıklarda belirlenemediğinden, bunların iptali isteminin reddi gerektiği, davalı şirketin yönetici ve denetçileri olan diğer davalıların davacıyı doğrudan veya dolaylı zarara uğrattıkları ididasının değerlendirilmesinde; davacının, davalı olan gerçek kişilerin, şirketin yönetici ve denetçisi olarak görev yaptıklarını, eylemleri ile kendisini ve şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürdüğü, bu zararlarının, kusurları nedeniyle zararına sebebiyet verenlerden (davalılardan) tahsilini istediği, davacının bir kısım zararlarının 2008/97 esas 2013/109 karar sayılı dosyasında hüküm altına alındığı, bunun haricinde oluşan zararlarında tazmini istendiği, dava dilekçesinde ve sonrasında verilen mehillere rağmen davacının kendisinin ve şirketin ne şekilde zarara uğratıldığını açıklayıp bu durumun delillerini dosyaya sunmadığı, dosya kapsıma sunulan deliller ile şirket kayıtlarının bilirkişi kurulu tarafından incelendiği ve hükme bağlanan dosyadaki zarar kalemleri hariç davacının ve şirketin bir zararının olmadığı, başka bir deyişle davacının belirlenen bir zararının olmadığı, bu durumda davacının tazminat istemlerinin reddi gerektiği, birleşen 2010/40 esas, 2010/225 esas, 2011/241 esas, 2013/236 esas, 2014/360 esas, 2015/402 esas dosyalardaki taleplerinin değerlendirilmesinde; birleşen 2010/40 esas sayılı dosyada 09.11.2009 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararaların iptalinin istendiği, birleşen 2010/225 esas sayılı dosyada davalı şirketin 23.06.2010 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptalinin istendiği, birleşen 2011/241 esas sayılı dosyada davalı şirketin 04.08.2011 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptalinin istendiği, birleşen 2010/236 esas sayılı dosyada davalı şirketin 11.03.2013 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptalininin istendiği, birleşen 2014/360 esas sayılı dosyada davalı şirketin 21.04.2014 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptalinin istendiği, birleşen 2015/402 esas sayılı dosyada davalı şirketin 30.03.2015 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptalinin istendiği, anılan dosyaların dava dilekçelerinde, ortak nedenler gösterilerek alınan kararların iptaline hükmedilmesi talep edildiği, buna göre davacının, davalı şirketin hazirun cetvelinde yazan pay durumlarının gerçeği yansıtmadığından bu durumun düzeltilmesi için 2009/65 esasında dava açtıklarını, genel kurula sunulan bilançonun gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin kötü yönetildiğini, daima kar eden ortaklığın kar payı dağıtmayarak yasaya aykırı hareket ettiğini, eşitlik ve objektif iyiniyet ilkelerine aykırı haraket edilidiğini, davalı … ve … hakkında Sincan 1.Ağır Ceza Mahkemesinde özel evrakta sahtecilik ve şirket dolandırıcılığı suçundan dava açıldığını, bu nedenlerle genel kurullarda alınan kararların yasa ana sözleşme ve iyiniyet kaidelerine aykırı olduğundan iptallerine karar verilmesinin istenildiği, birleşen 2011/41 esas sayılı dosyasının konusu olan 04/08/2011 tarihli genel kurulda alınan 8 no’lu kararın görüşülmesi hususunun gündemde yer almadığı, ayrıca sonradan olsa bile gündeme bu surette bir hususun görüşüleceği ilave edilmediği, burada ana sözleşmenin tadil tasarısının görüşüldüğü, bu madde ile ilgili olarak davacının olumsuz oy kullanıp muhalefet şerhinide tutanağa işlettiği, gündemde olmamasına rağmen, toplantı tutanağının 8. maddesi ile şirket ana sözleşmesinin değiştirilmesi yönünde karar alındığı, yasa ve ana sözleşmeye aykırı olarak alınan bu kararın iptaline hükmedildiği, ana dosyayada yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, şirketin son pay defterinde ve hazirun cetvelinde yazılı durumun gerçeği yansıttığı belirlendiğinden, davacının buna yönelik iptal istemleri kabul edilmediği, davalı şirketin 04/08/2011 tarihli genel kurulunda yönetim kurulu ibra edilmediği, buna ilişkin olarak 7. maddede karar alındığı, davacının bu kararında iptalini istediği, yönetim kurulunun ibra edilmemiş olmasının alınan kararın iptalini gerektirmeyeceği, bu nedenle anılan kararın iptali isteminin reddedildiği, davacı, yönetim kurulunun geçersiz olduğunu ileri sürmüşsede, incelenen genel kurul tutanaklarından ve yönetim kurulu karar defteri kapsamından, bu yönde bir veriye ulaşılamadığı, yönetim kurulunun oluşumunun yasa ve ana sözleşmeye uygun olduğu, öte yandan, davalı şirket yönetici ve denetçisinin Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor olmasınında tek başına yönetim kurulunun geçersiz olduğu sonucunu doğurmayacağı. kaldı ki, yapılan yargılama neticesinde beraat kararı verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği, anılan dosyaların dava dilekçesindeki diğer iddialar yönünden, alınan kararların butlana tabi olduğu veya iptal yaptırımına tabi olduğu yolunda dosya kapsamına delil sunulmadığı, bilirkişi marifeti ile yapılan incelemede, kararların iptal edilmesini gerektirecek bir veriye ulaşılamadığının bilerlendiği, neticede bu genel kurullarda alınan kararların (04.08.2011 tarihli genel kurulda alınan 8 nolu karra hariç) yasa anasözleşme ve iyiniyet kaidelerine aykırılıkları bulunduğununda ispatlanamadığından, açılan davaların reddi gerektiği, birleşen 2015/528 esas dosyadaki taleplerinin değerlendirilmesinde; davalı şirketin 12/08/2015 tarihli genel kurulunda aldığı sermaye artırım kararının iptali istendiği, gündemin 2. maddesinin görüşülmesi neticesinde, ana sözleşmenin, şirketin sermayesi başlıklı 7. maddesi (tadil edilmiş) değiştirildiği, buna göre şirket sermayesinin 28.000.000-TL’den 90.000.000-TL’ye çıkartılmasına ilişkin tadil tasarısı kabul edildiği, davacının işbu kararın iptalini dava edebileceğinin ve davanın süresinde açıldığının kabulü ile, davacının önceden yaptığı sermaye artırımlarında iç kaynakların kullanıldığı, bu suretlede şirkete nakit girisinin sağlanmadığı, sermaye artırımına şirketin ihtiyacının bulunduğu anlaşılmakla, bu kararın iptali için açılan davanın da reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; birleşen 2015/528 Esas sayılı dosyası yönünden mahkeme kararının doyurucu bir gerekçe içermediğini, dağıtılmayan karın şirkete nakit girişi olarak kabul edilmesi gerektiğini, şirketin haklı fesih nedeni sayılan bir durumun evleviyetle kötüniyetli sermaye artışı olarak kabul edilmesi gerektiğini, sermaye arttırım kararlarının MK’nun 2.maddesine aykırı olduğunu, mahkemece sermaye arttırımına ihtiyaç olup olmadığının değerlendirilmediğini, bu konuda kök ve ek raporlarda denetime elverişli açıklama bulunmayıp raporların birbirleriyle çelişkili olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
Davalılar … Sanayi ve Ticaret A.Ş ile … vekili katılmay yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; birleşen 2008/44 Esas sayılı dosyada ve birleşen 2011/241 Esas sayılı dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporunda hatalar bulunduğunu, genel kurul kararının iptali için koşulların oluşmadığını bildirerek ilk derece mahkemesinin birleşen 2008/44 ve 2011/241 Esas sayılı dosyaları yönünden verilen kararın bozulmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; asıl ve birleşen davalar genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemece 21/02/2008 tarih 2007/597 Esas 2008/47 Karar sayılı kararıyla Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetki yönünden reddine karar verildiği, davalılar vekilince karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/06/2008 tarih 2008/6932 Esas 2008/8707 Karar sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Anılan bozma kararı üzerine Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda 20/11/2008 tarih ve 2008/556 Esas-2008/421 Karar sayılı kararı ile yetkili Sincan Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verildiği, davalılar vekilince karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/02/2009 tarih 2009/613 Esas 2009/2246 Karar sayılı kararıyla davalı vekilinin temyiz başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davacı …, davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş’in ortaklarından olup, asıl davada şirketin gerçek hisse durumunun tespiti yanında, 11.08.2006 tarihli genel kurulda alınan kararları ve 22.09.2006 tarihli yönetim kurulunda alınan kararları dava konusu etmiş, sonradan ikame ettiği 2008/44E., 2010/40E., 2010/225E., 2011/241E., 2013/236E., 2014/360E., 2015/402E., ve 2015/528E., sayılı dosyalarda ise, şirketin geçen yıllar içerisinde yaptığı genel kurullarında aldığı kararları dava konusu etmiştir. Dosyaların, taraflarının, konusunun ve talebe dayanak yapılan sebeblerinin aynı olması karşısında, HMK’un 166. maddesi uyarınca birleştirme kararı verilmiş ve yargılama ilk açılan 2009/65E., sayılı dosya üzerinde yürütülmüştür.
Bozma kararı üzerine Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda 15/03/2017 tarih ve 2019/65 Esas-2017/180 Karar sayılı kararı ile ana davanın ve birleşen 2010/40 Esas, 2010/225 Esas, 2013/236 esas, 2014/360 Esas , 2015/402 esas, 2015/528 esas sayılı davaların reddine, birleşen 2008/44 Esas sayılı davadaki istemin kısmen kabulüne, niza konusu edilen 17/01/2008 tarihli genel kurulda gündemin 4.maddesi görüşülmesi neticesinde bilançonun görüşülerek kabulüne dair alınan kararın ve kar payı dağıtılmamasına dair alınan kararın iptaline, bu genel kurulda alınan diğer kararların ve 03/12/2007 tarihli genel kurulda alınan kararların iptali isteminin reddine, birleşen 2011/241 esas sayılı davadaki istemin kısmen kabulüne, bu davada niza konusu edilen 04/08/2011 tarihli genel kurulda gündemde yer vermemesine rağmen alınan 8 no’lu kararın iptaline, 04/08/2011 tarihli genel kurulda alınan diğer kararların iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar karar Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra verilmiş ise de, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/02/2008 tarih 2007/597 Esas 2008/47 Karar sayılı yetkisizlik kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/06/2008 tarih 2008/6932 Esas 2008/8707 Karar sayılı kararıyla bozulmuş olup, bozma kararı üzerine mahkemece verilen 20/11/2008 tarih ve 2008/556 Esas-2008/421 Karar sayılı ve sayılı yetkisizlik kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/02/2009 tarih 2009/613 Esas 2009/2246 Karar sayılı kararıyla onanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ile Yargıtay arasında görev uyuşmazlığı çıkamayacağına göre ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin Hukuk Genel Kurulu kararından sonra önceki içtihatından dönüp dönmeyeceğinin takdiri anılan Daireye ait olduğundan;
6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesinin 2. fıkrasına göre; Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden (20/07/2016) önce verilen kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemez. İlk derece mahkemesi Yargıtay onamasından önceki esasa dair ilk hükmünü 21/02/2008 tarihinde tesis ettiğinden, bu hüküm kesinleşene kadar 1086 sayılı Kanunun uygulanması gerekir.
Temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay’a gönderilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE
2-HMK’nın 352. maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.29/06/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.