Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/90 E. 2021/544 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2019/90 Esas 2021/ 544 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/90
KARAR NO : 2021/544

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2018
NUMARASI :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/02/2015
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28 /04/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankanın ……. Şubesi’nden kullanmış olduğu kredi karşılığında masraf adı altında haksız olarak müvekkilinden tahsil olunan 5.957,14 TL’nin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından 07.06.2011 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi karşılığında müvekkilinin TTK’nın 20. ve 22. maddeleri gereği ücret isteme hakkının olduğunu, nitekim kredi sözleşmesinde de masraf alınabileceğinin yazılı olduğunu, davacı tarafından icra takibinde talep olunan faizin haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi kök ve ek raporuna göre; davacı yanca davalının davacı bankadan aldığı kredi sözleşmesi nedeni ile haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen paraların iadesi istemiyle iş bu davanın açıldığı, dosya içeriğindeki talep edilen kesintilerin kaynağı kredi sözleşmelerinin ve kullandırılan kredilerin TBK’nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden önce akdedildiği, dosya kapsamında alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının davalıdan 14.06.2011 tarihinde 475.000,00 TL ve 24.08.2011 tarihinde 85.000,00 TL kredi kullandığı, her iki krediden masraf vs. adlar altında 7.240,00 TL kesinti yapıldığı, diğer banka uygulamaları ile karşılaştırıldığında söz konusu kesintilere ilişkin davacının 400,00 TL yönünden talebinin yerinde olduğu, alacağın likit olmaması nedeniyle davacı yanca talep edilen icra inkar tazminatı şartlarının somut olayda bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile takibin 400,00 TL asıl alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda yer alan “diğer menfaatler” kavramına yer verildiğini, bu alandaki düzenleme yetkisinin devredildiği TCMB tarafından “Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ” ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelik ve sınırlarının serbestçe belirleneceği hususunda düzenlemeye ve TTK’nın 22. Maddesindeki tacirin ticari işletmesi ile ilgili iş veya hizmet görmesi halinde ücret isteyebileceğinin belirtildiğini, bu düzenlemeler çerçeve niteliğinde hükümler olup bu hükümde tanınan serbestinin TMK’nın 2.vd. Maddesinde yer alan ilkeler ile sınırlı olduğunu, kredi işlemleri konusunda müşterilerine karşı üstün konumda bulunan bankalara sınırsız özgürlük verilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, 6098 sy. TBK’nın 20. Vd. Maddeleri ile de bankaların ve finans kuruluşlarının müşterilerine seçme hakkı tanımayan ve ağır şartları dayatmalarının önüne geçen düzenlemelerin yapıldığını, davalı bankanın proje komisyon tutarı adı altında yapmış olduğu kesintinin dayanağı belge bulunmadığını, 02.02.2016 tarihli raporda tespit edildiği üzere zorunlu bir masraf olmadığını, herhangi bir karşılığı mevcut olmayan işlemin davalı bankaya haksız kazanç sağladığı ve sadece TBK hükümlerinin uygulanamaması ve bankacılık uygulamasında teamül olması nedeniyle tespit edilen bu haksız kazancın hukuka uygun olduğu tespitinin herhangi bir hukuk ilkesi ile bağdaşmayacağını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesine istinaden kullanılan ticari kredi karşılığında haksız yapıldığı iddia olunan masrafın iadesi için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile icra takibine vaki itirazın 400,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden davalı bankadan kullanmış olduğu ticari kredi sebebiyle işbu davada ilamsız icra takibine konu masraf adı altında davacıdan haksız kesinti yapılıp yapılmadığı, takip tarihi itibarıyla davacı şirketin davalı bankadan alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Kuşkusuz tacir olan davalı bankanın takip ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 20. Maddesi gereği verdiği hizmet karşılığında ücret talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak davalı banka bu hakkını MK’nın 2. maddesinde yer verilen dürüstlük ve hakkaniyet kuralına aykırı kullanamaz.
Davacı ile davalı bankanın …. Şubesi arasında 07/06/2011 tarihinde 500.000,00 ABD Doları limitli genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup söz konusu sözleşmenin “vergi-harç-resim, fon vs. Mali yükümlülükler” başlıklı 25.4.1. maddesinde; “kredi kullanımları nedeniyle yönetim giderleri vs. adlarla Müşteriden alınacak masraflar ile teminat, senet alımı , bunların fek, terkin ve iadeleri, borçların tahsili başta olmak üzere bu sözleşmede belirtilen işler ve tüm ilişkiler nedeni ile gerek sözleşme ve gerekse mevzuat gereği Müşteriye ait olduğu/olacağı hüküm altına alınmış her türlü teminat, tescil ve fek masrafları, sigorta primleri, komisyon protesto, tebliğ, haberleşme, borsa veya diğer bir yerlere kayıt, tescil, terkin, fek, nakliye, depo, ardiye ve muhafaza, tahlil, ekspertiz masrafları yanında tespit, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, icra takibi, haciz, muhafaza, satış, dava masrafları, dava ve takip işlemleri için resmi olarak yapılacak ödemeler dışında ayrıca bu işlemlerin yapılması için Bankaca yurt içi veya dışında ödenecek konaklama, beslenme, seyahat masrafları, yine yönetim giderleri ile sair bilcümle masrafların Müşteriye ait olduğu”, 25.4.2 maddesinde “Banka adına yapılmış görülmekle birlikte kullandırılan krediler dolayısıyla Müşteri için yapılan/yapılacak masraflar ile bu ilişkiler nedeniyle Banka aleyhine açılacak dava ve takiplerden dolayı ödenecek masraflardan, zararlardan Müşterinin sorumlu olduğu, bu masraflar Banka tarafından ve Banka adına yapılmış olsa dahi Müşteri sorumlu olup, Banka bu masrafları Müşteri hesabına re’sen borç kaydedeceği” “komisyon oranları, ödenmesi veya ödenmemesi” başlıklı 24.2. Maddesinde; ” komisyon oranlarının banka tarafından tek taraflı olarak belirlenip uygulanabileceği”, 24.2.2 maddesinde “Bankanın, her bir işlem için genel, özel, sürekli veya belirli süreli olarak tespit ve uygulamaya; uygulanan komisyon oranlarını dilediği zaman dilediği oranda olmak üzere ayrıca bir bildirimde bulunmaksızın artırmaya yetkili olduğu”, 24.2.3 maddesinde “Uygulanacak komisyon oranları ile ilgili olarak ayrıca yazılı bir anlaşma bulunmadıkça, öncelikle bu Sözleşme ve eklerinde belirtilen oranlar ile bu oranların artırılması sureti ile tespit edilecek oranlar ve Bankanın iç düzenlemeleri gereği uyguladığı oranların geçerli ve bağlayıcı olacağı” düzenlemelerine yer verilmiş ise de tahsil olunacak masraf, komisyon veya ücretin miktarı veya oranı belirtilmemiştir. Bu durumda Yargıtay 11. HD’nin yerleşik kararlarına göre; davalı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre bu tür işlemlere kredi grupları bakımından uygulanan dosya masrafı adı altında kesilen miktarları araştırılıp karşılaştırılarak, davalı banka tarafından yapılan kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. (Bkz. Yargıtay 11. HD’nin 17/02/2016 tarihli ve 2015/1108 E.-2016/1644 K., 25/09/2017 tarihli ve 2016/2068 E- 2017/4703 K. Sayılı kararları da aynı yöndedir.
Dosya kapsamında ilk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve Dairemizce objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 02/02/2016 tarihli raporda davacı ile imzalanan 07.06.2011 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden davacıya 14.06.2011 tarihinde 475.000,00 TL ve 24.08.2011 tarihinde imzalanan 300 proje numaralı 85.000,00 TL tutarlı işletme kredisi sebebiyle 24.08.2011 ila 23.11.2011 tarihleri arasında “300 ek nolu projenin komisyonu ve BSMV tutarı olarak 900 TL”, “200 ek nolu projenin komisyonu ve BSMV tutarı”, “ekspertiz bedeli”, “ekspertiz ücreti”, “ipotek tesis masrafı”, “ekspertiz ücreti”, “ekspertiz bedeli” ve “masraf bedeli” adı altında olmak üzere toplam 7.240,00 TL kesinti yapıldığı, uygulamada ticari kredi işlemlerinde Bankalar tarafından, kredinin ilk kullandırımı sırasında veya faiz tahakkuk dönemlerinde kredi faizlerinin yanı sıra %1 ile %2 arasında komisyon alındığı, davacı bankanın tahsil ettiği komisyonlarda “proje komisyon tutarı adı altında” yürürlükteki mevzuata aykırı bir durum olmadığı, tahsil edilen komisyon tutarlarının makul seviyede bulunduğu gözetildiğinde, 200 ve 300 nolu kredi kullandırımları esnasında tahsil edilen “proje komisyon tutarı” açıklamasını içeren kesintilerin davacıya iade edilemeyeceği, … … … AŞ tarafından düzenlenen 19.08.2011 tarihli ekspertiz hizmet bedeli açıklamasını içeren fatura ve ekinde yer alan listeye göre davacının kullandığı kredi sebebiyle taşınmazlara yaptırılan ekspertiz işlemi için banka tarafından 3. Kişi firmaya KDV dahil toplamda 1.888,00 TL ödendiği, yine … … … AŞ tarafından düzenlenen 22.08.2011 tarihli ekspertiz hizmet bedeli açıklamasını içeren fatura ve ekinde yer alan listeye göre davacının kullandığı kredi sebebiyle ekspertiz işlemi için banka tarafından 3. Kişi firmaya toplamda KDV dahil, 259,60 TL ödendiği, davalı bankanın ekspertiz kesintileriyle ilgili masraf yaptığını ispatladığı, davacıdan ekspertiz ücreti olarak toplamda 2.000,00 TL kesinti yapıldığı, faturalar toplamının ise 2.147,60 TL olduğu, davacıdan tahsil olunan “ipotek tesis masrafı” ve “masraf tahsilatı” açıklamasını içeren kesinti kalemleriyle ilgili olarak davalı banka tarafından harcama yapıldığına dair bilgi ve belge ve 3. Kişilerden bu konuda hizmet alındığına dair herhangi bir ödeme makbuzu vs. dosyaya sunulmadığı, aynı şekilde bu kesintinin zorunlu olarak yapıldığının da ispatlanamadığı, bu durumda anılan kesintilerin davacıya iadesi gerektiği, davacının takip dosyasında 350,00 TL tutarında masrafın iadesini talep edebileceği belirlenmiştir.
Davacı vekilinin itirazı üzerine ilk derece mahkemesince dava konusu ABD Doları üzerinden kredi sözleşmesi imzalanması halinde kredinin kullandırıldığı dönemde farklı bankalarca yapılan kesinti, masraf ve komisyon oranlarına ilişkin olarak bilgi ve belgeler toplanıldıktan sonra bilirkişi heyetinden alınan 26.02.2018 tarihli ek raporda; ABD Doları üzerinden imzalanan kredi sözleşmesi sebebiyle Vakıfbank tarafından %0,5 kredi tahsis/kullandırım komisyonu ve 500 TL masraf, … Bankası tarafından %0,5-%1 kredi tahsis/kullandırım komisyonu, fatura bedeli kadar ekspertiz ücreti, ipotek tesis masrafı 100,00 TL ve 275,00 TL -1.100 TL arasında masraf talep edildiği bildirilmiş olmakla bu durumda davacının 300 eknolu projenin komisyonu olarak 850,00 TL masraf talep etmesi gerekirken 900,00 TL tahsil etmiş olması sebebiyle 50,00 TL, ayrıca belgelendirilmeyen ipotek tesis masrafı 150,00 TL ile masraf tahsilatı olarak alınan 200,00 TL olmak üzere toplam 400,00 TL’nin iadesini talep edebileceği tespit edilmiştir. Bu durumda, davalı bankanın ve diğer bankaların kullandırdıkları kredilerle ilgili olarak komisyon ve masraf adı altında yaptıkları tahsilatlarla ilgili davalı banka ve diğer bankaların uyguladıkları oranlar gözetilerek bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi heyeti vasıtasıyla yapılan hesaplamaya göre bulunan alacak miktarının bankacılık teamüllerine ve TMK’nın 2. maddesindeki dürüstlük ve hakkaniyet kuralına uygun bulunmuştur. Davacı tarafından yapılan kesintilerin dayanağı sözleşmenin TBK’nın 20. Maddesi gereği geçersiz olduğu ileri sürülmüş ise de taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin imzalandığı ve kesintilerin yapıldığı tarih itibarıyla 818 Sayılı BK hükümleri yürürlükte olup TBK hükümleri uygulanamaz. Taraflar arasındaki genel kredi ve teminat sözleşmelerinde kullandırılacak kredi sebebiyle tahsil olunacak ücretin ve masrafın miktarı veya oranı belirtilmediğinden yukarıda yer verilen Yargıtay 11. HD’nin yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere davalı banka ile diğer bankaların bu konudaki uygulamalarının araştırılması yoluna gidilmiştir. Nitekim bilirkişi raporunda belgelendirilmeyen masrafların ve diğer bankalarca uygulanan komisyon oranı gözetilerek kullandırılan krediler sebebiyle davacıdan fazla tahsil olunan komisyon tutarının haksız olarak tahsil edildiğinin tespitiyle davacıya iadesi gerektiği belirlenmiş, ilk derece mahkemesince de alınan bilirkişi raporuna göre davalı bankadan kullanılan krediler sebebiyle fazla ve haksız kesilen kesinti miktarı olarak hesaplanan 400,00 TL yi davacının takipte talep etmekte haklı olduğu kabul edilerek bu miktara yönelik itirazın iptaline karar verilmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına yer olmaksızın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi gereği alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,4 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına
3-Yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibarıyla kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15.04.2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.