Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/868 E. 2022/874 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2019/868 Esas 2022/874 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/868
KARAR NO : 2022/874

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/11/2014
KARAR TARİHİ :22/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :22/06/2022

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan T.C. … Bankası ile müvekkil arasında işyerine ilişkin bir anlaşma bulunduğunu, davalı bankanın “… banka” olarak müvekkiline ait işyerine hizmet verdiğini, buna göre davalı bankanın müvekkiline ait işyeri üzerinden TTNet ve Telekom tahsilatı yaptığını ve ilgili anlaşma çerçevesinde ticari komisyon aldığını, müvekkili …’ın, davalılardan …’i kendi işyerinde 4 yıl boyunca istihdam ettiğini, bu süre içinde … ile müvekkilinin bankalara birlikte gittiklerini ve …’in banka personelince tanındığını, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/40060 sayılı soruşturma dosyasında davalı banka personelinin ifadelerinden banka personelinin davalı …’i tanıdıklarının ve bu davalının muhtelif zamanlarda para çekmek için bankaya geldiğinin anlaşıldığını, davalı …’in müvekkili ile olan ilişkilerinde güven telkin ettiğini, müvekkilinin ise işyerinin sevk ve idaresini davalı …’in yapabileceğini düşünerek muhtelif zamanlarda Kayseri Yeşilhisar İlçesi, … Köyü’ndeki ekim ve dikim işlerini yaptığını, müvekkilinin …’e tevdii ettiği işle ilgili sınırları açık ve net bir şekilde çizdiğini, buna göre …’in bankacılık ve diğer SGK, Bağkur, Vergi Dairesinin dışında kalan tüm iş ve işlemleri müvekkilinin çalışanı olarak üstlendiğini, buna karşın müvekkili …’ın iş yerinde olmadığı muhtelif tarihlerde …’in müvekkilinin kendisine olan itimadını ve güvenini sarsacak bir takım eylemler zincirinde bulunduğunu, davalılardan …’in müvekkilin rızası dışında ceza dosyasında mevcut belirli aralıklarla 18 adet sahte talimat belgesi düzenleyerek toplamda 51.870 TL diğer davalı …’ndan tahsil ettiğini, müvekkilinin durumu fark ettiğinde ise Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduğunu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2012/40060 soruşturma sayılı dosya kapsamında yapılan soruşturma neticesinde şüphelilerden … hakkında TCK’nun 155/2. ve 207/1. yazılı suçlardan dolayı cezalandırılması istemiyle 11/04/2013 tarihli iddianamenin düzenlendiğini, Kayseri 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/383 Esas sayılı dosyasından sanık … hakkında yapılan yargılama sürecinde alınan bilirkişi raporunda, şüpheli …’in düzenlemiş olduğu 31 adet sahte talimat belgesi ile müvekkili …’ın diğer davalı bankadaki hesabından müvekkilin yokluğunu fırsat bilerek muhtelif tarihlerde 86.195,86 TL tutarındaki parayı haksız bir şekilde tahsil ettiğini, ancak grafolojik testlerin emniyet makamlarınca yapılmasından sonra şüpheli tarafından çekilen net tutarların bulunabileceğini, bunun üzerine 10/04/2013 tarihli grafoloji raporu alındığını, bu raporda ise 18 adet talimat belgesindeki imzaların müvekkiline ait olmayıp davalı …’e ait olduğunun, bu şekilde haksız çekilen paranın 51.870,00 TL olduğunun saptandığını, müvekkili …’ın davalı bankada …nolu mevduat hesabının bulunduğunu, ilgili hesaptan 3. kişilerin para çekmesi için …’ın talimatı veyahut bu yönde usulüne uygun olarak verilmiş olan bir vekaletnamenin olması gerektiğini, diğer davalı …’in müvekkilinin rızası ve bilgisi olmaksızın, imzasını taklit ederek ilgili talimatları hazırladığını, toplam 18 adet talimattaki imzaların davalı …’e ait olduğu hususunun grafoloji raporu ile belirlendiğini, ayrıca …’in davalı bankanın talimattan sorumlu memurları ile yakınen ilişki kurduğunu, bu şekilde talimatın gereği olan teyit, geri dönüş ve yoklamaların hiç bir şekil ve surette davalı banka tarafından yapılmadığını, davalı bankanın, davaya konu olayda basiretli bir tacir gibi davranmayıp müvekkilini maddi yönden zarara uğrattığını, müvekkilinin söz konusu haksız eylem nedeniyle mevcut işyerini kapatmak zorunda kaldığını ve hakkında alacaklılar tarafından icra takipleri başlatıldığını iddia ederek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve sonradan artırılmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, dava sonunda hükmedilecek olan maddi tazminata haksız fiil tarihlerinden itibaren ticari temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ve taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesi içeriğinde 51.870,00 TL bedelin hesabından rızası dışında çekildiğini iddia edip bu durumu bilirkişi raporuna dayandırmasına karşın, talep konusunun belirsiz olduğundan bahisle kısmi dava açmasında hukuki yararının bulunmadığını, davalı … ile arasında bulunan ticari hizmet ilişkisine aykırı davranıldığından bahisle işbu davanın ikame edildiğini, müvekkili …’in ise davacı tarafla kiracılık ilişkisi bulunduğunu, diğer davalı ile akdedilen hizmet sözleşmesine taraf olmadığını, bu sebeple işbu davanın müvekkil açısından husumetten reddedilmesi gerektiğini, müvekkili …’in 2008 yılında davacı … tarafından işletilen … … adlı işyerinde çalışmaya başladığını, ilk başlarda müvekkili ile davacı arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmaktayken, daha sonraları ikili arasındaki güven ve arkadaşlığın gelişmesi sonucunda 2010 yılının başında tarafların anlaştığını ve söz konusu işyerinin işletilmesi için aralarında kira sözleşmesi akdedildiğini, buna göre … … adlı işyerinin 01/02/2010-01/02/2011 tarihleri arasında kiralanması karşılığında tarafların anlaştığını ve bu akitle birlikte aylık 3.000,00 TL kira bedeli karşılığınnda müvekkilinin söz konusu işyerini tek başına işletmeye başladığını, kiralanan işyerinin tüm resmi kayıtlarının davacı … üzerinden işlem gördüğünü, … … adlı işyerinde …, … gibi kurumların müşteri faturalarının belli bir komisyon dahilinde kredi kartı pos cihazları vasıtasıyla tahsil edildiğini, ertesi gün bankada toplanan paraların aynı gün ilgili kurumların hesaplarına aktarıldığını, bu suretle bir nevi fatura tahsilatına aracılık yapıldığını, bu faaliyetin yürütülmesinde kredi kartı pos cihazı kullanılması sebebiyle bu posların davacıya ait banka hesaplarına yönlendirildiğini ve her gün hesaba aktarılan ödemelerin müşteri adına ilgili kurum hesabına aktarıldığını, müvekkilinin işletmeye başladığı iş yerinde … Bankası’na ve … Bankası’na ait pos cihazlarının kullanılması sebebiyle davacının yanına davalı müvekkilini alarak birlikte davalı … şubesine gidildiğini ve davacı tarafından bundan sonra pos cihazlarına yatan paraların müvekkili … tarafından çekileceğinin beyan edildiğini, buna ek olarak her gün talimat yazısı yazacağını ve kendisinden her para çekme işleminde telefonla teyit alınması konusunda banka görevlilerine gerekli bildirimde bulunduğunu, müvekkili tarafından işyerinin işletilmesine başlandığı günlerde davacı …’ın şehir dışına çıktığını ve talimat yazısının yazılması konusunda müvekkiline kendi adına talimatı yazmasını ve kendi imzasını atarak bankaya başvurmasını bildirdiğini, müvekkilinin de bu bildirim doğrultusunda davacının şehir dışında olduğu zamanlarda kendisi talimatı yazarak banka hesapından para çekme işlemini gerçekleştirdiğini, ayrıca davacı …’ın müvekkiline kendi hesaplarına ait ATM kartlarını da verdiğini ve 1.000,00 TL’nin altındaki para çekmelerinde talimat yazısıyla uğraşmadan paraları ATM vasıtasıyla çekmesini bildirdiğini, müvekkilinin de bu doğrultuda bazı zamanlar ATM kartıyla işlemleri yürüttüğünü, kira sözleşmesinin bitmesini müteakip yeni bir yıllık kira sözleşmesi daha akdedildiğini, Ekim/2011 ayında müvekkilinin işyerini davacıdan tamamen devralmak istemesi üzerine taraflar arasında alacak-verecek konusunda ihtilaf ortaya çıktığını, bu ihtilafın büyümesi üzerine davacının sırf müvekkilini itibarsızlaştırmak ve küçük düşürmek amacıyla davaya konu iddialarını dile getirdiğini, müvekkili hakkında yapılan ceza kovuşturması sonucu açılan ceza davasında, müvekkili tarafından yapılan işlemlerin davacı ile arasındaki ticari ilişkide mutad-olağan hale geldiğini ve suç işleme kastının olmadığı yönündeki tespitlerle beraat kararı verildiğini, davaya konu 31 adet işlemin Aralık 2010 Mart/ 2011 tarihleri arasında, taraflar arasındaki kira akdi süresince meydana geldiğini, müvekkilinin bankalarla yapmış olduğu işlemleri kira sözleşmesi çerçevesinde işletme faaliyetini gerçekleştirmek için yaptığını ve bu durumun da davacının bilgisi dahilinde olduğunu, davalının bizzat kendisinin söz konusu işlemlere rıza gösterip bu konuda banka görevlilerine ilgili talimatları verdiğini, ceza kovuşturması kapsamında anlatımına başvurulan banka görevlilerinin ifadelerinde, bütün işlemlerden davacının haberdar olduğu ve her bir işlem sırasında davacıdan teyit alındığı yönünde beyanda bulunduklarını, grafolojik incelemeye konu 31 adet talimat belgesinin 9 adedinin davacı tarafından imzalanmış olduğunun tespit edildiğini, bu durumun da davacının diğer işlemlerden de bilgi sahibi bulunduğuna ve zımnen rıza gösterdiğine işaret ettiğini, müvekkilinin çekmiş olduğu paraları aynı gün ilgili kurumların hesabına yatırmış olması nedeniyle davacının herhangi bir zararından söz edilemeyeceğini, eğer müvekkili tarafından çekilen paraların ilgili kurumların hesaplarına yatırılmamış olması halinde ilgili kurumlar tarafından davacıya alacak ve tazminat taleplerinde bulunulmuş olması gerektiğini, dava dilekçesinde ise bu duruma ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığını, davacının, soruşturma sürecinde müvekkil ile ortak tanıdıkları olan…adlı şahsa, esasında bir zararının bulunmadığı, sırf davalı …’i mağdur etmek için şikayette bulunduğu yönünde beyanlarda bulunduğunu, bu nedenle adı geçen şahsın tanık olarak dinlenmesinin talep edildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde; alacağın haksız fiile dayalı olarak açılmış olması nedeniyle dava tarihinden geriye doğru 2 yıllık süreye ilişkin taleplerin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, dava dilekçesinde uğranılan zararın 51.870,00 TL olarak beyanı karşısında belirsiz alacak davası açma imkanının bulunmadığını, davacının müvekkili Bankada hesap açtırıp pos cihazı bağlattığını, bu pos cihazı aracılığı ile tahsil edilen faturala bedellerinin ilgili kurumlara yatırıldığını, ödeme belgelerinde davacının imza ve kaşesi bulunduğunu, yapılan her bir işlemde ya kendisinin talimat verdiğini veya şube yetkililerince telefonla aranarak teyit alındığını, bu süre zarfında davacının diğer davalı … ile şubeye gelerek birlikte işlem yaptıklarını, davacı ile diğer davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle bu durumun mutad-olağan bir hal aldığını, bu nedenle müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceği için husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı …’ın …nolu hesaptan 11/02/2009 tarihinden itibaren internet bankacılığı ve ATM aracılığı ile fatura tahsilatı yaptığını, 15/10/2010-21/03/2011 tarihleri arasında ise pos cihazı kullanarak işlemlere devam ettiğini, işlemlerin bir kısmını davacının kendisinin, 31 adedini ise yanında çalışan diğer davalı …’i yetkilendirmek suretiyle talimatlı işlem olarak gerçekleştirdiğini, ancak aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle …’ın 01/10/2012 tarihinde … ve müvekkili banka hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen kovuşturma esnasında alınan bilirkişi raporunda ödemeye ilişkin talimatlardan 9 adedi üzerindeki imzaların davacının, diğer talimatlar üzerindeki imzaların ise davalı …’in eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, ancak, talimatlardan bir kısmının …’a ait olduğu, müşteki ile birlikte bankaya gelerek işlem yaptırıldığı, bu şekilde banka çalışanlarına güven telkin edildiği, bu güvene dayalı olarak da banka çalışanlarının …’e ödeme yaptığı gibi sebeplerle suç işleme kastı bulunmadığı, yapılan işlemlerde bankacılık mevzuatına aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesine binaen kouşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davalı … hakkında yürütülen soruşturma neticesinde açılan ceza davasında, davacı ile davalı … arasındaki ilişkinin mutad-olağan hale geldiği yönünde tespitte bulunulduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ceza mahkemesinin maddi vakayı belirleyen beraat kararının mahkemeyi de bağlayıcı olduğu, ceza yargılaması sonucu ulaşılan tespite göre davalı … ile davacı … arasında bir hizmet ilişkisinin bulunmadığı, davacının 2010 yılından itibaren iş yerini bu davalıya kiralayıp devrettiği, davacının kendi rızası ile pos cihazlarını davalı …’e bıraktığı, bu davalının da iş yeri kira sözleşmelerine tekabül eden tarihler içinde işletme kiracısı sıfatıyla kendi çalışmasının karşılığı olan parayı değişik zamanlarda yine davacının rızası dahilinde davalı bankadan çektiği, davalının, davacı aleyhine her hangi bir haksız menfaatinin bulunmadığı, paranın çekilmesi sırasında davalı banka yetkililerinin davacıyı bilgilendirdiği, yapılan bütün iş ve işlemlerin davacının rızası dahilinde gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın, davalı bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından mütevellit alacak davası olduğunu, mahkeme gerekçesinde belirtilen ceza mahkemesi kararında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu yönünden beraat kararı verildiğini, anılan beraat kararının hükme dayanak alınmasının isabetsiz olduğunu, uyuşmazlığa konu hesaptan davalı … tarafından talimat dahilinde çekilen tutarların tamamının müvekkili tarafından mağdur kişi ve kişilere ödendiğini, bu ödemeleri yapabilmek için kendisine miras olarak kalan taşınmazlardaki hisselerini satmak zorunda kaldığını, davalı …’in davacının imzasını taklit ederek düzenlediği talimat yazıları ile diğer davalı bankadan çektiği paraları işletme konusu için kullanmadığını, hem işletme müşterilerinin hem de davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davalı …’in işletme kiracısı olarak ve kendi çalışmalarının karşılığı olarak müvekkilinin hesabından ve müvekkilinin imzasını taklit ile diğer davalı bankadan para çekmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu para çekme işlemlerinin müvekkilinin rızası dışında gerçekleştiğini, müvekkilinin davalı …’in para çekme işlemlerinden haberdar olması üzerine davalı bankaya ihtar çekildiğini, cevap alınamaması üzerine de işbu davanın açıldığını, davalı bankanın üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve davalı …’in hazırlamış olduğu sahte talimatlar ile müvekkiline ait teyit almadan davalı …’e ödeme yapmak suretiyle müvekkilini zarara uğrattığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davacının banka hesabından haksız ve usulsüz olarak para çekilmesi ile oluştuğu iddia edilen zararın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25/06/2013 tarihli 2013/383 Esas, 2013/821 Karar sayılı kararının incelenmesinde; katılanın …, sanığın …, atılı suçun hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, özel belgede sahtecilik olduğu, yapılan yargılama neticesinde sanık hakkında beraat kararı verildiği, kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01/08/2018 tarih 2015/11871 Esas 2018/6106 Karar sayılı kararı ile “Sanığın 2008-2010 yılları arasında katılanın işlettiği iş yerinde işçi olarak çalıştıktan sonra 2010 yılından itibaren katılanın iş yerini fiili olarak sanığa devrettiği, aralarında yapılan anlaşma gereği katılan, kredi kartlarını ve pos cihazlarını kullanması için sanığa bıraktığı, sanığın da çalıştığı süre içinde, katılanın bilgisi dışında bankaya talimat yazıları yazarak bankadan para çektiği, bu şekilde sanığın, özel belgede sahtecilik ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanıkla katılan arasında bir hizmet ilişkisinin bulunmadığı, katılanın kendi rızası ile pos cihazlarını sanığa bıraktığı, sanığın da kendi çalışmasının karşılığı olan parayı değişik zamanlarda yine katılanın rızası dahilinde bankadan çektiği, sanığın, katılan aleyhine her hangi bir haksız menfaatinin bulunmadığı, paranın çekilmesi sırasında banka yetkililerinin katılanı bilgilendirdiği, yapılan bütün iş ve işlemlerin katılanın rızası dahilinde gerçekleşmesi ve ortada gerçeğe aykırı olarak düzenlenen bir belgenin bulunmaması nedeniyle sanık üzerine atılı suçların yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve taktir kılınmış olduğundan, katılanın, beraat hükümlerinin kanuna aykırı olduğuna ve eylemlerin suç teşkil ettiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin onanmasına karar verildi.” gerekçesiyle onanması nedeniyle 01/10/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Mahkemece aldırılan 04/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı … tarafından davacı adına T.C. … Bankası’nda bulunan davacının hesabı ile ilgili olarak imza atmak sureti ile düzenlemiş olduğu talimatlar ile 49,630,00 TL para çekmiş olduğu belirlendiğinden davacının bu işlemden dolayı zararı olan 49.630,00 TL bedelden davalı …’in sorumlu olduğu, (talep ile bağlı kalınarak 10,000,00 TL) davalı … tarafından davacı adına imza atmak suretiyle düzenlenen talimatlarla 49.630.00 TL para ile davacı … eli mahsulü olmayan 3.500.00 TL olmak üzere toplam 53.130.00 TL paranın davalı banka tarafından müşterisi … dışındaki kişilere ödemiş olduğundan bankanın yapmış oldtığu bu işlemden dolayı davacının zararı olduğu, davalı bankanın da gerekli özeni göstermediği kanaatine varıldığından davacının davalı bankadan 53.130,00 TL alacak talep etmesinin mümkün olduğu (talep ile bağlı kalınarak 10.000,00 TL) bildirilmiştir.
Mahkemece aldırılan 19/09/2017 tarihli ek raporda özetle; davacının iş yerinde çalışan davalılardan … tarafından diğer davalı … Bankasından davacıya ait hesaptan bir kısım davacının imzalamış olduğu talimatla davalı tarafından para çekilmiş olduğu, bir kısım paraların ise davacının imzaları benzetilerek yazılan talimatlar sonucu davalı … tarafından davalı bankadan haksız yere para çekmiş olduğundan davalı … vekilinin itirazlarının kabulü şayan olmadığı, davalı …Ş.’nin Yeni Sanayi Şubesi’ndeki davacıya ait hesaptan davalı …’e talimatla ödenen paraların bir kısmını davacının imzalamış olduğu talimatlar sonucu davalı tarafından çekilmiş olup, bir kısmının da davacının imzasının benzetilerek defalarca talimatla davalı … tarafından çekilmesinde davalı bankanın işlem yapan memurlarının gerekli özen ve ihtimamı göstermeden davacıdan her defasında teyit almadan işlem yapmış oldukları kanaatine varıldığından davalı …Ş.’nin de itirazlarının kabule şayan olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
21/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yaptırılan incelemelere de atıf yapılarak; dosyaya sunulan, davacı … adına davalı banka nezdinde açılmış bulunan …numaralı vadesiz mevduat hesabının 16/12/2010 -31/12/2010 dönemine ait işlemleri tek tek belirleyerek, söz konusu kayıtların incelenmesi neticesinde, davacı … adına kullanılan pos cihazından kredi kartı ile yapılan satışlar dolayısıyla pos cihazının bağlı bulunduğu hesapta biriken tutarların …numaralı hesaba aktarıldığı ve bu şekilde gün sonunda hesapta biriken paraların talimatla …’e ödendiği, yalnızca 2010 yılına kadar ki işlemler ile 2011 yılı içinde de aynı şekilde hareket gördüğünün belirlendiği, davalı … vekili tarafından dosyaya sunulan kira sözleşmelerine göre, davalı …’in … … ünvanlı işyerini 01/02/2010 – 01/02/2011 ve 01/02/2011 – 01/02/2012 tarihleri arasında kiracı sıfatıyla işlettiği, uyuşmazlığa konu paraların çekildiği tarihlerin ise bu dönemlere tekabül ettiği belirlendiğini, … … adlı işyerinde doğalgaz, telefon gibi bir kısım faturaların tahsilatına aracılık edildiği dosya kapsamı ile sabit olup, davacı … hesabına pos hesaptan aktarılan ve davalı tarafından talimatla hesaptan çekilen tutarların ise tahsilatına aracılık edilen fatura bedellerinden oluştuğu, …nolu hesaba pos hesaptan aktarılan tutarlar, esasında, davacı …’a ait olan bir para olmayıp aracılık edilen kurumlar adına tahsil edilen ve ilgili kurumlara yatırılması gereken tutarlardan ibaret olduğu, buna göre, çekilen bu tutarlardan davacının bir zararının oluşabilmesi için davalı … tarafından talimatla hesaptan çekilen tutarların tahsilatına aracılık edilen faturalar karşılığı olarak ilgili kurum hesaplarına yatırılmamış olması, bu nedenle, davacı …’ın, … … aracılığı ile tahsil edilen ancak davalı … tarafından yatırılmayan bu faturalar karşılığı tutarları kendi nam ve hesabına ilgili kurumlara ödemiş olması gerektiği, bu hususlara yanıt verebilecek nitelikteki bilgi ve belgeler dosya kapsamında bulunmadığı için bir değerlendirme yapma imkanı bulunamadığı bildirelerek eksik belgelerin dosyaya sunulması talep edilmiştir.
Mahkemece, bilirkişi kurulu raporunda belirtilen eksikliklerin tamamlanması konusunda verilen kesin sürelere rağmen gerekli masrafların yatırılmadığı ve belgelerin dosyaya sunulmadığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmesinde, somut olayda kısmi dava açılmasında engel bir durumun olmadığı, davacı ile davalı … arasında istihdam ilişkisi bulunduğuna ilişkin iddia ve talepler nedeniyle davalı …’in husumet itirazının yerinde olmadığı, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yürütülmekte olan cezai yargılamanın hukuki sonuçlarının TBK’nun 74. maddesi çerçevesinde dikkate alınmasının gerektiği, kesinleşen ceza mahkemesi kararına göre davalı sanık … ile davacı katılan … arasında bir hizmet ilişkisinin bulunmadığı, davacı katılanın kendi rızası ile pos cihazlarını davalı sanığa bıraktığı, davalı sanığın da kendi çalışmasının karşılığı olan parayı değişik zamanlarda yine davacı katılanın rızası dahilinde bankadan çektiği, davalı sanığın, davacı katılan aleyhine herhangi bir haksız menfaatinin bulunmadığı, paranın çekilmesi sırasında davalı banka yetkililerinin davacı katılanı bilgilendirdiği, yapılan bütün iş ve işlemlerin davacı katılanın rızası dahilinde gerçekleşmesi ve ortada gerçeğe aykırı olarak düzenlenen bir belgenin bulunmaması nedeniyle davalı sanık …’in üzerine atılı özel belgelde sahtecilik ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçlarının yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle beraatine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 01/10/2018 tarih ve 2015/11861 Esas 2018/6106 Karar sayılı ilamında da açıkça kabul edildiği üzere davacının kendi rızası ile pos cihazlarını davalı …’e bıraktığı, davalı …’in de kendi çalışmasının karşılığı olan parayı değişik zamanlarda davacının rızası dahilinde davalı bankadan çektiği, davalı …’in davacı aleyhine herhangi bir haksız menfaatinin bulunmadığı, paranın çekilmesi sırasında davalı banka yetkililerinin davacıyı bilgilendirdiği, yapılan bütün iş ve işlemlerin davacının rızası dahilinde gerçekleştiği ve ortada gerçeğe aykırı olarak düzenlenen talimatların bulunmadığı, böylelikle davacının davalılardan herhangi bir talep hakkının olmadığının taraflar arasındaki aynı döneme ilişkin işlemler nedeniyle dava dışı … Bankasına ve davalı …’e karşı açılmış alacak davasının, davacının yapılan iş ve işlemlerde rızası bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/04/2022 tarih 2020/8313 Esas 2022/3494 Karar sayılı ilamı ile onanmasıyla da kesinleştiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/06/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.