Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/813 E. 2021/926 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2019
NUMARASI …..
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/10/2015
KARAR TARİHİ :05/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2021

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;….plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde …. numaralı ve 14/01/2015/2016 vadeli kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, 18/05/2015 tarihinde işleten davalı şirket ve sürücü … idaresindeki… plakalı aracın kontrolünün kaybedilip geri kaçırılması sonucu meydana gelen kazada sigortalı aracın ağır hasar gördüğünü, araçta meydana gelen hasarın ödenmesi için müvekkil şirkete başvuruda bulunulduğunu, yapılan ekspertiz incelemesi neticesinde aracın pert olduğu, 255.000,00 TL rayiç tutardan 120.000,00 TL sovtaj bedeli düşülerek kalan 135.000,00 TL sigortalısına ödendiğini, yapılan bu ödemenin müvekkilinin …. sigortalısının kanuni halefi olduğunu, kaza tespit tutanağı uyarınca…..plakalı aracın dava konusu kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, %100 kusura tekabül eden 135.000,00 TL’nin ödenmesi için davalı tarafa başvuruda bulunulduğunu, davalı tarafça herhangi bir ödemenin yapılmadığını,….plakalı aracın sigortacısı .. …. A.Ş.’den 27/08/2015 tarihinde sigortalı araca ilişkin 29.000,00 TL alındığını, bakiye 106.000,00 TL için yapılan müracaatlara rağmen bir sonuca ulaşılamadığını iddia ederek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile 106.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 30/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin şoför olduğunu, araç işleten değil, araç işletenin sigortalı çalışanı olduğunu bildirerek davanın müvekkili yönünden husumet reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ….vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın sigorta şirketinin halefiyet hakkına dayanarak açtığı rücu davası olduğunu, halefiyet davasının ticari iş sayılmayacağını, davanın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, kazaya karışan …. Adi Ortaklığına kiralanmış olup, kira sözleşmesi süresi içinde kaza meydana geldiğinden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, kazanın oluşumunda davacı şirkete sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, yine davacının iddia ettiği piyasa rayiç değerinin de fahiş olduğunu, davacının ödeme yaptığını ispatlaması gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; alınan bilirkişi raporuna göre davalı şirkete ait araç sürücüsü davalı …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacı şirketçe kasko sigortası ile sigortalanmış … plaka sayılı araç sürücüsünün kusuru olmadığı,…. plaka sayılı araçta meydana gelen toplam hasar tutarının 90.000,00 TL olduğu, daha önceden 29.000,00 TL‘nin davalı araç sigortası tarafından ödenmiş olması sebebiyle bakiye hasar tutarının 61.000,00 TL olduğu, bilirkişi raporu ve ek raporun mevcut delillerle uyumlu, gerekçeli ve detaylı olduğundan hükme esas alınabilir mahiyette görüldüğü gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 61.000,00 TL’nin davalılardan 30/06/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigortalı aracın rayiç değerinin ekspertiz raporunda 255.000,00 TL olarak tespit edilmesi üzerine müvekkilinin bu meblağ üzerine yapıldığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise varsayımsal ifadelerle aracın rayiç bedelinin 210.000,00 TL olarak kabulünün hatalı olduğunu, araç değerinin 210.000,00 TL olarak eksik şekilde tespit edildiğini, ödenen meblağın tamamının tahsiline karar verilmesini bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu davanın halefiyete ilişkin olarak açılan rücu davası olduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkiline ait kazaya karışan araç olay tarihinde kira sözleşmesi ile dava dışı …. Adi Ortaklığına kiralandığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dosyada ödeme belgesi mevcut olmadığından davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, mahkemece bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, kazanın gerçekleştiği yerine kara yolu ya da sayılan yerlerden olmadığını, bu hususun tespiti için mahallinde keşif yapılarak uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiğine ilişkin taleplerinin mahkemece değerlendirilmediğini, kazanın oluşumunda müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, sigortalı aracın pert-total olup olmadığı, aracın tamir bedeli yönünden raporda teknik bir değerlendirme ve tespit bulunmadığını, bilirkişinin araç değerine ilişkin tespitlerinin de objektif kriterlere dayanmadığını, fahiş olduğunu, avans faizine hükmedilemeyeceğini, faiz başlangıç tarihinin de hukuka aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece alınan ek bilirkişi raporunun taraflarına tebliğ edilmeden karar verildiğini, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, sigortalı aracın kusur durumunun yeterince irdelenmediğini, bu yönde herhangi bir keşif yapılmadığını, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, kaza mahallinin Karayolları Trafik Kanununa göre karayolu ya da sayılan yerlerden olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesinin kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigorta poliçesi nedeniyle rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Sigortalı araca ait trafik tescil kayıtları, 30/06/2015 tarihli ödeme dekontu, ekspertiz raporu, taraflar arasındaki ihtarnameler, kasko sigorta poliçesi, kaza tespit tutanağı, alkol tespit tutanağı, 17/05/2015 tarihli 1 ay süreli araç kira sözleşmesi, 24/06/2015 tarihli ibraname vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 25/02/2021 tarih…Karar sayılı kararının incelenmesinde, davalı …’ın 26/12/2019 tarihinde vefatı ile geriye mirasçı olarak … ve …’ın kaldığı anlaşılmıştır.
Davacı yan 18/05/2015 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle sigortalısına ödediği miktarın tahsili amacıyla eldeki davayı açmış, davalılar ise davalı şirket adına kayıtlı kazaya karışan aracın bir başkasına kiralandığından kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını bildirerek davanın reddini talep etmişler; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 61.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Tarafların ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı istinaf itirazlarının değerlendirilmesi açısından Dairemizce makine mühendisi … oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 22/01/2021 tarihli raporda özetle; kazanın oluşumunda davalı sürücü …’ın tamamen kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, sigortalı aracın toplam hasar bedelinin 156.940,84 TL olduğu ve tamirinin ekonomik olmayıp pert- total işlemine tabi tutulması gerektiği, sovtaj bedelinin 120.000,00 TL olup, 120.000,00 TL sovtaj bedelinin rayiç değeri olan 250.000,00 TL’den düşülmesi ile toplam hasar tutarının 130.000,00 TL olduğu, davacı yanca trafik sigortasından tahsil edilen 29.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye hasar tazminat tutarının 101.000,00 TL olduğu bildirilmiştir.
19/03/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda da aynı görüşler tekrar edilmiştir.
Dairemizce 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan rapor ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli görülmüş ve dosya kapsamına uygun olan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı araçtaki bakiye hasar tutarının 101.000,00 TL olduğu ve bu miktarı ödeme tarihi olan 30/06/2015 tarihinden itibaren – davalı yan ile sigortalı araç malikinin tacir oldukları gözetilerek- avans faizine hükmedilmesi gerektiği kanaatine varıldığından ve mahkemece de bu gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden davalı yanın bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazlarının gerekçe yönünden, davacı yanın istinaf itirazlarının ise esas yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı sürücü …’ın ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra istinaf yargılaması sırasında 26/12/2019 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla taraf teşkilinin sağlanması açısından mirasçıları … ve …’a dava dilekçesi ve bilirkişi raporu usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, mirasçı … duruşmalara katılmadığı gibi herhangi bir beyanda da bulunmamıştır. Davalı …’ın ise Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17/11/2020 tarih… Karar sayılı kararı ile muris …’ın mirasını kayıtsız şartsız reddettiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, gerekçeli kararın … vekiline 23/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği ve kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı(veya mirasçılar tarafından) devam edilir. Mirasçıları da ilgilendiren davalar, ölen tarafın mirasçılarına karşı geçen alacakları, hakları veya mallarına (MK m.599)ilişkin davalardır. Bunlar malvarlığı haklarına ilişkin davalardır.
Somut olayda, davalı …’ın Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17/11/2020 tarih….Karar sayılı kararı ile ile mirası reddettiğinin tespit ve tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse, onun payı miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi varsa alt soyuna, yoksa diğer mirasçılara geçer. Murisin eşi ve çocukları olan davalılar mirası reddetmekle, mirasın açıldığı andan geçerli olacak şekilde mirasçılık sıfatını kaybetmişlerdir. Bu nedenle yasal mirasçı sıfatı kalmayan davalı …’ın iş bu dava yönünden pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin … Karar ve 21/11/2018 tarihli; 17. Hukuk Dairesinin …Karar sayılı ve 12/09/2018 tarihli; 17. Hukuk Dairesinin…. Karar sayılı ve 12/09/2012 tarihli emsal ilamları).
Davalı şirket vekili kazaya karışan ve maliki olduğu aracın olay tarihinde kira sözleşmesi ile dava dışı… Adi Ortaklığına kiralandığından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ilişkin istinaf itirazında bulunmuştur.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Diğer yandan, 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Davalı şirket vekilince cevap dilekçesi ekinde 17/05/2015 tarihli ve adi yazılı 1 ay süreli “Araç Kiralama Sözleşmesi” ibraz edilmiş, istinaf aşamasında ise 23/01/2015 başlangıç tarihli 3 ay süreli adi yazılı “Araç Kiralama Sözleşmesi” ibraz etmiştir. İstinaf aşamasında sunulan 23/01/2015 tarihli kira sözleşmesi yargılama sırasında ibraz edilmediği gibi her iki sözleşme de adi yazılı olup, her zaman düzenlenmesi mümkün belgeler olduğundan davalı şirketin savunmalarını ispat edecek nitelikte olmadığı gibi kaza tarihi itibariyle uzun süreli de sayılamayacağından davalı şirket vekilinin müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yine gerek sigortalı araç gerekse davalı şirket adına kayıtlı araç ticari nitelikteki “…” ler olup rücuya dayalı işbu davada asıl ilişkinin görüleceği (tacirler arası haksız fiil) Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan 30/06/2015 tarihli ödeme belgesi dosya arasında bulunduğundan, bilirkişi raporlarında ayrıntılı şekilde kaza mahallinin karayolu sayılan yerlerden olduğu açıklandığından davalı şirket vekili ile davalı …’ın diğer istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Davalı …, dava açıldıktan ve hatta ilk derece mahkemesince karar verildikten sonra 26/12/2019 tarihinde vefat etmiş, istinaf yargılaması sırasında davalı mirasçı … mirası reddetmiş ve bu nedenle mirasçı …’ın pasif husumet ehliyeti kalmamıştır. Anılan davalının pasif husumet ehliyetinin ortadan kalkmasında davacının kusuru bulunmadığından davalı mirasçı … lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir ( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin ….Karar sayılı ve 15/05/2013 tarihli emsal kararı)
Tüm bu nedenlerle davacı vekili ile davalı muris …’ın istinaf başvurularının kabulüne, davalı şirket ile davalı …’ın istinaf başvurularının gerekçe yönünden kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekili ile davalı muris …’ın istinaf başvurularının kabulüne, davalı şirket ile davalı …’ın istinaf başvurularının gerekçe yönünden KABULÜNE,
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/01/2019 gün … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davalı … hakkındaki DAVANIN REDDİNE,
3-Davalılar …. Şirketi ile … hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 101.000,00 TL’nin 30/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gerekli olan 6.899,31 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.042,00 TL harcın mahsubu ile kalan 5.857,31 TL harcın davalı şirket ve davalı …’dan müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, iade edilen kısım dışında kalan 1.810,22 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.837,92 TL’nin davalı şirket ve davalı …’ dan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ve 333,10 TL posta, tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.533,10 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 1.460,78 TL’nin davalı şirket ve davalı …’dan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı … yönünden yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 13.545,00
TL vekalet ücretinin davalı şirket ve davalı …’dan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
10-Davalı şirket kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete ödenmesine,
11-Davalı … yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
12-Davacı tarafından peşin yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
B)1-Davacının peşin yatırdığı 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davalı …nin peşin yatırdığı 1.042,00 TL istinaf nispi karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalı şirkete iadesine,
3-Davalı …’ın yaptığı istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 162,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.283,40 TL’nin davalı şirket ve davalı …’dan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacının … yönünden yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında birden fazla duruşma yapılmış olmakla kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı şirket ve davalı …’ dan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek davalı şirket yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ile davalı şirket vekilinin yüzlerine karşı, diğerlerinin yokluğunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davalılar yönünden Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık, davacı yönünden ise kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/07/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.