Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/685 E. 2021/587 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2018
NUMARASI :…
DAVA : Tazminat – Kar Payı Alacağı
DAVA TARİHİ : 10/03/2016
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2021

Taraflar arasındaki tazminat ve kar payı alacağı istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …’nde boşanma davası görülen eşi ile ortak olduklarını, müvekkilinin ortağı olduğu şirketten birçok kez kar payı talep etmesine rağmen şirketin kar payı dağıtmadığını, kar payı dağıtılması konusunda şirketin direngen hale geldiğini, şirketin diğer ortağı olan eşin müvekkilinden mal kaçırmak amacıyla davalı …’ni kurduğunu, … şirketinin mal varlığı ve portföyünü kurmuş olduğu diğer şirkete taşıyarak ticari faaliyetlerini bu şirket üzerinden yürüttüğünü, her iki şirketin aynı sektörde ve aynı yerde faaliyet gösterdiğini, kuruluş amaçlarının aynı olduğunu, şirket isimlerinin birebir benzerlik içerdiğini, diğer ortağın … şirketi adına yapacağı ticari sözleşmeleri … şirketi adına yaparak müvekkilinin kardan pay almasını engellediğini, … şirketinin gerçek ortağı müvekkilinin eşi iken, görünürdeki ortağın … olduğunu, boşanma davası sonrası kurulan yeni şirkette müvekkilinin eşinin tüm ticari faaliyetlerini yürüttüğünü, muvazaalı işlemler nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek şimdilik 5.000,00 TL kar payı alacağının muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı …’nden, müvekkilinin mahrum kaldığı kar ve uğradığı zarar nedeniyle şimdilik 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin farklı sermaye ile kurulduğunu, aralarında hiçbir hukuki ve ticari bağ olmadığını, ortaklık yapılarının farklı olduğunu, davacının ortaklığı nedeniyle şirkete sermaye yatırmadığını, limited şirketin en az iki ortaktan oluşması nedeniyle davacının hissedar olduğunu, şirket sermayesinin davacının eşi tarafından ödendiğini, davacının şirkete herhangi bir bildirim yapmadan dava açtığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacının hissesine düşen kar payı alacağının 3.175,00 TL olduğu, davalı şirketin davacının ortak olduğu tarihten dava tarihine kadar herhangi bir kar dağıtımı yapmadığı, şirketin kar elde etmesine rağmen hiç kar payı dağıtmamasının ortak olmaktan kaynaklanan yasal hakkın şirket genel kurulu eliyle kısıtlanması anlamına geleceği, alınan bilirkişi raporu ile davalılar arasında 2014 yılından itibaren ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki nedeniyle davacının ortağı olduğu davalı şirketin diğer davalı şirketten alacaklı olduğunun tespit edildiği, şirketler arasında doğrudan illiyet bağı bulunmadığı, davacının muvazaalı işlem nedeniyle zarar gördüğü iddiasını somut delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 3.175,00 TL karpayı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … …’nden alınarak davacıya verilmesine, davacının davalı … … hakkındaki fazlaya ilişkin talebi ile davalılar hakkındaki mahrum kalınan kar ve uğranılan zarara ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’nin diğer ortağı ve şirket temsilcisinin müvekkilinin boşanmakta olduğu eşi … olduğunu, şirketin kar payı dağıtmaktan kaçındığını, şirketin malvarlığı ve müşteri portföyünün diğer davalı şirkete devredildiğini, ticari faaliyetin … üzerinden yürütüldüğünü, anılan şirketin görünürdeki ortağının müvekkilinin eşinin akrabası olan … olduğunu, şirketin bütün faaliyetlerinin ise gerçekte … tarafından yürütüldüğünü, muvazaalı işlemler nedeniyle müvekkilinin kardan mahrum kaldığını ve zarara uğradığını, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin kar payı ödememek konusunda direngen hale geldiğini, davalı şirketler arasındaki örtülü transferlerin dikkate alınması durumunda müvekkilinin kar payı alacağının hüküm altına alınan miktarın üzerinde tespit edileceğini, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi kurulunda mali müşavir bulunmadığını, şirketle ilgili sermaye artırımında nakdi sermayenin ne şekilde sağlandığının ortaya konulmadığını, sermaye artırımının yevmiye defterindeki kayıtlardan incelenmediğini, bilirkişi kar payı hesap tablosunda şirketin safi karının ortaya konulamadığını, iki ortaklı şirketin 2014 yılı karının tespit edilen kadar düşük olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şirketin gerçek karının hesaplanması gerektiğini, şirketin karının ne kadarının kanuni yedek akçe olarak ayrıldığının belirtilmediğini, 2015 ve 2016 yıllarında şirket zarar etmiş gibi görünse de bu zararın gerçek zarar olmadığını, belgeler üzerinde yapılacak inceleme ile müvekkilinin ne kadar kar payından mahrum bırakılmasının hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin eşinin kardeşi üzerinden yönettiği şirketin müvekkilinin ortağı olduğu şirket adı üzerinden internet sitelerinde yayın yaptığını, diğer ortağın sermaye ödeme borcunu yerine getirmediğini, kar payı hesabına ilişkin hesaplamayı denetleyemediklerini, örtülü transfer fiyatlandırması konusunda uzman bilirkişi atanarak yeni rapor alınması gerektiğini, BA BS formları üzerinden ek rapor alınmasının yeterli olmadığını, şirketler arasında organik bağ bulunup bulunmadığının irdelenmediğini, keşif talebinin dikkate alınmadığını, şirketlerin detaylı mizanlarının, stok bilgilerinin ve diğer ticari bilgi ve belgelerin dosya içerisine alınması gerektiğini, muvazaalı olarak kurulan … şirketinin üçüncü kişilerle olan ticari ilişkisinin bilirkişi tarafından incelenmediğini, tanık anlatımlarının müvekkilinin iddialarını doğruladığını, müvekkilinin ziynet eşyalarının şirketin kurulması sırasında kullanıldığını, ortak olunan şirkete ilişkin birçok aracın devredildiğini, şirket ortakları arasındaki boşanma davası devam ederken mal kaçırmak kastıyla … firmasının kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kar payı alacağı, mahrum kalınan kar ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı … şirketi genel kurul kararı, davalı şirketlerin ana sözleşmesi, Kayseri 3. Aile Mahkemesinin … Karar sayılı karar sureti, ticaret sicil gazetesi suretleri, davalı … şirketi kurumlar vergisi beyannameleri, davalı … firmasının 2014, 2015, 2016 yılları kurumlar vergisi beyannameleri, davalı … şirketi mizan ve BA BS formları, yargılama aşamasında iktisadi ve idari bilimler fakültesi öğretim üyesi, hukukçu, iktisadi ve idari bilimler fakültesi öğretim üyesi bilirkişiden alınan 13/03/2018 tarihli kök, 12/09/2018 tarihli ek rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında tanıklar dinlenmiştir.
Davacı yan, ortağı olduğu davalı … şirketinden kar payı alacağı bulunduğunu, davalı şirketler arasında organik bağ olduğunu, şirketler arasında yapılan muvazaalı işlemler sonucu mahrum kaldığı kar bulunduğunu, zarara uğradığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davalı … şirketi yönünden davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı … şirketi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporunda, davalı … şirketinin yapılan genel kurullarında kar dağıtımına ilişkin karar alınmadığı, davacının TTK’nun 519.maddesi uyarınca hesaplanan kar payını isteyebileceği, bu miktarın 3.175,00 TL olduğu, davalı … şirketinin diğer davalı şirketten 2017 yılı sonu itibarıyla 146.354,20 TL alacağı bulunduğu, davacının davalı şirketler arasında organik bağı bulunduğu, buna bağlı olarak … şirketi müşteri portföyü ve mal varlığının aktarıldığı iddiasının kar payıyla ilgisinin olmayacağı, şirketler arasındaki ticari ilişkide örtülü transfer fiyatlandırması bulunması halinde bunun kar payı almada etkili olacağı, bu hususun uzmanlık alanlarında olmadığı, 2010 yılında diğer ortak …’nun 55.000,00 TL ödenmeyen sermaye borcunun bulunduğu tespit edilmiş, ek raporda ise, davalı … şirketinin … şirketinden 2014, 2015, 2016’da 640.480,00 TL bedelli mal aldığı, 2014 ve 2015 yıllarında davalı … şirketine 52.739,00 TL bedelli mal sattığı, BA BS formlarında alış satış yapılan ürünlerle bunların fiyatlarının bulunmadığı belirtilmiştir.
Taraflar arasında davacının davalı … şirketinin ortağı olduğu, davacıya şirket tarafından herhangi bir kar payı ödenmediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının davalı … şirketinden kar payı talep edip edemeyeceği, kar payı talep edebilecek ise miktarı, davalı şirketler arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, muvazaalı işlem yapılıp yapılmadığı, davacının bu nedenle mahrum kaldığı kar ve uğradığı zarar bulunup bulunmadığı, var ise miktarları hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, TTK’nun 616/1-e maddesi uyarınca kar payı dağıtımı hakkında karar vermek genel kurulun devredilemez yetkisi içerisindedir. Somut olayda ise, davacının ortağı olduğu davalı … şirketi genel kurulunda kar payı dağıtımına ilişkin alınan herhangi bir karar bulunmadığı gibi, davacının dava tarihinden önce kar payı ödenmesine ilişkin ortağı olduğu davalı şirkete herhangi bir başvuru yaptığına ilişkin bir bilgi ve belgede dosyaya sunulmamıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporundaki kar payı hesaplama yöntemi de, şirket kar miktarının üzerinde olan sermaye miktarı üzerinden hesaplama yapıldığından davacı lehinedir.
Bu durumda mahkemece davalı şirket defterleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadan düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle hüküm kurulması isabetsiz ise de, kar payı dağıtımına ilişkin şirket genel kurul kararı bulunmadığı, davacının kar payı ödenmesine dair şirkete bir başvurusunun olmadığı gözetildiğinde anılan eksikliğin sonuca bir etkisi bulunmadığından bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Öte yandan hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen heyette muhasebeci yer almakta olup, davacı vekilinin bilirkişi heyetinde mali müşavir bulunmadığına yönelik istinaf itirazı dosya içeriğine uygun değildir.
Davacı yan davalı şirketler arasında muvazaalı işlem yapıldığı, organik bağ bulunduğu, bu nedenle kar mahrumiyeti olduğu ve zarara uğradığına yönelik iddiada bulunmuştur. Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerden davalı … şirketinin %5 hissesinin davacıya, %95 hissesinin ise davacının eşi olan dava dışı …’ya ait olduğu, davalı … şirketinin ortağının ise dava dışı … olduğu anlaşılmıştır. İşbu davada ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, muvazaalı işlem yapıldığını usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür. Dava dosyasına ise, davacının bu yönde sunduğu somut bir delil bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının mahrum kaldığı kar ve uğradığı zarara yönelik iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/04/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.