Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/612 E. 2021/571 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

…..
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI …..
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ :19/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/05/2021

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı olarak icra takibi başlattığını, bonoda lehtar olarak gözüken kişiye müvekkilinin böyle bir senet vermediğini, bankaya hiçbir borcu bulunmadığını, bononun başka bir kişi tarafından doldurulduğunu, müvekkilinin oğlunun davalı bankadan kullandığı krediye kefil olduğunu, kullanılan kredinin ödendiğini, müvekkilinin bilgisi haricinde asıl borçlunun yeniden kredi çektiğini, takip konusu bononun 2013 yılında ilk kredi çekilirken sadece bu kredi için müvekkilinden alındığını, kredi ödenince bononun hükümsüz hale geldiğini, davalının kötü niyetli olarak bonoyu doldurarak işleme koyduğunu, müvekkilinin eş muvafakatinin usulüne uygun olarak alınmadığını, boş senet imzaladığını müvekkilinin bilmediğini, davalının takip konusu bonoyu ne şekilde ciro aldığını ispatlamak zorunda olduğunu, takip konusu bononun 25.000,00 TL bedelli olmasına rağmen takip talebinde asıl alacağın 24.000,00 TL olarak gösterildiğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli bulunduğu, davacının dava dışı borçlunun davalı bankadan kullandığı krediye müteselsil kefil olduğu, davacının kullanılacak krediler nedeniyle dava konusu 25.000,00 TL. bedelli bonoyu davalı bankaya verdiği, davacının senedin boş olarak verildiği, sonradan doldurulduğu iddialarını yazılı delille ispatlamasının gerektiği, bu yönde yazılı bir delilin davacı tarafından sunulmadığı, dava konusu senedin üçüncü kişinin kullandığı kredi borcunun ödenmesi amacıyla davalı bankaya verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bonoda keşideci olarak müvekkilinin adının ve imzasının yer aldığını, ödeme emrinde ise bono keşidecisinin … … olarak belirtildiğini, müvekkilinin bankaya borcu bulunmadığını, bonoda birden fazla kişinin yazısının bulunduğunu, müvekkilinden başka bir konu için ya da beyaza imza alınarak üzerinin bono metni ile doldurulmasının söz konusu olabileceğini, bononun tarafları ile davalı arasında bonodaki şekilde ilişki kurulmadığını, dava dışı oğlunun davalı bankadan kullandığı krediye kefil olunduğunu, kredinin ödendiğini, müvekkilinden habersiz tekrar kredi çekildiğini, ilk kredi çekilirken müvekkilinden sözleşmenin eki niteliğinde alınan boş bononun doldurulup icra takibi başlatıldığını, ilk kredi ödendiğinde bononun hükümsüz hale geldiğini, bankaların bilançolarında senet alma yetkilerinin bulunmadığını, eş muvafakatinin usulsüz alındığını, kefaletin geçersiz olduğunu, takipteki asıl alacak miktarı ile bono bedelinin örtüşmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; bonoya dayalı başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takip dosyası, bono sureti, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 31/12/2018 tarihli bilirkişi raporu, genel kredi sözleşmesi sureti, kredi açılış belgeleri, istinaf aşamasında alınan 23/02/2021 tarihli ek rapor, kredi hesap hareketleri, hesap kat ihtarı dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün …. sayılı icra takip dosyası ile davalı alacaklı banka tarafından davacı borçlu ve dava dışı diğer borçlular aleyhine senetten kaynaklanan 24.000,00 TL asıl, 130,00 TL işlemiş reeskont faiz, 72,00 TL %0,03 komisyon olmak üzere toplam 24.202,00 TL alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
İcra takip dayanağı senedin 24/09/2013 tanzim, 07/09/2018 vade tarihli borçlu … … tarafından … … lehine 25.000,00 TL bedel ile düzenlendiği, senedin sırasıyla lehtar … …, … … tarafından davalıya ciro dildiği, davalı bankanın senedin yetkili hamili olduğu anlaşılmıştır.
Dava dışı … … ile davalı banka arasında 24/09/2013 tarihli, 20.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup, davalının sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporunda, davacının senedin teminat amaçlı ve sonradan doldurulduğunu ispat yükü altında bulunduğu, davalı bankanın genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan toplam 18.700,00 TL rotatif ve taksitli kredileri takip hesabına aktardığı yönünden kanaat bildirilmiştir.
İstinaf aşamasında alınan bilirkişi ek raporunda, dava konusu takip dayanağı senedin bankada yerinde yapılan incelemede 24/09/2013 tarihinde munzam senet olarak kayda girdiği, dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredi nedeniyle bankanın takip tarihi itibarıyla 18.902,00 TL alacağı bulunduğu, dava tarihi itibarıyla toplam borç miktarının toplam 23.174,64 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı yan davalı banka tarafından başlatılan icra takibine konu senedin teminat senedi olduğunu, senedin teminat olarak verildiği kredinin ödendiğini, bononun kötüniyetli olarak doldurulup işleme konulduğunu, bankaya borç bulunmadığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacının senedin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yazılı delil ile ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında icra takibine dayanak senedin davacı borçlu … … tarafından düzenlenerek dava dışı lehtar ile başlayan ciro zinciri sonucu davalı bankaya verildiği, senedin kambiyo senedi vasfını taşıdığı, davalı bankanın yetkili hamil olduğu, dava dışı kredi borçlusu ile davalı banka arasında ayrıca akdedilen genel kredi sözleşmesi bulunduğu, davacının sözleşmede müteselsil kefil olduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, icra takibine dayanak senedin davalı banka tarafından anlaşmaya aykırı doldurulup doldurulmadığı, senedin davacının müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin teminatı olup olmadığı, senet teminat senedi ise davacının dava tarihi itibarıyla genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, davacının dava konusu icra takibi ile talep edilen alacaktan sorumlu olup olmadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; dava konusu icra takibine dayanak senet kambiyo senedine ilişkin unsurları taşımakta olup, kambiyo senedi vasfına haizdir. Senedin teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasını ileri süren davacı işbu iddialarını yazılı delil ile ispat yükü altındadır.
Davalı bankanın dava konusu takip dayanağı senedin teminat senedi olduğuna ilişkin açık bir kabulü bulunmamaktadır. İstinaf aşamasında alınan bilirkişi ek raporu ile senedin banka kayıtlarında munzam senet olarak kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durumda takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu ve anlaşmaya aykırı doldurulduğunu davacı yan usulüne uygun deliller ile ispatlayamamıştır.
Dava konusu icra takibinde talep edilen alacak miktarı toplam 24.202,00 TL, senet bedeli ise 25.000,00 TL’dir. Takipte talep edilen alacak miktarı ile senet bedelinin farklı olması tek başına senedin genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğu sonucunu doğurmayacaktır.
Öte yandan işbu dava konusu icra takibi senede dayalı olarak yapılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere senet, davacının, senedin müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğunu usulüne uygun delillerle ispatlayamadığından genel kredi sözleşmesinde yer alan davacı kefaletinin geçerli olup olmadığının değerlendirilmesinin sonuca bir etkisi bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca takip dayanağı senedin kambiyo senedi vasfında bulunduğu, sebepten mücerret olduğu, davacının senedin teminat senedi olduğunu ve sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğunu usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, istinaf aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile senedin banka kayıtlarında teminat senedi olarak kaydının bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararının bir kısım gerekçe yönünden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin gerekçe yönünden KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2019 tarih ve…. Karar sayılı kararının gerekçe yönünden KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Alınması gerekli olan 59,30 TL karar ilam harcından peşin alınan 413,31 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 354,01 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)1-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcı ile 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı toplamı 165,70 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
2-İlk derece mahkemesi kararının gerekçe yönünden kaldırıldığı gözetilerek davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında birden fazla duruşma açılmış ise de kararın gerekçe yönünden kaldırıldığı gözetilerek davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair davacı vekilinin yokluğunda ve davalı vekilinin yüzüne karşı, uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/04/2021

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.