Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/528 E. 2021/402 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : …
KARAR NO : …

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2018
NUMARASI : ….
…..

DAVA : …. …
DAVA TARİHİ : 14/01/2014
KARAR TARİHİ : 17/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2021

Taraflar arasındaki limited şirket hisse payının iptali, tespit, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davacılar … ve … yönünden kısmen kabulüne, davacı …’ın davasının feragat nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar … ve … vekili ile … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı ….yayınlanan ilanla unvanını …. olarak değiştirildiğini, şirket sermayesinin toplam 8.000 hisse karşılığı 200.000,00 TL olarak belirlendiğini, 4.000 hisseye karşılık olan 100.000,00 TL’nin ortaklardan …’a, diğer 4.000 hisseye karşılık olan 100.000,00 TL’sinin ise diğer ortak…’e ait olduğunu, müvekkili …’ın sahibi olduğu 4.000 paydan 3.600 payı ayırarak 02/07/2002 tarihli ve ortaklar kurulu kararı ile …’a devrettiğini, …’ın 02/07/2002 tarihli inanç sözleşmesi vasfına haiz belgeyi imzaladığını,
Bu devir işleminden yaklaşık 2 yıl sonra 22/04/2004 tarihinde …’ın sahip olduğu 3.600 paya isabet eden hisseyi … 4. Noterliği’nin 22/04/2004 tarih ve …. Sözleşmesi ile …’e devrettiğini, …’in de 22/04/2004 tarihli inanç sözleşmesi vasfına haiz belgeyi imzaladığını
…’ın kalan 400 payı … 4. Noterliği’nin 17/09/2004 tarih ve …..sözleşmesi ile …’a devrederek şirket ortaklığından ayrıldığını, bu işlemlerden ayrı olarak o dönem şirkette ayrı 4.000 payla yarı hissedar sahibi olan…’in hisselerini davalılardan …’e istenildiğinde bedelsiz olarak iade edilmek üzere … 4. Noterliği’nin 09/04/2004 tarih ve ….yevmiye numarası ile devrettiğini, davalı …’in ise inanç sözleşmesi niteliğindeki belgedeki kabul ve taahhüdüne tümüyle aykırı bir biçimde, sahip olduğu 4.000 paydan 2.320 paya isabet eden 58.000,00 TL bedelli kısmı … 4. Noterliği’nin 24/06/2004 tarih ve… yevmiye no’lu sözleşmesi ile …’e, sahip olduğu 4.000 paydan 1.600 paya isabet eden 40.0000,00 TL bedelli kısmı … 4. Noterliği’nin 28/06/2004 tarih ve…. yevmiye no’lu sözleşmesi ile …’a, sahip olduğu 4.000 paydan 80 paya isabet eden 2.000,00 TL bedelli kısmı … 4. Noterliği’nin 24/06/2004 tarih ve…. yevmiye no’lu sözleşmesi ile …’a devrettiğini, böylece şirketin % 50 hissesinin tamamının … tarafından imzalanan inanç sözleşmesindeki kabul ve taahhüde aykırı olarak devredildiğini, yapılan bu işlemlere ilişkin ….’nin 28/06/2004 tarih ve …. sayılı ortaklar kurulu kararının mevcut olduğunu, söz konusu devir sonucu …’in 148.000 sermaye karşılığı …. payı olduğunu davalı … …’in bu hisseleri devir yoluna giderek; 5920 paydan 160 paya isabet eden 4.000,00 TL bedelli kısmı … 4. Noterliği’nin 25/10/2005 tarih ve…yevmiye no’lu sözleşme ile … İlgaz’a (1964 doğumlu), 5.920 paydan 1.600 paya isabet eden 40.000,00 TL bedelli kısmı … 4. Noterliği’nin 25/10/2005 tarih ve … yevmiye no’lu sözleşme ile … .’a (1972 doğumlu) devrettiğini, bu devre ilişkin ….’nin 24/10/2005 tarih ve 5 sayılı ortaklar kurulu kararının bulunduğunu, …’in sahip olduğu 4.160 paya isabet eden 104.000,00 TL bedelli kısmı … 4. Noterliği’nin 01/05/2007 tarih ve …. yevmiye no’lu sözleşme ile davalılardan …’a devrettiğini ve …’ın ….’nin 01/05/2007 tarih ve 9 no’lu ortaklar kurulu kararı ile …’in ortaklıktan ayrıldığı, hisseleri devralan …’ın şirket müdürü olarak münferiden atacağı imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığını ve ahzu kabz yetkisinin de verildiğini, … ile … arasında akrabalık bağı bulunduğunu ve bu devir işleminin muvazaalı olduğunu, söz konusu devirle …’in inanç sözleşmesinde kabul ettiği taahhütlere aykırı davrandığını, bu nedenle sorumluluğunun bulunduğunu, diğer taraftan …’den 1.600 payı devralan …’ın da … 4. Noterliği’nin 08/05/2006 tarih ve … yevmiye no’lu sözleşme ile sahibi olduğu 1.600 paya isabet eden 40.000,00 TL bedelli kısmı davalılardan …’a devrettiğini, bu devre ilişkin ….’nin 04/05/2006 tarih ve 7 sayılı ortaklar kurulu kararının bulunduğunu, müvekkili …’ın ise 17/09/2004 tarihinde …’a devrettiği 400 payı 28/03/2011 tarihinde geri alarak şirketin % 5 ortağı haline geldiğini, tüm devir işlemlerinden sonra şirketin ortaklık durumunun; … 4.160 pay karşılığı %52 hisse, … (1964 doğumlu) 160 pay karşılığı % 2 hisse, … (1972 doğumlu) 1.600 pay karşılığı % 20 hisse, … 1.600 pay karşılığı %20 hisse, … 80 pay karşılığı % 1 hisse, müvekkili … 400 pay karşılığı % 5 hisse şeklinde olduğunu, …’ın % 50 hissesini …’a devretmesi, …’ın kendisine devrolan hisseleri …’e devretmesi ve diğer ortak…’in de kendine ait % 50 hisseyi …’e devretmesinin davanın temelini oluşturan 3 adet inançlı işlem olduğunu, yapılan devir işlemleri ile … ve …’in söz konusu yükümlülüklerini ve sözleşme içeriğini doğrudan ihlal ettiklerini, diğer davalılar … (1964 doğumlu), … (1972 doğumlu), … ve …’ın yapılan devir işlemleri sonucu hisselerin son sahibi olarak yasal davalı olduklarını, sözleşmeye aykırı devir işlemlerinin iptali kararı verilmesi halinde sahip oldukları hisselerin değişeceğinin aşikar olduğunu, diğer davalı …’ın ise inanç sözleşmesi gereği kendisine devredilmesi gereken pay oranının % 25’e isabet etmesi gerektiğini bildiği halde sözleşmeye aykırı olarak ve kasıtlı bir biçimde % 52 hisseyi devraldığı için doğrudan sorumluluğu bulunduğunu,
… 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. sayılı dosyasıyla (bozmadan önce ….. şirket eski ortaklarından … tarafından hem …’a yapılan pay devrine, hem de verilen müdürlük yetkisine ilişkin olarak bu ortaklar kurulu kararının iptalinin talep edildiğini ve aynı davada …’a ait şirket hisselerinin devrinin tedbiren önlenmesi, …’ın müdürlük yetkisinin tedbiren kaldırılarak şirkete kayyım atanmasının da talep edildiğini, aynı gerekçelerle şirket ortaklarından … (1972 doğumlu) hakkında da … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dosyası ile dava açıldığını ve bu iki davanın birleştirilerek aynı dosya üzerinden hükme bağlandığını, birleşen davada … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu davacı …’ın davayı açtıktan sonra şirket hissesini devrederek davacı sıfatını yitirmesi sebebiyle … açısından sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacı … yönünden ise davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiğini, kararın temyiz edildiğini,
Yargıtay tarafından dosyanın kısmen bozma kararı verilerek gönderildiğini, bozma kararı üzerine davalı vekili tarafından karar düzeltme yoluna gidildiğini, Yargıtay’ca bu talebin reddedildiğini, mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulü ile ortaklar kurulunun 01/05/2007 tarihli …’in 4.160 pay karşılığı olan 104.000,00 TL tutarındaki hissesini …’a devretmesine dair alınan kararın yok hükmünde olduğunun tespitine, aynı toplantıda şirket müdürlüğüne …’ın seçilmesi yönündeki kararın iptaline yönelik talebin reddine dair verilen mahkemenin önceki kararına ilişkin bölüm bozma konusu yapılmayarak kesinleşmiş bulunduğundan bu konuda tekrar karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini ve bu kararın 05/12/2013 tarihinde kendilerine tebliğ olduğunu ve henüz kesinleşmediğini,
İş bu bozma kararıyla birlikte …’den …’a geçen 4.160 pay karşılığı % 52 hissenin devrini içeren ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespit edildiğini ve davalı …’ın şirket içinde herhangi bir ortaklığının kalmadığını
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dosyasıyla … (1972 doğumlu) ve … adına, … ve …. aleyhine açılan davada …’a yapılan pay devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğu ve şirketin ticari faaliyetleri ile akıbeti de göz önünde bulundurularak … 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen…. sayılı karar kesinleşinceye kadar Mahkemece re’sen belirlenecek başka bir şirket ortağının da … ile birlikte şirket müdürü sıfatıyla tedbiren temsil ve yönetime yetkili kılınması, bu talebin reddi halinde yine mahkemece re’sen belirlenecek üçüncü bir kişinin tedbiren şirkete kayyım olarak atanmasının talep edildiğini, açılan davada tensip tutanağında davalılardan …’a ait şirket hisseleri üzerine tedbir konulmasına karar verildiğini, tedbir tarihinin 16/12/2013 olduğunu, davalı vekilinin tedbir kararına itiraz dilekçesiyle birlikte mahkemece yapılan değerlendirme sonucu açılan davanın yine şirket müdürünün azli ve şirkete kayyım atanmasına ilişkin … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verildiğini, bu davada … hakkında hisse devrinin engellenmesi amacıyla verilen tedbir kararı verilmişken … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… sayılı kararının davalı vekilince temyiz edilmemesi nedeniyle 20/12/2013 tarihinde kesinleştiğini, kararın kesinleşmesiyle …’den …’a yapılan 4.160 payın devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının yok hükmündeyken davalı …’ın şirket yönetim kurulu tarafından onaylanmış bir ortaklığının kalmadığını, ancak …’de bulunan 4.160 paya isabet eden 104.000,00 TL bedelli kısım için …’a yapılan devre ilişkin … 4. Noterliğinin 01/05/2007 tarih ve…yevmiye no’lu sözleşmenin hukuken geçerliliğini koruduğunu, 16/12/2013 tarihinde davalı …’a ait şirket hisse…..no’lu şirket müdürü kararıyla; …’in şirket paylarını … 2. Noterliği’nin 23/12/2013 tarih ve …. yevmiye no’lu sözleşme ile ortak dışı şahsa devrettiğini bildirmesi üzerine olağanüstü ortaklar kurulu toplantısının 17/01/2014 tarihinde saat 14.30’da şirket merkezinde yapılmasına ve şirket müdürü kararının Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına ve ortaklara iadeli taahhütlü mektupla duyurulmasına karar verildiğini, alınan kararda …’in payları ortak dışı bir şahsa devrettiğini, ancak bu şahsın kim olduğunun açıklanmadığını,…. sayılı kararın kesinleşmesiyle …’in ortaklığının yeniden Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil ettirildiğini, sonrasında ise kendisine ait hisseleri yeni bir hisse devri sözleşmesi ile …’a devrettiğini, bu toplantıda da yenilenen bu hisse devir sözleşmesinin ortaklar kurulunun onayından geçirileceğini, …’in diğer davalı …’a yapılan 4.160 paya karşılık % 52 hissesinin devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının yok hükmünde sayılması ve … 4. Noterliği’nin 01/05/2007 tarih ve …. yevmiye no’lu hisse devir sözleşmesi hukuken geçerli olduğu halde üzerine yeni bir hisse devir sözleşmesi yaparak pay devir işleminin yinelendiğini, yani davalı … …’in inançlı işlem sonucu yedine geçen 5.920 payın ….payını yeniden aynı davalı …’a devrederek kötü niyetini ortaya koyduğunu, inançlı sözleşme gereği % 25’er payla devretmesi gereken 4.160 payın tamamını kasıtlı ve kötü niyetli olarak …’a devrettiğini ve sözleşme hükmünü açıkça ve kasıtlı olarak yeniden ihlal ettiğini,
17/01/2014 tarihinde yapılacak ortaklar kurulu toplantısında noterden yinelenmiş hisse devrinin onaylanması halinde …’ın yasaya açıkça aykırı olarak bugün itibariyle 4.160 hisse payı ve % 52 hisseyle şirketin büyük ortağı ve aynı zamanda yetkili şirket müdürü olacağını, imzalanan her üç sözleşmede de lehine devri taahhüt edilen % 25 hisse yani 1.900 pay olması gerekirken, … taraf olduğu inanç sözleşmesinde bu payı bilmesine rağmen kendisinin bizzat ve tümüyle kötü niyetli olarak sözleşme hükümlerinin doğrudan ihlal edilmesine sebebiyet verdiğini ve bu ihlali yineleyerek kendisine devri gerekenden fazla hisseyi uhdesine alarak şirketin başına geçmeyi istediğini ve bu nedenle de kötü niyetli davalı …’ın da doğrudan sorumluluğunun bulunduğunu,
Davalı …’ın halasının kızı olan davalı … …’in, … adına hareket ederek … Şti.’nin de ortağı olduğunu, gerçekte …’in …’ın sekreteri olarak onun kontrolünde çalıştığını ve …’ın hakkında açılan birçok icra takibi nedeniyle alacaklılardan mal kaçırmak ve malları gizlemek amacıyla kendi kontrolü altında olan bu kişi ile birçok muvazaalı işlem gerçekleştirdiğini ve …’in bu ticari faaliyetleri gerçekleştirebilecek ekonomik gücünün bulunmadığını, aynı şekilde başlangıçta hisseleri istenildiğinde iade etmek üzere devralan …’ın da …’ın akrabası olduğunu ve bu kişi üzerinden banka hesapları açılarak menkul ve gayrimenkul mallar edindiğini, kendisinin şirket dışındaki şahsi işleri ve diğer başka işleri için işlemleri kendi yapmak yerine kendisinden … 4. Noterliği’nin 27/03/2002 tarih ve …yevmiye numaralı vekaleti aldığını ve bu vekalet ile esasında …’ın başka işleri için daha önceden verilmiş olduğunu ve bu vekaletin alınış amacından saptırılarak … tarafından kötüye kullanılarak davaya konu şirket hisselerinin devri kendi işçisi ve akrabası olan … üzerine geçirildiğini, …’ın bu durumdan sonradan haberdar olduğunu, …’ın açıkça kötü niyetli davranarak hem aileye yakın kişileri zor durumda bıraktığını, hem de ailevi ilişkileri çıkmaza soktuğunu,
…, mahkemece verilen ortaklar kurulu kararının yok hükmünde sayılmasına dair aleyhinde olan kararı kötü niyetli olarak ticaret siciline tescil ettirdiğini, ortak hareket ettikleri …’e dönen hisselerinde bu defa mükerrer bir noter satış sözleşmesi ile tekrar …’a hileli olarak satıldığını, …’ın kendi kontrolünde olan …’e ekonomik çıkar sağlayarak ve baskı kurarak bu işlemleri kolayca yaptırdığını ve inançlı temlik belgelerinin iddialarını tamamen doğrular ve davayı ispat eder nitelikte olduğunu,
Yapılan işlemlerin bir bütün halinde değerlendirilmesi halinde …’ın ailevi ilişkileri ve güven unsurlarını kötüye kullanarak şirkete neredeyse sahip konuma geldiğini ve şirket devamlı olarak para kazanmasına ve kâr etmesine rağmen müdürlüğü de elinde bulundurduğu ve henüz verilmiş bir kayyım kararı da bulunmadığı için şirketin diğer ortaklarının kar paylarını alamadıklarını ve zor durumda kaldıklarını,
İnançlı işlemlerdeki yükümlülüklerin yerine getirilmesi halinde; müvekkillerden …’ın kendi 400 pay hissesi ile birlikte 2.300 pay sahibi, …’ın 1.900 pay sahibi, …’ın 1.900 pay sahibi olması gerekirken, …’ın 400 pay sahibi, diğer davacıların ise şirket ortağı dahi olmadıklarını, bu şekilde davacılara ait olması gereken 5.700 payın diğer davalılara devrine ilişkin işlemlerin iptaline ve müvekkillerine adına tescil edilmesi gerektiğini, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde 5.700 paya isabet eden 142.500,00 TL’nin sahip olunan paylara göre davalılardan tahsilini istediklerini,
Şirket sermayesinin 200.000,00 TL karşılığı 8.000 pay olarak belirlenmiş olsa da bu değerin nominal olduğunu ve bugün itibariyle hisselerin rayiç değerinin sermaye bedelinin çok üzerinde olduğunu, bu aşamada hisse değerlerinin bugün itibariyle rayiç değerinin bir bilirkişi marifetiyle tespit edilerek hesaplanması, buna göre bu paylara isabet eden rayiç hisse bedellerinin kendilerine ödenmesi gerektiğini iddia ederek;
Davalılardan … üzerine kayıtlı olan 4.160 pay hukuka aykırı şekilde diğer davalı …’a noterde yapılan hisse satış sözleşmesiyle devredilmiş olduğundan ve bu satış işlemi 17/01/2014 tarihinde yapılacak olağan üstü ortaklar kurulu toplantısında ortaklar kurulunun onayıyla tamamlanacağından, öncelikle resmi olarak … üzerine kayıtlı olan 4.160 pay karşılığı % 52 hisse için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, şirket pay sahipleri ve ortaklarının bugün itibariyle üzerlerine kayıtlı olan hisseleri iyi niyetli 3. kişilere devretme ihtimali bulunduğundan şirket hisselerinin devrinin önlenmesi amacıyla davalılardan … (1964 doğumlu) üzerine kayıtlı 160 pay karşılığı % 2 hisse üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesine, terditli olarak imzalanan inanç sözleşmeleri ve davalı …’la diğer davalı … … arasındaki muvazaalı ilişki gereği müvekkili …’a devredilmesi gereken 1.900 pay, müvekkil …’a devredilmesi gereken 1.900 pay, müvekkili …’a devredilmesi gereken 1.900 pay olmak üzere 5.700 paya isabet eden şirket pay devir işlemlerinin iptaline, bu talebin reddi halinde, HMK’nın 107 uyarınca alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırılmak üzere 5.700 paya isabet eden sermaye değeri olan 142.500,00 TL’nin nominal değerden rayiç değere devrilmesine, hesaplanan rayiç değerin devir tarihi olan 22/04/2004 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte devir aldıkları hisse paylarına göre davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 25/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 142.500,00 TL olarak talep ettikleri miktarı ıslah ederek 305.000,00 TL’ye çıkartmıştır.
Davacılar vekili 16/10/2018 tarihli ve 26/11/2019 tarihli dilekçesinde, müvekkili …’ın eşi … ile birlikte şirkette toplam 480 hisseleri bulunduğu, eksik hisse miktarının 2.300 – 480 = 1.820 adet olması nedeniyle davalı … ile davalı … (1964 doğumlu) adına kayıtlı olan toplam 1.820 adet hissenin iptali ile bu hisselerin davacı …’a ait olduğunun tespitine, müvekkili …’ın şirkette hissesinin bulunmadığını, eşi … (1972 doğumlu) 1.600 hissesi bulunması nedeniyle 300 hisse açığı bulunduğundan davalı davalı … ile davalı … (1964 doğumlu) adına kayıtlı olan toplam 300 adet hissenin hissenin iptali ile bu hisselerin davacı …’a ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı … ve … vekili cevap dilekçelerinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı iddialarının yazılı delille ispatı gerektiğini, bu nedenle davada tanık dinletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, kazandırıcı işlemden sonra düzenlenen bir sözleşmenin inanç sözleşmesi olarak kabulünün mümkün olmadığını, inanç konusu 3. kişiye devredilen, inanılanın elinden çıkmış ise tazminat talebine ilişkin dava hakkının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve tazminat taleplerinde muhatabın inanılanlar olduğunu, bu nedenle müvekkillerinden tazminat talep edilemeyeceğini, inanılan ile üçüncü kişi muvazaalı bir sözleşme yapmışlar ise inananın sözleşmenin geçersizliği iddiası ile dava açabileceğini, yani …’in gerçek pay sahibi olup muvazaalı olarak payını …’a devrettiğinin iddia olunması gerektiğini, diğer davalı … açısından da aynı durumun söz konusu olduğunu, davacıların …’in inanılan olduğu iddiasında olduklarını, yani iddiaların muvazaalı işlem iddiası olmayıp inanç sözleşmesinin bilindiği iddiası olduğunu, davacılar tarafından delil olarak sunulan şirket paylarının devrine dair sözleşmelerin …’nın 520 maddesinde tanımlanan anlamda resmi devir sözleşmeleri olduğunu ve payların devrinin şirket Genel Kurul Kararlarıyla kabul edilerek tescil ve ilan edildiğini, davacıların dayandıkları başlangıçta imzalandığı iddia olan 3 belgenin pay devir sözleşmesi olarak değerlendirilemeyeceğini, bu belgelerin pay devir vaadi sözleşmesi olarak değerlendirilebilmesi için her iki tarafın imzasını içermesi ve imzaların noter tarafından tasdik edilmesi gerektiğini, bu yönden söz konusu belgelerin yasal bir geçerliliğinin olmadığını, davacıların …’a ait 4.000 payın devrinde ayrı bir inançlı işlem iddiasına, …’e ait 4.000 payın devrinde ayrı bir inançlı işlem iddiasına dayanmadığını, …’ın 4000 adet payının 3600 adedini 02/07/2002 tarih 4. Noter …. yevmiye numaralı sözleşme ile …’a devrettiğini ve aynı gün ortaklar kurulu kararı ile pay devrinin kabul edildiğini, davacıların sundukları … imzası taşıyan 02/07/2002 tarihli belge ile bu devir işleminin inançlı işlem olduğunu, aslında …’a devredilen payların 900’er pay olarak …, …, … ve …’a ait olduğunu iddia ettiklerini, 02/07/2002 tarihli bu belgenin taraflar arasında yargıya taşınan ihtilaflardan sonra 2013 yılı içerisinde davalı gösterildiğini ve kendisi tarafından sonradan imzalanan bu belgeyi kabul ile inançlı işlemin varlığını kabul edeceğinin varsayıldığını, ancak inançlı işlem sözleşmesinin hukuki ilişkinin tarafları arasında imzalanan ve her iki tarafın imzalarını içeren belge olduğu hususunun atlanıldığını, …’a devredilen payların inançlı işlem sonucu devredilen paylar olduğunu, bu inanç sözleşmesinin delilinin dayanak 02/07/2002 tarihli belge olmuş olması halinde bu belgelerde … ile inançlı işlemin tarafı olan…, … ve …’ın da imzalarının bulunması gerektiğini, bu kişilerin de inançlı işlemin tarafları olduğunu ve belgede bahsedilen payların sahibi olduklarını, söz konusu belgenin sonradan düzenlendiğini, inançlı işlemin yazılı belgesi olarak nitelendirilemeyeceğini, …’ın bu belge üzerindeki imzayı kabul etmesi halinde de sonucun değişmeyeceğini, ayrıca …’ın 2002 yılında atmış olduğu resmi evrak üzerindeki imza örneklerinin sunulacağını ve kriminolog incelemesi ile 02/07/2002 tarihli belgenin tarihini taşıdığı zamanda düzenlenmediğinin de anlaşılacağını, …’ın hisselerini 22/04/2004 tarihinde noter pay devri sözleşmesi ile …’e devrettiğini, davacıların bu pay devrinde inançlı işlem gereği yapılan bir pay devri olduğunu ve 22/04/2004 tarihli … tarafından imzalanan belgenin bunun dayanağı olduğunu iddia ettiklerini, işlemin taraflarının imzalarını taşımayan bir belgenin inançlı işlemin yazılı delili olarak kabul edilemez olduğunu, diğer taraftan …’in hiçbir zaman böyle bir beyanda bulunmadığını ve böyle bir belge imzalamadığını, … ile … arasındaki pay devrine ilişkin inançlı işlem iddiasına dayanak olarak sunulan belgenin düzmece olduğunu, …’in 4.160 payını …’a 01/05/2007 tarihinde devrettiğini, bu devrin aynı tarih ve 9 no’lu ortaklar kurulu kararı ile kabul edildiğini, söz konusu kararda inançlı işlem olduğunu iddia edenlerin eşlerinin imzalarının da bulunduğunu, bu devir işlemlerinden 4 yıl sonra pay devrinin iptaline ilişkin ortaklar kurulu kararının iptali davası açıldığını, mahkeme sonucu yasada aranan paydaş çoğunluğunun sağlanamadığı gerekçesi ile ortaklar kurulu kararının iptal edildiğini ve bu kararın kesinleşmesi üzerine yeniden pay sahibi olan …’in paylarını 23/12/2013 tarihinde … 2. Noterliği’nin … yevmiye no’lu noter sözleşmesi ile …’a devrettiğini ve 17/011/2014 tarihli ortaklar kurulu toplantısında pay devrinin kabul edildiğini, alınan kararın geçerli olduğunu, davacıların bahsettiği … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı tedbir kararı hem yasal dayanaklı olmadığını, hem de …’ın kesinleşen mahkeme kararı ile o tarihte pay sahibi olmadığını, müvekkili …’ın…. aile bireylerinden ayrı olarak 30 yıldır ticaretle uğraştığını, kendisine ve ailesine ait şirketleri olan, emlak ve inşaat işleri olan bir tacir olduğunu, ayrıca…’e ait iken …e devredilen 4.000 payın 1.000 pay hesabı ile …, …, … ve …’a ait olduğunun iddia olunduğunu, …’in gerçekten şirket paylarının sahibi olduğunu ve parasını alarak paylarını devrettiğini, pay devir öncesinde de diğer ortağı … ile mahkemelik olduğunu, …’den alınan 09/04/2004 tarihli belgenin de sonradan düzenlenen ve kurguyu tamamlamak üzere oluşturulmuş belge olduğunu, söz konusu belgenin inanç sözleşmesi olarak kabul edilebilmesi için tarafların imzalarını içermesi gerektiğini, …’in kendisine geçen 4.000 payın 2.320 adedini 24/06/2004 tarihinde …’e devrederken bu işlemde vekaleten aracılık edenin … olduğunu, …’in 1.600 payını 28/06/2004 tarihinde …’a devrederken de yine …’ın vekaleten hareket ettiğini, …’in …’den aldığı 2.320 payın 1.600 payını… eşi …’a, 80 payını … eşi …’a devrettiğini, bu paydaşların davaya dahil edilmediğini, davacıların toplam 5.700 pay yönünden iptal talebinde bulunduklarını, davalı şirket ortaklarının … 4160 pay, davalı … 160 pay olmak üzere 4.320 paya sahip olduklarını, 1.900 payın …’a ait olduğu kabul edildiğine göre iptali istenebilecek davalı paylarının 2.420 adet olduğunu, davacıların eşlerine yapılan pay devirlerini ve …’in … ve daha sonra… eşi …’a pay devirlerini muvazaalı olarak nitelemez iken … tarafından …’e ve daha sonra davalı … ve …’a geçen payları muvazaalı ve iptali gereken devirler olarak hangi hukuki mülahaza ile nitelendirdiklerini, …’den …’e devredilen ve daha sonra dağılan 4.000 pay yönünden …’in neden davalı gösterildiğinin pay devir silsilesi incelendiğinde anlaşılacağını, sonuç itibariyle davanın kurgulanmış bir dava olduğunu, inançlı işlem iddiasına dayanak olarak sunulan 3 adet belgenin sonradan oluşturulduğunu, 22/04/2004 tarihli belgenin sahte olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili adına düzenlenen 22/04/2004 tarihli ve davacılar tarafından inanç sözleşmesi olarak nitelendirilen belge altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin hiçbir zaman davacılara böyle bir belge vermediğini, inançlı temlik sözleşmesi olarak adlandırılan belgenin bu vasıfları taşıması için her iki tarafın da imzasını taşıması gerektiğini, söz konusu belgede müvekkiline ait olmayan tek bir imza olduğunu, ayrıca tek taraflı irade beyanıyla sözleşme unsurlarının kurulamayacağını, söz konusu belgedeki imza müvekkiline ait olsa dahi bu belgenin 2004 yılında değil 2007 yılından sonraki bir tarihe ait olduğunu, inanç sözleşmesinin kazandırıcı işlemden sonra yapılmış ise bu sözleşmenin inanç sözleşmesi olmadığını, davacıların delil listesinde tanık deliline de dayandıklarını, davanın yazılı delille ispatı gerektiğini, bu nedenle tanık dinlenilmesine muvafakatlarının olmadığını, davacıların alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin 22/04/2004 tarihli inanç sözleşmesine aykırı hareket ettiği iddia edildiğini, ancak vekil edenin …’den aldığı 2.320 payın 1.600 payını davacı …’in eşi …’a, 80 payını davacı … eşi …’a devrettiğini, davacıların bu pay devirlerini o zaman doğru kabul etmesinin anlaşılamadığını, bu paydaşların halen ….’nin ortakları olduğunu, bu devir işleminin neden dava konusu yapılmadığını, müvekkilinin 5.920 paydan sadee 4.320 pay devri hakkında muvazaalı olarak inanç sözleşmesine aykırı kabul edilmesinin mantığı olmadığını, davacılara yapılan devirlerin doğru olduğunu ancak davacıların aralarının açık olduğu diğer kişilere yapılan devirlerinin yanlış olduğunu iddialarının asılsız ve gülünç olduğunu, aynı şekilde … ve …’a yapılan pay devirleri doğru kabul edilirken, … ve …’a geçen payları neden muvazaalı olarak nitelendirdiklerinin de anlaşılamadığını, 7 yıl boyunca bu devirleri doğru kabul edip sonradan müvekkiline dava açılmasının kötü niyetli olduğunu, davacıların dava dilekçesindeki beyanlarının savunma hakkını aştığını, davacıların temel aldıkları taslağın sataşma ve karalama niteliğinde olduğunu, hak ve özgürlüklerin amacından saptırılarak kişinin şahsiyet alanına müdahalenin iyi niyet kurallarına ters bir davranış olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacılar ile diğer davalıları uzun yıllardır tanıdığını, şirketin ilk kuruluşunun 2001 yılında … tarafından yapıldığını, kurulduğu anda şirketin % 50’şer payla … ve…’e ait olduğunu, kuruluşundan kısa süre sonra … ailesinin ekonomik sıkıntılar içine düşmesi sebebiyle …’ın sahip olduğu % 50 hisseye tekabül eden 4.000 payın 3.600’ünü … 4. Noterliği’nin 02/07/2002 tarih ve … yevmiye numaralı Hisse Devir Sözleşmesi ile kendisine devrettiğini, devraldığı hisselere karşılık bir bedel ödemediğini, sahip olduğu hisseleri talep edildiği anda şirketin gayri resmi ortağı olan …, …, … ve …’lara dört eşit oranda geri teslim etmeyi yazılı olarak taahhüt ettiğini, hisselere sahip olduğu süre içinde şirketin borçlanması halinde bu borçların …, …, … ve … tarafından kapatılacağını ve kendisinin sorumluluğunun bulunmayacağını, aralarında yapılan sözleşmenin bu şekilde olduğunu ve dosyaya sunulan 02/07/2002 tarihli yazılı belge altındaki imzanın kendisine ait olduğunu ve davacıların bu beyanlarını kabul ettiğini, ancak ….’nde …’dan devraldığı hisseler haricinde davalılardan …’ın yaşadığı bir takım ekonomik sıkıntılar nedeniyle şahsi nakit parasını kendi hesabına geçirdiğini, gayrimenkulleri tapuda kendisinin üzerine yaptığını, şirket ortaklıklarına da kendi üzerinden devam ettiğini, ….’nde olduğu gibi 2003 yılında … …Şti. adlı şirkette … ve … ile birlikte kendisinin emanetçi olarak şirket hisselerini kendi üzerlerinde tuttuklarını, üzerime geçirilen hem nakit para, hem gayrimenkuller hem de şirket hisseleri üzerinde tasarruf etmesi için …’a … 4. Noterliği’nin 27/03/2002 tarih ve … yevmiye no’lu özel vekaletnamesini verdiğini, … adına verdiği bu vekaletin üzerine geçirdiği nakit ve gayrimenkul mallar ile emaneten kendi üstünde duran …Şti. Şirketi hisselerine ilişkin olduğunu, …. ve burada sahip olduğu hisselerle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, buna rağmen davalı …’ın verdiği bu vekaleti kötüye kullanarak iyi niyetini suistimal ettiğini ve …’dan kendisine geçen 3.600 paya karşılık gelen hisseyi 2004 yılında bilgisi dışında diğer davalı … … üzerine geçirdiğini, …’in 2002 yılından 2008 yılına kadar davalı …’ın şirketlerinde çalıştığını bildiğini, aileyle arasındaki yakın dostluk ve güven ilişkisinin göz önünde tutulduğunda hisselere emaneten sahip olması ve aralarında yaptığı anlaşma gereği hisselere sahip olduğu süre içinde herhangi bir alacak veya borçtan sorumlu olmaması nedeniyle bugüne kadar şirket işleriyle ilgili bilgi istemediğini, bu nedenle yıllar önce yapılan devir işleminden bu dava dilekçesinin kendisine tebliğinden sonra haberdar olduğunu, …’a verdiği vekaletin kötü niyetle kullanıldığını ve kendisini zarara uğratarak üzerine kayıtlı olan şirket hisselerini bilgi ve iradesinin dışında akrabası olan …’e devrettiğini, …’a ait şirketlerden birinde çalıştığı ve yakın ilişki içinde olduklarını da bildiğini, vekalet ilişkisini kötüye kullanan davalı … ve bu ilişkinin kötüye kullanıldığını bilerek hisseleri devralan …’in hisse devrinden ve yapılan bu işlemlerden sorumlu olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacılar ile diğer davalıları uzun yıllardır tanıdığını, şirketin % 50’şer payla … ve…’e ait olduğunu, … ‘in sahip olduğu % 50 hisseye tekabül eden 4.000 payı 09/04/2004 tarihinde yapılan hisse devir işlemiye bedelsiz olarak kendisine devrettiğini, bu hisseleri devralmasındaki amacın … ailesinin o dönemde yaşadığı ekonomik sıkıntılar olduğunu, hisseleri devralırken herhangi bir bedele ödemediğine ilişkin iddianın doğru olduğunu, hisseleri devralırken imzaladığı 09/04/2004 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ve bu belgeyle devraldığı hisseleri şirketin ekonomik durumu düzeldiği anda veya talep edildiği takdirde yine bedel ödemeksizin 1/4’er payla …, …, … ve …’a devretmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu aşamadan sonra kendi üzerindeki hisseleri devretmesi için …’a vekaletname verdiğini, …’ın bu vekaletname ile üzerinde gözüken 4.000 payın 2.320’sini …’e, 1.600 payı …’a, 80 payı …’a devrettiğini, ancak devralanlar tarafından herhangi bir belge imzalanıp imzalanmadığı konusunda bilgi sahibi olmadığını, o dönemde hisseleri devralan …, … ve …’ın da yine şirketin ekonomik sıkıntıda bulunmuş olması nedeniyle bu hisseleri devraldıklarını, devraldıkları hisseleri yine 1/4 oranında …, …, … ve …’a iade etmeyi şifahi olarak kabul ettiklerini, ayrıca … ve …’in de kendisi ile birlikte … …Şti.’de ortaklıklarının bulunduğunu, her üçünün de belirli dönemlerde … ailesine ait şirketlerdeki hisseleri yazılı veya şifahi anlaşmalarla üzerlerinde tuttuklarını, kendisi, … ve …’in üzerindeki hisselerin bu tür anlaşmalarla devralındığını ve yine bu tür anlaşmalarla talep edilmesi halinde devredildiğini, kendisinin ….’ne ilişkin olarak imzaladığı belgedeki yükümlülüğü yerine getirerek talep edildiği üzere …’a verdiği vekaletle hisseleri geri verdiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; …’nin 8.000 pay karşılığı 200.000,00 TL sermayeli olarak kurulduğu ve 4.000 hissesi davacı …’a , 4.000 hissesi ise dava dışı…’e ait iken davacı …’un 3.600 payını dosya kapsamındaki belgeler ve özellikle tanık beyanlarına göre bedelsiz ve muvazaalı olarak 02/07/2002 tarihinde davalı …’a devrettiği, …’ın ise bu payı istendiği anda bedelsiz olarak eşit miktarda davacılar ile davalı …’a devredeceğini kabul ettiği, ancak davalı …’un 22/04/2004 tarihinde 3.600 payı … soyadlı taraflarla yakınlığı olan davalı … …’e devrettiği, davalı …’nın da tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere davalı … gibi istendiği anda payları … soyadlı kişilere iade edeceğine ilişkin kabulde bulunduğu, bu arada davacı …’un uhdesinde kalan 400 payı da 17/09/2004 tarihinde dava dışı …’a devrettiği, diğer 4.000 pay sahibi olan…’in de 09/04/2004 tarihinde davalılardan …’e payını devrettiği, davalı …’ın da 09/04/2004 tarihli düzenlediği belge ile bu payların eşit olarak davacılar ile davalı …’a ait olduğunu kabul ettiği, buna rağmen davalı …’ın taahhüdüne aykırı olarak 2.320 payını davalı … …’e, 1.600 payı …’a, 80 payı …’a devrettiği, bunu müteakip davalı … …’in 5.920 payını 160’ını davalı 1964 doğumlu …’a, 1.600 payını 1972 doğumlu …’a devrettiği, …’in kalan 4.160 payını da 2007 tarihinde davalı …’a devrettiği, bu arada 1.600 pay sahibi …’ın bu payını 08/05/2006 tarihinde …’a devrettiği, davacı …’ın ise …’a devrettiği 400 payı iade aldığı, tüm bu işlemler gözetildiğinde halen davalı …’ın 4.160 pay, 1964 doğumlu …’ın 160 pay, 1972 doğumlu …’ın 1.600 pay, davacı …’ın 400 pay, dava dışı …’ın 1.600 pay, yine dava dışı …’ın ise 80 pay itibarıyla söz konusu şirkette hissedar oldukları, dosya kapsamındaki toplanan belgeler ve tanık anlatımlarına göre söz konusu hisse devirlerinin bedelsiz ve gerçek şirket ortaklarını hacizlerden kurtarmak amacıyla muvazaalı olarak gerçekleştirildiği, devirlerden sonra … soyadlı tarafların fiili olarak şirketi yönetmeye devam ettikleri, hisse devirlerinin gerçekleştirildiği kişilerin şirketin gerçek ortaklarının yakınları olduğu ve bu kişilerin söz konusu muvazaalı devirlerin tarafı olduğu bu kapsamda söz konusu devirlerin bir kısım davacılar vekili …’in 26/11/2018 havale tarihli dilekçesinde ayrıntılı tablo ve açıklamaları ile belirttiği ve talepte bulunduğu üzere davanın davacılar … ve … yönünden kısmen kabulü ile, .. …Ltd.Şti’ndeki davalı 1964 doğumlu …’a ait 160 pay ile davalı …’a ait 4160 payın 1960 payının iptali ile iptaline karar verilen bu paylardan 1820 payın davacı …, 300 payının ise davacı …’a ait olduğunun tespitine, 2.200 payın davalı … uhdesinde bırakılmasına, davacı …. feragati nedeniyle de bu davacı yönünden ise davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
HMK’nın 66.maddesi gereğince mahkemenin fer’i müdahil talebini kabul etmesinin usule aykırı olduğunu, inanç sözleşmelerinde yazılı olmasının ispat koşulu olduğunu, tanıkla ispatın mümkün olmadığını,
İnanç sözleşmesinin inananla inanılanın karşılıklı hak ve borçlarını belirleyen inançlı işlemin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından kullanılma, yönetilme, inanana geri verme şartlarını içeren iki tarafa şahsi borç yükleyen sözleşme olduğunu, inanç sözleşmesinde tarafların sözleşmenin konusunun devri konusunda gerçek iradeleri mevcut olduğunu, bu nedenle yazılı belge ile ispatın zorunlu olduğunu, şayet inanç konusu şeyin iadesi istendiğinde inanç sözleşmesine aykırı olarak inanılanın elinde değilse iade talep edilemeyeceğini, ancak tazminat istenebileceğini, muvazaalı işlemin ise tarafların 3.kişileri aldatmak için gerçek durumu gizleyerek gerçek iradelerine uymayan ve aralarında geçerli olmayan bir hususta anlaşmalar hali olduğunu, muvazaalı işlem ile inançlı işlem arasında dış görünüşte bir benzerlikten söz edilebilir ise de, içeriğindeki temel farklılığın inançlı işlemlerde, muvazaada olduğu gibi 3.kişileri yanıltmak amacı bulunmadığını,
Dava konusu olayda pay devrine ilişkin 3 adet inanç sözleşmesi bulunduğu iddia edildiğini, limited şirket pay devrinin yazılı şekilde yapılması, imzaların noterde tasdik edilmiş olması ve şirket hakkında hüküm ifade edebilmesi için şirkete bildirilmesi ile pay defterine kaydedilmesinin zorunlu olduğunu, 6102 Sayılı …’da ise pay defterine kayıt zorunluluğunun kaldırıldığını, somut olayda pay devirlerinin anılan yasa hükmüne uygun düzenlenen resmi senetlerle yapıldığını ve davacı …, inançlı işlem iddiasını kabul eden … ve … ile müdahiller …, … ile …’nin katıldıkları ortaklar kurulu kararıyla kabul edilerek ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini,
Mahkemenin devirlerin haciz tehditi ile yapıldığı gerekçesinin doğru olmadığını, şirketin 25/01/2001 tarihinde 40 payla kurulduğunu, ilk ortaklarının 30 pay sahibi … … ile 10 pay sahibi … olduğunu, …’in payını 02/05/2011 tarihinde davalı …’a (1964) devrettiğini, … …’dının emanetçi olmadığını,
… ile …’in imzalarını kabul ettikleri inançlı belge olarak adlandırılan belgelerin …’ın feragat dilekçesinde açıklandığı gibi açılan davaya delil olarak sunulmak üzere sonradan düzenlendiğini,
22/04/2004 tarihli belgede …’in imzasını kabul etmediğini, söz konusu belgeler kapsamında yapılan devirlerin muvazaadan ari olarak taahhüt edildiğini ve bedelinin nakden ödendiği hususunun ortaklar kurulu kararıyla da kabul edildiğini,
Davanın tek hedefinin müvekkillerindeki payların iptal edilmesi olduğunu, davacıların bu davayı açarken müvekkilleri ile birlikte pay satın alan eşleri üzerindeki paylarını görmezden gelerek tüm taleplerini müvekkillerine yöneltmiş olduğunu, … ve …’ın kabul ettikleri belgelerin her zaman düzenlenmesi mümkün adi nitelikte belge niteliği taşıdığını, bu belgelerin olsa olsa sadece kabul eden … ve … aleyhinde delil olabileceğini, müvekkillerinin paylarını gerçek mahiyetleri olan inanılanlardan satın alan …’dan satın aldıklarını, davacıların … ile … arasında yapılan 2.320 pay hakkında bir inanç belgesi varlığını iddia etmediklerini, …’tan satın alınan pay hakkında iddia olunan belgedeki imzanın sahte olduğunu,
İnançlı işlem iddiasının ilk defa davalı …’ın 2007 senesinde diğer davalı …’dan satın aldığı 4.160 payın şirket ortaklarından 1972 doğumlu …’in açtığı dava sonunda iptalinden sonra tekrar satın aldığı 17/01/2014 tarihli toplantıda ortaya çıktığını, …’ın söz konusu toplantıya katılmadığını, inanç iddiasında da bulunmadığını, bu iddiayı davacının eşleri olan müdahiller …, … ve…’nin dile getirdiğini, ancak bu davayı onların açmadığını,
Davacılar paylarının toplamı 4.320 pay olan üstelik bunun da 1.900 adedinin de …’ya ait olduğunu kabul ettikleri halde müvekkillerinden 5.920 pay talep etmelerinin iddialarının gerçek dışı olduğunu gösterdiğini, davacıların… eşi 1972 doğumlu …, davacı … eşi … ve… eşi …’dan hiçbir talepte bulunmayarak davayı sadece müvekkilleri aleyhine açtığını, yapılan hesabın içinden çıkılamaması üzerine bu pay sahiplerinin usule aykırı şekilde mahkemece müdahale taleplerinin kabulüne karar verildiğini,
…’un 3.600 payı …’un …’dan satın aldığı payla ilgili 02/07/2002 tarihli ve 14 sayılı ortaklar kurulu kararındaki imzasıyla aynı tarihli inanç sözleşmesindeki (belgedeki) imza arasında çıplak gözle bile anlaşılan bariz farklılık bulunduğunu, bunun da aynı tarihi taşıyan belgelerin aynı zamanda düzenlenmediğinin en bariz delili olduğunu, bu yönde alınan uzman raporların bu hususu doğruladığını,
Resmi nitelik taşıyan 02/07/2002 tarihli ortaklar kurulu kararı, diğeri aynı tarihi taşıyan adi nitelikte her zaman düzenlenmesi mümkün ve bu dava açılıncaya kadar hiç ortaya çıkarılmayan 2 belge söz konusu olduğunu, mahkeme kanalında bu belgelerin hiç tartışılmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … vekili vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
HMK’nın 140/3.maddesine aykırı şekilde ve davacının talebi aşılarak karar verildiğini, mahkemenin ön incelemede taraflar arasındaki uyuşmazlığın inançlı işleme aykırı davranılıp davranılmadığı, bu kapsamda davacıların talebinde haklı olup olmadığı noktası olduğu halde mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın hisse devirlerinin muvazaalı olup olmadığı şeklinde değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu,
Mahkemenin tanık beyanına itibar etmesinin ve hükme esas almasının mümkün olmadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın inançlı işleme dayandığını, bu nedenle davanın yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, ayrıca inançlı işlem varsa muvazaanın olamayacağını,
Mahkemece, ikinci tanık listesinde belirtilen tanıkların dinlendiğini, mahkemece dinlenen tanıkların ayrıca muvazaa konusunda değil inançlı işlem konusunda tanıklık yaptıklarını, gerekçeli kararda belirtilen ekonomik sıkıntılara ilişkin olarak dosya kapsamında herhangi bir tanık bulunmadığını,
Müvekkilinde…’dan …’ın vekaletini devrettiği 3.600 pay, …’den …’ın vekaleten devrettiği 2.320 pay olmak üzere toplam 5.920 pay olduğunu, … tarafından 09/04/2004 tarihli….. Sözleşmesi olduğu iddia edilmesine rağmen …’in hisselerin devreden davacı …’ın söz konusu inanç sözleşmesine aykırı şekilde neden sadece 1.600 payı kayınvalidesi …’a ve 80 payı annesi …’a devrettiğinin anlaşılamadığını, kendi payı 1.900 pay olduğu iddia edildiğini, …’e pay devrederken inanç sözleşmesinin niçin dikkate alınmadığını , …’ın daha sonra söz konusu belgelerden haberi olmadığını, şirketteki şu andaki pay durumunun gerçeği yansıttığını beyan ederek davadan feragat ettiğini, beyandan da anlaşılacağı üzere inançlı işlem belgelerinin sonradan düzenlediğini, …’ın beyan ve ikrar ettiğini,
… tarafından müvekkiline devredilen 22/04/2004 tarihinde alındığı iddia edilen inançlı belge yönünden ise …’ın 20/02/2014 tarihli cevap dilekçesinde davalı …’ın verdiği özel vekaleti kötüye kullanarak iyi niyetini suistimal ederek …’dan kendisine geçen 3.600 paya karşılık gelen hisseyi 2004 yılında kendisinin bilgisi dışında diğer davalı … …’in üzerine geçirdiği yönünde beyanı bulunduğunu, eğer hisselerinden …’ın haberi yoksa ve … …’ın bilgisi dışında bu payları devretmişse 22/04/2004 tarihli belgeyi müvekkili …’den kimin aldığını, bu belgenin davacılar tarafından bu dava için hazırlandığı belge olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili istinaf başvurularına karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalılar … ve … ile … vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; muvazaa hukuksal nedenine dayalı limited şirket hisse payının iptali ile davacılar adına tespiti, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
02/07/2002 tarihli “Belge”nin incelenmesinde; “….’nin ortağı ve akrabalık bağı olan …’dan 3.600 paya isabet eden 90.000,00 TL bedelle satın aldığı, şirkette resmi olarak gözüktüğü, devir ve hisse alımı işlemlerinin bedelsiz olduğu, bu hisseleri alırken herhangi bir bedel ödemediğ, satın almış olduğu hisseleri diledikleri zaman bu şirketin 4 ortağı olarak bildiği …, …, … ve …’a eşit oranlarda devir ve teslim edeceği, bu devir sırasında herhangi bir bedel talep etmeyeceği, şirketin herhangi bir borcundan kendisinin sorumlu olmayacağı, tüm sorumluluğun …, …, … ve …’a ait olduğunu kabul ve beyan ettiği”, belgenin … imzalı olduğu,
22/04/2004 tarihli “Belge”nin incelenmesinde; “Akrabaları olan ve % 25 hissedarlıkları olan…, …, … ve …’ın bazı ekonomik sıkıntılar nedeniyle resmi kayıt ve ortaklık paylarını üzerlerine resmi olarak tescil ettirmedikleri, … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı ….’nin yine akrabaları olan …’dan … 4. Noterliği’nin 22/04/2004 tarih ve …. yevmiye sayılı 3600 paya karşılık 90.000,00 TL bedelli pay devri sözleşmesi yaptığı, bu payları diledikleri zaman…, …, … ve …’a eşit oranlarda bedelsiz olarak devretmek üzere bedelsiz olarak devraldığı, şirketi borçlandıracak herhangi bir işlem yapmayacağı, bu şirketin herhangi bir borcundan sorumlu olmadığı, herhangi bir borç çıkar ise bu borçtan şirketin sahibi olan 4 kişinin sorumlu olduğunu kabul taahhüt ve beyan ettiği”, belgenin … imzalı olduğu,
09/04/2004 tarihli “Belge”nin incelenmesinde; “….’nin 4.000 paya isabet eden 100.000,00 TL bedelli paylarını …, …, …, …’ın istekleri üzerine herhangi bir bedel ödemeksizin … 4. Noterliği’nin 09/04/2004 tarih ve …. yevmiye no’lu … ile…’den devraldığını,
Yukarıda belirttiğim şekilde her ne kadar şirkette resmi ortak olarak gözükse de devir almış olduğu hissenin sahiplerini eşit oranda …, ….. ve …’a ait olduğunu,
İşbu hisseleri yukarıda bahsi geçen kişilerin ekonomik sıkıntılar çekmesi nedeniyle tarafı üzerinde resmiyet kazandığını, ekonomik olarak durumlar düzeldiği veya diledikleri zaman herhangi bir bedel talep etmeksizin hisseleri eşit oranda bu kişilere devir ve teslim edeceğini, şirketin hiçbir borcundan sorumlu olmayacağını kabul, taahhüt ve beyan ettiği”, belgenin … imzalı olduğu, anlaşılmıştır.
Dava dışı ….’nin ticaret sicil özetinin incelenmesinde; şirketin 14/07/2000 tarihinde sicile tescil edildiği, halen …’ın şirkette 1.600, … 400, …’ın 4.160, …’ın 1.600 (1972 doğumlu), …’ın 80, … (1964 doğumlu)’ın 160 payının bulunduğu belirtilmiştir.
…Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden 07/04/2016 tarihinde alınan raporda özetle; 09/04/2004 tarihli, 22/04/2004 tarihli ve 02/07/2002 tarihli belgelerde mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanıma gelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından söz konusu belgelerde zaman birimleri açısından tespite gidilemediği, ayrıca 22/04/2004 tarihli belgede … adına atılı imzanın teşhise götürecek önemli karakteristik materyal içermeyen, karalama tarzında, tersimi basit, takribi kolay olması nedeniyle söz konusu imzanın …’in eli ürünü olup olmadığı hususunun tespit edilemediği,
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … yer olmadığına dair karar dosyasının örneğinin incelenmesinde; müştekilerinin …, …, …, şüphelisinin … olup, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan ötürü yapılan soruşturmada müştekiler ile şüpheli arasındaki ihtilafın şirketler hukukundan kaynaklanan hukuki ihtilaf olduğu belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği, müştekilerin itirazı üzerine … Sulh Ceza Hakimliğinin 11/12/2014 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, bu dosyadan alınan Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Genel Müdürlüğünden alınan el yazısı ve imza incelemesine ilişkin 02/10/2014 tarihli raporda tetkike konu 22/04/2004 tarihli … adına atılı belge başlıklı belgede … adına atılı bulunan imza ile …’in mukayese imzaları arasında bir karşılaştırma yapılması sonucu inceleme konusu imzanın kişilere atfedilebilecek nitelikte yeterli kaligrafik unsurları ihtiva etmeyen basit tersimli imza olması sebebiyle söz konusu imzanın adı geçen şahsın elinden çıkıp çıkmadığı hususunda herhangi bir kanaate varılamadığı bildirilmiştir.
Davacı … tarafından 04/08/2015 havale tarihli dilekçe ile …’deki payın kendisinin almış olduğu vekalet ile …’ın da belirttiği şekilde bilgisi dahilinde gerek …’a gerek annesi…’ye gerekse de …’e devrettiğini, devrettiği kişiler ile ne kendi arasında ne …, ne de başka bir kimse arasında bu payları daha sonra aile fertlerine devredeceklerine dair konuşmanın hiçbir zaman olmadığını, bunun haricinde ne kendisinin ne de davacıların ne de başkasının şirketten alacağı başka bir payın olmadığı belirtilerek açılan davadan feragat ettiğini ve herhangi bir hak talep etmediğini beyan ettiği,
02/11/2016 tarihli dilekçesi ile de; mahkemeye sunmuş olduğu 27/10/2015 tarihli dilekçe içeriğinin gerçek iradesini yansıtmadığını ağabeyi …’ın kendi talep ve beyanları olduğunu, …’ın kendisini kandırdığını, ayrıca sinirsel ruhsal sorunları bulunduğunu, tedavi gördüğünü, sağlığına kavuştuğunu, bu nedenle hisseleri üzerindeki haklarının devam ettiğini belirtmiştir.
…, …, …, … tarafından verilen 12/06/2018 tarihli fer’i müdahillik dilekçesinde özetle; ….’nde hissedar konumunda bulunduklarını, hissedar konumunda bulunmalarına sebep ya da bu konumlarından doğan devir işlemlerinin bedelsiz olarak gerçekleştirildiğini, şirketin bir aile şirketi olduğunu, yapılan tüm devirlerin asıl hissedarların altında bulunduğu haciz tehdidi sebebiyle yapıldığını, bazı dönemlerde şirket hissedarı olarak şirkette bir kısım yetkilere sahip olmuşlarsa da şirket yönetiminde asli bir görevlerinin mevcut olmadığını, şirket yönetiminin asıl hissedarlar olan …, … ve … tarafından yürütüldüğünü beyan edilerek müdahale talebinde bulunulduğu, mahkemece 28/11/2018 tarihli oturumda 1972 doğumlu …, … ve …’ın hukuki durumları dava sonucu etkilenebileceğinden, davacı yanında davaya müdahil olarak kabullerine karar verildiği anlaşılmıştır.
….17/01/2017 tarihli raporunda özetle; davaya konu inançlı sözleşmelerdeki şirketin beher hisse değeri (rayiç değerle) 2.143,41 TL olduğunu, 3.800 adet hisseye isabet eden sermaye değerinin 8.144.958,00 TL olduğunu, davacının dava dilekçesinde ayrıca ticari faiz talebinde bulunduğunu, ancak hisse değerleri rayiç bedel ile hesaplandığından faiz hesabı yapılamadığı belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı … tarafından davalı …’a devredilen 3.600 pay yönünden davalı … tarafından imzalanan 02/07/2002 tarihli belge ile dava dışı… tarafından davalı …’e devredilen 4.000 pay karşılığı davalı … tarafından imzalanan 09/04/2004 tarihli belge ve davalı … adına davalı …’ın vekaleten diğer davalı … …’e devredilen 3.600 pay karşılığı davalı … … tarafından imzalanan 22/04/2004 tarihli belgenin muvazaaya dayalı işlemler veya inançlı işlemler olup olmadığı, söz konusu belgelerin sonradan düzenlenip düzenlenmediği, bu hususun sözleşmenin geçerliliğine etkisinin bulunup bulunmadığı, 22/04/2004 tarihli belgedeki imzanın davalı … …’e ait olup olmadığı, bu belgenin davalı … … yönünden bağlayıcılığı bulunup bulunmadığı ve davalı … ile davalı … … arasındaki muvazaalı ilişkiler nedeniyle davaya konu payların iptalinin gerekip gerekmediği, söz konusu payların davacılara ait olup olmadığının tespiti, bu taleplerin kabul görmemesi halinde davaya konu payların sermaye değerinin nominal değerden rayiç değere çevrilmesi ile hesaplanan rayiç değerin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi yargılaması sırasında davalılardan … cevap dilekçesinde ve 05/05/2015 tarihli celsede; 02/07/2002 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu, söz konusu hisseleri bedelsiz olarak devraldığını, davalı …’a vermiş olduğu genel vekaletname kapsamında kendisinin bilgisi ve haberi olmadan bu hisselerin yine diğer davalı tarafların akrabası ve davalılardan …’ın yanında çalışan …’e bedelsiz olarak devredildiğini beyan ederek muvazaa ilişkisini kabullendiği,
Yine ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında davalılardan … cevap dilekçesinde ve 05/05/2015 tarihli celsede; 09/04/2004 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu, söz konusu hisseleri bedelsiz olarak devraldığını, davalı …’a vermiş olduğu genel vekaletname kapsamında bu hisselerden 2.320 payın davalı tarafların akrabası ve davalılardan …’ın yanında çalışan …’e ve diğer davalılara bedelsiz olarak devredildiğini beyan ederek muvazaa ilişkisini kabullendiği görülmüştür.
Somut olaya gelince, dava dışı …’nin ticaret sicil özeti ve tüm dosya kapsamına göre 8.000 pay karşılığı 200.000,00 TL sermayeli olarak kurulduğu, 4.000 payın davacı …’a, 4.000 payın ise dava dışı…’e ait olduğu, davacı …’ın 02/07/2002 tarihinde dosyadaki tüm bilgi belgeler, dinlenen tanık anlatımları ve 02/07/2002 tarihli … imzalı belge ile 3.600 payını bedelsiz ve muvazaalı olarak davalılardan …’a devredildiği, davalı …’ın da devir aldığı 3.600 payı istendiği anda bedelsiz olarak eşit miktarda davacılar ile davalı …’a devredeceğini kabul ve taahhüt ettiği, ancak davalı …’ın da bulunan bu payın 22/04/2004 tarihinde davacılar ile davalı …’ın halasının kızı ve yeğeni olan …’e yine davalı …’ın davalı …’dan almış olduğu genel vekaletname kullanılarak devredildiği, her ne kadar davalı … … tarafından 22/04/2004 tarihli belgedeki imza kendisine ait olmadığı iddia edilmiş ve yapılan incelemede de söz konusu belgedeki imzanın davalı … …’in eli ürünü olduğu tespit edilememiş ise de, dosya kapsamında dinlenen tüm tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere, davalı … …’in söz konusu hisseleri istendiği anda bedelsiz olarak iade etmeyi kabul ettiği, dava dışı şirketin diğer ortağı olan…’de bulunan payın ise 09/04/2004 tarihinde davalılardan …’e devredildiği, davalı …’in de 09/04/2004 tarihli düzenlediği belge ile bu payların eşit olarak davacılar ile davalı …’a ait olduğunu kabul ederek bahsi geçen kişilerin ekonomik sıkıntı çekmesi nedeniyle tarafı üzerinde resmiyet kazandığını, hisseleri tarafların ekonomik durumları düzeldiğinde veya diledikleri zaman herhangi bir bedel talep etmeden hisseleri eşit oranda bu kişilere devir ve teslim edeceğini kabul ve taahhüt etmesine rağmen, davalı …’in bu taahhüdüne aykırı şekilde 2.320 payını davalı … …’e, 1.600 payı …’a, 80 payını …’a devrettiği, davalı … …’in her iki devir sonucu şirketteki payının 5.920 olduğu, davalı … …’in bu paydan 160’ını davalılardan 1964 doğumlu …’a, 1.600 payını davalılardan 1972 doğumlu …’a devrettiği, davalı … …’in kalan 4.160 payını ise 2007 yılında davalı …’a devrettiği, dava dışı …’ın da kendisine devredilen 1.600 payı 08/05/2006 tarihinde …’a devrettiği, dava dışı şirkette halen davalı …’ın 4.160 pay, davalılardan 1964 doğumlu …’ın 160 pay, davalılardan 1972 doğumlu …’ın 1600 pay, davacı …’ın 400 pay, dava dışı …’ın 1.600 pay, yine dava dışı …’ın ise 80 payının bulunduğu, yukarıda da izah edildiği üzere dava dışı şirketteki hisse devirlerinin dosya kapsamı ve dinlenen tüm tanık anlatımlarına göre, davacılar ile davalı …’ın ekonomik sıkıntılar çekmesi nedeniyle dava dışı şirketin gerçek ortaklarını hacizlerden kurtarmak amacıyla bedelsiz olarak yapıldığı, yapılan bu devir işlemlerinin muvazaalı olarak gerçekleştirildiği, bir kısım davacı ile davalı …’ın dava dışı şirketin görünürdeki ortaklarından aldıkları genel vekaletname ile fiili olarak şirketi yönetmeye devam ettikleri, hisse ve devirlerinin yapıldığı kişilerin ise, dava dışı şirketin gerçek ortaklarının akraba ve yakınları olduğu gibi davaya konu muvazaalı devirlerinde tarafı bulunduğu anlaşıldığından açılan davanın davacılar … ve … yönünden kısmen kabulü ile …. Şirketindeki davalı 1964 doğumlu …’a ait 160 pay ile davalı …’a ait 4.160 payın 1.960 payının iptali ile iptaline karar verilen bu paylardan 1.820 payın davacı …, 300 payının ise davacı …’a ait olduğunun tespitine, 2.200 payın davalı … uhdesinde bırakılmasına, davacı … . feragati nedeniylede bu davacı yönünden ise davanın reddine yönelik verilen ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde HMK’nın 140/3.maddesine aykırı şekilde ve davacının talebinin aşılarak karar verildiği iddia edilmiş ise de, hukuki nitelendirme hakime ait olup, dosya kapsamına göre de yapılan ön inceleme duruşmasında mahkemece söz konusu belgelerin inançlı işlem olup olmadığı, söz konusu belgelerin sonradan düzenlenip düzenlenmediği, sonradan düzenlenmiş ise yapılan işlemde etkisinin bulunup bulunmadığı ve davalı … ve davalı … … arasındaki muvazaalı işlemlerden ötürü yapılan hisse devirlerinin iptalinin gerekip gerekmediğinin tespit edildiği, ön inceleme duruşmasına katılan davalıların uyuşmazlık tespitine aynen katıldığı gibi ilk derece mahkemesince de yargılama sonucu söz konusu işlemlerin inançlı işlem olmadığı (Özellikle 02/07/2002 tarihli ve 09/04/2004 tarihli belgelerin), muvazaalı işlemler olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmakla buna yönelik istinaf itirazına itibar edilmemiştir.
Ayrıca HMK’nın 66.maddesi gereğince 3.kişinin davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla tahkikat sona erinceye kadar fer’i müdahil olarak davada yer alması mümkün olup, fer’i müdahil talebinde bulunan kişilerinde dava dışı şirketin ortağı olması gözetildiğinde mahkemece fer’i müdahil talebinin kabulünde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmamaktadır.
Öte yandan, davalılar vekillerince ikinci tanık listesi sunulamayacağı ve inançlı işlem konusunda tanık dinlenemeyeceği iddia edilmiş ise de, davacı yanca sunulan dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı, tanık olarak …, …, … ve …’ın bildirildiği, 14/02/2017 tarihli ara karara istinaden verilen dilekçede ise …, …, … ve …’ın bildirilmiştir. Bilindiği üzere taraf muvazaası dışındaki diğer muvazaalı işlemler tanık dahil her türlü delille ispatı mümkün olup, ilk derece mahkemesince de tanıkların muvazaalı ilişki bulunup bulunmadığı hususlarında dinlenmiştir. Her ne kadar mahkemece dava dilekçesinde tanık olarak ismi belirtilmeyen … ile birlikte diğer tanıklar dinlenmiş ise de, dinlenen tanık …’ın beyanlarının ise diğer tanık beyanlarının tekrarından ibaret olduğu anlaşılmakla bu kısma yönelik davalıların istinaf başvurusuna da itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın davacılar … ve … yönünden kısmen kabulüne, davacı …’ın davasının feragat nedeniyle reddine yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalılar … ve … vekili ile … vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ve …’dan alınması gerekli olan 3.620,43 TL harçtan peşin alınan 905,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.715,33 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar … ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davalı … … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … …’den alınması gerekli olan 3.620,43 TL harçtan peşin alınan 905,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.715,33 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/03/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.