Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
…..
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2018
NUMARASI :…..
DAVA TARİHİ : 22/12/2017
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalıların icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin adreslerinin Kütahya olması nedeniyle davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, banka alacağına ilişkin 485.000,00 USD miktarlı … garantisi bulunduğunu, faiz oranının yüksek olduğunu, asıl borçluya müracaat edilmeden kefillere müracaat edilemeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi garanti fonunun %90 oranındaki kefaletiyle davalı asıl borçlu lehine 485.000,00 USD tutarlı teminat mektubunun dava dışı … A.Ş.’ye verildiği, teminat mektubunun 93.547,00 USD’lik kısmının dava dışı … A.Ş. tarafından davacıdan tahsil edildiği, bunun üzerine davacının hesabı kat ederek tazmin edilen kredinin ödenmesini talep ettiği, davalıların davacıya karşı sorumluluklarının doğduğu, davacının da söz konusu alacaklarını tahsil hakkının bulunduğu, bilirkişi raporu ile alacak miktarının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takibinde 338.342,49 TL asıl alacak, 13.856,66 TL faiz, 692,83 TL BSMV, 299,36 TL masraf olmak üzere toplam 353.191,34 TL alacağa yaptıkları itirazın iptali ile takibin bu bedel üzerinden devamına, devamına karar verilen asıl alacağın % 20’si oranındaki 67.668,49 TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; hukuki gerekçeye dayanılmadan davanın kabul edildiğini, bilirkişi raporu dikkate alındığında kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ile bilirkişi raporu düzenlendiğini, müvekkiller adına Osmangazi … A.Ş. tarafından bankaya yatırılan ödemelerin hesaplamada dikkate alınmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kısmen iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarı, Eskişehir 8. İcra Müdürlüğü’nün…. sayılı takip dosyası, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 24/07/2018 tarihli bilirkişi raporu, hesap özetleri, … ile davacı banka arasında akdedilen bila tarihli protokol, teminat mektubu tazmin talebi, teminat mektubu sureti, davacı tarafından …’ye gönderilen tazmin talep sureti, … tarafından yapılan ödemelere ilişkin ödeme dekontu, davalı asıl borçlu … … A.Ş.’nin ortaklarını gösterir ticaret sicil gazetesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Eskişehir 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/10952 sayılı takip dosya incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 357.976,18 TL nakit alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 20/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçluların 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 23/11/2017 tarihinde icra takibinde yer alan borca ve ferilerine, icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 22/12/2017 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise banka alacağına ilişkin … garantisi bulunduğunu, asıl borçluya müracaat edilmeden kefillere müracaat edilemeyeceğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenmiştir. Anılan rapor ile davalıların 14/10/2017 tarihinde temerrüte düştükleri, davacının takip tarihi itibarıyla davalılardan 338.342,49 TL asıl alacak, 13.856,66 TL işlemiş faiz, 692,83 TL BSMV, 299,36 TL masraf olmak üzere toplam 353.191,34 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin davacı banka ile davalı … … A.Ş. arasında 18/06/2015 tarihli 1.100.000,00 Usd limitli imzalandığı, 10/05/2017 tarihinde sözleşme limitinin 2.200.000,00 Usd’ye çıkarıldığı, diğer davalıların sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının yer aldığı, kefalet limitlerinin 2.200.000,00 Usd olduğu, davalılar … ve …’in davalı asıl borçlu şirketin ortakları olduğu, davalı …’in kefalete ilişkin eş rızasının bulunduğu, davalı kefillerin sözleşmede yer alan kefaletlerinin, kefalet tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından 11/10/2017 tarihli hesap kat ihtarnamesi düzenlenerek davalılardan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 341.559,39 TL alacağın derhal ödenmesinin talep edildiği, anılan ihtarnamenin davalılara 12/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların verilen atıfet süresinin sonunda 14/10/2017 tarihinde temerrüte düştükleri anlaşılmıştır.
Davacı ile davalılar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde dava dışı …’nin 02/06/2017 tarih ve 485.000,00 Usd limitli kefaleti bulunmakta olup, dava tarihinden sonra, 18/05/2018 tarihinde, dava dışı … tarafından davacı bankaya 1.494.586,00 TL ödenmiştir.
Taraflar arasında davacı banka ile davalı … … A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, diğer davalıların sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının yer aldığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından kredi hesabının kat edildiği, davalıların icra takibinde borcun tamamına ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmeleri üzerine işbu itirazın iptali davasının açıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı, yetkili icra müdürlüğünde icra takibi yapılmış olmasına ilişkin itirazın iptali dava koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği, dava tarihinden sonra … tarafından yapılan ödemenin infazda gözetilmesi gerekip gerekmediği, … kefaleti bulunan kısma ilişkin davacı bankanın icra takibi yapıp yapamayacağı, asıl borçluya müracaat edilmeden kefillere müracaat edilip edilemeyeceği, icra takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalılar vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde, davalılar dava konusu icra takibinde borcun yanı sıra icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz etmiştir. İtirazın iptali davalarında yetkili icra müdürlüğünde takip yapılması HMK’nun 114/2. maddesi hükmü uyarınca dava şartı niteliğinde olup, mahkemece İİK’nun 50/2. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekmektedir.
Davalılar icra takibine itirazlarında yetkili icra müdürlüğünün Kütahya İcra Müdürlüğü olduğunu ileri sürmüştür. Dava konusu icra takibine dayanak genel kredi sözleşmesinin 13.4. maddesinde Eskişehir mahkemeleri ve icra müdürlüklerinin yanı sıra sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yer, İstanbul mahkemeleri ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğu, kanunen yetkili kılınmış olan mahkeme ve icra dairelerinin de yetkili olduğu veya müşteriye ait mal ve değerlerin bulunduğu yerlerde ya da ilgili hesabın bulunduğu banka şubesinin yerleşim yerinde de banka tarafından yasal yollara başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan hükümden anlaşılacağı üzere Eskişehir mahkeme ve icra daireleri ile sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yer, İstanbul mahkemeleri ve icra müdürlükleri yetkili kılındığı gibi, aynı hükümde yetki sözleşmesinin genel mahkemelerin ve icra dairelerinin yetkisini ortadan kaldırmadığı da açıkça düzenlenmiştir. Bir başka anlatımla taraflar arasındaki yetki sözleşmesi münhasır yetkiyi içermemektedir. Yetkili mahkemeye ilişkin seçim hakkı davacıda olup, sözleşmede münhasır olarak belirlenmeyen Eskişehir icra müdürlüklerinde takip başlatılabileceği gibi sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu Kütahya icra müdürlüğünde ve genel yetkili icra müdürlüklerinde de takip başlatabilecektir. Davacı yan seçim hakkını sözleşmede münhasır olarak belirlenmeyen Eskişehir icra müdürlüğü olarak kullanmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece yetkili icra müdürlüğünde icra takibi yapılmasına ilişkin itirazın iptali dava şartı gerçekleştiği gözetilerek işin esasına girilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı banka tarafından düzenlenen hesap kat ihtarının usulüne uygun olarak davalı asıl borçlu ve kefillere tebliğ edildiği gözetildiğinde, TBK’nun 586. maddesinde düzenlenen takip koşulu da oluşmuştur.
Öte yandan, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenmiştir. Raporda takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan 338.342,49 TL asıl alacak, 13.856,66 TL işlemiş faiz, 692,83 TL BSMV, 299,36 TL masraf olmak üzere toplam 353.191,34 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Alınan rapor ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Davalılar vekilince istinaf aşamasında müvekkilleri adına dava dışı … A.Ş. tarafından bankaya yapılan ödemelerin hesaplamada dikkate alınmadığı ileri sürülmüştür. Ödeme borcu sona erdiren sebeplerden biri olup, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilecek ise de, istinaf dilekçesi ekinde anılan ödemeye ilişkin herhangi bir bilgi ve belge ibraz edilmediği gibi yargılama aşamasında da anılan hususa ilişkin herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Kaldı ki hükme esas alınan bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenmiştir. Bir başka anlatımla, banka kayıtlarına yansıyan herhangi bir ödemenin varlığı halinde banka kayıtlarında inceleme yapan bilirkişi bu durumu raporuna yansıtacaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan talep edebileceği alacak miktarının tespit edildiği gözetilerek bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Burada tartışılması gereken bir diğer husus, dava konusu icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı …’nin 485.000,00 Usd limitli kefaleti bulunmakta olup, … tarafından dava tarihinden sonra davalı bankaya 18/05/2018 tarihinde yaptığı 1.494.586,00 TL ödemenin infazda gözetilmesi gerekip gerekmediğidir.
Kural olarak dava tarihinden sonra, dava konusu icra takibi ile tahsili talep edilen alacağa yönelik yapılan ödemelerin infazda gözetilmesine ilişkin hüküm kurulması gerekir.
Dava dışı … ile davacı banka arasında akdedilen bila tarihli protokolün 4.3/3. maddesinde …’nin kredi verene karşı kefaletinin tazmininden doğan alacağı tamamen tahsil edilinceye kadar yararlanıcı ve kefiller aleyhine başlatılmış kanuni takibi sürdürmenin kredi verenin yükümlülüğünde bulunduğu düzenlenmiştir. Anılan hükümden anlaşılacağı üzere … tarafından ödeme yapıldıktan sonra da, kredi veren davacı banka tarafından başlatılan icra takibinin sürdürülmesi bankanın yükümlülüğüdür. Bu durumda … tarafından dava tarihinden sonra ödeme yapılmış ise de, bu ödeme kredi borçluları lehine yapılan bir ödeme vasfı taşımayıp banka ile … arasında akdedilen protokol kapsamında davacı banka … ödemesine ilişkin de alacağın tahsili için icra takibine devam etmekle yükümlü bulunduğundan dava tarihinden sonra yapılan … ödemesinin infazda gözetilmesi gerektiğine ilişkin hüküm kurulmamasında da bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 24.126,50 TL istinaf karar harcından peşin alınan 6.031,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.094,88 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/12/2021
….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.