Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/234 E. 2021/539 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 08/11/2018
NUMARASI : …
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 22/03/2017
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/05/2021

Taraflar arasındaki limited şirket genel kurul kararının iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … … … ile birlikte davalı şirketin iki ortağından biri olan müvekkilinin vekalet, diğer ortağın asaleten katılımı ile 13.03.2017 tarihinde şirket merkezinde gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısında alınan; hisse devreden ortağın oy kullanma hakkının bulunmamasına rağmen şirket ortağı … … … tarafından … … …’ye yapılan şirket hisse devrinin kabulüne ilişkin 3. Maddenin, şirket hesaplarının görüşülüp oylanmasına ilişkin 4/1. maddenin, şirket müdürünün 2016 yılı hesaplarından ibrası ile yeni müdür seçimine ilişkin 4/2. maddenin, kar dağıtıma ilişkin 5. Maddenin ve sermaye artırımı yapılmasına ilişkin 6. Maddenin kesin hükümsüzlüğünün tespitine, kesin hükümsüzlüğün saptanamaması halinde afaki iyi niyet kuralları ve yasalara aykırı olan bu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline isnat ettiği tüm eylemleri gerçekleştiren kişi olduğunu, bu hususları içerir davanın Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait .. Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu ve bu davanın konusunun, davacının şirkete ait hastaları kendi kliniğine ortaklığı sırasında yönlendirerek kazanç sağlamak suretiyle menfaat temini olduğunu, dava konusu yapılan genel kurul kararının iptalini talep etmenin hukuken mümkün olmadığı gibi iyi niyet kurallarıyla da bağdaşmadığını, davacının ortağı olduğu şirketin çekilmez hale gelmesi için elinden geleni yaptığını,davacının şirket ile aynı konuda ticari faaliyette bulunmasının gerek şirkete gerek şirket ortaklarına karşı imzaladığı sözleşmeye muhalif kendi nam ve hesabına kazanç sağlayan, bu yönüyle şirkete zarar veren yine bu yönün dışında da şirkete, şirket ortaklarına dava açarak şirket ortaklarını bezdirme gayretinde olduğunu, davacının yine kayyum atanması ve tedbir talepli davasının Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi ….Esas sayılı dosyası ile dava konusu yaptığını, bu davanın da birkaç ay öncesinde red ile sonuçlandığını ve davacının yeni bir dava gerekçesi yaratarak huzurdaki bu davayı açtığını, davacının şirketin iki ortaklı olmasını fırsat bilerek hisse devreden ortağı bu yönde oy kullanmayacağını beyan etmesi niyetlerini açıkça ortaya koyduğunu,zira hisseyi devreden ortak dışında davacının bütün her şeye hayır dediğini ve olumsuz oy kullandığını, yine davacının ibraya ilişkin şirket müdürünün oy kullanamayacağı yönündeki beyanlarını da kabul etmenin mümkün olmadığını, çünkü söz konusu ortaklığın iki kişiden oluştuğunu, bir diğer ortak olan kişinin hem ortak hem de şirket müdürü olduğunu, 2013 yılından bu güne kadar şirketin kapısından içeriye girmeyen davacının şirkete vermiş olduğu zararın hat safhada olduğunu gündemin 6. maddesindeki şirket sermayesinin artırılmasının herhangi bir rapor gerektirmeyecek kadar açık olduğunu, davalının kendi çıkar ve hesabına başka hastanelerde, kliniklerde ve kendi özel kliniğinde hasta kabul ettiğinin ve bu yol ile menfaat temin ettiği ve davalının müvekkil şirketin hastalarını ilk tedavi ve tanışma sonrasında buralara yönlendirdiğinin belgeleri ile ispat edildiğini, müvekkilinin basiretli bir yönetici olarak gerekli özen ve şirketin çıkarları doğrultusunda yöneticiliğini icra ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi heyet raporu ve toplanan tüm delillere göre; dava konusu olağan genel kurul toplantısında hisse devrinin kabulüne ilişkin alınan kararın TTK’nın 620. Maddesi gereği toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alındığı, davalı şirketin toplam 200 adet hissesinin 150 adet hisse çoğunluğu ile alınan kararın usul ve yasaya uygun olduğu, yine TTK’nın 619/1.maddesine göre ise, herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunan yöneticilerin ibrasına ilişkin kararda oy kullanmalarının mümkün olmadığı, somut olayda ise bilançonun onaylanmasının şirket müdürünün ibrası anlamına geldiği, toplantıda temsil edilen 200 paydan 150 payın aynı zamanda şirket müdürü olan …’ye ait olduğu, adı geçen şirket müdürünün bu suretle kendi ibrasında oy kullandığı anlaşılmakla, genel kurulun 4/1.maddesinin TTK. 622 maddesi yollamasıyla TTK. 447 maddesine aykırı olduğundan batıl işlem niteliğinde olduğunun tespit edildiği, bu suretle genel kurulun 4/2.maddesinin batıl olduğunu tespitine karar vermek gerektiği, gündemin 4/1.maddesinde alınan mali tablolar ve faaliyet raporlarının kabulü konusundaki kararın TTK. 424 maddesinde belirtilen müdürün ibrasının sağlayacak nitelikte karar olmadığından ayrıca ibra dışında bir sonuç doğurmayacağından iptaline gerek olmadığı, genel kurul 5. Maddesine gelince; karın ortaklara dağıtılması veya sermayeye eklenmesi kararı münhasıran genel kurulun yetkisinde olan bir karar olup, somut olayda kar dağıtımı veya karın sermayeye eklenmesi konusunda bir karar alınmadığı, kararın iptali, karın dağıtımı veya sermayeye eklenmesi sonucunu doğurmayacağından 5. maddenin iptali isteminin reddi gerektiği, son olarak genel kurulun 6. maddesi yönünden eldeki davada sermaye artırımının herhangi ekonomik ve mali bir gerekçesi açıklanmadığı ve faaliyet raporunda da böyle bir gerekten bahsedilmediği, şirketin 31.12.2016 ve 31.12.2017 tarihli bilançolarına bakıldığında şirketin herhangi bir ödeme güçlüğü ya da finansman sıkıntısı görülmediği, davalı şirketin 31.12.2016 tarihi itibarıyla mevcutlar + alacaklar toplamı birikmiş amortismanlar hariç = 2.620.837,79 TL, buna mukabil toplam borç tutarı 2.459.169,27 TL olup öz varlık tutarı 2.620.837,79 – 2.459.169,27 = 161.668,52 TL olduğu, 31.12.2017 tarihi itibarıyla mevcutlar + alacaklar tutarı birikmiş amortismanlar hariç: 3.061.474,62 TL, toplam borç 2.897.978,73 TL, özvarlık toplamı: 163.495,89 TL olup, alınan karara rağmen ortakların hiç biri artırılma konusunda karar alınan sermaye ile taahhüt ve ödemede bulunmadığı saptanmakla, artırılan miktarın hiç taahhüt ve ödemesi yapılmadığı bir durumda da normal faaliyetlerini sürdürmüş bir şirkette sermaye artırımına gidilmesinin mali ve ekonomik veya işletmesel gerekliliğini söylemek mümkün olmayacağı sabit olmakla, genel kurulun 6. maddesinde alınan sermaye artırım kararının yasada öngörülen usule uymadan ve herhangi bir ekonomik, mali ve işletmesel nedene dayanmadan alınması ve karardan sonra da alınan kararın uygulanmamış olması nedeniyle kararın hem yasaya aykırılığı hem de iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline davanın kısmen kabulü ile, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. saiciline kayıtlı davalı … Ltd. Şti.’nin 13/03/2017 tarihli genel kurulunun a)3. maddesinin iptali isteminin reddine, b)4/1. maddesinin iptali isteminin reddine, c)4/2. maddesinin batıl olduğunun tespitine, d)5. maddenin iptali isteminin reddine, e) 6. maddenin iptaline; f)davacı vekilinin tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçeli kararlarının 4. ve 5. sayfasında şirket müdürünün ibrasına dair maddenin batıl işlem niteliğinde olduğunu tespit ettiğini, bu tespitin hukuken kabulü mümkün olmadığını, zira huzurdaki dava konusu şirket 2 ortaktan oluştuğunu, mahkemenin tespit ettiği gerekçeyle şirket müdürünün ibrasını sağlamak hiçbir şekilde mümkün olamayacak bir hale taşıdığını, kaldı ki bu gündem maddesi ticaret sicil gazetesinde ilan edilmediğinden tamamlanmış bir karar niteliği de taşımadığını, bu nedenle mahkemenin gerekçesini kabul etmenin hukuken mümkün olmadığını, mahkemenin genel kurul kararının 6. maddesi sermaye arttırımı konusundaki hükmünü de kabul etmenin hukuken mümkün olmadığını, şöyle ki; dava konusu şirket kurulduğu gündeki sermaye ile ticari faaliyetlerini yürüttüğünü, bunun da şirketin ticari olarak büyümesinin önünde engel teşkil ettiğini, objektif iyi niyet kuralları çerçevesinde kar eden bir şirketin sermaye arttırımına gitmesinin ticari teamüllerin kaçınılmaz sonucu olduğunu, şirket müdürü hazırladığı raporla ve yapmayı ön gördükleri yatırımlarla sermaye arttırımını elzem olduğunu genel kurul toplantısında ortaya koymuşsa da şirket faaliyetlerine durdurmak şirket yönetimini zafiyete uğratmak için şirket menfaatine olsa dahi her konuda muhalefet şerhi koyan davacının bu konuda da muhalefet şerhini koyarak huzurdaki davayı açtığını, davacının iyi niyetli davranmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususların gözardı edildiğini, açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince davacının taleplerinin kabulüne dair kısımlarının ”ortadan kaldırılmasına” dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, 13.03.2017 tarihli limited şirket olağan genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı toplantıda alınan 3., 4.1, 4.2., 5. Ve 6. Maddelerin iptalini talep etmiş olup ilk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle ibraya ilişkin 4.2. Maddesinin batıl olduğunun tespitine ve sermaye artırımına ilişkin 6. Maddenin iptaline karar verilmiştir.
Bilindiği ve TTK’nın 445.maddesi hükmünde belirtildiği üzere; kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olup genel kurul kararlarına karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılabilir. TTK’nın 446. Maddesinin 1. Fıkrasının “a” bendinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin genel kurul kararının iptali istemiyle dava açabilecektir.
Öncelikle, dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı 13/03/2017 tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü sürede, 22.03.2017 tarihinde açılmış, TTK’nın 446/1. Maddesi gereği davacı ortak adına toplantıya katılan vekil …. usulüne uygun olarak hükümsüzlüğünü ve iptalini talep ettiği dava konusu genel kurul kararlarına karşı usulüne uygun olarak muhalefet şerhlerini sunmuştur.
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde davacı tarafından 15.04.2014 tarihinde davalı şirkete ve davalı şirket müdürü …. karşı şirket müdürünün azli davası açılmış olup mahkemece 30.03.2016 tarihli kararla davanın kabulü ile şirket müdürlüğünden azline karar verilmiş, hüküm henüz kesinleşmemiştir.
Davacı tarafından ayrıca Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde…. Esas sayılı dava dosyasında davalı … …’nın şirket ortaklığından çıkarılması istemiyle açılan dava ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dava dosyasında davalı şirket müdürü hakkında şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla açılan sorumluluk davası derdesttir.
Davalı vekilinin istinafı ilk derece mahkemesince ilamda yazılı gerekçeyle hükümsüzlüğünün tespitine karar verilen 13/03/2017 tarihli genel kurulda alınan 4/2. Maddesi ile iptaline karar verilen 6. Maddesine ilişkindir.
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelere özellikle davalı şirketin ticaret sicili kayıtlarına göre dava konusu limited şirket iki ortaklı olup davalı şirketin müdürü … … … toplantı tarihinde 150 adet paya, davacı ortak ise 50 adet paya sahiptir. Şirket müdürünün ibrasına ilişkin alınan karara davalı şirket müdürü ve ortağı olan … … … de katılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın limited şirketlerde oydan yoksunluğu düzenleyen 619/1. Maddesi gereği şirket müdürü ibrada kendi oylamasına katılamaz. O halde ilk derece mahkemesince emredici nitelikteki anılan madde hükmü gözetilerek kendi ibrasının oylamasına katılan davalı şirket müdürünün ibrasına ilişkin oy çokluğuyla alınan genel kurulun 4/2. Maddesinin hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebine itibar edilmemiştir.
Dava konusu genel kurulda alınan ve ilk derece mahkemesince iptaline karar verilen sermaye artırımına ilişkin karara gelince; Genel kurulda alınan … nolu karar ile; 20.000,00 TL olan şirket sermayesinin 1.000.000,00 TL’ye çıkarılması teklif edilmiş ve teklif davacının muhalefetine rağmen oy çokluğu ile kabul edilmiştir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’da sermaye artırılması ve azaltılmasına ilişkin alınan kararların tescili bir geçerlilik unsuru olarak aranmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 456/(3).maddesi uyarınca anonim şirketlerde sermaye artırımı genel kurul veya yönetim kurulu karar tarihinden itibaren 3 ay içerisinde tescil edilmediği takdirde genel kurul veya yönetim kurulu kararı ve alınmış ise izin geçersiz hale gelecek ve 6102 sayılı TTK’nın 345/(2).maddesi uygulanacaktır. Ayrıca ana sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararı yönetim kurulu tarafından şirket merkezinin ve şubelerinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil edilir. Diğer taraftan ilana bağlı hususlarda ilan ettirilir. Tescil ve ilan ettirilen karar şirketin internet sitesine konulur. Sermayenin artırılmasına ilişkin kararın 3 ay içerisinde ticaret siciline tescil edilmemesi halinde genel kurul ve yönetim kurulu kararı geçersiz olacaktır. Bu geçersizlik hali 6102 sayılı TTK’nın 456/(3).maddesinde öngörülen emredici düzenlemenin bir sonucudur. Anonim şirketlere ilişkin bu yasal düzenlemenin davalı limited şirketin sermaye artırılmasına ilişkin ana sözleşme tadiline dair genel kurulu kararı yönünden de uygulanması gerekeceğinden dava konusu edilen 13/03/2017 tarihli genel kurul tarihinden itibaren genel kurulda alınan sermaye artırımına yönelik kararın 3 aylık yasal süre içerisinde tescil ve ilan edilmemesinden ötürü kararın geçersiz hale geldiği dosyadaki ticaret sicil kayıtları ile sabittir. Somut olayda davalı şirket ortağınca 3 aylık yasal süre içerisinde açılmış olan işbu davada sermaye artırımına ilişkin 13/03/2017 tarihli genel kurul kararının tescil ve ilanı için aranan 3 aylık sürenin dava açıldıktan sonra yargılama sırasında karar tarihinden önce dolduğu dikkate alındığında dava açıldıktan sonra geçersiz hale gelen genel kurul kararı yönünden davanın konusu kalmadığı gözetilerek davalı şirketin genel kurul toplantısında alınan 6. maddesi yönünden konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına dair ilk derece mahkemesince hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin bu maddeye yönelik istinaf sebebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, iptaline veya hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesi talep olunan genel kurulda alınan diğer kararlar yönünden TTK’nın 447. Maddesi uyarınca butlan hallerinden birinin varlığı da saptanmamıştır.
Açıklanan bu sebeplerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak davalı şirketin 13/03/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6. madde yönünden konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, davalı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin reddine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf sebeplerinin KISMEN KABULÜNE, öteki istinaf sebeplerinin ESASTAN REDDİNE,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/11/2018 tarih ve…. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
B) Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …. saiciline kayıtlı davalı … Ltd. Şti.’nin 13.03.2017 tarihli genel kurulunun ;
A)3. Maddesinin iptali isteminin REDDİNE,
B)4/1. Maddesinin iptali isteminin REDDİNE,
C)4/2. Maddesinin batıl olduğunun TESPİTİNE,
D)5. Maddenin iptali isteminin REDDİNE,
E) 6. Madde yönünden konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına,
F)Davacı vekilinin tedbir isteminin REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcından başlangıçta alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile kalan 27,9 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davanın kabul edilen kısmı yönünden; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T’ye göre takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davanın reddedilen kısmı yönünden; davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T’ye göre takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan 1.719,70 TL yargılama giderinden (dava açılış masrafı, bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere masrafı olmak üzere) davanın kabul ve red oranı gözönünde bulundurularak 573,23 TL lik kısmı ile davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 31,40 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Kararın kesinleşmesine müteakip kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf maktu karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı, 25,27 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 123,37‬ TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi .15/04/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.