Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/225 E. 2021/1503 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI …
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … … asıl borçlu, davalı …’nin ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları 28/03/2017 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine davalılara Ankara 7. Noterliği tarafından 03/04/2018 tarihli kat ihtarının keşide edildiğini, kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle kredi alacağının tahsili için davalılar hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde davalılar tarafından takibe konu kredilere yönelik ödemeleri süresinde yaptıklarını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava ve takip konusu kredi alacağına ait kat ihtarında ve ödeme emrinde yapılan ödemelerin mahsup edilmediğini, müvekkilinin yaklaşık 22.000,00 TL lik taksitler halinde 9 taksidi tam ve eksiksiz ödediğini, müvekkili şirketin davacı bankadan …. … Fonu’nun kefaletinde kredi kullandığını, kullandırılan kredinin … olarak adlandırılan kredi olması nedeniyle davacı tarafın kredinin ödenmeyen kısmının yani yaklaşık olarak %90’lık kısmını Kredi Garanti Fonu’ndan tahsil edebildiğini, davacı tarafın bu şekilde bir tahsilat yapıp yapmadığının da araştırılması gerektiğini, sözleşmede talep olunandan fazla faiz oranı talep edildiği gibi işlemiş faiz alacağının hangi tarihte başladığı belli olmadığından müvekkili aleyhine likit olmayan alacak sebebiyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve toplanan tüm delillere göre; dava itirazın iptali davası olup davacı banka ile davalı asıl borçlu … arasında imzalanan ve diğer davalının da kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmeleri çerçevesinde taksitli kredi kredi kullandığı, alacaklı takip talebinde gayrinakdi çek depo talebinde de bulunduğu, ancak dava tarihinden sonra çek yaprakları davacı bankaya iade edildiği, şu durumda gayri nakdi çek riski sebebiyle davanın konusuz kaldığı aşamada çek yaprakları dava tarihinden sonra davacı bankaya iade edildiğinden davacının haklı olduğu, bu sebeple de davacı lehine maktu vekalet ücreti takdir edildiği, davacı bankanın icra takip tarihi itibarı ile taleple bağlılık kuralına göre davalı asıl borçlu şirketten taksitli ticari krediden kaynaklanan 635.221,79 TL asıl alacak, 24.141,06 TL işlemiş faiz, 1.207,06 TL BSMV, 224,54 TL masraf, 485,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 100,20 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 661.379,65 TL alacaklı olduğunun alınan bilirkişi raporu ile belirlendiği, dava tarihinden sonra yapılan 22/06/2018 tarihli ve 574.768,40 TL’lik ödeme ile takip davaya konu borç sona ermediğinden bu ödemenin infaz aşamasında icra dairesince dikkate alınması gerektiği, davacı bankanın alacağı bilinebilir ve belirlenebilir nitelikte olduğundan toplam nakit alacak miktarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine; dava konusu icra takibinde davalı borçluların 635.221,79-TL asıl alacak 24.141,06-TL işlenmiş faiz, 1.207,06-TL BSMV, 224,54-TL masraf, 485,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 100,20-TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 661.379,65-TL alacak için yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin bu miktar üzerinden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, dava tarihinden sonra yapılan 22/06/2018 tarihli ve 574.768,40-TL ödemenin infaz aşamasında icra dairesince dikkate alınmasına, itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilen toplam alacak miktarının %20’si oranında (132.276,00-TL) icra inkâr tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine, gayrinakdi çek depo talebi yönünden dava tarihinden sonra çek yaprakları davacı bankaya iade edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararında dava tarihinden sonra yapılan 574.768,40 TL’lik ödemenin infaz aşamasında icra dairesince dikkate alınmasının gerektiği yönünde karar verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili banka ile KGF tarafından, kredinin ödenmeyen kısmının %90’ını müvekkili bankaya ödendiğini, ancak müvekkili bankaya KGF tarafından ödeme yapılmış olmasının, davalının ödeme yapılan kısım kadar sorumluluktan kurtulduğu anlamına gelmediğini, 31/10/2016 tarihli ve 2016/9538 sayılı Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Karar” Bakanlar Kurulu kararının ardından müvekkili Banka ile KGF arasında imzalanan protokolün 4.3 no’lu başlıklı Hazine Destekli Kefaletlerde Takip ve Tahsilat Süreçlerine İlişkin Usul ve Esaslar kısmında kurumun kefaletiyle kullandırılan kredilerin temerrrüdü halinde “Kurumun alacağı dahil kanuni takip işlemleri kredi veren tarafından yürütülür” ve Kurumun Kredi verene karşı kefaletinin tazmininden doğan alacağı tamamen tahsil edilinceye kadar yararlanıcı ve kefilleri aleyhine başlatılmış bulunan kanuni takibi sürdürmek kredi verenin yükümlülüğündedir.” şeklinde olup müvekkili bankanın KGF adına alacağın tahsilini sağlamak üzere, tazmin olunan tutar yönünden davalılara karşı takibe devam yükümlülüğünün bulunduğunu, bu sebeple söz konusu ödemenin infaz aşamasında icra dairesince dikkate alınması yönündeki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, reddolunan kısım 1.275,46 TL iken davalılar lehine 2.180,00 TL vekalet ücreti takdir edilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalı şirketin asıl borçlu, davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesinden doğan kredi alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı şirketin asıl borçlu, davalı …’nin ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları 1.000.000,00 TL kredi limitli 28/03/2017 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından keşide olunan Ankara 3. Noterliği’nin 03/04/2018 tarihli kat ihtarının davalı şirkte tebliğ olunamayıp 04/04/2018 tarihinde iade olunduğu, davalı kefile ise 04/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının söz konusu kredi sözleşmesine kefalet limitinin 1.100.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davadan sonra dava dışı Kredi Garanti Fonu’ndan yapılan tahsilatın ödeme olarak kabulüyle itirazın iptali davasında davadan sonra yapılan ödemenin icra müdürlüğü tarafından infaz aşamasında dikkate alınmasına dair mahkemece verilen kararın usulüne uygun olup olmadığı ve reddolunan alacak miktarı aşılarak davacı aleyhine davalılar lehine fazla vekalet ücreti takdir edilip edilmediği noktalarında toplanmaktadır.
Somut olayda ilk derece mahkemesince yargılama sırasında bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişiden alınan raporda davadan sonra 22/06/2018 tarihinde davalı şirketin taksitli kredi hesabına 574.768,40 TL ve 27/06/2018 tarihinde 5.035,00 TL olmak üzere toplam 579.803,40 TL tahsilat sağlandığı belirtilmiştir. Davacı banka vekili söz konusu bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde yapılan 574.768,40 TL tahsilatın Kredi Garanti Fonu tarafından yapılan tazmin ödemesi, 5.035,00 TL nin ise kredinin teminatı için verilen müşteri senedinden yapılan tahsilat olduğunu, dolayısıyla bu tahsilatların borçlulardan yapılmadığını, davacı banka ile Kredi Garanti Fonu arasında imzalanan , 31/10/2016 tarihli ve 2016/9538 sayılı Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Karar” Bakanlar Kurulu kararının ardından müvekkili Banka ile KGF arasında imzalanan protokolün 4.3 no’lu başlıklı Hazine Destekli Kefaletlerde Takip ve Tahsilat Süreçlerine İlişkin Usul ve Esaslar kısmında kurumun kefaletiyle kullandırılan kredilerin temerrrüdü halinde “Kurumun alacağı dahil kanuni takip işlemleri kredi veren tarafından yürütülür” ve Kurumun Kredi verene karşı kefaletinin tazmininden doğan alacağı tamamen tahsil edilinceye kadar yararlanıcı ve kefilleri aleyhine başlatılmış bulunan kanuni takibi sürdürmek kredi verenin yükümlülüğündedir.” şeklinde olup müvekkili bankanın KGF adına alacağın tahsilini sağlamak üzere, tazmin olunan tutar yönünden davalılara karşı takibe devam yükümlülüğünün bulunduğunu, bildirmiş, dilekçe ekinde müşteri hesap ekstresini ibraz etmiştir. Gerçekten de davalı asıl borçlu şirkete ait sunulan hesap ekstresinde 22/06/2018 tarihinde Kredi Garanti Fonu tazmin ödemesi adı altında 594.567,59 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Davacı banka tarafından yargılama sırasında sunulan Kurum Kefaletleri ile Kullandırılan Kredilerin Tazmin, Takip ve Tahsilat Süreçlerine İlişkin Kredi Verenler ile Kurum arasında düzenlenen Protokol hükümlerine göre dava dışı Kredi Garanti Fonu’nın kefaleti alınarak davacı banka tarafından sağlanan kredinin hazine destekli kredi olduğu anlaşılmaktadır. Davacı Banka ile KGF arasında imzalanan protokolün 4.3 no’lu başlıklı Hazine Destekli Kefaletlerde Takip ve Tahsilat Süreçlerine İlişkin Usul ve Esaslar kısmında kurumun kefaletiyle kullandırılan kredilerin temerrüdü halinde “Kurumun alacağı dahil kanuni takip işlemleri kredi veren tarafından yürütülür” ve Kurumun Kredi verene karşı kefaletinin tazmininden doğan alacağı tamamen tahsil edilinceye kadar yararlanıcı ve kefilleri aleyhine başlatılmış bulunan kanuni takibi sürdürmek kredi verenin yükümlülüğündedir.” hükümlerine yer verilmiştir. Şu halde, dava dışı asıl borçlunun davacı bankaya kredi borcu için ödeme yapan dava dışı KGF ile davacı banka arasındaki hukuki ilişki TBK’nın 583. Vd. Maddelerinde düzenlenen müteselsil kefalet ilişkisinden farklı olup söz konusu protokolde belirlenen anılan özel düzenlemelere tabi olduğu, bu durumda davacı banka tarafından asıl kredi borçlusu dava dışı şirkete kullandırılan kredi alacağının tahsilinde işbu kredinin dava dışı asıl borçluya ödenmesinde kredi alacağını garanti eden KGF ile davacı banka arasındaki hukuki ilişkiyi belirleyen protokoldeki özel düzenlemelerin dikkate alınarak, işbu davada davadan sonra KGF tarafından yapılan ödemenin ilk derece mahkemesince hükümde kabul edildiği üzere icra takibine konu kredi alacağından mahsup edilmek üzere icra müdürlüğünce dikkate alınıp alınmayacağının belirlenmesi gerekir. Yukarıda belirtilen Protokolün 4.3.1 ve 4.3.3.maddelerinden de anlaşılacağı üzere KGF tarafından ödeme yapıldıktan sonra da, kredi veren davacı banka tarafından başlatılan icra takibinin sürdürülmesi bankanın yükümlülüğüdür. Bu durumda KGF tarafından somut olayda olduğu üzere dava tarihinden sonra 22/06/2018 tarihinde davalı şirketin taksitli kredi hesabına 574.768,40 TL KGF tarafından ödeme yapılmış ise de, bu ödeme kredi borçluları lehine yapılan bir ödeme vasfı taşımayıp banka ile KGF arasında akdedilen protokol kapsamında belirlenen özel ödeme rejimine göre davacı banka KGF ödemesine ilişkin de alacağın tahsili için icra takibine devam etmekle yükümlü bulunduğundan ilk derece mahkemesince davadan sonra KGF tarafından yapılan ödemenin ilk derece mahkemesince icra müdürlüğünce infazda değerlendirilmesi yönünde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin kabulü ile hükmün 1 no’lu bendinin son cümlesi olan “dava tarihinden sonra yapılan 22/06/2018 tarihli ve 574.768,40-TL ödemenin infaz aşamasında icra dairesince dikkate alınmasına” kısmının hükümden çıkarılmasına karar vermek gerekmiştir.
Diğer taraftan davacı vekili aleyhine reddolunan nakdi kredi alacağı üzerinden hüküm altına alınan vekalet ücretinin de fazla hesaplandığını istinafa getirmiştir. Eldeki itirazın iptali davasına konu ilamsız icra takibinde toplam 662.655,34 TL nakdi ve iade edilmeyen çek yaprakları sebebiyle 8000,00 TL gayri nakdi kredi alacağının tahsili için toplam 670.655,34 TL üzerinden icra takibi yapılmış, dava bu miktar üzerinden harç yatırılarak açılmış, ilk derece mahkemesince 661.379,65 TL nakdi alacağa hükmedilmiştir. Bu durumda icra takibinde talep olunan toplam 662.655,34 TL nakdi alacaktan hüküm altına alınan 661.379,65 TL mahsup edildiğinde davada reddolunan nakdi kredi alacağı 1.275,69 TL’dir. O halde karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2. maddesi gereği davada reddolunan kısım üzerinden davalılar yararına hüküm altına alınacak vekalet ücreti reddolunan alacak miktarını geçemeyeceği gözetilmeksizin davalılar lehine, davacı aleyhine hükmün 11 no’lu bendinde 2.180,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak, davacı bankanın icra takip tarihi itibarı ile taleple bağlılık kuralına göre davalı asıl borçlu şirketten taksitli ticari krediden kaynaklanan 635.221,79 TL asıl alacak, 24.141,06 TL işlemiş faiz, 1.207,06 TL BSMV, 224,54 TL masraf, 485,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 100,20 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 661.379,65 TL alacak için yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, davacı bankanın alacağı İİK’nın 67. Maddesi anlamında likit (bilinebilir ve belirlenebilir) nitelikte olduğundan ve takip tarihi itibarıyla belirlenen kredi alacağı kadar davalının icra takibine itirazı haksız olduğundan toplam nakit alacak miktarının %20’si oranında 132.276,00 TL icra inkar tazminatına ve reddolunan 1.275,69 TL nakdi kredi alacağı yönünden yargılamada vekil ile temsil olunan davalılar yararına ret sebebi ortak olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 ve 13/2 maddeleri gereği 1.275,69 TL tek vekalet ücretine hükmedilmesine, dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin KABULÜNE,
2- Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2018 tarih ve 2018/326 Esas-2018/1004 Karar sayılı KARARININ HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği KALDIRILMASINA,
3-DAVANIN KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün 2018/4754 Esas sayılı dosyasından yapılan takipte davalı borçluların 635.221,79-TL asıl alacak 24.141,06-TL işlenmiş faiz, 1.207,06-TL BSMV, 224,54-TL masraf, 485,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 100,20-TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 661.379,65-TL alacak için yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin bu miktar üzerinden kaldığı yerden takip talebindeki koşullarla devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine,
İtirazın iptaline ve takibin devamına karar verilen toplam alacak miktarının %20’si oranında (132.276,00-TL) icra inkâr tazminatının davalı borçlulardan alınarak davacı alacaklıya verilmesine,
Gayrinakdi çek depo talebi yönünden dava tarihinden sonra çek yaprakları davacı bankaya iade edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Gayri nakdi çek depo talebi yönünden alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacıdan peşin olarak alınan 8.099,84 TL harçtan mahsubuna,
4-Kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilen dava yönünden alınması gereken 45.178,84 TL karar ve ilam harcından dava açılırken davacıdan peşin olarak alınan ve mahsuptan geriye kalan 8.063,94 TL harcın ve icra dosyasında alınan 3.353,28 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 33.761,62 TL karar ve ilam harcının davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, dava açılırken peşin olarak alınan ve gayri nakdi çek depo talebi yönünden alınan harcın mahsubundan geriye kalan 8.063,94 TL harcın ve icra dosyasında alınan 3.353,28 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan 126,00 TL tebligat gideri ile 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 626,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 617,34 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-İtirazın iptaline karar verilen kısım yönünden davacı lehine A.A.Ü.T. 13/1. Maddesi uyarınca 40.405,18 TL nispi vekalet ücreti takdirine, takdir edilen ücretin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Gayri nakdi çek depo talebi yönünden davacı lehine A.A.Ü.T. 13/1. Maddesi uyarınca 2.180,00 TL maktu vekalet ücreti takdirine, takdir edilen ücretin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davada reddolunan nakdi kredi alacağı miktarı 1.275,69 TL üzerinden yargılamada vekil ile temsil olunan davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/2. Maddesi uyarınca takdir olunan 1.275,69 TL ‘nin ret sebebi ortak olduğundan Tarife’nin 3/2. maddesi gereği tek vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
B) 1-İstinafa başvuran davacı taraftan alınan istinaf maktu karar harcı olan 44,40 TL’nin istek halinde davacıya iadesine,
2-İstinafa başvuran tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL ile 31,00 TL dosya gönderim ücreti olmak üzere toplam 152,30 TL istinaf giderinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davada reddolunan kısım HMK’nın 362/1-a maddesi gereği kesin olduğundan, kesin olarak oybirliğiyle karar verildi. 09/12/2021

…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.