Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1948 E. 2021/1545 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019
NUMARASI ……
DAVA TARİHİ : 05/12/2017

KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/01/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; alacağın likit olmadığını, takibin kötü niyetli olduğunu bildirerek davanın reddini, %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla davacının takip tarihi itibarıyla davalılardan alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği, alacağın likit olduğu, davalıların davacının kötüniyetle takip yaptığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takip dosyasına itirazlarının 235.533.61 TL’si asıl alacak olmak üzere 246.804,28 TL (davalı şirketin bu miktar asıl alacağın 196.804,28 TL’si ile sınırlı sorumlu olması kaydıyla) için iptaline, takibin bu miktar için devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %39 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan 49.360,85 TL (davalı şirketin bu miktarın 39.360,85 TL’si ile sınırlı sorumlu olması kaydıyla ) icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ihtarname tarihine kadar olan faiz alacağının göz ardı edildiğini, bu nedenle eksik faiz hesabı yapıldığını, borçluların gönderilen hesap kat ihtarnamesi itiraz etmediklerini, takip talebinde yer alan asıl alacak miktarının kesinleştiğini, takipteki anaparanın 274.767,32 TL olduğunu, bu miktarın içerisinde kat tarihine kadar işleyen akdi faizinde bulunduğunu, bilirkişinin vadesinde ödenmeyen borçlar için %15,48 oranında faiz uyguladığını, genelge dikkate alındığında temerrüt faizinin %26 faiz oranı esas alınarak hesaplanması gerektiğini, vadesinde ödenmeyen borç yönünden vade tarihinden itibaren %26 oranı üzerinden hesaplanan temerrüt faiz oranının uygulanması gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 24/09/2018 tarihli bilirkişi kök, 27/02/2019 tarihli ek raporu, Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2017/20783 sayılı takip dosyası, genel kredi sözleşmesi sureti, hesap kat ihtarı, ödeme planı, banka dekontları, asıl borçlu davalı şirketin banka hesap hareketleri, ticari nitelikli müşteriler için ödeme hizmetleri çerçeve sözleşmesi, rehin sözleşmesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2017/20783 sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 279.664,62 TL (borçlu şirket yönünden teminat altına alınan 50.000,00 TL düşüldükten sonra kalan tutar 229.664,62 TL) alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 20/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlular vekilinin 7 günlük itiraz süresi içerisinde 22/11/2017 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Dosya içerisinde yer alan 23/12/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin davacı banka ile davalı şirket arasında akdedildiği, 500.000,00 TL limitli sözleşmede diğer davalının 1.250.000,00 TL limit ile müteselsil kefil olduğu, kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerindeki şekil koşullarına şeklen uygun bulunduğu görülmüştür.
Hesap kat ihtarnamesi incelendiğinde, davacı tarafından davalılara 25/10/2017 tarihinde gönderilen hesap kat ihtarnamesi ile toplam 274.767,32 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 1 gün içinde ödenmesinin talep edildiği, kat ihtarnamesinin davalılara 26/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, verilen atıfet süresinin sonunda davalıların 28/10/2017 tarihinde temerrüte düştükleri anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan ve banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan incelemeyi içeren bilirkişi kök ve ek raporunda; takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan 235.533,61 TL asıl alacak, 6.076,76 TL akdi faiz, 526,59 TL BSMV 4.455,25 TL temerrüt faizi, 212,07 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 246.804,28 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin 50.000,00 TL rehin bedeli düşülerek takip tarihi itibarıyla borcunun 196.804,28 TL olduğu, hesap kat ihtarnamesinde bankanın kat tarihi ile ihtarname tarihi arasında akdi faiz oranı yerine %39 oranında temerrüt faizi işletmesinin hatalı bulunduğunu, krediye yıllık %15,48 oranında akdi faiz, %39 oranında temerrüt faizi uygulanacağı tespit edilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda açıklandığı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı banka ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı …’in müteselsil kefil olarak imzasının yer aldığı, kefaletin yasanın aradığı şekil koşullarına uygun olduğu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesi nedeniyle talep edebileceği alacak bulunup bulunmadığı, var ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazı, vadesinde ödenmeyen borçlara temerrüt faiz oranının uygulanması gerektiği ve hesap kat ihtarnamesinde yer alan alacak miktarının asıl alacak olarak kesinleştiğine yöneliktir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde ve yerinde inceleme sonucu düzenlenmiştir. Anılan raporda dava konusu icra takip tarihi itibarıyla davalının bankanın davalılardan talep edebileceği alacak miktarı kalem kalem tespit edilmiştir. Alınan rapor ayrıntılı ve denetime elverişli niteliğe sahiptir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere hesap kat tarihi ile ihtar tarihi arasında davalılar henüz temerrüte düşmediğinden temerrüt faizi işletilemeyecektir. Banka asıl alacağına sadece akdi faiz oranı işletilebilecektir. Bilirkişi tarafından temerrüt tarihinden sonra banka asıl alacağına %39 oranında temerrüt faizi işletilmek suretiyle takip tarihine kadar işleyen temerrüt faizi hesabı yapılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine gelindiğinde, 6100 sayılı HMK’nun 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarına itibar etmelidir. Anayasanın 141/III. maddesi hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da inceleme sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, kanun yolu incelemesi kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir deyişle, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Mahkemece, hükmün gerekçesinde “… davacı bankanın takip tarihi itibarı ile 235.533,61 TL’si asıl alacak olmak üzere asıl borçlu yönünden halen takipte bulunan teminat miktarı düşülerek ve tahsilde tekerrüre yer verilmeyecek şekilde işlemiş faizleri ile birlikte toplam 246.804,28 TL yönünden davanın kabulüne” denildiği halde hükümde “Davanın kısmen kabulü ile davalıların Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2018/20783 sayılı takip dosyasında itirazlarının 235.533.61 TL’si asıl alacak olmak üzere 246.804,28 TL (davalı … … Ltd. Şti.’nin bu miktar asıl alacağın 196.804,28 TL’si ile sınırlı sorumlu olması kaydıyla) için iptaline” denilmek suretiyle davacının davalı asıl borçlu şirketten takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktar yönünden çelişki yaratılmıştır. Kamu düzenine aykırılık teşkil eden bu husus ise re’sen gözetilmiştir (Davacının davalı şirketten takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktar 196.804,28 TL’dir).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında davalı şirket yönünden gerekçe hüküm çelişkisi yaratılarak oluşturulan kamu düzenine aykırılık nedeniyle isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının davalı şirket yönünden kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin davalı şirket yönünden gerekçe hüküm çelişkisi bulunduğundan kamu düzenine aykırılık nedeniyle KABULÜNE, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarih ve 2017/828 Esas 2019/470 Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık gözetilerek davalı şirket yönünden KALDIRILMASINA, davacı vekilinin davalı … hakkındaki davaya ilişkin ilk derece mahkemesi hükmüne karşı istinaf başvurusunun esastan reddine,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalıların Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2018/20783 sayılı takip dosyasında itirazlarının 235.533,61 TL asıl alacak, 6.076,76 TL işlemiş akdi faiz, 4.455,25 TL işlemiş temerrüt faizi, 526,59 TL BSMV, 212,07 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 246.804,28 TL (davalı şirketin bu miktar asıl alacağın 196.804,28 TL’si ile sınırlı sorumlu olması kaydıyla) için iptaline, takibin bu miktar için devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %39 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin isteğin reddine,
2-Kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan 49.360,85 TL (davalı şirketin bu miktarın 39.360,85 TL’si ile sınırlı sorumlu olması kaydıyla) icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine,
4-Tahsilde tekerrüre yer verilmemesine,
5-Alınması gereken 16.859,20 TL karar ilam harcından peşin alınan 3.377,66 TL ile icra sırasında vezneye yatırılan 1.398,32 TL toplamının mahsubu ile 12.083,22 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti, 573,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.373,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek hesaplanan 1.211,67 TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-3.377,66 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı ile icra sırasında vezneye yatırılan 1.398,32 TL harç toplamı 4.807,38 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar tarafından posta ve tebligat masrafı olarak yapılan 96,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek hesaplanan 11,28 TL’sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, kalanın davalılar üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendisini davada vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 25.726,30 TL vekalet ücretinin (davalı şirketin bu miktarın 22.226,30 TL’si ile sınırlı sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalılar davada kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
11-Kullanılmayan gider avansın talep halinde davacıya iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 35,38 TL posta masrafı olmak üzere toplam 156,60 TL yargılama masrafının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince davacı yönünden kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 16/12/2021

….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.