Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1938 E. 2021/1535 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI :…..
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/12/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … hizmetlerinin özelleştirilmesi maksadı ile …… sayılı kanun uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nev’inin değiştirilmesi sureti ile kurulduğunu, davalı ile 24/07/2006 tarihinde akdedilen işletme hakkı devir sözleşmesi ile … … ve parekende satış işinin müvekkili tarafından yerine getirildiğini, faaliyetlerin davalı … tarafından yürütüldüğü dönemde, Mersin 1. İş Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyası ile açılan dava sonucunda verilen karara dayalı olarak Ankara 8. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılması üzerine müvekkili tarafından 90.163,00 TL ödendiğini, taraflar arası sözleşmenin 7.4 ve 7.6 maddesi uyarınca davalı …’ın sorumluluğunda olan 90.163,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, öncelikle davanın BK’nın 73. maddesine dayalı rücu alacağı davası olduğu ve 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve ödeme tarihine göre süresinde açılmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, …’ın özelleştirme kapsamına alınmasıyla beraber Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararıyla Türkiye genelinde 20 … şirketi kurulduğunu, başlangıçta bu firmalarının %100 hissesinin müvekkili …’a ait olduğunu, özelleştirme modeli uyarınca müvekkili … ile … şirketleri arasında 24/07/2006 tarihinde İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını, hisse devri aşamasında devre esas mizan düzenlenerek, devre esas bilanço belirlendiğini, bu işlemler neticesinde geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, 30/09/2013 tarihinde Özelleştirme Yüksek Kurulunun kararı uyarınca davacı şirket hisselerinin blok olarak … … … A.Ş.’ne satışına ilişkin “Hisse Devir Sözleşmesi” imzalandığını, davaya konu ödemenin … … hisselerinin %100’ünün davalıda bulunduğu tarihte yapıldığını, İHDS’nin 7. maddesinin alt bentleri incelendiğinde hisse devir protokolünün tamamlanmasından önce tamamlanmış dosyaların bu kapsamda olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere İHDS’nin 7.1, 7.2 ve 7.3 maddeleri uyarınca davalının açılan davaları …’a derhal bildirmesi gerektiğini, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle faiz ve icra giderlerine ilişkin giderlerin talep edilemeyeceğini, bu nedenlerle haksız olarak açıldığını öne sürdüğü davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; sözleşme maddeleri ve yerleşik yargı uygulaması değerlendirilmek sureti ile iddia ve savunmalar gözetilerek gerekçeli ve denetime el verişli olarak verilen 25/02/2019 tarihli bilirkişi raporu ile itirazları karşılar şekilde düzenlenen 09/08/2019 tarihli ek raporda belirlendiği üzere; davacının davalı ile imzaladığı 24/07/2006 tarihli İHDS’nin 7.maddesine istinaden, devir sözleşmesinden önce 01/12/2000 tarihinde meydana gelen olaydan ötürü 26/03/2002 tarihinde açılan davaya istinaden yapılan 90.163,00 TL ödemenin kendi kusurundan kaynaklanmayan 87.825,98 TL’lik bölümünü ödeme tarihinden itibaren davalıdan talep edilebileceği anlaşılmakla davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne, 87.825,98 TL’nin 15/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, açılan davanın iş kazası nedeniyle dava dışı SGK tarafından ödenek ve bağlanan aylıkların peşin sermaye değerli gelirlerinin rücuen tahsilinden kaynaklandığını, mülkiyete ilişkin olmadığını, bu nedenle ihbar yükümlülüğü bulunmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin bu konuda emsal kararları bulunduğunu, dayanak davanın davacısı tarafından ilamda belirtilen bakiye harç tutarı ödenerek takip başlatıldığını, 1.480,00 TL ilam harcının ödendiğini, 1.480,00 TL ilam harcı ve faizi istenmesine rağmen bilirkişi tarafından bu alacak kaleminin değerlendirme dışı bırakılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, İHDS 7.maddesinde üçüncü kişilerin hak iddialarının düzenlendiğini, davada üçüncü kişi zararından söz edilemeyeceğini, yargılama aşamasında bilanço düzenlemelerine ilişkin yaptıkları açıklamalara itibar edilmemesinin hatalı olduğunu, devre esas bilanço düzenlemeleri ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, alacak davasında talep edilen bedellerin … …’ın devre esas bilanço tarihinden önce ödendiğini, bu nedenle müvekkilinden talep edilmeyeceğini, ödemelerin özelleşen şirketin şuanki hissedarları tarafından değil aksine hisselerinin tamamının …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirildiğini, müvekkilinin tekrar ödeme yapması halinde mükerrer ödemenin söz konusu olacağını, işletme hakkı devir sözleşmesi hükümlerinin yanı sıra ihale şartnamesi, hisse satış sözleşmesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, 01/03/2005 tarihinden önce … faaliyeti bölgesinde … Genel Müdürlüğünün değil ayrı tüzel kişiliğe sahip … … Müesseselerinin yetkili ve sorumlu olduğunu, ihale sürecinde düzenlenen tespit tutanağında dava konusu rücuya esas icra ve dava dosyalarının yer almadığını, devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı lehine alacak olarak yer almadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazmin istemine ilişkindir.
Mersin 1. İş Mahkemesinin 29/04/2008 tarih ve……. karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … … Mersin olup, davalı iş yeri sigortalılarından …’in 01/12/2000 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu sağ kolunu fonksiyonel olarak yitirmesi nedeniyle uğradığı maluliyet oranında zarara düçar olması nedeni ile maddi tazminat istemli rücuen alacak davasında mahkemece, davanın maddi tazminat yönünden işlemden kaldırılmasına, manevi tazminat yönünden 40.000,00 YTL’nin 01/12/2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … …’dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2009 tarih ve,,,,arar sayılı ilamı ile onandığı görülmüştür.
Ankara 8. İcra Müdürülğünün 2008/12075 sayılı takip dosyası dosyasının incelenmesinde; alacaklı …, borçlusu … … Mersin olup, Mersin 1. İş Mahkemesinin 29/04/2008 tarih ve …… sayılı ilamı gereğince 152.105,65 YTL alacak üzerinden ilama dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, borçlu … … … A.Ş. tarafından 15/09/2009 tarihinde icra dosyasına 90.163,00 TL ödendiği anlaşılmıştır.
Hesap bilirkişisi tarafından sunulan 09/08/2019 tarihli ek raporda özetle; 15/09/2009 tarihi itibariyle icra takip dosyasının kapak hesabı gereğince davacı şirketin 75.665,24 TL takip tutarı, 1.958,68 TL takipten sonra işlemiş faiz, 2.723,95 TL harç, 24,90 TL masraf, 7.453,21 TL vekalet ücreti olmak üzere 87.825,98 TL ödemesi gerekirken 90.163,00 TL ödeme yaptığı belirtilmiştir.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı …’ün geçirdiği iş kazası sonucu yaralanması nedeniyle Mersin 1. İş Mahkemesinin 29/04/2008 tarih ve …. karar sayılı rücuen alacak davasında, yapılan yargılama sonunda, davanın maddi tazminat yönünden işlemden kaldırılmasına, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, mahkeme ilamınının davacı … … … A.Ş. Mersin aleyhine yapılan icra takibi sonucu davacının Ankara 8. İcra Müdürlüğünün….. sayılı takip dosyasına 15/09/2009 tarihinde 90.163,00 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; … faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Mersin 1. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı olan … bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup, İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlık … tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmadığından sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle hesap bilirkişinin ek raporunda da belirtildiği üzere 90.163,00 TL ödemeden kendi kusurundan kaynaklanmayan 87.825,98 TL’lik bölümünü ödeme tarihinden itibaren davalıdan talep edilebileceği anlaşılmakla davanın bu miktar üzerinden kabulü ile 87.825,98 TL’nin 15/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya uygundur.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Öte yandan Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından bu hususa yönelik savunmalara Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren faiz uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Diğer yandan, rücuya dayanak davada … … lehine reddedilen miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/05/2015 tarih,,,, sayılı kararı uyarınca da vekalet ücreti davacının rücuya esas davadaki borcu sebebiyle takas ve mahsup edilemeyecektir. Rücuya esas davada davacı lehine hüküm altına alınan vekalet ücreti davacı tarafından icra dosyalarına ödenen bedel olarak nitelendirilemeyecektir. İşbu davada davacı yan ödediği temyiz harç ve masraflarının yanı sıra icra dosyasına ödediği bedelin tahsilini talep etmiş, ödeme yapıldığı sırada rücuya esas davada lehine hükmedilen vekalet ücretinin mahsubu yoluna gidilmemiştir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi ek raporu ile davacının icra dosyasına ödemesi gereken miktardan daha fazla ödeme yaptığı tespit edilmiş, mahkemece bu tespit çerçevesinde davacının davalıdan talep edebileceği rücuen tazminat miktarı tespit edilmiştir. Hal böyle olunca davacının lehine hükmedilen vekalet ücretini ödeme yaptığı sırada mahsup ederek işbu davada tazminat olarak talep etmediği anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazına itibar edilmemiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine gelince; davacı yanca icra emrinde ilk derece mahkemesince kurulan hükümde 1.480,00 TL nispi harca hükmedildiği, harcın müvekkili tarafından yatırılarak kararın tebliğe çıkartıldığı ve Yargıtay denetiminden geçerek kararın kesinleştiği, bu nedenle yapılan takipte 1.480,00 TL nispi harç ve işlemiş faizinin de tahsili yönünde karar verilmesi gerekirken davanın bu talep yönünden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, davacı yanca 1.480,00 TL nispi harcın müvekkili şirket tarafından yatırıldığına ilişkin yazılı bilgi belgenin dosyaya kazandırılmadığı anlaşılmakla buna yönelik davacı istinafına itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalıdan alınması gerekli olan 5.999,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.499,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.499,55‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi 15/12/2021
….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.