Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1934 E. 2021/1555 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2019
NUMARASI …..
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalının genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğu, takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacaklı olduğu miktarın bilirkişi raporu ile tespit edilidiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının kısmen iptaline, takibin 22.031,01 TL asıl alacak 4.510,10 TL işlemiş akdi faiz, 1.715,00 TL aktif gecikme faizi, 85,79 TL BSMV, 97,98 TL masraf olmak üzere toplam 28.440,30 TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %40,80 oranında temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacak tutarı 22.031,01 TL üzerinden %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın yasaya aykırı olduğunu, yapılacak inceleme sonucunda kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, alacak temlik sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 19/09/2019 tarihli bilirkişi raporu, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/649 sayılı icra takip dosyası, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2018/38757 sayılı takip dosya sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/649 sayılı takip dosya incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu ve dava dışı asıl borçlu aleyhine toplam 28.838,00 TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 31/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Davalı yan icra takibinde ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi üzerine icra dosyasına sunduğu 05/02/2018 tarihli dilekçesi ile süresinde mal beyanını sunduğunu, takibe konu borcun kendisine ait olmadığını, asıl borçluya kefil olduğunu, kendisinin borcu ödeyecek durumu olmadığını, hiçbir gelirinin bulunmadığını, mal varlığının olmadığını bildirmiştir.
Dava konusu icra takip dosyasında dava dışı asıl borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmesi üzerine asıl borçlu hakkındaki dosyanın tefrik edilerek gönderildiği, asıl borçlu hakkındaki takibin Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2018/38757 sayılı takip dosyası üzerinden yürütüldüğü görülmüştür.
İcra takip dayanağı genel kredi sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmenin davacı ile dava dışı … arasında 19/10/2015 tarih ve 50.000,00 TL limit ile akdedildiği, davalının sözleşmede 50.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, eş rızasının alındığı, davalının kefaletinin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. Maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise ön inceleme duruşmasında dava dışı asıl borçlunun borcunu ödeyemediğini, kendisinin ona kefil olduğunu, çiftçilik yaptıklarını, borcu ödeyemediklerini, mahsul olursa borcu ödeyeceğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlenen şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı banka ile dava dışı … arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından kredi hesabının kat edildiği ve davalı hakkında icra takibi başlatıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, dava konusu icra takibine davalının itirazının bulunup bulunmadığı, davacının işbu itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, davalının itirazı var ise davacının davalıdan takip tarihi itibarıyla talep edebileceği alacak bulunup bulunmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalının istinaf başvuru dilekçesinde istinaf itirazı olarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu bildirmiş, başka bir istinaf itirazı ise ileri sürmediğinden verilen kararın kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesi gerekmiştir.
Davacı alacaklının itirazın iptali davası açabilmesi için borçlunun yasal süre içerisinde vereceği dilekçe ile icra takibine konu asıl borca ve/veya fer’ilerine ve/veya icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla borçlunun yasal süre içerisinde asıl borca ve/veya fer’ilerine ve/veya icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmemesi halinde icra takibi borçlu yönünden kesinleşeceğinden alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Hukuki yarar ise HMK’nun 114/1.h maddesi uyarınca dava şartı olup, HMK’nun 115. maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
Somut olaya gelindiğinde dava konusu icra takibinde ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edilmesi üzerine davalı borçlu icra müdürlüğüne ibraz ettiği 05/02/2018 tarihli dilekçesinde süresinde mal beyanını sunduğunu, takibe konu borcun kendisine ait olmadığını, asıl borçluya kefil olduğunu, kendisinin borcu ödeyecek durumu olmadığını, hiçbir gelirinin bulunmadığını, mal varlığının olmadığını bildirmiştir. Yargılama aşamasında da davaya süresinde cevap vermemiş ise de katıldığı ön inceleme duruşmasında davalı dava dışı asıl borçlunun borcunu ödeyemediğini, kendisinin ona kefil olduğunu, çiftçilik yaptıklarını, borcu ödeyemediklerini, mahsul olursa borcu ödeyeceğini ifade etmiştir.
Davalının icra takibinde ödeme emrinin tebliği üzerine verdiği dilekçesinde süresinde mal beyanını sunduğunu bildirmiş, borcu ödeyecek durumunun olmadığını, hiçbir gelirinin bulunmadığını, mal varlığının olmadığını belirtmiştir. Ödeme emri ve muhtevası başlıklı İİK’nun 60. maddesinde ödeme emrinin hangi ihtarları ihtiva edeceği açıkça düzenlenmiş, 60/4. fıkrasında da ” Senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde yukarda yazılı yedi günlük süre içinde 74 üncü maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı; mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarını” içereceği hükme bağlanmıştır. Buna göre borca itirazını bildirmeyen borçluya 7 gün içerisinde mal beyanında bulunması ihtar edilmektedir. Anılan hüküm gereğince ödeme emrinde yer alan ihtar uyarınca mal beyanı borca itiraz etmeyen borçlu tarafından sunulacaktır. Davalı da verdiği dilekçede süresinde mal beyanını sunduğunu bildirmiştir. Anılan dilekçede borcun kendisine ait olmadığını belirtmiş ise de, devam eden cümlede asıl borçluya kefil olduğunu, kendisinin borcu ödeyecek durumunun bulunmadığını ifade etmesi karşısında bu beyanın borca itiraz niteliğinde olmadığı, kefil olduğunun açıklanmasına yönelik bulunduğunun kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki davalı yargılama aşamasında da kendisinin …’ya kefil olduğunu, borcu ödeyemediklerini, mahsul olursa borcu ödeyeceğini açıkça ifade etmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece davalının ödeme emrinin tebliği üzerine verdiği dilekçesinin borca itiraz etmeyen borçlu tarafından süresinde verilen mal beyan dilekçesi olduğu, davalının süresinde ödeme emrine itiraz etmediği, davalı borçlu yönünden icra takibinin kesinleştiği, davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yarar dava şartının oluşmadığı gözetilerek açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalının istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulü ile HMK’nun 353/1-a.4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/11/2019 tarih ve 2018/931 Esas 2019/864 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın HMK’nun 114/1-h ve 115/2. maddeleri gereğince hukuki yarar dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 478,30 TL harçtan mahsubu bakiye 419,00 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
B)1-Davalı tarafından yatırılan 485,69 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının temlik alan davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 16/12/2021

…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.