Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1918 E. 2022/113 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :11/04/2016
NUMARASI :……
DAVA : İpoteğin fekki menfi tespit / istirdat
DAVA TARİHİ : 11/04/2016
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10 /02/2022

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması ve istirdat istemlerine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ipoteğin fekki davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve istirdat davasının reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ankara…..”Türkiye … … …. A.Ş’nin merkez ve şubelerinden kullandığı ve kullanacağı krediler nedeniyle ve sair nedenlerle Türkiye … … Bankası A.Ş’ne karşı asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını teşkil etmek üzere” kefalet limiti kadar sorumlu olduğunu, …’in bu sorumluluğu karşılığı olarak dava konusu daireyi tapuda düzenlenen resmi senetle ipotek ettiğini, ancak …’in kefili olduğu … .. A.Ş’nin mali durumunun önemli ölçüde bozulması ve aralarında anlaşmazlık çıkması sebebiyle kredi borçlusuna yeni bir kredi açılmaması açıldığı takdirde sorumlu tutulamayacağını davalı bankaya Uşak 5. Noterliği’nden 11/03/2013 tarihinde gönderdiği ihtarname ile TBK’nın 599. maddesi uyarınca bildirdiğini, davalı bankanın ihtarnameye göre işlem yapmadığını, davalı bankanın Yenimahalle 2. Noterliği’nden gönderdiği 11/12/2015 tarih 18816 yev numaralı ihtarnamede …….A.Ş’ye bankaca tahsis edilen limit doğrultusunda kredi kullandırıldığı diğer muhatapların ise müteselsil kefil / ipotek veren / rehin veren sıfatları ile borçtan sorumlu bulunduklarının bildirildiğini, müvekkilinin bu ihtara Yenimahalle 3. Noterliği’nin 14/12/2015 tarihli ihtarname ile verdiği cevapta davalı ve … .., A.Ş. ile ilişkisi olmadığını, kefaletinin bulunmadığını belirttiğini, davalı bankanın Yenimahalle 2. Noterliği’ aracılığıyla keşide ettiği 18/12/2015 tarihli ikinci ihtarnamesi ile davacının taşınmazı satın aldığını öğrendiklerini, ancak … A.Ş’nin kullandırılan kredilerden ötürü toplam 363.013,75 TL borçlu olduğunu, borcunu ödemediğini bildirdiğini, bu ihtarnameye verilen cevapta davalıya hiç bir borçlarının olmadığını bildirdiğini, davacıya daireyi satan …’in Uşak 5. Noterliği’nden davalıya gönderdiği ihtarnameyi davalının tebellüğ ettiği tarihten sonra davalı bankaca şirkete kullandırılan kredilerden önceki malik … sorumlu olmadığı gibi müvekkilinin de sorumlu olmadığını, … A.Ş ve diğer kişilerin 26/04/2013 tarihinden önce kullandırılan kredileri bankaya ödediklerini, müvekkilinin daireyi satın aldığı 26/04/2013 tarihinden sonra davalı bankaca … A.Ş’ne kredi kullandırılmış ise müvekkilinin bu kredi borcundan sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek müvekkili hakkında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin iptaline, 26/04/2013 tarihinde iyi niyetle satın aldığı taşınmazdan ötürü davalıya borçlu olmadığının tespiti ile taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine ve davalı bankanın %20 tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında 19/03/2019 tarihli dilekçe ile ipoteğin fekki talep edilen taşınmazın satılmış olması nedeniyle satım bedelinin 1/2’si olan 151.250,00 TL’nin 14/06/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı … ….. A.Ş’ne genel kredi sözleşmesi uyarınca nakdi ve gayrinakdi krediler kullandırıldığını, borçlunun bu kredilerden doğan borçlarını ödememesi üzerine kredi hesaplarının kat edilerek Yenimahalle 2. Noterliği’nin 04/11/2015 tarihli ihtarname keşide edildiğini, ancak borcun tahsilinin mümkün olmadığını, bunun üzereni Ankara İli … İlçesi … bağımsız bölüm gayrimenkul hakkında malik ve borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini, borçlulardan …’in … A.Ş’nin kullandığı ve kullanacağı krediler nedeniyle davalı bankaya karşı asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını teşkil etmek üzere maliki bulunduğu taşınmazı fekki davalı banka tarafından bildirilinceye kadar hüküm ifade etmek üzere ipotek ettiğini, resmi ipotek senedi düzenlendiğini, her ne kadar dava dışı borçlu kefaletten dönmüş olsa bile davalı bankanın zararını gidermekle yükümlü olduğunu, Medeni Kanunun 1020. maddesi uyarınca davacının iyi niyetli olarak taşınmazın 1/2 hissesini satın aldığı iddiasının tapu siciline güven ilkesine aykırı olduğunu, dava dışı asıl borçlu …’in davacı ile aynı sebeplere dayanarak açtığı Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/1171 esas sayılı davasının reddedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; ipotekle yükümlü taşınmazın 1/2 hissesini satın alan davacı tarafından açılan ipoteğin fekki ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip nedeniyle menfi tespit / istirdat istemiyle açılan davada; somut olayda davacının ipotekle yükümlü olarak satın aldığı taşınmaz üzerinde tesis edilmiş olan ipotek resmi senedinde … A.Ş’nin davalı banka nezdinde kullandığı ve kullanacağı kredilerden doğmuş ve doğacak tüm borçların teminatı olarak ipotek verildiğinin kabul edildiği, taşınmazı davacıya satan ve aynı zamanda … A.Ş’nin asıl borçlu olduğu genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefaleti bulunan …’in davalı bankaya keşide ettiği ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 15/03/2013 tarihi itibariyle … A.Ş’nin henüz kapatılmamış 13 adet kredi hesabının bulunduğu, bu tarih itibariyle kredi taksitlerinin devam etmekte olduğu hususunun ikinci bilirkişi heyeti raporunda tespit edildiği, bu kapsamda ihtarnamenin tebliğ tarihi itibariyle ipotekle temin edilen borcun tamamen ödenmemiş olduğu, öte yandan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe esas olan 11 ayrı kredi hesabına dayalı banka alacağının kaynağının da ipotekle teminat altına alan 01/11/2010 tarihli aynı genel kredi sözleşmesi olduğu, ipotek resmi senedinde … A.Ş’nin kullandığı, kullanacağı kredilerden doğmuş ve doğacak borçları için teminat verilmiş olmakla aynı genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan kredilerden kaynaklanan ödenmeyen banka alacağının tahsili yönünde takip yapılarak ipoteğin paraya çevrilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, bu kapsamda dava dışı …’in ihtarnamesinin tebliğ tarihi ve keza dava tarihi itibariyle ipoteğin temin ettiği banka alacağının varlığı nedeniyle ipoteğin kaldırılmasını gerektiren koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle dava tarihinden sonra ipotek paraya çevrilmiş olduğundan konusuz kalan ipoteğin fekki talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve yerinde görülmeyen istirdat talebinin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan 31.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı yeni maliğin sorumluluğu, dava dışı eski malik … tarafından gönderilen Uşak 5. Noterliği’nden gönderilen 11.03.2013 tarih ve 0190 yevmiye numaralı ihtardan sonra dava dışı borçluya kullandırılan kredilerin teminatının teşkil etmediğinin, dolayısıyla da davalı banka tarafından dosyaya ibraz olunan 16.01.2018 tarihli yazı ekinde bulunan CD içeriğinde bulunan belgeler incelendiğinde takibe konu edilen tüm kredilerin kullandırım tarihlerinin bu tarihten sonra olduğu anlaşıldığından davacının bu kredilerden ipotek veren olarak sorumluluğunun olmadığının, davalı bankanın bahsi geçen ihtardan sonra müşterisinden yeni ipotek ve/ veya teminat talep etmesi gerekirken kredi kullandırmaya devam etmesinin hukuken adalet mantığına aykırı olduğunun, o durumda ömür boyu devam edren borçluluk ilişkisi ortaya çıktığının, dolayısıyla da mevcut belgelere göre an itibariyle kredilerin tümünün kullandırım tarihleri 11.03.2013 tarihinden sonra olduğuna göre mevcut borçlardan sorumlu tutulamayacak olan davacının talebinin kabulü ile mezkur gayrimenkuldeki ipoteğin fekkinin gerektiğinin belirtildiğini, yine 14.12.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda da; dava dışı … … … … İml. İnş San. Tic. A.Ş. nin 11.03.2013 tarihinden önce verilen kredi hesapları tamamen kapanmadıkça davacının davalı bankaya karşı sorumluluğu devam etmekle birlikte, davacı yeni malikin sorumluluğunun, dava dışı eski malik … tarafından gönderilen Uşak 5. Noterliği’nin 11.03.2013 tarihli ihtarından sonra dava dışı borçluya kullandırılan kredilerin teminatını teşkil etmediğinin, dolayısıyla da davalı banka tarafından ibraz olunan 16.01.2018 havale tarihli yazı ekindeki CD içeriğinde bulunan belgeler incelendiğinde takibe konu edilen tüm kredilerin kullandırım tarihlerinin bu tarihten sonra olduğu anlaşıldığından davacının bu kredilerden ipotek veren olarak sorumlu olmadığının tespiti ile ilk rapordaki görüşün korunduğunun bildirildiğini, ayrıca bilirkişinin 15.07.2019 tarihli 2. Ek raporunda da; Uşak 5. Noterliği’nce keşide edilen ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği 15.03.2013 tarihi itibariyle bankanın açık kredileri bulunduğu ancak hepsinin tahsil edildiğinin, 19.03.2019 tarihli dilekçe ekinde bulunan hesap hareketlerine göre 15.03.2013 tarih itibariyle dava dışı şirketin kanuni takipte olmadığının, banka tarafından daha önce takibe dayanak gösterilen kredilerin 15.03.2013 tarihinden sonra olduğunun belirlendiğini, işbu bilirkişi raporları dikkate alındığında, davalı tarafın icra takibine dayanak yaptığı kredilerin, davalı bankaya, Uşak 5. Noterliği’nce gönderilen 11.03.2013 tarihli ihtarın davalı bankacı tebellüğ tarihi 15.03.2013 tarihinden sonra olduğu dikkate alındığında ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, dava konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine konu taşınmazın 1/2 hissesini satın alan davacının, davadan önce davalı bankaya eski maliki tarafından keşide olunan ve kefaletten döndüğünü bildiren ihtarnameden sonra ipoteğin teminat olarak verildiği asıl borçlu şirkete kullandırılan krediler sebebiyle teminat teşkil etmediği, ihtarname tarihinden önceki eski kredi borçlarının kapatıldığı iddiasıyla taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davadan sonra icra takibinde satılan taşınmaz üzerindeki ipotek konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve davacının istirdat isteminin reddine karar verilmiştir.
Dava konusu Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2015/25426 esas sayılı takip dosyasında; alacaklı Türkiye … … Bankası A.Ş tarafından borçlular … … … … İmalat İnş. San ve Tic. A.Ş, …, … ve … hakkında maliki … ve … olan Ankara İli ….. nolu bağımsız bölüm üzerindeki 09.04.2009 tarihli ve 5625 yevmiye nolu ipotek resmi senedine konu 320.000,00 TL tutarlı birinci dereceden ipotek nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı, takipte 320.000,00 TL asıl alacak, 162.567,81 TL deposu talep edilen gayri nakdi alacak olmak üzere toplam 482.567,81 TL talep edildiği, 14/06/2016 tarihli açık artırma ile 302.500,00 TL üzerinden taşınmaz satışının yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ile davalı banka şubesi kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş bankacı bilirkişi … tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen 10.04.2018 havale tarihli kök ve 14.12.2018 tarihli birinci ek raporda özetle (kredi kullandıran şube kayıtları üzerinde incelemeye gidilmiş, ticari nitelikteki kredilerin … Şubesine oradan da genel müdürlüğe aktarılmış olduğu öğrenilmiş ilgili firmanın hesap hareketleri talep edildiği halde ve uzun bir süre geçmesine rağmen öğrenilemediği belirtilmiş), davalı bankaca gönderilen CD incelendiğinde dava tarihi itibarıyla dava dışı …..AŞ’nin bankaya borcunun devam ettiği, daha sonra 29.07.2016 tarihinde yapılan 252.909,17 TL ve 10.11.2016 tarihinde yapılan 1.250,00 TL miktarında tahsilatlar ile kanuni takip alacağının kapandığının anlaşıldığı, “takibin kaynağı olan 11 kredinin açılış tarihlerinin … tarafından davalı bankaya gönderilen Uşak 5. Noterliği’nin 11/03/2013 tarih ve 0190 yev nolu ihtardan sonraki tarih olduğu, dava dışı … … A.Ş’nin 11/03/2013 tarihinden önce verilen kredi hesapları tamamen kapanmadıkça davacının davalı bankaya karşı sorumluluğu devam etmekle birlikte davacı yeni malikin sorumluluğunun eski malik tarafından gönderilen ihtardan sonra dava dışı borçluya kullandırılan kredilerin teminatını teşkil etmemekte olduğunu ve ipoteğin fekkinin gerektiğini” ifade etmiş davalı bankadan … … A.Ş ile genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren açılan tüm kredilere ilişkin hesap tablolarının ve ilgili tüm bilgi ve belgelerin dosyaya ibrazı sağlanarak bilirkişiden ek rapor alınması yoluna gidilmiş bankacı bilirkişi 15.07.2019 tarihli ikinci ek raporunda özetle ; 19.03.2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan hesap hareketleri ile birlikte daha önce sunulan CD içeriği birlikte değerlendirildiğinde; banka tarafından dava dışı şirkete toplam 35 ayrı kredi kullandırıldığı, bunlardan 13 tanesinin 15/03/2013 tarihinde açık olduğu, 13 krediden her bir kredinin vadesinde kapandığı, diğer 22 kredinin ise ihtarnameden sonra kullandırıldığı veya çok önce kapandığının tespit edildiği, Uşak 5. Noterliği’nden keşide edilen ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği 15/03/2013 tarihi itibari ile bankanın açık kredilerinin bulunduğu, ancak hepsinin tahsil edildiği, 19.03.2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan hesap hareketlerine göre 15.03.2013 tarihi itibarıyla dava dışı şirketin kanuni takipte olmadığı, banka tarafından daha önce takibe dayanak gösterilen kredilerin 15/03/2013 tarihinden sonra olduğu” belirtilmiştir.
Somut olayda davacı yan, taşınmazın 1/2 hissesini kendisine satan önceki malik …’in 11/03/2013 tarihinde davalı bankaya keşide ettiği ihtarname ile kefaletinden döndüğünü bildirdiğini bu nedenle asıl borçluya bu tarihten sonra kullandırılan krediler nedeniyle ne önceki malikin ne de kendilerinin sorumlu olmadığını beyan ederek ipoteğin fekki ve menfi tespit talebinde bulunmuştur.
Uyuşmazlık, davacının, önceki maliki …’den satın aldığı davalı bankaya dava dışı asıl borçlu … AŞ’nin borcu için ipotekle yükümlü taşınmazın 1/2 hissesi üzerindeki ipoteğin, eski malikin davalı bankaya kefaletten dönme ihtarını keşide ettiği 11.03.2013 tarihli ihtarnamenin davalı bankaya tebliğ edildiği 15.03.2013 tarihinden sonra dava dışı asıl borçluya kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, taşınmazın anılan şirketin borcu için teminat teşkil edip etmediği, davacının bu sebeple sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dava dış …, dava dışı … AŞ’ nin davalı bankaya doğmuş doğacak asaleten ve kefaleten borçları için 1/2 hissesine sahip olduğu taşınmazı üzerinde 09.04.2009 tarihinde 320.000,00 TL bedelle ipotek tesis etmiş, akabinde dava dışı anılan şirketle imzalanan 01.11.2011 tarihli genel kredi sözleşmesini 5.000.000,00 TL kefalet limitiyle sorumlu olmak üzere müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış, davalı bankaya kefaleten dönme konulu 11.03.2013 tarihli Uşak 5. Noterliği’nin ihtarnamesini keşide etmiş, bu ihtarname davalı bankaya 15.03.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, 26.04.2013 tarihinde taşınmaz ipotekle yükümlü olarak davacıya satılmış, dava açıldıktan sonra yargılama sırasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile davadan önce başlatılan icra takibinde 14.06.2016 tarihinde 302.500,00 TL ye dava dışı 3. kişiye satılmıştır. Eldeki davada davacı yargılama sırasında satış bedelinin yarısını satış tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte istirdadını talep etmiştir. Şu halde somut olayda taşınmazın maliki olan davacı, ipoteğin teminatını teşkil ettiği kredi ilişkisinin önceki malik gibi tarafı olmayıp, sadece ipotek borçlusudur. Bu durumda dayanak genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olan önceki malik …’in davalı bankaya keşide ettiği 11.03.2013 tarihli ihtarnameden sonra TBK’nın 599. Maddesi şartlar oluştuğu takdirde bu ihtarnamenin tebliğinden sonra kullandırılan kredilerden dolayı kefil sıfatıyla sorumlu tutulmaması söz konusu olabilecekken taşınmazı ipotekle yükümlü olan davacı ipotek borçlusu ise dayanak genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefil sıfatıyla imzalamadığından onun yönünden TBK’nın 599. Maddesinin uygulanması söz konusu değildir. Kaldı ki ilk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan Dairemizce objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 2. Ek bilirkişi raporunda önceki malik Hatice’nin davalı bankaya keşide ettiği 11.03.20013 tarihli ihtarnamenin davalı bankaya tebliğ edildiği 15.03.2013 tarihi itibarıyla dava dışı asıl borçluya genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan 35 adet krediden 15.03.2013 tarihi itibarıyla 13 adet kredinin açık bulunduğu belirlendiğine göre esasen davacının iddia ettiği ettiği gibi eski kredi borçları da söz konusu ihtarname tarihinde sona ermiş değildir. Davacı bu davada ihtarname tarihi itibarıyla eski kredi borçlarının sona ermiş olması sebebiyle aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin iptalini ve ipoteğin kaldırılmasını talep etmiş, gerek dava dilekçesinde gerekse istinaf başvuru dilekçesinde takip konusu kredi borcunun takip ve dava tarihi itibarıyla sona erdiğini, dolayısıyla takip konusu kredi borcunun takip ve dava tarihindeki miktarına yönelik herhangi bir itirazda bulunmamıştır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; ihtiyati davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan ihtiyati tedbir isteyen davacı davacı taraftan alınması 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin istinafa başvuran davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/02/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.