Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1915 E. 2021/1522 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2019
NUMARASI …..
DAVA TARİHİ : 03/11/2017
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/12/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımından reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili ile davalı … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş ile dava dışı borçlulardan … arasında düzenlenen, davalı dışı borçlu … ile davalı borçlular … ve … tarafından müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden, … A.Ş tarafından dava dışı … ‘ne kullandırılan kredilerin vadelerinde ödenmemesi üzerine hesap kat edilerek, borçlulara Ankara 16. Noterliğinden 02/03/2001 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamenin keşide edildiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini, … A.Ş’nin … Şubesi tarafından kullandırılan kredilerden kaynaklanan alacağın … A.Ş tarafından … tarafından ise müvekkili… A.Ş bünyesinde birleşen … … … A.Ş’ye temlik edildiğini, alacağın tahsili amacıyla Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2013/10051 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırılması üzerine, yenilendiğinde 2016/13255 Esasını aldığını, icra takibinin davalılar yönünden itiraz nedeni ile durduğunu iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hüküm olunmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar ayrı ayrı vekiller ile temsil edilmekte oldukları davada, esasa ilişkin itirazlarının yanı sıra zaman aşımı itirazında da bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Anayasa Mahkemesince iptal edilen geçici 16.maddenin yürürlük tarihi olan 01/01/2005 tarihinden önce 02/03/2001 tarihinde ihtarname keşide ederek, borcu muaccel hale getirdiği dikkate alındığında … lehine getirilen zaman aşımı düzenlemesinin uygulama olanağı bulunmadığından zamanaşımının 20 yıl olarak kabulü mümkün olmadığı, hesabın kat edilerek muaccel hale getirildiği 02/03/2001 tarihi ile Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2013/10051 Esas sayılı dosyasında 24/06/2013 tarihinde başlatılan takip tarihi arasında 10 yıllık zaman aşımı süresi davalı borçlu kefiller yönünden dolmuş olduğu gerekçesiyle davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 5411 sayılı yasanın 108.maddesi gereğince fona devrolan ve bankalar tarafından tahsil edilemeyen alacakların … alacağına dönüştüğünü, aynı kanunun 141.maddesi gereğince dava konusu alacağın 20 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, dava tarihi itibariyle 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken mahkemece bu yönde bir hüküm kurulmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava dışı … … Ltd. Şti ile … arasında imzalanan 12/07/2000 tarihli genel kredi sözleşmesi, 02/03/2001 tarihli hesap kat ihtarnamesi, Ankara 10. İCra Müdürlüğünün 2016/2555 Esas sayılı dosyası vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Davacı yanca dava dışı … … … Ltd. Şti ile … A.Ş. arasında imzalanan 12/07/2000 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı kefiller aleyhine icra takibi başlatılmış, mahkemece dava konusu alacak bakımından dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, dava konusu sözleşmenin taraflarının dava dışı … … …… Ltd. Şti. ile dava dışı … A.Ş. olduğu, dava konusu alacağın … A.Ş tarafından….. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından da 08/03/2006 tarihli Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi ile … … … A.Ş.’ye temlik edildiği, … … … A.Ş’nin 06/03/2017 tarihinde infisah olarak davacı … … … A.Ş bünyesinde birleştiği anlaşılmakta olup, uyuşmazlık dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
Mülga 4389 sayılı …. Kanunu’na 26/12/2003 tarihli 25328 sayılı …. Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5020 sayılı Yasanın 27. maddesi ile eklenen Ek madde 3 ile, (mülga) 4389 sayılı Kanundan kaynaklanan … alacaklarına ve bu Kanuna göre Hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak belirlenmiştir
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/10/2019 tarih 2019/11-327 Esas 2019/1072 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, bu aşamada uyuşmazlık konusu itibariyle “… alacağı” kavramı üzerinde de durulması gerekmektedir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun çeşitli hükümlerinde “… alacağı” kavramı kullanılmıştır. Bu kavram 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na özgü ve …’un birden çok alacağını içeren bir üst kavramdır (Tekinalp, Ünal: Banka Hukukunun Esasları, İstanbul 2009, s. 300). Ancak … alacağı kavramı, …’un alacaklı sıfatı bulunan tüm hâller bakımından müşterek bir kavram olarak kullanılmamaktadır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu sisteminde … alacağının; birbirinden farklı türde alacakları bünyesinde barındıran bir üst kavram olmasının yanı sıra özel bir hukuki rejime de tabi olduğu anlaşılmaktadır. Zira Kanun’da … alacağı olarak nitelenen alacakların takip ve tahsiline ilişkin olarak özel himaye araçlarına yer verilmiş, ayrıca genel hükümlerden ayrılarak uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu itibarla … alacağı kavramının aynı zamanda hukuki bir statüyü ifade ettiği, sadece bu statü içerisinde yer alan alacakların Kanun’un öngördüğü özel himaye rejimine tabi olabileceği anlaşılmaktadır.
… alacağı kavramının 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun çeşitli hükümlerinde kullanılmasına ve hukuki bir statü ifade edip, kapsamında yer alan alacaklar açısından özel bir himaye rejimi sağlamasına rağmen, … alacağının ne olduğu ya da hangi alacakları kapsadığı hususunda açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla … alacağı kavramına yüklenen anlamın ve kapsamın belirlenmesi, gerek özel himaye rejiminin uygulanması, gerekse alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi bakımından önem arz etmektedir.
Hemen belirtilmesi gerekir ki; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun … alacağına yüklediği hukuki statü, temel hak ve özgürlüklere yönelik kısıtlamaları bünyesinde bulundurduğu için …’un hangi alacaklarının “… alacağı” kapsamında olduğunun sadece kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu dışındaki şekli anlamda kanunlarla da … alacağı ihdas edilmesinin önünde bir engel bulunmamakla birlikte alt düzenleyici işlemlerle özel himaye rejimine tabi … alacağı ihdas edilemeyecektir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun … alacağı için öngördüğü özel himaye rejiminin en önemli parçalarından birisi oldukça uzun bir zaman dilimini kapsayan zamanaşımı süresidir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesi; “Bu Kanundan kaynaklanan … alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır” hükmünü haizdir. Buna göre, anılan madde ile tanzim edilen zamanaşımına ilişkin düzenleme münhasıran 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan kaynaklanan … alacakları bakımından uygulama kabiliyeti bulacak ve bu … alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi yirmi yıla uzayacaktır. …’un yetkilerinin ve görevlerinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan doğması, başkaca kanunlardan kaynaklanan alacakların dolaylı olarak bu Kanuna ilişkin zamanaşımı süresine tabi olduğu sonucunu doğurmaz. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesinde tanzim edilen zamanaşımı süresi münhasıran bu Kanundan kaynaklanan … alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi olup, …’un tahsil yetkisini haiz olduğu alacaklara ilişkin genel bir zamanaşımı süresi belirlememektedir. Başka bir deyişle şekli anlamda başkaca kanunlarla bir alacağa … alacağı hukuki statüsünün verilmesi mümkün olmakla birlikte, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu dışındaki bir kanunla tanzim edilen … alacağı, Kanun’un açık hükmü karşısında zamanaşımına ilişkin özel himaye rejiminden yararlanamayacaktır.
Bu aşamada 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan kaynaklanan … alacaklarının kapsamının belirlenmesi gerekmektedir. Zira zamanaşımına ilişkin düzenlemenin uygulanabilmesi için … alacağı hukuki statüsünün 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda tanzim edilmesi gerekli olmakla birlikte, bu durum … alacağı kavramının kapsamını doğrudan tek başına belirlememektedir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu sisteminde iki grup alacağa … alacağı hukuki statüsü tanınmıştır. Bunlarda birincisi Kanun’un açıkça … alacağı statüsü tanıdığı alacaklardır. İkincisi ise Kanun’da bu statünün bulunduğuna dair açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, bu alacakların … alacağı olduğu işin mahiyetinden anlaşılan alacaklardır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu, bir alacağı … alacağı olarak kabul etmişse bu alacaklar, Kanun’un açık hükmü karşısında … alacağı statüsünü iktisap etmektedir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 108/4. ve 132/8. maddeleri … alacağı statüsünün bu şekilde oluşumuna ilişkindir (Tekinalp, s. 301).
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun açıkça … alacağı statüsü tanıdığı bir diğer düzenleme ise Kanun’un 132/8. maddesinde yer almaktadır. Anılan madde; “Bu Kanunun 107 nci maddesi uyarınca bir bankanın alacaklarının devralınması hâlinde bu alacaklar, devir tarihi itibarıyla … alacağı hâline gelir ve bu alacaklarla ilgili olarak borçlu aleyhine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılmış bulunan takipler ile alacağın tahsiline yönelik davalara kaldığı yerden devam edilir” hükmünü haizdir. Ayrıca 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 132/8. maddesi uyarınca …’un kendisine devredilen bankanın, alacaklarını devralması hâlinde, bu alacaklar … alacağı niteliği kazanmakta ve … alacaklarına ilişkin himaye rejimi tatbik kabiliyeti bulmaktadır. Zira …, hisselerinin çoğunluğu veya tamamı kendisine intikal eden bir bankanın; gerekli görülen hâllerle sınırlı olmak üzere, mali bünyenin güçlendirilmesi ve yeniden yapılandırılması için gerektiğinde, alacaklarını veya zararlarını devralmaya yetkilidir (m. 107/5-b.5). Bu alacaklar … tarafından devralındıkları tarih itibariyle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan kaynaklanan … alacağı statüsünü kazanmakla birlikte aynı Kanun’un 141. maddesinde tanzim edilen özel zamanaşımı himayesinden yararlanabilmektedir.
Bu itibarla yukarıda bahsedilen … alacakları 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan kaynaklandığı için anılan Kanun’un 141. maddesi gereğince bu … alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak uygulanacaktır. Aslında bu düzenleme ilk olarak 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan önce yürürlükte bulunan 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na 12.12.2003 tarihli ve 5020 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle eklenen ek 3. maddeyle getirilmiştir. Bu düzenleme ile söz konusu Kanun’dan kaynaklanan … alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’ndan kaynaklanan … alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi, anılan Kanun’a eklenen ek 3. maddenin yürürlüğe girdiği 26.12.2003 tarihinden itibaren yirmi yıl olmuştur.
01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesinde de mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun ek 3. maddesine benzer bir hükme yer verilerek 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan kaynaklanan … alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu düzenlenmiş bulunmaktadır.
Öte yandan, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 16. maddesinde, “Bu Kanun ile … alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda … lehine getirilen hükümler makable şamildir.” hükmü getirilerek 141. maddede öngörülen yirmi yıllık zamanaşımı süresinin geçmişe etkili olması sağlanmıştır. Bu düzenleme ile yirmi yıllık zamanaşımının ilk defa öngörüldüğü 26.12.2003 tarihi itibariyle dolmuş olan zamanaşımı süreleri yeniden canlandırılmış olmaktadır.
Buna karşılık … alacaklarında zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu kuralı, ilk kez 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen ve 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddeyle getirildiği için söz konusu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte henüz zamanaşımı süresini doldurmamış tüm … alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresi yirmi yıla uzamıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 16. maddesi ise 26.12.2003 tarihinden önce zamanaşımı süresini dolduran alacaklara ilişkin zamanaşımı süresini yeniden canlandırarak yirmi yıla uzatmaktadır.
Bu nedenle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 16. maddesinde yer alan “…zamanaşımı ve…” ibaresi 12.09.2014 tarihli ve 29117 sayılı ….. Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.06.2014 tarihli ve 2014/85 E, 2014/103 K. sayılı kararı ile borçlunun zamanaşımına uğramış alacaklarının yeniden canlandırılması ve bu suretle yürürlükte bulunan hukuk kurallarına göre doğmuş ve tahakkuk etmiş olan zamanaşımı def’ini ileri sürme hakkının geçmişe yönelik olarak elinden alınmasının hukuka olan güven duygusunu zedelediği ve hukuk güvenliği ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle Anayasa’nın 2. maddesine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu durumda 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan kaynaklanan … alacakları için 26.12.2003 tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmuş ise artık yirmi yıllık zamanaşımı süresi uygulanmayacak ancak anılan tarih itibariyle zamanaşımı süresi dolmamış ise zamanaşımı süresi yirmi yıla uzayacaktır. Başka bir deyişle anılan Kanun’dan kaynaklanan … alacaklarına yirmi yıllık zamanaşımı süresinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tespiti için öncelikle 26.12.2003 tarihi itibariyle alacağın tabi olduğu genel zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı belirlenmelidir. Eğer anılan tarih itibariyle alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi dolmuş ise bu … alacağına yirmi yıllık zamanaşımı süresi uygulanmayacak, buna karşılık öngörülen zamanaşımı süresi dolmamış ise her hâlde zamanaşımı süresi yirmi yıla uzayacaktır.
Hemen belirtilmesi gerekir ki; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 132/8. maddesi uyarınca devir tarihi itibariyle … alacağı hâline gelen alacaklarda yirmi yıllık zamanaşımı süresinin uygulanıp uygulanmayacağı devir tarihi itibariyle tespit edilmelidir. Banka alacağı devir tarihi itibariyle … alacağı hâline geldiği için bu tarih itibariyle alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi dolmuş ise artık yirmi yıllık zamanaşımı süresi uygulanmayacak buna karşılık alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi henüz dolmamış ise zamanaşımı süresi yirmi yıla uzayacaktır.
Takip dayanağı sözleşmenin tarafı olan ……6.09.2002 tarih, 826 sayılı kararı ile gayri nakdi yükümlülükler dahil diğer aktif ve pasifleri ile birlikte 30.09.2002 tarihi itibari ile ayrı tüzel kişiliğe haiz … … Bankası A.Ş. bünyesinde devren birleştirilmiş olup, … … ….. A.Ş, … A.Ş’nin 26.09.2002 sayılı … kararı ile … A.Ş’ne devredilmesi ve … A.Ş’nin de 07.12.2005 tarihli … Kurulunun kararı ile unvanı değiştirilerek oluşturulmuş bir tüzel kişiliktir. Yani … … Bankası A.Ş. …’na devredilen banka(lar)nın unvan değişikliğine uğramış halidir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18/06/2009 tarih 2007/12624 Esas 2009/7483 Karar sayılı ilamı).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sözleşmenin tarafı olan … 26/09/2002 tarihli … kararı ile … A.Ş.’ye devredilmiş olması, … A.Ş’nin de 07/12/2005 tarihli … Kurulunun kararı ile unvanı değiştirilerek … … Bankası A.Ş.unvanını almış olması, … … Bankasının ise Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen banka(lar)nın unvan değişikliğine uğramış hali olması, dava konusu alacağın … tarafından davacı şirkete temlik edilmiş olması karşısında devir tarihi itibariyle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 132/8. maddesi gereğince anılan Kanundan kaynaklanan … alacağı hâline geldiğinden 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesi gereğince somut olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresi 20 yıldır.
Dava konusu alacağa ilişkin hesap, alacaklı banka tarafından 02/03/2001 tarihinde kat edilmiş, icra takibine ise 25/06/2013 tarihinde geçilmiş ve bu tarihte zamanaşımı süresi kesilmiştir. Genel alacak zamanaşımı süresi 10 yıl olup bu alacak için zamanaşımı süresi 02/03/2011 tarihinde dolacak iken, … alacağı haline dönüşmüş olan bu alacak için 5020 sayılı Yasanın 27. maddesi ile mülga 4389 sayılı Yasaya eklenen Ek madde 3 ile zamanaşımı süresi 02/03/2011 tarihinde 20 yıla uzatılmıştır. 4389 sayılı Bankalar Kanunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 168. maddesinin (A) bendi hükmü gereğince, 5411 sayılı Kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, yürürlükten kaldırılmıştır. 5411 sayılı Kanun’un 141. maddesinde bu kanundan kaynaklanan … alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin yirmi yıl olduğu belirtilmiştir. Yine 5411 sayılı Yasanın Geçici 16. maddesi ile bu Kanun ile … alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda … lehine getirilen hükümler makable şamildir, hükmü getirilmiş, geçici madde 16.’da yer alan “…zamanaşımı…” sözcüğü, Anayasa Mahkemesi’nin 12.09.2014 tarih ve 29117 sayılı … Gazetede yayımlanan, 04.06.2014 tarih, 2014/85 E. ve 2014/103 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş “zamanaşımı” sözcüğünün iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan “ve” sözcüğünün de iptaline karar verilmiştir. 04/02/2011 tarihinde 27836 sayılı … Gazetede yayınlanarak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam edeceği, ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresinin dolmuş olacağı hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda somut olayda 01/07/2013 tarihinden önce takibe geçildiğinden davalıların kefaleti yönünden 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmayacağının gözetilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararı hep birlikte değerlendirildiğinde dava konusu alacağın 10 yıllık zamanaşımı süresinin 02/03/2011 tarihinde dolacağı, ancak henüz 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na 26.12.2003 tarihli, 25328 sayılı … Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5020 sayılı Yasanın 27. maddesi ile eklenen Ek madde 3 ile getirilen değişiklik sonucu zamanaşımı süresinin 20 yıla uzatıldığı, 20 yıllık süre dolmadan icra takibi yapılmış olması karşısında mahkemece alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasıyla davanın reddi isabetsizdir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14/04/2016 tarih 2015/16882 Esas 2016/6587 Karar sayılı emsal ilamı).
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı …’in istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE, davalı …’in istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/09/2019 tarih ve 2017/755 Esas 2019/749 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı harç yatırmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı …’den peşin alınan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde anılan davalıya iadesine,
6-Davacı ve davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
7-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/12/2021
….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.