Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1887 E. 2021/1541 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2018
NUMARASI ….
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 10/11/2015
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2022

Taraflar arasındaki tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, sözleşmeler gereğince davalıya kredi kullandırıldığını, davalının borcunu ödememesi üzerine hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının aldığı genel kurul kararları ile sermayesini 250.000,00 TL’ye kadar indirdiğini, sermaye indiriminin TTK’nun 474. maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığını belirterek sermaye azaltılmasına ilişkin genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile davalı şirketin TTK’nun 473 vd. Maddeleri gereğince sermaye azaltılma işleminin mevzuata aykırı olarak yaptığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının 25/11/2014 tarih ve 2014/3 kararı ile 30/05/2015 tarihli ve 8789 sayılı sermaye azaltılmasına ilişkin genel kurul kararlarının iptaline, karar kesinleştiğinde ticaret sicili müdürlüğüne bildirilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ortaklığının piyasa koşullarında işlerini büyütmek amacıyla sermaye artırım taahhüdünde bulunduğunu, umduklarını bulamadıklarında ise taahhüt edilen sermaye ödemesini yerine getiremediklerini, müvekkilinin bilançoyu eski haline getirmek üzere sermaye azaltım kararı aldığını, anonim şirket olarak kayıtlı olmasına rağmen tek ortaklı şirket olduğunu, ortağın şirkete olan borcundan dolayı sermayenin azaltıldığını, sermaye azaltılmadan önce 3 çağrı ilanı yayımlandıktan sonra iki ay beklenerek sermaye azaltımı yapıldığını, çağrı ilanından sonra hiçbir itiraz yapılmadığını, müvekkilinin bilanço borçlarını karşılayacak yeterliliğe sahip olduğunu, karara dayanak bilirkişi raporunun denetime uygun olmadığını, itirazlar karşılanmadan hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; sermaye azaltılmasına ilişkin anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Sermaye azaltılmasına ilişkin davalı şirketin mali müşavirden aldığı 05/01/2015 tarihli raporu, yargılama aşamasında bankacı ve hukukçu bilirkişiden alınan 23/02/2017 tarihli bilirkişi raporu, anılan rapora itiraz üzerine heyete mali müşavir bilirkişi de eklenmek suretiyle alınan 13/09/2017 tarihli bilirkişi raporu, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmeleri, kredi üyelik sözleşmesi, davalı şirket ticaret sicil kaydı, dava konusu genel kurul kararları, davalı şirket vergi kayıtları, vergi müfettişinin düzenlediği denetim raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan 23/02/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, davacı bankanın davalıdan 1.041.148,38 TL alacağı bulunduğu, davalının dava konusu sermaye azaltılmalarını yapmadan önce alacaklı olan davacıya çağrı yapmadığı, sermaye azaltılmasına ilişkin kararın geçerli sayılması için sermayenin zararlar sonucunda bilançoda oluşan bir açığı kapatmak amacıyla ve bu açıklar oranında azaltılacak olması gerektiği, basitleştirilmiş sermaye azaltılmasında yönetim kurulunun alacaklılara çağrıda bulunmaktan vazgeçebileceği, bu azaltma türünde azaltılan sermaye miktarının serbest hale gelmesinin söz konusu olmadığı, sermaye miktarı bilançoda gözüken gerçek değerine indirildiği, bu şekilde sermaye azaltılmasının yalnızca muhasebe kayıtlarında yapılan değişiklik biçiminde ortaya çıktığı, pay sahiplerine herhangi bir sermaye iadesi yapılmadığı, davalının zararlar sonucunda bilançoda oluşan şirket zararını kapatmak amacıyla sermaye azaltılmasına gitmediği, genel kurul kararlarının iptali koşullarının oluştuğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Alınan 13/09/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da, davalı şirketin öz varlığının 993.727,53 TL olduğu, davacının kredi alacağının ise 1.066.300,44 TL olduğu, davalının kredi borçlarını karşılayabilecek durumda olmadığı tespit edilmiştir.
Davacı yan davalının yasada belirtilen prosedüre aykırı olarak sermayesini azalttığını, sermaye azaltılmasına yönelik alınan genel kurul kararlarının iptali gerektiğini iddia etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporları hükme esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davalı şirketin 25/11/2014 ve 30/05/2015 tarihli sermaye azaltılmasına ilişkin genel kurul kararlarının iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, TTK’nun 473 vd. Maddeleri uyarınca sermaye azaltılma işleminin yasaya uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, dava konusu 25/11/2014 tarihli genel kurul kararıyla davalı şirketin sermayesinin 5.000.000,00 TL’den 2.500.000,00 TL’ye indirildiği, azaltılan 2.500.000,00 TL’nin ödenecek olan sermaye taahhüdünden mahsup edilmesi yoluyla gerçekleştirilmesine karar verildiği, 25/03/2015 tarihli genel kurul kararıyla da 2.500.000,00 TL olan sermayenin 250.000,00 TL’ye indirilmesine karar verildiği, azaltılan 2.250.000,00 TL’nin duran varlıklarda meydana gelen fazlalığın mahsup edilmesi yoluyla gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Esas sermayenin azaltılması usulü TTK’nun 473, 474 ve 475. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre alacaklılara verilen sürenin sona ermesinden ve beyan edilen alacakların ödenmesinden veya teminat altına alınmasından sonra sermaye azaltılabileceğinden bu şartlara uygun olmayan sermaye azaltılmasına karşı aynı maddeye dayalı dava hakkı olan davacının davasının ilk derece mahkemesince kabul edilmesinde hukuka aykırılık olmadığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile davalı şirketin davacı bankaya olan kredi borcunun şirketin öz varlık değerinin üzerinde olduğu, davalının kredi borçlarını ödeyecek durumda bulunmadığı, davalının zararlar sonucunda bilançoda oluşan şirket zararını kapatmak amacıyla sermaye azaltılmasına gitmediği, davalı şirketin sermaye azaltılmasına gitmeden önce alacaklı olan davacıya çağrı yapmadığı, sermaye azaltma işleminin TTK’nun 473 vd. maddelerindeki prosedüre uygun olmadığı, genel kurul kararlarının iptali koşullarının oluştuğu tespit edilmiştir. Alınan raporlar ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı şirketin dava konusu genel kurul toplantılarında sermaye azaltılmasına yönelik alınan kararların iptali koşullarının oluştuğu gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/12/2021
….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.