Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1856 E. 2021/1559 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2015
NUMARASI ….
DAVA TARİHİ : 04/03/2015
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketine … poliçesi ile sigortalı bulunan aracın müvekkili şirket ortağı…’nin yönetiminde iken 19.10.2014 günü saat 12.30 sıralarında … üzerinde seyir halinde iken müvekkiline ait araç sürücüsünün bir anlık dikkatsizliği sonucunda karşı yönden gelmekte olan … yönetiminde araç ile çarpıştığını, araçta oluşan hasarın götürüldüğü yetkili servisçe tamir edilerek hasarlanan parçaların değiştirildiğini, serviste süresi içinde davalı … şirketine bildirimde bulunulduğunu ve davalı … şirketinin de aracın tamirine onay verdiğini, ancak daha sonra sebebi anlaşılamayan bir şekilde davalı … şirketinin hasar bedelini ödemekten kaçındığını, davalı … şirketinin ödememe gerekçesi olarak müvekkilinin olay mahallini terk etmesi olarak gösterdiğini, oysa kasko sigorta poliçesinde bu yönde bir hükme yer verilmediğini, müvekkilinin olay yerinden ayrıldığı kabul edilse dahi bu durumun hasar bedelini ödememek için bir gerekçe oluşturmayacağını ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak açılan işbu dava kapsamında kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan şimdilik 5.000,00 TL alacağın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında dava değerini 9.014,36 TL üzerinden ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aracın müvekkili şirket tarafından 09/12/2013-2104 vadeli …. no.lu Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını ve müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, Kasko Sigortası Genel Şartları A.5 çerçevesinde sürücü belgesi olmadan ya da alkollü olarak aracın kullanılması, aracın kaçırılması veya çalınması hallerinde talebin teminat dışı bulunduğunu, Genel Şartlar A.5.10 maddesinde ise “Zorunlu haller hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 no.lu bentlerdeki ihlaller nedeniyle sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması”nın teminat dışı olarak belirtildiğini ve bu madde çerçevesinde davaya konu talebin teminat kapsamında bulunmadığını, hasarın sigorta kapsamında yer alıp olmadığının, kusur durumunun yani ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin toplanmasından önce sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşmeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; davacı şirkete ait aracın davalı … şirketine 09/12/2013-2014 tarihlerini kapsar şekilde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, davaya konu rizikonun 19/10/2014 tarihinde sigorta himaye süresi içerisinde gerçekleştiği, dava dışı kazaya karışan diğer araç sürücüsü …’ın tanık olarak beyanında davacı şirkete ait araç sürücüsünün kaza sonrası kendisi ile konuştuğu, poliçe ve kartını verdiği, acil işi nedeniyle olay yerinde daha fazla duramadığını beyan etmesi karşısında bunun teminat dışı hallerden olan olay yerinden kaçma, kimlik tespitinin engellenmesi yahut sarhoşluk olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı keza davalının bu iddialarının hiçbir somut bilgi yahut belge ile ispat edilemediğinin ve kazaya karışan araç şoförlerinin emniyetteki ifadelerinin de birbirleri ile tutarlı olduğunun anlaşılması karşısında gerçekleşen zararın poliçede öngörülen teminatlar dahilinde kaldığı kanaatine varıldığı, her iki bilirkişi raporunda da hesap edilen hasar bedeli birbiri ile tutarlı olduğundan raporlarda yer alan 9.014,36 TL hasar bedelinin temerrüt tarihi olan 15/11/2014 tarihinden itibaren davacı talebiyle bağlı kalınarak yasal faizi ile birlikte davalıdan talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile 9.014,36 TL nin 15/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.10 maddesi gereği teminat kapsamı dışında kaldığını, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu olaydan 4 gün sonra 23.10.2014 tarihinde ifade vermeye gittiğini, ifadesinde hastaneye gitmesi gerektiğini belirttiğini ancak düzenlenen kaza tespit tutanağında hastaneye gittiğine ilişkin bir beyan ve hastanede olduğunu ispat eden bir hasta raporu bulunmadığını, ayrıca hastaneye gittiğini belirttiği halde alkollü olup olmadığına dair bir rapor da almadığını, dava dosyasında davacının haklı nedenle olay mahallini terk ettiğine dair herhangi bir bilginin veya delilin bulunmadığını, nitekim alınan 18.10.2016 tarihli raporda davacının Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmediğinin açıkça tespit edildiğini, kazaya karışan diğer sürücü …’ın beyanlarında davacının kendisine hastaneye gittiğine dair bir beyanda bulunmadığını, arabayı öne çekme amacıyla aracına binerek daha sonra inmeden yola devam ettiğini, kendi tahminlerine göre acil bir işi olduğunu düşündüğünü, kendisinin davacının kartını verdiğini zannettiğini ancak kartın bulunmadığını beyan ettiğini, dava konusu olay haksız fiil niteliğinde olup ticari iş söz konusu olmadığından hüküm altına alınan miktara ticari faize hükmedilmesinin de doğru olmadığını, ayrıca ıslah tarihinden itibaren veya rapor hesap tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken müvekkili şirkete başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, kasko sigorta poliçesine dayalı olarak davalı … şirketinden sigortalı araçta oluşan hasarın tazmini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamında bulunan ifade tutanaklarının incelenmesinde; davacı şirkete ait aracın çarptığı araç sürücüsü dava dışı …’ın beyanında, davacı şirkete ait aracın kendisine ait araca çarpması sonrası dava konusu aracı süren şahsın aracını biraz ileriye aldığını, o sırada yolun trafiğe kapandığını ve araçların korna çalması üzerine şahsın olay yerinden ayrıldığını, şikayetçi olmadığını, dava konusu aracı süren…’nin ise beyanında kaza sonrası boş kaza raporunu imzalayıp dava dışı …’a verdiği, hastaneye yetişmesi gerekmesi nedeniyle şahısa kartını vererek olay yerinden ayrıldığını şikayetçi olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece yargılamada dinlenilen dava dışı diğer araç sürücüsü …’ın beyanında; kendisinin tutanak tutmak istediğini, davacı şirkete ait araç sürücünün acil işim ve hastası olduğunu, kartını ve araca ait poliçeye verdiğini, o sırada düğün konvoyu gelmesi ve yolu kapatmaları dolayısıyla şahsın arabaya binip arabayı öne aldığını, inecek gibi olduğunu ancak yolun açılmaması üzerine araca binip gittiğini, kartı verdiğini zannettiğini ancak kartın olmadığını gördüğünü, kendisinin düşürmüş de olabileceğini, şahsın geri gelmemesi üzerine polis çağırdığında polislerin tutanağı mevcut şekilde düzenlediklerini ve şahsın telaşlı olduğunu, konuşmasında kekemelik olmakla birlikte sarhoşluktan kaynaklanmadığını beyen etmiştir.
Dosya kapsamında, bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup 18/11/2016 tarihli makine mühendisi, trafik kusur ve hasar uzmanı olan…tarafından düzenlenen raporda özetle, davacı sigortalının kaza sonrası Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmediği, davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasarın olay tarihinde 9.014,35 TL olduğu şeklinde kanaat bildirilmiştir. Taraf vekillerinin itirazları incelenmek ve denetime açık ayrıntılı rapor tanzim edilmek üzere dosya sigorta sözleşmeleri ve hasar alanında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup heyet tarafından düzenlenen raporda da özetle; dosya kapsamında alınan tanık beyanı ve Yargıtay kararları uyarınca, kaza esnasında aracın sürücüsünün farklı bir kişi olduğu yahut sürücünün alkollü olduğunun somut delillerle veya belgeyle ispat edilememesi nedeniyle gerçekleşen rizikonun teminat haricinde kaldığının ispat edilemediği ve 9.014,36 TL araç hasar bedelinin talep edilebileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde geçerli olan KSGŞ’nın A.5.10. maddesinde, “zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma” denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Diğer taraftan TTK.nun 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Kanun’un 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına dair iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda riskin gerçekleştiği sabit olup, bu riskin farklı şekillerde gerçekleştiği iddiasını davalı sigortacı ispat etmek zorundadır. Sigorta şirketinin hasarın teminat kapsamında olmadığı, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil, iddia ettikleri şekilde gerçekleştiğini ve bu oluş şeklinin teminat dışında kalan hallerden olduğunu somut delillerle kanıtlaması gerekmektedir.
Somut olaya bakıldığında; 19.10.2014 tarihli maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına ve karşı araç sürücüsü …’ın beyanına göre 19.10.2014 günü saat 12.30’da 827. Sokak üzerinde seyir halindeyken olay yeri no:5 önünde karşı yönden gelen aracın kendisine çarptığını ve olay yerinden kaçtığını ifade etmiş, olaydan 4 gün sonra 23.10.2014 tarihinde saat 15.30’da emniyette alınan ifadesinde sigortalı araç sürücüsü…, çalıştığı şirkete ait aracı kullanırken 19.10.2014 günü saat 12.30 sıralarında… … üzerinde seyir halinde iken bir anlık dikkatsizlik yüzünden karşıdan gelen araçla çarpıştığını, çarpıştığı aracı kullanan ismin sonradan öğrendiği … isimli şahıs ile aralarında rapor düzenlemek istediğini, boş kaza raporunu imzalayıp verdiğini, hastaneye yetişmesi gerektiğini söyleyerek olay yerinden ayrıldığını beyan etmiştir. Ne var ki sürücü olay yerinden hastaneye gitmesi sebebiyle ayrıldığına ve olay tarihinde alkolsüz olduğuna dair dosya kapsamına herhangi bir delil sunamamıştır. Şu halde sürücünün olay yerini terk etmesi için KSGŞ’nın A.5.10. maddesi anlamında zorunlu bir hal bulunmamaktadır. Bu durumda, TTK. 1409-1446 md. hükümleri ve somut olayın özellikleri gereği zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükü, davacı sigortalıya ait olup dosyadaki mevcut deliller ile de hasarın teminat kapsamında kaldığı ispatlanamamıştır. O halde ilk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü gerekmiştir. Nitekim Yargıtay 4. HD’nin emsal nitelikteki 01.06.2021 tarih ve 2021/3272 Esas ve 2021/2118 Karar sayılı emsal nitelikteki kararı da bu yöndedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın reddine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-İstinafa başvuran davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.07.2019 tarih ve 2018/937 Esas-2019/521 Karar sayılı Kararının KALDIRILMASINA,
B)1- Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının, başlangıçta alınan 85,39 TL ile ıslah harcı 69,00 TL toplamı 154,39 TL’den mahsubu ile fazla alınan 95,09 TL’nin kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3- Yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. Maddesi gereği belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
C) 1-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 154,00 TL nispi karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde kendisine iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı 32,50 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 153,80 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 16/12/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.