Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1783 E. 2021/1498 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2019
NUMARASI ….
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/08/2017
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’in …tan kullandığı krediye müvekkili tarafından kefalet sağlandığını, borçlu lehine olan bu kefalete karşılık olarak da imzalanan kefalet taahhütnamesi ile …’in borçlarına karşılık davalılar ve dava dışı … … … Şti. tarafından müteselsil kefalet sağlandığını, asıl borçlu … tarafından …a olan kredi borcunun ödenmediğini, banka tarafından müvekkilinden kefalet oranında ödeme talep edildiğini, müvekkili tarafından bu kefaletin ödendiğini, …a ödeme yapan müvekkilinin asıl borçlu ve diğer teminat borçlularına ihtarname göndererek kefalet bedelinin ve masrafların kendisine ödenmesini talep ettiğini, ihtarnameye rağmen ödenmeyen alacağın tahsili için davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe itiraz ettiğini belirterek davalıların itirazının iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılara dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalılar davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, sözleşme kapsamında asıl borçlunun dava dışı bankadan aldığı krediyi ödememesi nedeniyle davacının sözleşme uyarınca dava dışı bankaya 800.000,00 TL ödemede bulunduğu, yapılan ödemenin davalılardan tahsili için ihtarname keşide edildiği, ödenmeyince dava konusu icra takibinin başlatıldığı, davalıların takibe konu taahhütnamede müteselsil kefil oldukları, sözleşme uyarınca sözleşmede belirtilen limit ile sorumlu oldukları, davalı kefillere muacceliyet ihtarnamesi tebliğ edilmediğinden temerrüde düşmedikleri, takip tarihine kadar işlemiş faizden sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların itirazının 800.000,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, bu miktar üzerinden takip tarihinden yıllık %5 oranında faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 160.000,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kefalet taahhütnamesi uyarınca müvekkilinin borçlular adına bankaya ödeme yaptığı tarih itibarıyla borcun muaccel hale geldiğini, fiil ödeme tarihine kadar akdi faiz işleyeceğini, temerrüt oluştuğu tarih itibarıyla da temerrüt faiz oranının işlemeye başlayacağını, icra takibinde hem akdi hemde temerrüt faiz oranının %5 olduğunu, borçluların temerrütü için kefalet taahhütnamesinde yer alan hüküm kapsamında davalıların müvekkiline bildirdiği adrese ihtarnamenin tebliğe çıkarıldığını, bila ikmal iade dönmüş ise de tebligatın adrese ulaştığı tarih itibarıyla tebliğ edilmiş sayılacağını, yeni adresin müvekkiline bildirilmediğini, bilirkişinin ana para faizini göz ardı ettiğini, asıl borcun muaccel olması için herhangi bir bildirim şartının kararlaştırılmadığını, müvekkilinin bankaya ödeme yaptığı tarih itibarıyla borcun muaccel hale geleceğini, davaya konu işlemlerde ana para faizinin tazminle doğacağı ve ne oranda talep edilebileceğinin sözleşmede açıkça yer aldığını, mahkemece ana para faizinin göz ardı edildiğini, temerrüt faizi üzerinden değerlendirme yapıldığını, sözleşme gereğince ana para faizinin tazmin tarihinden, temerrüt faizinin ise temerrüt tarihinden itibaren söz konusu olacağını, akdi ve temerrüt faiz oranları aynı olduğundan temerrüt olgusunun ayrıca araştırılmasına gerek olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinde yer alan kefalet taahhhütnamesi kapsamında ödeme yapan … A.Ş.’nin ödediği bedelin tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2016/19320 sayılı icra takip dosyası, kefalet taahhütnamesi, KGF tarafından …a yapılan ödemeye ilişkin dekont sureti, davacı tarafından davalılara gönderilen ihtarname sureti, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 27/08/2018 tarihli bilirkişi kök, 29/01/2019 tarihli ek bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2016/19320 sayılı icra takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 877.132,95 TL alacağın tahsili istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu …’ya 11/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirkete bila tebliğ olduğu, davalılar vekilinin 13/10/2016 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı, davacı alacaklı vekiline itirazın tebliğ edilmediği, iş bu itirazın iptali davasının, itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, 25/08/2017 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Dosya içerisinde yer alan kefalet taahhütnamesi incelendiğinde, 30/09/2013 tarihli kefalet taahhütnamesinin dava dışı asıl borçlu …, davacı ve davalılar arasında akdedildiği, asıl borçlunun …a olan 1.000.000,00 TL kredi tutarına ilişkin olarak düzenlendiği, kefalet limitinin 800.000,00 TL olduğu, davalıların kefaletlerinin taahhütname tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı tarafından takip tarihinden önce davalılar ve diğer borçlulara gönderilen 03/11/2014 tarihli ihtarname ile 800.000,00 TL kefalet borcu ile 13.759,12 TL komisyon borcu, 100,00 TL revize inceleme ücretinin 3 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin davalıların kefalet taahhütnamesinde yer alan adreslerine bila tebliğ olduğu görülmüştür.
Davacı KGF tarafından dava dışı …a 04/12/2014 tarihinde “… KGF bedeli” açıklamasıyla 800.021,00 TL ödendiği, banka dekontu üzerinde “21,00 TL masrafın banka tarafından iade edildiği”nin el yazısı ile yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporunda, davacının …a 800.000,00 TL kefalet borcunu ödediğinden davalıların asıl borcunu doğduğu, asıl muaccel olduğu, kefillere başvuru koşulların oluştuğu, davalılara muacceliyet ihtarnamesinin tebliğ edilmediği, temerrütün takip tarihinde oluştuğu yönünde kanaat bildirilmiş, ek raporda ise, kefalet sözleşmesinin 16. maddesi uyarınca bildirilen adrese tebligat geçerli kabul edilirse davalı şirketin sözleşmedeki adreslerine çıkarılan tebligat nedeniyle 10/11/2014 tarihinde temerrütün oluştuğu, davacının davalı şirketten 800.000,00 TL asıl alacak, taleple bağlı kalınarak 77.132,95 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu, ihtarnamenin tebliği geçersiz sayılırsa davacının davalı şirketten 800.000,00 TL asıl alacağı bulunduğu, diğer davalı yönünden ise sözleşmedeki adres tam yazılmadığından sözleşmenin 16. maddesi uyarınca da temerrütün oluşmayacağı, takiple temerrütün oluştuğu, davalı …’dan ise 800.000,00 TL asıl alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı yan asıl borçlunun …tan kullandığı kredi nedeniyle tazmin edilen bedelden davalıların sorumlu olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini iddia etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazı reddedilen işlemiş faiz ve masraf alacağına yöneliktir.
Taraflar arasında dava dışı asıl borçlu ile dava dışı … arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davacının kefaletinin bulunduğu, kredi hesaplarının kat edilmesi ve anılan banka tarafından tazmin talebinde bulunulması üzerine davacı tarafından …a 04/12/2014 tarihinde 800.000,00 TL ödendiği, davacı tarafından yapılan ödemeden sonra davalılar ve asıl borçluya tazmin edilen bedellerin ödenmesi yönünde ihtarname gönderildiği, davacı ile dava dışı asıl borçlu ve davalılar arasında düzenlenen kefalet taahhütnamesi uyarınca davalıların müteselsil kefil olduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
İstinaf itirazı kapsamında uyuşmazlık, işlemiş faiz ve masraf alacağından kaynaklanmaktadır.
Taraflar arasında akdedilen kefalet taahhütnamesinin 16. maddesinde KGF’nin yapacağı her türlü tebligat için taahhütnamenin sonunda yazılı adreslerin kanuni ikametgah olarak kabul edileceği, değişmesi halinde durumun noter vasıtasıyla bildirileceği, aksi halde bu adrese gönderilen tebligatın yapılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır. İİK’nun 68/b maddesinde ise kredi kullananın adres değişikliğini noter ihtarıyla bildirmediği takdirde eski adresin geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hüküm asıl borçluya ilişkin olup, kefile ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durumda dava dışı asıl borçlunun sözleşmede yer alan adresine yapılacak tebligat İİK’nun 68/b maddesi uyarınca geçerli olacak ve asıl borçlu anılan tebligat üzerine temerrüte düşecek ise de, temerrütün oluşması için süre içeren bildirimin davalı kefillere tebliğ edilmesi gerektiğinden bu tebligatın kefillerin adresine tebliğ edilmesi gerekecektir. Bir başka anlatımla kefillerin sözleşmedeki adresine KGF’nin ödeme yapılması ihtarının bila tebliğ olması davalı kefillerin temerrüte düşmesi sonucunu doğurmayacaktır.
Davacı tarafından davalılara gönderilen ihtarname ile 3 günlük atıfet süresinin tanındığı gözetildiğinde asıl borçluya gönderilen ihtarname 04/11/2014 tarihinde tebliğ edildiğinden asıl borçlu 08/11/2014 tarihinde temerrüte düşmüştür. Davalı kefil şirketin sözleşmede yer alan adreslerine gönderilen ihtarname ise bila tebliğ olduğu gibi, diğer davalının sözleşmede yer alan adresi tam yazılmadan gönderilen ihtarname bila tebliğ olduğundan davalı kefiller takip tarihi olan 07/10/2016 tarihinde temerrüte düştüklerinin kabulü gerekir. Davacı tarafından düzenlenen ihtarnamenin usulüne uygun olarak asıl borçluya tebliğ edildiği gözetildiğinde, davalı kefiller yönünden TBK’nun 586. maddesinde düzenlenen takip koşulu oluşmuştur. Bu durumda mahkemece davacının, asıl borçluya yapılan tebligat ile takip koşulu oluşan davalı kefiller yönünden takip tarihine kadar işlemiş herhangi bir temerrüt faizi bulunmadığı gözetilerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekili temerrüt faizi ve akdi faiz oranının %5 olduğu, bu nedenle temerrüt tarihinin tespit edilmesinin sonuca bir etkisinin bulunmadığı, temerrüt tarihine kadar da KGF’nin %5 oranında akdi faiz alacağının bulunduğunu ileri sürmüştür. Davalılar imzaladıkları kefalet taahhütnamesi kapsamında kefil olup, borçtan sorumlulukları kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin sonuçları ile sınırlıdır. Bir başka anlatımla kefil temerrüte düşmemiş ise, sorumluluğu kefalet limiti kadardır.
Somut olayda davalıların kefalet limiti 800.000,00 TL’dir. Davacı tarafından dava dışı …a 800.000,00 TL ödeme yapılmıştır. Bu durumda muacceliyet tarihinden temerrüt tarihine kadar akdi faiz işletilebilecek ise de, ödenen miktar ile kefalet limiti aynı olduğundan işletilebilecek olan akdi faiz davalıların kefalet limitini aşacağından davalıların limiti aşan kısımdan sorumlulukları olmayacaktır.
Davacı yanın dava konusu icra takibinde talep ettiği diğer alacak kalemi 2.577,39 TL masraf kalemidir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda anılan kalem yönünden de dava reddedilmiştir. Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan masraflara ilişkin dosyaya herhangi bir dekont ibraz edilmediği gibi, davalı kefiller kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin sonuçları ile sınırlı sorumludur. Davalılar temerrüte düşmediği gibi davacı tarafından yapılan ödeme ile kefalet limiti aynı miktardır.
Hal böyle olunca, mahkemece davalıların temerrüte düşmediği, kefil olan davalıların kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin sonuçları ile sınırlı sorumlu oldukları, yargılama aşamasında bilirkişi ek raporunun ayrıntılı ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda reddedilen miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 09/12/2021


Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.