Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1689 E. 2021/1381 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

…..

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2019
NUMARASI ……
DAVA TARİHİ : 18/07/2016
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 24.07.2006 tarihinde akdedilen işletme hakkı devir sözleşmesi öncesi dönem faaliyeti kapsamında, dava dışı … …. Ltd. Şti. tarafından davacı aleyhine açılan kaçak elektrik kullanımı sebebiyle tahakkuk ettirilen elektrik bedelinin haksız olduğu iddiasına dayalı menfi tespit davası sonucunda Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….. Karar sayılı davanın yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün Fatih 2. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı icra takip dosyasında takibe konu edildiği, davacı tarafından 09/06/2008 tarihinde 8.829,57 TL’nin ve bozma ilamı sonrasında kurulan yeni hüküm uyarınca ödenen 2.020,98 TL’nin ödeme tarihi olan 25/11/2010 tarihinden ve 300,80 TL temyiz harcının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davanın zamanaşımına uğradığını, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ve hisse satış sözleşmesi uyarınca müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava dışı … …. Ltd. Şti. tarafından davacı aleyhine açılan haksız tahakkuk olduğu ileri sürülen kaçak elektrik bedeli yönünden menfi tespit istemli davada davanın kısmen kabulüne, davalı tarafından düzenlenen faturaya dayalı olarak haksız tahsil edilen 5.438,77 TL’nin, 652,65 TL vekalet ücretinin ve 2.094,84 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği, davacı tarafından bu dava ve ilam gereğince 29/11/2010 tarihinde 2.020,98 TL, 27/11/2007 tarihinde 300,80 TL temyiz başvuru ve karar harcı, 22/07/2009 tarihinde 368,00 TL temyiz karar harcı ödediği belirtilmiş olmakla birlikte yapılan ödemeye dair 8.829,57 TL ödeme belgesinin sunulmadığı belirtilmiştir. Davacı vekilince 8.829,57 TL tutarlı ödeme belgesi sunulmuş, buna karşılık 300,80 TL temyiz harç makbuzu sunulmamıştır. Davacı tarafından yapılan ödemenin, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca … tarafından yürütülen faaliyetlere ilişkin açılacak takip ve davalardan doğan sorumluluk davalı …’a ait olduğundan, davalıdan tahsili talebi haklı görülmekle davanın kısmen kabulüne, 8.829,57 TL’nin 11/06/2008 tarihinden, 2.020,98 TL’nin 29/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, sadece İHDS hükümleri esas alınarak uyuşmazlığın giderilemeyeceğini, rücuya konu ödemelerin davacıya ait kamu hisselerinin satışına ilişkin sözleşmenin imzalanmasından önce yapıldığını, müvekkilinin bu bedeli yeniden ödemesi durumunda mükerrer ödemenin söz konusu olacağını, devre esas bilançolarla geçmişe dönük alacak ve borç işlemlerinin kesinleştirildiğini, hisse satış sözleşmesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğini, rücuya dayanak kararda geçen alacağın müvekkiline bırakılan alacaklardan olmadığını, müvekkilinin dağıtım ve perakende satış lisansı olmadığından davanın muhatabı olamayacağını, dayanak davada hükmedilen vekalet ücretinin düşülmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun da bu yönde olduğunu, icra takibine ilişkin giderler, vekalet ücreti, karara ilişkin masraf ve faizlerden sorumlu olunmadığını, avans faizine hükmedilemeyeceğini, ödeme tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin …… karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısı … …. Ltd. Şti., davalısı … olup, 23/08/2004 tarihinde müfettişlik mühürlerinin uygun olmadığı tespit ile davalı kurum görevlilerince tutanak düzenlendiğinden bahisle açılan davada davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2009 tarih ve…….sayılı ilamı ile onandığı geçerek kesinleştiği ,
Fatih 2. İcra Müdürlüğü’nün…… sayılı (Yeni esası İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün…..Esas) icra takip dosyası ile yukarıda Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin……. karar sayılı ilamına dayanılarak ilamdan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile alacaklı … …. Ltd. Şti., tarafından borçlu … aleyhine 7.300,25 TL alacağın tahsili sebebiyle icra takibi başlattığı, davacının 11/06/2008 tarihinde 8.829,57 TL ve 29/11/2010 tarihinde ise 2.020,98 TL ödeme yapıldığı görülmüştür.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … …. Ltd. Şti. Tarafından fazla tahakkuk ettirilen elektrik faturası nedeniyle ödenen fazla bedelin istirdatı talebi ile … aleyhine açılan istirdat davasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının dava dışı … …. Ltd. Şti.’nin kesinleşen karardan kaynaklanan alacağının tahsili talebi ile … aleyhine icra takibi başlattığı, davacının kesinleşen karar nedeniyle, icra dosyasına 11/06/2008 tarihinde 8.829,57 TL ile 29/11/2010 tarihinde 2.020,98 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davanın davacısı olan … …. Ltd. Şti. bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Rücuya dayanak davada … lehine reddedilen miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/05/2015 tarih……sayılı kararı uyarınca da vekalet ücreti davacının rücuya esas davadaki borcu sebebiyle takas ve mahsup edilemeyecektir. Rücuya esas davada davacı lehine hüküm altına alınan vekalet ücreti davacı tarafından icra dosyalarına ödenen bedel olarak nitelendirilemeyecektir. İşbu davada davacı yan ödediği temyiz harç ve masraflarının yanı sıra icra dosyasına ödediği bedelin tahsilini talep etmiş, ödeme yapıldığı sırada rücuya esas davada lehine hükmedilen vekalet ücretinin mahsubu yoluna gidilmemiştir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacının icra dosyasına ödemesi gereken miktardan daha fazla ödeme yaptığı tespit edilmiş, mahkemece bu tespit çerçevesinde davacının davalıdan talep edebileceği rücuen tazminat miktarı tespit edilmiştir. Hal böyle olunca davacının lehine hükmedilen vekalet ücretini ödeme yaptığı sırada mahsup ederek işbu davada tazminat olarak talep etmediği anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 741,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 185,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 555,9‬0 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy çokluğu ile karar verildi.24/11/2021

…..

KARŞI OY

İlk derece mahkemesince dava konusu kaçak elektrik bedeli tahakkukunun İHDS öncesi gerçekleştiği ve sorumluluğun İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davalı …’da olduğundan bahisle açılan rücuen alacak davası kabul edilmiş ise de davalı vekilinin cevap dilekçesi ve istinaf dilekçesinde de belirttiği üzere taraflar arasında imzalanan İHDS’den Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 02/04/2004 tarihli kararı ile davalı … özelleştirme kapsamına alınmış olup bu çerçevede …’a ait dağıtım bölgelerinin birer dağıtım şirketlerine dönüştürülmüştür. Dönüştürülen dağıtım şirketlerinin birisi de davacı şirket olup, 29/05/2013 tarihl hisse devir sözleşmesi imzalanmıştır. Kaçak elektrik bedeli tahakkukundan ötürü dava dışı 3. kişi tarafından söz konusu ödeme davacı şirkete yapılmıştır. Davacı şirketin kendi bütçesine giren ve muhasebeleştirilen bu bedeli daha sonra Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ilamı ile alacağın tahsiline karar vermesi üzerine bu ilamın icra takibine konulması sonucu ödemesi kendinde bulunan (haksız tahsil edilmiş) paranın hak sahibine iadesidir. Eş anlatımla davacı kasasında bulunan ve davalıya aktarıldığına ilişkin iddia ve belge bulunmayan haksız tahsil edilmiş parayı hak sahibine iade etmekle kendi kasasındaki haksız tahsil edilmiş paranın iadesini sağlamıştır. Üçüncü kişiden kaçak elektrik kullanımı iddiası ile haksız tahsil edildiği kesinleşen ilama bağlı tutarın davalıya önceden aktarıldığı ispatlanamadığına göre davacının ödediği paranın davalıdan tahsiline karar verilmesi davacı tarafı sebepsiz zenginleştirecektir. Diğer bir anlatımla kaçak elektrik iddiası ile alınan paranın yerini bu kez davalıdan tahsil edilecek para alacaktır. Bu nedenle istirdadına karar verilen ana para ve faiz hakkındaki istemin reddi gerekirken tümünün davalıdan tahsiline karar verilmesi yasaya aykırı olduğu gibi taraflar arasındaki sözleşmeye de aykırılık oluşturmaktadır. Ancak davalı Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan dava dosyasındaki yargılama giderleri ile vekalet ücretinden İHDS nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince sorumludur. Anılan gerekçelerle haksız tahsil edilen para ve faizinin davalıya rucu imkanı bulunmadığından sayın çoğunluğun ödenen tutarın tümünün davalıya rucu edilebileceğine yönelik görüşüne katılamıyorum. 24/11/2021

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.