Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1460 E. 2021/1138 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2018
NUMARASI :….
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/12/2016
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :07/10/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı borçlu şirket arasında genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının borçlu şirketin ortağı ve yöneticisi olduğunu, sözleşmede müteselsil kefil olarak yer aldığını, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi üzerine hesapların kat edilerek Ankara 33. Noterliğinin 07.10.2016 tarih ve …. yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, ödeme yapılmaması nedeniyle Ankara 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini, takibin devamını, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, borçlu şirketin 23.07.2016 tarihli…. yayımlanan 667 sayılı KHK ile ilgili kamu birimlerine bedelsiz olarak devir edildiğini, alacaklı bankanın uhdesinde borcu karşılamaya yeter miktarda mevduatı bulunduğu halde devletin tasarrufu neticesinde borcunu ödeyemediğini, KHK ile malvarlığının tasfiyesinin yapılamadığını, 28.12.2016 tarihinde Ankara 3. İdare Mahkemesinde … Sayılı dosya ile borçlu şirketin Hazineye’de devrine karşı…’na dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele sayılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; toplanan deliller ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı borçlu şirketin 667 sayılı KHK ile kapatılmış olmasının, şirket ortağı ve müteselsil kefil olan davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, hakkında TBK’nın 586/1. maddesi uyarınca icra takibi yapılabileceği, dava dışı borçlu şirket ile davalı müteselsil kefilin bilirkişi tarafından hesaplanan borç tutarının, davaya konu icra takibine konu alacak tutarından fazla olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, davalının Ankara 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin aynı koşullarda devamına, alacağın %20’si olan 92.252,93 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Borçlu şirketin 23.07.2016 tarihli … yayımlanan 667 sayılı KHK ile ilgili kamu birimlerine bedelsiz olarak devir edildiğini, alacaklı bankanın uhdesinde borcu karşılamaya yeter miktarda mevduatı bulunduğu halde devletin tasarrufu neticesinde borcunu ödeyemediğini, KHK ile malvarlığının tasfiyesinin yapılamadığını, 28.12.2016 tarihinde Ankara 3. İdare Mahkemesinde… Sayılı dosya ile borçlu şirketin Hazineye’de devrine karşı…’na dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele sayılması ve davanın reddinin istendiğini, ayrıca 670 Sayılı KHK ile devir işlemlerine ilişkin tedbirlerin düzenlendiğini, bu düzenlemenin …. başvurulması halinde ödemelerin yapılacağı hususunda olduğunu, … yapılan başvuru beklenilmeden davalı borçlu hakkında icra takibi yapılmasının iyi niyetten yoksun olduğunu, müvekkili davalının … ile mal varlığına el konulduğunu ve borcunu ödeme durumu da bulunmadığını, hiçbir geliri bulunmadığını, mali yeterliliği de olmadığından yargılama masraflarını da karşılaması da mümkün olmadığından adli yardım talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesikararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalının genel kredi sözleşmesindeki kefaletinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
28/03/2016 tarihli Genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin incelenmesinde; banka ile…… olup, 440.346,13 TL’nin tebliğden itibaren 7 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, kât ihtarının aynı adreste avalının eşi … …’na 10/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği,
Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı ……. hakkında 07.11.2016 tarihinde toplam 461.264,64 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, davalı …’nun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Bankacı bilirkişiden alınan raporda özetle; davacı banka ile dava dışı şirket arasında 18.12.2015 tarihinde 50.000,00 TL ve 22.03.2016 tarihinde 500.000,00 TL limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, anılan sözleşmelerde davalının müteselsil kefil imzasının bulunduğu, sözleşmedeki kefalet şerhlerinin, sözleşmenin tarihi, türü ve limiti el yazısı yazılmak suretiyle düzenlendiği, şirket ortağı olmaları nedeniyle eş rızasına ilişkin beyan alınmadığı, kefaletlerin TBK hükümlerine uygun tesis edildiği, sözleşmelerin 10.5. maddesinde temerrüt halinde borçlu cari hesaplara uygulanan en yüksek faizin 2 katı oranında faiz uygulanacağı düzenlenmesine yer verildiği, davacı banka tarafından keşide edilen Ankara 33. Noterliği’nin 07.10.2016 tarihli ve 18287 yevmiye no’lu ihtarnamesinin dava dışı şirketin sözleşmede belirtilen adresine gönderilmesine rağmen tebliğ edilemediği, ancak davalı kefile 10.10.2016 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğü, keşide edilen ihtarnameye rağmen borcun ödenmemiş olması nedeniyle davalı kefil yönünden TBK 586/1. maddesi uyarınca icra takibi yapılabilmesinin şartlarının oluştuğu, davalının kefil olduğu sözleşmedeki borcun ödenmemesinin ticari bir temerrüt olgusundan değil, devletin hüküm ve tasarrufundan kaynaklandığı yönündeki itirazının hukuki takdir ve değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu, davalının takip tarihi itibariyle bankaya 441.674,14 TL asıl alacak, 31.450,04 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.425,31 TL BSMV olmak üzere toplam 474.549,49 TL borcu bulunduğu, yapılan hesaplamada belirlenen tutarların davacı talebinden daha yüksek olduğundan, icra takibinde davacı talebinin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı banka ile dava dışı şirket arasında 18.12.2015 tarihinde 50.000,00 TL ve 22.03.2016 tarihinde 500.000,00 TL limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, anılan sözleşmelerde davalının müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine hesabın kât edildiği, kât ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine ilamsız icra takibi yapıldığı, yapılan ilamsız takibe davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine süresi içerisinde işbu itirazın iptali davası açılmıştır.
Bankacı bilirkişiden alınan dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli raporda da belirtildiği, ilk derece mahkemesinin de gerekçesinde açıklandığı üzere, davacı banka ile dava dışı kapatılan şirket arasında 2 ayrı genel kredi sözleşmesi imzalandığı, imzalanan bu sözleşmelerde davalının müteselsil kefil olarak imzasının yer aldığı, davacı bankaca kapatılan şirkete kredi kullandırıldığı, kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kât edildiği, kât ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsiline yönelik takip yapıldığı, takip tarihi itibariyle davalının davacı bankaya 441.674,14 TL asıl alacak, 31.450,04 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.425,31 TL BSMV olmak üzere toplam 474.549,49 TL borcu bulunduğu, dava dışı borçlu şirket ile davalı müteselsil kefilin bilirkişi tarafından hesaplanan borç tutarının, davaya konu icra takibine konu alacak tutarından fazla olduğu, ayrıca dava dışı borçlu şirketin 667 sayılı KHK ile kapatılmış olmasının, şirket ortağı ve müteselsil kefil olan davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, hakkında TBK’nın 586/1. maddesi uyarınca icra takibi yapılabileceği anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın kabulüne yönelik kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalının adli yardım talebi Dairemizce kabul edilmiş olmakla alınması gerekli olan 31.508,99 TL nispi harç, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 31.671,09 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye İrat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/10/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.