Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1429 E. 2022/628 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

… MİLLETİ ADINA
KARAR

….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2019
NUMARASI …
DAVA TARİHİ : 21/12/2015
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2022

Taraflar arasındaki anonim şirket hisse devir işlemlerinin, bu konuda alınan yönetim kurulu kararının ortaklık pay defterine kaydının ve sicile kaydın hükümsüzlüklerinin tespiti istemilerine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı … AŞ nin ortakları olduğunu, anılan şirketin tahrif edilmiş, sahtekarlık yapılmış ve artık konusu imkansız kalmış olan belgelerle, üstelik şirketin esas sözleşmesine de aykırı olarak şirketin … kayıtlarında 30.09.2013 tarihli başvuru ile hükümsüz tescil gerçekleştirilen davalı …’nin hissedar haline geldiğini, her iki şirket de aile şirketi olup davalı şirketlerin ortaklarının aynı kişilerden oluştuğunu, adreslerinin aynı olduğunu, aralarında organik bağ bulunduğunu, müvekkillerinin davalı … ..AŞ’de pay edindikleri tarihte şirket sermayesinin 500.000,00 TL olduğunu ve müvekkillerinin her biri 125.000,00 paya karşılık %25 pay sahibi olduğunu, 17.06.2011 tarihinde yapılan şirketin olağan genel kurul toplantısında davalı …..AŞ’nin şirket sermayesinin 2.400.000,00 TL ye çıkarıldığını, müvekkillerinin her birinin payı 600.000 paya karşılık 600.000 TL (%25) iken artık konusu olanaksız kalmış olan ve tahrifat/sahtekarlık yapılmış belgelerle Ankara …. … Müdürlüğü’nde 30.09.2013 tarihinde tescil yapılmak suretiyle paylarının gasp edildiğini, 21.10.2013 tarihinde davalı …..AŞ’de gerçekleştirilen genel kurul toplantısında hazır bulunanlar listesine göre müvekkillerinin her birinin 300.000 paya karşılık 300.000 TL %12,5, … … AŞ’nin 600.000 paya karşılık 600.000 TL %25 olduğunu, bu usulsüzlükler üzerine Ankara 5. Asliye … Mahkemesi’nin 2013/728 Esas sayılı dosyasında 21.10.2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ve davalı şirkete yeni bir yönetim seçilene kadar kayyım atanması istemiyle açılan davada müvekkillerinin artık konusu olanaksız kalmış olan 24.02.2011 tarihli ve tahrifat yapılmış eski belgeler ile kanuna, şirketin tadil edilmiş esas sözleşmesi hükümlerine aykırı olarak, şirketin … kaydında 30.09.2013 tarihinde tescil işlemi gerçekleştirildiğini ve şirketin 21.10..2013 tarihli olağan genel kurul toplantısının bu haksız tescile dayanılarak yapıldığını öğrendiklerini, anılan mahkemece, bu belgeler ile bu belgelere dayalı 30.09.2013 tarihli tescilin yokluk, mutlak butlan nedenlerinden dolayı hükümsüz olduğuna ilişkin beyanları üzerine 05.11.2015 tarihli duruşmada pay devrine ilişkin işlemlerin hükümsüzlüğünün tespiti amacıyla dava açıp açmayacakları hususunda süre verilmesi üzerine işbu davanın açıldığını, davaya konu pay devrine ilişkin 24.02.2011 tarihli, 2011/1 sayılı karar ve 24.02.2011 tarihli pay devir işlemlerinin, belgelerde sahtekarlık yapılması vb. Nedenlerle yokluk ve mutlak butlan sebepleri ile hükümsüz olduğu gibi, bu devir işlemlerinin şirket … kaydına tesciline ilişkin 30.09.2015 tarihli işlemin de yokluk ve mutlak butlan nedenleri ile hükümsüz olduğunu, 24.02.2011 tarihli pay devri işlemlerinin, kurucu nitelikte olan … ….. Düzenleme Kurulu’ndan izin/onayı alınmaksızın gerçekleştirilmiş olduğundan yokluk nedeniyle hükümsüz olduğunu, nitekim davalı …AŞ’nin esas sözleşmesinin 18. Maddesine göre de hisselerin devri için her defasında…. Kurulu’nun izni/onayı gerektiği gibi 6446 sayılı … Piyasası Kanunu’nun 3/5. Maddesine göre de pay devrinde her defasında EPDK’nın izninin/onayının alınması gerektiğinin hüküm altına alındığını, pay devirleri EPDK’nın 04.04.2011 tarihli yazısından 39 gün önce gerçekleştirildiğinden izin alınmadan işlem tesis edildiğini, ayrıca şirket lisanslarının tadili için pay devrinin … … gazetesinde hemen ilan edilmesi ve ortaklık yapısının son halinin yayınlandığı … … gazetesinde hemen ilan edilmesi ve ortaklık yapısının son halinin yayınlandığı … … gazetesinin bir örneğinin EPDK’ya verilmesi de gerektiğini, oysa davalı şirketin mahkemeye ibraz ettiği belgelere göre pay devirlerinin 24.02.2011 tarihinde yani EPDK’dan henüz izin alınmaksızın vekaleten gerçekleştiğini, bu durumun kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olduğunu, davalı şirketin 04.04.2011 tarihli EPDK’nın izin/onay yazısından yaklaşık 2 ay sonra, 17.06.2011 tarihinde olağan genel kurulunu gerçekleştirdiğini, davalı şirketin iddia ettiğinin aksine pay devirleri dikkate alınmaksızın mevcut paydaşlarla yapıldığını, şirketin bu olağan genel kurul toplantısında müvekkillerinin payları devrettiğine ilişkin bir beyan, karar alınmadığı gibi, aksine müvekkillerinin sermaye tutarlarının arttırıldığını ve esas sözleşme tadilinin bu şekilde yapıldığını, Ankara … … Müdürlüğü’ndeki şirket kayıtlarına bu şekilde tescil edildiğini ve Türkiye … … Gazetesi’nde ilan edildiğini, pay devrine dair alınmış bir yönetim kurulu kararı olmadığı halde 24.02.2011 tarihli ve 2011/1 sayılı kararı yönetim kurulu kararı olmadığı gibi bu kararda tahrifat yapıldığını, şirketin esas sözleşmesine göre 3 kişiden oluşan yönetim kurulunun belgenin düzenleme tarihi olan 24.02.2011 tarihinde yönetim kurulu başkanının Sabahattin …, yönetim kurulu başkan yardımcısı … …, yönetim kurulu üyesinin ise müvekkili … olduğunu, anılan tarihte müvekkilinin toplantıya çağrılmadığını, yönetim kurulunun toplanmadığını, ancak 24.02.2011 tarihli ve 2011/1 sayılı kararın yasa ve esas sözleşme hükümlerine aykırı olarak yönetim kurulu üyesi olmayan paydaşlar ve hatta paydaş dahi olmayan kişilerce imzalandığını, müvekkili tarafından şirketin muhasebecisi …’a vekaletname verilmediği halde müvekkili adına vekil sıfatı ile söz konusu kararın imzalandığını, ortaklık pay defterinin 13. Ve 14. Sayfalarında 14. Sayfalarında “14.01.2011 tarih ve 2011/1 sayılı karar ile 125 paya karşılık 62.500 TL’lik kısmını şirkete yeni giren ortak …’ne devredilmesine” şeklinde şerh var iken; bu şerhlerdeki 14.01.2011 tarihi, 21.10.2013 tarihli genel kurul toplantısından sonra, yani bu şerhin yazılmasından 33 ay sonra 24.02.2011 olarak değiştirildiğini, kaldı ki ortaklık pay defterinin 13. Ve 14. Sayfalarındaki imzanın … yetkilisi … …’a ait olduğunun da şüpheli olduğunu, zira söz konusu karar altındaki imzanın Ankara 41. Noterliğince düzenlenen 22.10.2010 tarihli imza sirkülerindeki … …’a ait imzalara benzemediğini, Ankara 41. Noterliğince … numarası ile onaylanan 24.02.2011 tarih 2011/1 sayılı karardaki “Noter Tarihi ve No’su” başlıklı bölümün, bu karar tanzim edilirken ve noterlikçe onanırken boş bırakıldığını, bu kararın noterlikçe ….. yevmiye numarası ile onaylanmasından sonra boş olarak bırakılan “noter tarih ve no’lu” başlıklı bölüme, aynı noterlikçe …. ve …. yevmiye numarası olarak düzenlenen iki ayrı pay devir sözleşmesine ait kayıtların el yazısı ile sonradan eklendiğini, noterlikçe onanan belgeye Noterlik Kanunu’nun 81. Maddesi gereği el yazısı ile ekleme yapılamayacağını, bu durumda 24.02.2011 tarihli ortaklık kurul kararının hükümsüz olduğunu, 24.02.2011 tarihli pay devir belgelerinin, dolayısıyla 30.09.2013 tarihli tescil işleminin; şirketin 17.06.2011 tarihinde gerçekleştirdiği olağan genel kurul toplantılarına, şirketin esas sözleşmesinin 6. Maddesine de tamamen aykırı olduğunu, tescil istem tarihi olan 30.09.2013 ‘de davalı …AŞ’nin şirket sermayesi 2.400.000 TL olduğu gibi her bir müvekkilinin hissesinin 600.000 paya karşılık 600.000 TL olduğunu, yani …AŞ yetkilisinin 30.09.2013 tarihli “Değişiklik (Tadil) Talep Formu” ekinde ibraz ettiği belgelerin Ankara … … Müdürlüğü’ndeki şirket kayıtlarına, esas sözleşmesine ve gerçeğe tamamen aykırı hükümler içerdiğini, 30.09.2013 tarihinde şirketin sermayesinin 500.000 TL olmadığı 125 payın 62.500 TL etmediği hususunun daha ilk bakışta fark edilecek aykırılıklardan olduğunu, her üç belgede yazılı olan hususların 30.09.2013 tarihinde artık konusu olanaksız olan işlemler olup mutlak butlanla sakat olduğunu, artık konusu olanaksız kalmış olan 24.02.2011 tarihli pay devir belgeleri, davalı şirket tarafından, pay devrinin yasa ve şirket esas sözleşmesi hükümlerine aykırı olması, pay devir bedellerinin ödenmemesi, devir işlemlerinin muvazaalı olması gibi nedenlerle işleme konmadığını, tescil ve ilan için TTK’nın 30. Maddesi ve … …. Yönetmeliği 33. Maddesinde belirtilen 15 günlük süre içerisinde Ankara … Sicili Müdürlüğüne ibraz edilmediğini, nitekim …AŞ’nin yukarıda yer verilen nedenlerle hükümsüz olan 24.02.2011 tarihli belgeleri işleme koymadığını ve 17.06.2011 tarihli şirket olağan genel kurul toplantısını mevcut paydaş ve paylarla yaptığını, yani 17.06.2011 tarihli genel kurul toplantısında 24.02.2011 tarihli pay devir işlemlerinin dikkate alınmadığını, 30.09.2013 tarihli tescilin de emredici kurallara, kamu düzenine veya ahlaka ve adaba aykırı olması nedeniyle mutlak butlanla batıl olduğunu, aralarında organik bağ bulunan ve aile şirketleri olan davalı …’yi temsil ve ilzama yetkili olan … …’un, …… AŞ’nin paydaşlarından … …’un eşi olduğunu, davalı …..AŞ’nin tahrifat/sahtekarlık yapılmış olan ve artık konusu olanaksız kalmış olan ve artık konusu olanaksız kalmış olan hükümsüz belgelerle lehine pay devrinin gerçekleştirildiğini, davalı …’nin, davalı … AŞ’nin %25 hissesini hiçbir bedel ödemeksizin haksız ve hukuka aykırı olarak edindiğini ileri sürerek davalı … AŞ’nin 24.02.2011 tarih 2011/1 sayılı kararı ile bu kararın ortaklık pay defterine kaydedilmesine ilişkin işlemin, davacı … adına vekaleten gerçekleştirilen Ankara 41. Noterliği’nce düzenlenen ….. yevmiye sayılı ve 24.02.2011 tarihli anonim şirket hisse devir sözleşmesinin, davacı … adına vekaleten gerçekleştirilen Ankara 41. Noterliği’nce düzenlenen … yevmiye sayılı ve 24.02.2011 tarihli anonim şirket hisse devir sözleşmesinin, yokluk ve mutlak butlan sebebi ile hükümsüz olması nedeniyle hükümsüzlüğünün tespiti ile artık konusu olanaksız kalmış olan hükümsüz belgelerle davalı …..AŞ’nin Ankara … … Müdürlüğü’ndeki … kayıtlarında gerçekleştirilen 30.09.2013 tarihli usulsüz tescilin de hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili 14.06.2016 tarihli beyan dilekçesinde özetle; yapılan hisse satış işlemlerinin usulüne uygun olduğunu, davacıların Ankara 41. Noterliği’nin 24.02.2011 tarihli ve…..yevmiyeli anonim şirket hisse devir sözleşmesi ile şirketteki %12,5 oranına denk gelen 125 pay karşılığı 125.000 TL değerindeki hissesini … … AŞ ye sattığını, bu satışın şirketin 24.02.2011 tarih ve 2011/1 sayılı toplantısında alınan kararla kabul edildiğini ve devamında da pay defterine devredenin ve devralanın imzası da alınmak suretiyle işlendiğini, daha sonra da … … gazetesinde ilan edildiğini, davacıların devreden sıfatıyla pay defterini bizzat imzaladıklarından hisse devrinin tüm aşamalarından bilgi sahibi olduklarını, hisse devir işlemi öncesinde EPDK onayı alınması zorunlu işlem olmadığı gibi bu konuda EPDK onayının zaten alındığını, 2013 yılında yaptıkları hisse satış işlemlerinden 2 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra bu işlemleri dava konusu etmesinin, hakkaniyete dayanmadığını, davacıların hukuken korunması gereken bir hakkı bulunmamakla birlikte, iki yıldan fazla süre geçtikten sonra, kendi bilgisi dahilinde olan hisse devir işlemine yönelik eldeki davayı açmasının aynı zamanda hakkın kötüye kullanımına da girdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna, grafoloji raporuna ve toplanan tüm delillere göre; hisse devirlerinin ortaklık pay defterine kaydedilme kararı ile hisse devir sözleşmelerinin mutlak butlan nedeniyle hükümsüzlüğünün tespiti ile … sicilindeki usulsüz tescilin hükümsüzlüğünün tespiti talebi istemiyle açılan davada; uyuşmazlığın temelde hisse satımı ile 24.2.2011 tarihli iki adet farklı yYönetim kurulu kararından doğduğu, 14.1.2011 tarihli imza inkarı olmayan ve esasen davacı tarafça dosyaya sunulan hisse devir sözleşme suretinden bu tarihte hisse devri konusunda … ile bir anlaşmanın yapıldığı ve aynı tarihli grafoloji bilirkişi raporuna göre 14.1.2011 tarihli davacıların imzalarının bulunduğu imza inkarı olmayan pay devrine ilişkin yönetim kurulu kararının oluştuğu, ancak davacıların iddiasına göre imzalar atılmış ise de anlaşma sağlanamayıp bu kararın yürürlüğe konmadığı, bilahare aynı tarihli davacılar adına vekaleten vekil tayin edilen …‘ın TTK 390/2 maddesine aykırı olarak davacılar adına hisse devri için bu karara imza attığı, bu nedenle bu kararın usulsüzlük nedeni ile zaten hüküm ifade etmeyeceği, 17.6.2011 tarihinde yapılan sermaye arttırım kararında davacıların hisselerinin devir öncesindeki oranı koruması nedeniyle devir kararının deftere kaydının sonuç doğurmamış olduğunun kabulünün gerekeceği, EPDK onayı için talebin EPDK yazı cevabına göre 17.1.2011 tarihli olması nedeyle henüz o tarihte hisse devrinin noterde yapılmamış olduğunun görüldüğü, bu nedenle grafoloji bilirkişi tarafından tarihlerdeki tahrifatların tespit edilmesi nedeniyle 2011/1 sayılı 24.2.2011 el yazılı kararın sonradan düzenlendiği kanaatının oluştuğu, davacılar vekilince hisse devrinin geçersizliği yönünden ileri sürülen şirket hisseleri için ilmuhaber çıkarılıp pay senedine dönüştürüldüğü ve senetlerin … … AŞ ye rehin olarak verildiği bildirilmiş ise de; şirket tarafından ilmuhaber ve pay senedi için karar alındığının görüldüğü ancak bunların çıkarıldığının tespit edilemediği , … … AŞ yazı cevabı ile çıplak pay olarak rehnin verildiğinin bildirildiği, ayrıca pay senedi olması halinde dahi hisse senedinin satış ve zilyetliğin devrinin yasal olarak kağıt üzerinde yapılmasının mümkün olduğu, hisse devirleri için noterde yapılan satışların resmi şekilde ve yetkili vekil tarafından yapılmış olması nedeniyle geçerli olacağı, aksinin aynı nitelikte yazılı belge ile ispatının gerektiği, davacılar tarafından bu konuda Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuş ise de 2015/ 162965 sayılı soruşturma dosyasında bilirkişi raporu doğrultusunda 24.2.2011 tarihli 2011/1 nolu yönetim kurulu toplantısında vekaleten atılan imzaların usulsüz olduğu, ancak geçerli vekalet ile noterden satışların yapıldığı gözetilerek iddiaların suç teşkil etmeyip hukuki nitelikte olması nedeniyle Kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacıların bilgi ve talimatları dışında noterden devir yapıldığı parasının ödenmediği iddiasının vekalet ilişkisinden kaynaklandığı,noter devir sözleşmesinde bedelinin ödenmiş olduğunun yazılı olduğu, husumetin vekalet verilen … ‘a eldeki davada yöneltilmediği gibi bunun vekalet ilişkisi kapsamında çözülmesinin gerektiği, eldeki davada 2011/1 sayılı el yazısı ile yazılan 24.2.2011 tarihli davacıların imzalarının olduğu yönetim kurulu kararında tahrifatların olduğu,17.6.2011 tarihli …. arttırımına ilişkin Yönetim kurulu kararında davacıların devir öncesi paylarının esas alınmış oması nedeniyle 14.1.2011 tarihinde böyle bir karar alınmış ise de bunun işleme konmadığı ve geçerli sayılmadığı kanaatinin oluştuğu, bu nedenel tarifatların yapılarak vekaleten katılım sağlanarak aynı tarihli kararın oluşturulduğu ,bunun vekaleten yetkisi olmayan ve katılımı TTK 390/2 maddesine aykırı olan vekil tarafından imzalamış olması nedeniyle geçerli olmayacağı, EPDK onayına ilişkin iddiada esas sözleşme 18. maddesi uyarınca %10 üzerindeki pay devrinin EPDK onayına tabi tutulduğu görülmüş ise de bunun yapılan hisse devir sözleşmesinin geçerliliğini etkilemeyeceği, 30.9.2013 tarihli değişiklik tadil talep formu ile Hisse senedi devirlerinin tescilinin istendiği, tescilin esasen 3.10.2013 tarihinde gerçekleştiği gözetilerek 24.2.2011 tarihli 2011/1 sayılı yönetim kurulu kararının ortaklar pay defterine kaydedilmesine ilişkin işlemin kararlarda yapılan tahrifatlar ve usulsüzlük nedeniyle iptaline, noterden geçerli vekalet ile yapılan Hisse Devirlerinin hükümsüzlüğüne ilişkin taleplerin reddine , karar kesinleştiğinde 24.2.2011 tarihli kararın dayanağı kalmayacağından bu konudaki tescilin iptalinin … sicilince değerlendirilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … şirketine ait defter ve kayıtlar ile kanıtlandığı üzere; davalı … şirketinin kuruluş aşamasında, 31.08.2006 tarihinde geçici ilmühaber çıkartılmış ve geçici ilmühaberler şirketin o tarihteki ortaklarına teslim edildiğini, bu vakıanın, noterlikçe tasdik edilmiş ortaklık pay defterinin, kurucu ortaklara ait 1.2.3.4. Ve 5. Sayfalarındaki şerhler ile kanıtlandığı gibi; daha sonra hisselerinin 16.06.2009 tarihinde devir alan ve daha sonra müvekkillerine hisseleri devreden ortaklara ait 6.7.8.9.10. Ve 11. Sayfalarına düşülen “..nolu geçici ilmühaber ile ..nolu geçici ilmühaber cirosu ile devir” şeklindeki şerhlerle de kesin olarak kanıtlandığını, davalı şirketin mahkemenin 21.11.2018 tarihli ve (1) numaralı ara kararına rağmen yedinde bulunan bu ilmühaberleri mahkemeye ibraz etmediğini, geçici ilmühaberlerin ihraç edildiği ortaklık pay defterindeki şerhlerle kanıtlandığı ve mahkemece bu vakıaların varlığı kabul edildiği halde, mahkemenin daha sonra 21.11.2018 tarihli ara kararı ile de çelişen bir gerekçe ile geçici ilmühaberlerin çıkarıldığının tespit edilemediği şeklinde hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, geçici ilmühaberlerin ihraç edildiği vakıasının, ortaklık pay defterindeki şerhler dışında, davalı … şirketinin 17.06.2009 tarihli yönetim kurulu toplantısında aldığı; pay sahiplerindeki geçici ilmühaberlerin hisse senetleri ile değiştirilmesinin kararlaştırılması ” şeklindeki kararın ve bu karar sonrası davalı şirketin 24.06.2009 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında aldığı; “daha önceden hazırlanarak pay sahiplerine teslim edilmiş 1 seri numarasından başlayıp 5 seri numarası ile biten geçici ilmühaberlerin yerine hisse senetlerinin bastırılmasına ve geçici ilmühaberlerle değiştirilmesine” şeklinde karar içerikleri ile de kesin olarak kanıtlandığını, ilmühaber ya da pay senedi ihraç edilmiş ise devrin ancak 6762 sayılı Yasanın 411. Ve 416. Maddelerinde belirtilen emredici kurallara göre yapılabileceğini, ilmühaber ya da pay senedi ihraç edilmiş ise 818 sy. BK’nın 162 vd. Maddelerine göre pay devirlerinin alacağın temliki hükümlerine göre yapılamayacağını, ilk derece mahkemesince … … AŞ’nin “pay senetlerinin çıplak pay olarak rehin verildiği” şeklindeki müzekkere cevaplarını esas alarak pay senetlerinin ihraç edilmediği sonucuna varmış ise de mahkemenin bu kabulünün hatalı olduğunu, HMK’nın 204. Maddesi gereği kesin delil olarak kabul edilen Ankara 41. Noterliğince düzenlenen 11.11.2010 tarihli ve 42277 yevmiye sayılı rehinli varlıklar listesi ve yedieminlik sözleşmesi başlıklı rehin sözleşmesinin 8.1 ve 8.3. Hükümlerinin rehin alan bankanın yönlendirme sonucu verdiği müzekkere cevabının aksini kanıtladığını, yani nama yazılı pay senetlerinin zilyetliğinin rehin alan bankaya teslim edildiğini, bunun aksini kanıtlayan delilin de davalılarca ibraz edilmediğini, bu nedenlerle ETTK’nın 411. Ve 416. Maddelerine aykırı olarak düzenlenmiş olan 24.02.2011 tarihli hisse devir sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise de; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yerel mahkeme dosyasında bulunan 26.04.2018 tarihli sahtecilik uzmanı bilirkişinin düzenlediği bilirkişi raporunu dikkate alarak 2018/100762 soruşturma numaralı dosya ile yeniden soruşturma başlattığını, ilk derece mahkemesinin, hisse devir bedellerinin … şirketince vekil …’a ödendiğine ilişkin kabulünün de doğru olmadığını, davalı … şirketine ait ticari defterlerde, işlem tarihinde dahi yüksek bir tutar olan hisse devir bedellerinin müvekkillerine ya da vekil …’a ödendiğine dair hiçbir kayıt bulunmadığı gibi bu yönde davalı … şirketi tarafından hiçbir iddiada ya da imada dahi bulunulmadığını, davalı şirketlerin vekil … ile çıkar ve işbirliği içerisinde olduğu, vekil …’ın vekalet görevinin kötüye kullandığı dosya içerisindeki belgelerle sabit olduğunu, bu hususun gerekçeli kararda da belirtildiğini, davalı … Şirketinin esas sözleşmesinin 18. Maddesinde pay devrini, 6446 sayılı … Piyasası Kanunu’nun 5/3 maddesindeki “pay devirlerinin her defasında … Piyasası Düzenleme Kurulunun iznina tabidir” şeklinde amir hükmüne paralel olarak EPDK’nın iznine tabi olacağının yazılı olduğunu, esas sözleşmede pay devri için sınırlayıcı bir düzenleme var ise bu düzenlemeye uygun davranılması gerektiğini, hükmün istinafa konu 2 nolu kararının 1 ve 3 nolu kararları ile çeliştiğini, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılarak hükmün 2 nolu kararının kaldırılmasına, hisse devir sözleşmelerinin hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükmün sonuç kısmının HMK’nın 297/2. Maddesine uygun olmadığını, hüküm fıkrasında gerekçeye de yer verildiğini, kararın gerekçesinin karmaşık yazılıp denetime açık olmadığını, davacı vekilinin dava dilekçesinde yer alan üç ayrı talebinin gerekçe kısmında ayrı ayrı sistematik bir şekilde ele alınmadığını, oldukça uzun tek cümle içerisinde tüm taleplerin değerlendirilmeye ve gerekçelendirilmeye çalışıldığını, yargılama sırasında iki ayrı bilirkişi heyet raporu alındığını, alınan bu raporlarda davacı taleplerinin yerinde olmadığı kabul edilmiş ise de mahkemece bu raporlara kısmen itibar edildiğini, kararda bilirkişi raporlarına itibar edilmeme nedenlerinin gösterilmediğini, hisse devriyle ilgili yönetim kurulu kararları kurucu nitelikte olmadığından, bu amaçla alınan kararlar bildirici nitelik taşıdığından ve dolayısıyla hukuki işlem mahiyetinde olmadığından dava konusu edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, dava konusu edilen yönetim kurulu karar tarihi itibarıyla 6762 sayılı ETTK’nın olaya uygulanması gerektiğini, zira 6762 sayılı Yasada yönetim kurulu kararları aleyhine dava yolunun gösterilmediğini, ancak 6102 sayılı TTK’nın 391. Maddesinde yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitinin istenebileceğinin yazılı olduğunu, dolayısıyla yönetim kurulu kararının alındığı tarihte yürürlükte bulunmayan 6102 sayılı TTK’nın 390. Maddesinin gerekçeye esas alınmasının hatalı olduğunu, yönetim kurulu kararının iptali söz konusu olamayacağı halde hüküm kısmında yönetim kurulu kararının iptaline karar verildiğini, tespit talebine konu olabilecek bir hususun eda davası gibi karara bağlanması ve iptal kararı vermesinin hatalı olduğunu, kararın gerekçesinde, yönetim kurul karar tarihinde tahrifat yapıldığı tarihte henüz geçerli vekaletin bulunmadığı tespitine yer verildiğini, oysa mahkemenin kararına dayanak gösterdiği imza ve yazı uzmanı bilirkişi …’ın raporunda bu konuda 24.02.2011 tarihli ve 2011/1 numaralı karar metnine … … ve … … adına atılı bulunan imzaların belgenin tanzim edildiği tarihten sonra atıldığına ve bu karar metninde yazılı bulunan noter tarihi ve yevmiye numarasının belgeye sonradan yazıldığına dair tespit yapılmasının mümkün olmadığının ifade edildiğini, buna rağmen mahkemece, yönetim kurulu karar tarihinde tahrifat yapıldığı gerekçesine yer verilmesinin hatalı olduğunu, anonim şirket hisse devri yönetim kurulu kararına bağlı bir işlem olmadığından 24.02.2011 tarihli ve 2011/1 sayılı karar ile ortaklık pay defterine yapılan kaydın iptali yönünde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, pay devrinin şirket yönetim kurulu onayına tabi tutulmasının ancak şirket esas sözleşmesinde buna ilişkin bir sınırlama getirilmesi durumunda gündeme gelecek bir husus olduğunu, şirket ana sözleşmesinde bu yönde bir hüküm bulunmadığının bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu, kanunda da bu yönde bir şart aranmadığını, o halde yönetim kurulu karar defterinde olası tahrifatın sonuca olumlu ya da olumsuz etkisi olmadığını ve ayrıca pay defterine kaydın pay sahipliğinin kazanılması açısından kurucu mahiyet taşımadığı dikkate alındığında, yönetim kurulu kararının geçerliliği konusundaki iddialarının pay devrinin geçerliliğine ilişkin herhangi bir etkisinin bulunmadığını, pay defterindeki tarih değişikliğinin de sonuca etkili olmadığını, çıplak pay devrinde noterde yapılan devir sözleşmesinin tarihi, yani temlik tarihi esas olduğundan bizzat davacının imzasının ve dolayısıyla bilgisinin olduğu pay devri beyan kısmındaki tarih değişikliğinin hukuki duruma etkisinin bulunmadığını, çıplak pay niteliğindeki anonim şirket hisselerinin devrinin zorunlu yasal koşulları arasında yönetim kurulu kararı alınması ve pay defterine kaydın bulunmadığını, eldeki davada noterde yapılan hisse devir sözleşmesiyle devir işlemi gerçekleşmiş olup devir işlemi için geçerli şekil şartı sağlanmış olmasına rağmen, ilk derece mahkemesinin davayı kısmen kabul ederek, sonuca etkili olmayan pay devrinin geçerliliği konusunda etkisi bulunmayan yönetim kurulu kararının ve ortaklar pay defterine kaydın iptaline karar vermesinin hatalı olduğunu, yönetim kurulu karar defterinde ve pay defterinde tahrifat olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, …. Defterlere İlişkin Tebliğin 21. Maddesi gözetildiğinde yönetim kurulu karar defterinin ilgili sayfasındaki belgenin ciltli defterden koparılmaması, yani, koparılıp yeniden yapıştırıldığı belirtilen yaprağın tasdikli müteharrik yapraklardan olmaması karşısında tahrifattan bahsedilemeyeceğini, uygulamada bilgisayar ortamında yazılan sonra yönetim kurulu karar defterine yapıştırılan yönetim kurulu kararının hatalı yapıştırılmasına farklı anlam yüklenilemeyeceğini, önemli olan hususun, yönetim kurulu kararının gerçek olup olmadığı olduğunu, yönetim kurulu kararının, deftere yapıştırılması sırasında düzgün bir şekilde yapıştırılmamasından kaynaklı sökme tekrar yapıştırma halinin her zaman mümkün olduğunu, hisse devir sözleşmeleri 24.02.2011 tarihinde yapıldığı halde noter işlem tarihinin sehven ortaklar pay defterine 14.01.2011 şeklinde kaydedildiğini, bu hatayı fark eden müvekkili şirketin yetkililerinin (ki davacı …’nun da o tarihte yönetim kurulu üyesi olduğunu) sehven yazılan 14.01.2011 tarihini, hisse devir sözleşmesinin noter işlem tarihi olan 24.02.2011 tarihi olarak gerçek duruma uygun hale getirdiklerini, bu durumda tahrifattan söz edilemeyeceğini, anonim şirketlerde pay devrinin tescili zorunlu olmadığından … sicildeki ilanın 2013 yılında yapılmasının pay devrinin geçerliliğini etkilemeyeceğini, bu sebeple mahkemece 3 nolu kararın hatalı verildiğini, ileri sürerek açıklanan bu ve resen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalı … ..AŞ’nin 24.02.2011 tarihli ve 2011/sayılı yönetim kurulu kararının ve bu kararın ortaklık pay defterine kaydedilmesine ilişkin kaydın hükümsüzlüğünün, davacılara ait 24.02.2011 tarihli noter hisse devir sözleşmelerinin hükümsüzlüğünün ve bu belgelere dayalı olarak … siciline yapılan kaydın hükümsüzlüğünün tespiti istemlerine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davalı … AŞ’nin 24.02.2011 tarihli ve 2011/1 sayılı yönetim kurulu kararı ile bu kararın ortaklık pay defterine kaydedilmesinin iptaline, karar kesinleştiğinde 24.2.2011 tarihli kararın dayanağı kalmayacağından bu konudaki tescilin iptalinin … sicilince değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davacıların ortağı oldukları …AŞ’nin bastırılan hisse senetlerinin veya geçici ilmühaberlerinin bulunup bulunmadığı, davacılar tarafından hisselerin bir kısmının davalı … ye usulüne uygun olarak devredilip devredilmediği, çıplak payın mı yoksa varsa hisse senetlerinin mi ya da geçici ilmühaberlerle mi devrin gerçekleştiği, hisse senedi devrine ilişkin sözleşmelerin hükümsüzlüğünün söz konusu olup olmadığı, hisse senedi devrine ilişkin olarak davalı şirket tarafından alınan yönetim kurulu kararı ile bu kararın pay defterine kaydının hükümsüz olup olmadığı ve bu kararın …. ilanında hükümsüzlüğün söz konusu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Her şeyden önce belirtmek gerekir ki kesinleşen mahkumiyet veya beraat (delil yetersizliğinden beraat durumu hariç) kararına esas ceza dosyasındaki maddi vakıa TBK’nın 74. Maddesi hükmü gereği hukuk hakimini bağlayacaktır. Davacılar vekilinin 24.02.2011 tarihli hisse devir sözleşmelerinin geçersiz olduğuna ilişkin iddiaları ile ilgili olarak ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçesinde “Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuş ise de 2015/ 162965 sayılı soruşturma dosyasında bilirkişi raporu doğrultusunda 24.2.2011 tarihli 2011/1 nolu yönetim kurulu toplantısında vekaleten atılan imzaların usulsüz olduğu, ancak geçerli vekalet ile noterden satışların yapıldığı gözetilerek iddiaların suç teşkil etmeyip hukuki nitelikte olması nedeniyle Kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği” belirtilmiş olmakla söz konusu sözleşmelerin geçerliliğinin kabulünde gerekçeye esas alınan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın anılan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı davacılar vekilince itiraz üzerine 16.01.2020 tarihli ve Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2020/651 D.İş sayılı Kararı ile söz konusu savcılık kararının kaldırılmasına karar verildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/18191 Esas sayılı dosyasında soruşturma dosyasının derdest olduğu, anlaşılmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki dava konusu uyuşmazlık hakkında halen derdest Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın….. no’lu hazırlık soruşturmasının TBK’nın 74. maddesi uyarınca işbu davanın sonucunu etkileyeceğinden söz konusu soruşturma dosyasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerekmektedir. Bu sebeplerle davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin kısmen kabulüne, kaldırma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin öteki istinaf sebeplerinin ve davalılar vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, dosyanın HMK’nın 353/1-a-6. maddesine göre yeniden esası hakkında bir karar verilmek üzere mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin öteki sebepleri incelenmeksizin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye … Mahkemesi’nin 19/07/2019 tarih ve 2015/1671 Esas- 2019/582 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekilinin öteki istinaf davalılar vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinafa başvuran davacılar tarafından yatırılan (44,40 x2))88,8 TL istinaf maktu karar harcı ile davalılar tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf maktu karar harcının talepleri halinde yatıran taraflara iadesine,
6-İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca tarafların yokluğunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/05/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.