Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1412 E. 2021/909 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

…..

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2019
NUMARASI :…….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 15/01/2016
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonunda davanın davalılar … ve … … AŞ yönünden kısmen kabulüne, davalı … ve AŞ hakkındaki davanın reddine yönelik verilen ilama karşı davacılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacılardan … ile davalılardan …’ın davalı … ve … A.Ş de sahibi olduğunu bildirdiği hisselerin %50 sinin devri konusunda 21/09/2012 tarihinde imzalanan sözleşme ile peyderpey ödenecek 2.200.000-ABD Doları karşılığında hisselerin davacı … ya da ortağı olduğu şirkete devredileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme gereği 50.000-ABD Doları’nın peşin olarak davalı …’a ödendiğini, ayrıca davacı … ……. Şirketinin … A.Ş’nin Ankara … Şubesindeki hesabına 01/10/2012 tarihinde 150.000,00-TL, 02/10/2012 tarihinde 29.500-TL, 22/10/2012 tarihinde 25.000,00-TL, 23/10/2012 tarihinde 65.000,00-TL, 30/11/2012 tarihinde 100.000,00-TL, 12/12/2012 tarihinde 78.000,00-TL, 18/01/2013 tarihinde 130.000,00-TL, 22/01/2013 tarihinde 120.000,00-TL olmak üzere toplam 697.500,00-TL gönderildiğini, müvekkilinin şüphelenmesi üzerine yaptığı araştırmada; …’ın davalı … ve … A.Ş’ de resmi olarak bir ortaklığının ve hissesinin bulunmadığını, diğer davalı ……. Anonim Şirketinin ise …’ın aile şirketi olduğunu, bu şirkette de resmi bir ortaklığının bulunmadığını öğrendiğini, … ile yaptığı görüşmede hisse devrinin gerçekleşmeyeceğini anladığından Ankara 50. Noterliğinden 01/04/2013 tarihli ihtarnameyi davalılar … ve … …. A.Ş’ye gönderdiğini, nitelikli dolandırıcılık suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının…. sayılı soruşturma numarası ile yapılan soruşturma neticesinde hukuki mahiyette görüldüğünden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgelere göre …’ın … ve … A.Ş’ nin gayri resmi ortağı olduğu, şirket adına tam ve yetkili olarak görüşmeler yapmaya, hisse satmaya yetkili kılındığının anlaşıldığını, bu şirketin de müvekkiline ödemiş olduğu tutarlardan diğer davalılarla birlikte sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkillerinin ödemiş olduğu miktarların dolar karşılığı bugünkü kurla olan alacaklarına istinaden şimdilik 848.865,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen ödemelerin yapıldığı günden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 26/12/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 441.709,96- ABD Doları üzerinden ıslah ederek bu miktarın ödeme gününe kadar işleyecek en yüksek yabancı para faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalılar … ve …..AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın … A.Ş’ nin sahibi olan … adına sözleşme imzalayan M…. ile yapmış olduğu 20/09/2012 tarihli sözleşmeden ve daha önce aynı taraflar arasında imzalanan 28/12/2011 tarihli hisse satma yetkisi içeren sözleşmeden aldığı yetkiye istinaden davacı … ile 21/09/2012 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, taraflar arasındaki 21/09/2012 tarihli sözleşmede %50 hissenin 2.200.000 ABD Doları bedelle …’ya devredilmesinin kararlaştırıldığını, 50.000,00 ABD Doları’nın sözleşme imzalanırken …’a ödendiğini, kalan tutarların da ABD Doları olarak değişik tarihlerde ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak davacı taraf ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden hisse devri yapılamadığını, davacı tarafça eksik ödeme yapıldığını, … A.Ş’ye gönderilen paraların … A.Ş’nin sahibi …’ye ödenmek üzere …’a verildiğini, … tarafından davacı tarafın ödediği paraların …’ye aktarıldığını, ödeme dekontlarında paranın niçin verildiği belirtilmediğinden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …..AŞ’ye dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde, davalı şirket cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılarak beyanda da bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi heyet kök ve ek raporlarına ve toplanan tüm delillere göre; ifa edilmeyen sözleşme uyarınca tahsil edilen bedellerin iadesi istemiyle açılan davada Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğünden gelen kayıtlara göre, davalı …’ın davalı … ve … A.Ş’de bir ortaklığının ve hissesinin bulunmadığı, davalı … ve … AŞ’nin hisse satış sözleşmesinde taraf olarak yer almadığı, kayden var olmayan hisselerin devri konusunda davacı … ile davalı … arasında 21/09/2012 tarihli sözleşmenin akdedildiği, davacı … tarafından davalı …’a 50.000-ABD Doları’nın sözleşmenin imzalanması esnasında peşin olarak verildiği, davacı … … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. nin hesabından davalı …….. A.Ş’ nin Ankara … Şubesindeki hesabına farklı tarihlerde toplam 697.500,00-TL sözleşme kapsamında havale edildiği, sözleşme konusu hisse devrinin yapılmadığı, taraflar arasında yapılan sözleşmenin geçersiz olduğu, davacı tarafın ödediği tutarların iadesini davalılar … ve … … AŞ den talep edebileceği, sözleşmede taraf olmayan ve sözleşme uyarınca davacı tarafça herhangi bir ödeme yapılmayan davalı … ve … AŞ’ne husumet yöneltemeyeceği gerekçesiyle davalı … ve … AŞ hakkındaki davanın reddine, davalılar … ve … … AŞ hakkındaki davanın kısmen kabulüne, 50.000,00-ABD Doları’nın dava tarihi olan 15/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının USD cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacılara ödenmesine, 697.500,00-TL’nin dava tarihi olan 15/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve … … AŞ’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı …..AŞ ye husumet yöneltilememesi sebebiyle davanın reddine karar verildiğini, oysa davalı …’ın oğlu ve her iki şirketin yetkilisi olan …’ın 14.08.2013 tarihli emniyetteki ifadesinde aynen …. isimli şahıs, … isimli şahsı … AŞ ye ortak etmek amacıyla bizle tanıştırdı. Babam ve … isimli şahıs ortaklık konusunda anlaşınca, babam … ve … arasında bir ortaklık sözleşmesi yapılmış. … ortak olmak amacıyla taahhüt ettiği sermayeyi başta 89.500,00 TL yi elden babam …’a vermiş. Daha sonra 697.500 TL parayı kendine ait … Şubesi hesabından bize ait olan … … AŞ firmasının … … Şubesi hesabına havale etmiştir.” bu ifadesinde …’ın davalı … şirketinin hisselerinin devri için sözleşme yapıldığını ve paraların … şirketinin hesabına gönderildiğini açıkça kabul ettiğini, davalı …’ın da kendi ifadesinde her iki şirket için çalıştığını ve miktar konusunda yanılsa da paraları aldığını kabul ederek, bu paraların bir kısmını … şirketine verdiğini; “… isimli şahıstan aldığı paranın 400.000,00 TL sini yine … Elektrik AŞ isimli firmanın yetkilisi …. …… verdiğinden dolayı parayı geri ödeyemediğini beyan ettiğini, soruşturma dosyasına sunulan 28.12.2011 tarihli diğer iki sözleşmede ise …’ın …..AŞ’nin gayri resmi ortağı olduğu hisselerinin bulunduğu, şirket adına tam yetkili olarak görüşmeler yapmaya, hisse satmaya yetkili kılındığının açıkça yazıldığını ve … ve … AŞ kaşesiyle imzalandığını, bu delillere göre davacı … ile davalı … arasında yapılan sözleşme … AŞ’nin yetkisi, bilgisi ve onayıyla gerçekleştiğini, hatta alınan bir kısım paraların … şirketine verildiğini, dolayısıyla davalı … AŞ nin de yapılan ödemelerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini, hükmedilen tüm miktarlardan davalıların tümünün müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiğini, alacakların tümüne talepleri gibi dolar cinsinden karar verilmesi gerekirken büyük bir kısmına TL cinsinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, sözleşmede tüm ödemelerin ABD Doları üzerinden yazıldığını, kalan ödemelerin de sözleşmede yazan döviz vadelerine karşılık yapıldığını, dava konusu EFT’lerin ödeme gününe göre döviz karşılığı TL olarak gönderildiğini, nitekim ek raporda da müvekkilinin alacağının dolar üzerinden hesaplandığını, faiz başlangıcının ödemelerin yapıldığı günden itibaren olması gerekirken dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, her halükarda davacının davalılara gönderdiği ve tebliğ ettiği Ankara 50. Noterliği’nin 01.04.2014 tarihli ihtarnamesinin tebliğ tarihi olması gerektiğini, ihtarnamenin davalı … AŞ ile …’a 02.04.2013 tarihinde tebliğ edildiğini ileri sürerek açıklanan bu ve resen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve ….. AŞ vekili davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının davalı … ile davalı …..AŞ’nin %50 hissesinin devralınması için imzalanan sözleşmeye istinaden davalı … ile davalı …..AŞ ye ödenen paraların, hisse devri gerçekleşmediğinden iadesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davalı … ve … AŞ yönünden davanın kısmen kabulüne, davalı …..AŞ yönünden ise husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davacı …’nın şikayeti üzerine başlatılan, hazırlık soruşturmasında 07.10.2013 tarihli …, … ve Salim Kılavuz aleyhine başlatılan 2013/63261 soruşturma no ve ….. Karar nolu kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar müşteki vekilince yapılan itirazın Sincan 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.12.2013 tarihli ve….. D.İŞ sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmiştir.
……… ticaret sicil kaydına göre 29.01.2011 tarihli olağan genel kurul toplantısı hazirun cetveline göre son ortakları ….’nin temsil ve ilzama yetkili kılındığı görülmüştür.
Bilirkişi heyeti tarafından (Hesap bilirkişisi-hukukçu Burcu Duman ve Mali Müşavir Vedat Kaman tarafından düzenlenen 05.12.2017 tarihli heyet raporunda; taraflar arasındaki 21.09.2012 tarihli sözleşme, … ile dava dışı … adına M…. tarafından imzalanan 20.09.2012 ve 28.12.2011 tarihli … ile M…. arasında imzalanan satış yetki sözleşmesi birlikte değerlendirildiğinde sözleşmelere konu HES projelerinin ön lisans ve lisans aşamasında olduğu, davacıya devri yapılacak pay oranlarının EPK’nın 5. Maddesinin 3. fıkrası ve ilgili yönetmeliklerin belirlediği sınırların çok üzerine çıktığı, ilgili mevzuatta düzenlenen koşulları taşımadıkları gerekçesi ile geçersiz olduğu, davalı … AŞ ile … AŞ yetkilileri ile davalı …’ın … projelerinde pay devrine ilişkin izin alınması gerektiğini bildikleri halde adı geçen sözleşmelerde …’ndan izin almak konusunda herhangi bir girişimde bulunmadıkları, davacıların ilgili sözleşmelere dayalı olarak yaptığı ödeme kapsamında 792.250,00 TL alacaklı oldukları, belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazları üzerine bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek raporda; davacı tarafından banka aracılığıyla gönderilen ödemelerin davalı … AŞ nin 2012 ve 2013 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı bulunmadığı, 50.000 ABD Doları sözleşmede anılan davalıya nakden verildiği belirtildiğinden adı geçen davalının bu miktardan, 697.500 TL ödemeden de davalı … AŞ nin sorumlu olduğu, 782.250 TL’nin ödeme tarihindeki karşılığının 441.709,96 ABD Doları, bu tutarın da dava tarihi itibarıyla değerinin 1.343.505,01 TL olduğu, davacının talebinin 848.865,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Uyuşmazlık, davalı … AŞ’nin %50 hissesinin devralınması karşılığında davacılar ile davalı … arasında imzalanan sözleşmeye istinaden davalı … ile … AŞ ödenen hisse devir bedelinin iadesi için … AŞ’ye husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, ödemelerden anılan şirketin de sorumlu tutulup tutulamayacağı, varsa yapılan ödemelerin döviz cinsinden mi yoksa TL üzerinden mi talep edileceği, faizin başlangıç tarihleri noktalarında toplanmaktadır.
Davacılar vekili müvekkili … ile davalı … arasında imzalanan 21.09.2012 tarihli … ve … AŞ’nin %50 payının davacıya devri hususunda imzalanan sözleşmeye istinaden davalı … ile davalı şirkete yapılan ödemelerin iadesini talep ettiği bu davada davalı … ve … AŞ’nin de ödenen bedellerden diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu iddia etmiş, ilk derece mahkemesince anılan davalı şirket hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı, davalı …..AŞ’nin dava dilekçesi ekinde sunulan 28.12.2011 tarihli satış yetki sözleşmesine, aynı tarihli protokole 20.09.2012 tarihli sözleşmeye ve dava dışı davalı …’ın oğlu olan …’ın emniyetteki beyanına ve …’ın beyanına dayandırmıştır. Öncelikle belirtmek gerekirse, davalı … ile davalı … AŞ adına M…. arasında imzalanan 28.12.2011 tarihli satış yetki sözleşmesi ile bu şirketin gayri resmi ortağı olduğu belirtilen …’ın işbu sözleşmede sayılan …..AŞ ile …..Ltd. Şti.ye ait HES projelerini 3. Şahıslarla görüşmeye, satmaya, pazarlık etmeye, ortak kalmaya ve ahzu kabza tam yetkili olduğu belirtilmiş, sözleşme metninden de açıkça anlaşılacağı üzere … AŞ’nin HES projelerinin 3. kişilere satışı düzenlenmiş, davalı …’ın … AŞ’nin gayri resmi ortağı belirtilmiştir. Yine tarafta aynı tarihte aynı taraflar arasında imzalanan 28.12.2011 tarihli protokolde … AŞ ile birlikte … Ltd. Şti. Ve 3 adet HES projesi toplam satış bedeli olarak kararlaştırılan 3.500.000,00 ABD Doları üzerindeki satış bedelinin …’ın şirketlerdeki gayri resmi hisselerine istinaden kendisine iade edileceği, … AŞ’nin ve diğer şirketin resmi hissedarlarının şirketten alacakları olan hisse bedellerinin M…. tarafından ödeneceği, 20.09.2012 tarihli sözleşme ile de …’nin sahibi olduğu HES projeleri ve … AŞ nin paylarının %100’ünün tamamının 1.750.000,00 ABD Doları karşılığında … veya …’ın belirleyeceği kişilere devrinin vadedildiği, sözleşme … ve şahit sıfatıyla … AŞ adına M…. tarafından imzalandığı, sözleşmenin tarafı … tarafından imzalanmayıp boş bırakıldığı, sözleşmenin altına not düşülerek “… ile telefon görüşmemiz üzerine Protokolün imzalanması uygun görülmüştür. Kendisi de Türkiye’ye geldiğinde şartlar oluşarak imzalayacaktır” şeklinde açıklama yapıldığı, bu açıklamanın altının da M…. tarafından imzalandığı, görülmüştür. Taraflar arasındaki 21.09.2012 tarihli … AŞ’nin %100 payının davacı …’ya devrini vadeden sözleşmenin dayanağı olarak gösterilen işbu sözleşmenin tarafı … tarafından sözleşme imzalanmadığı gibi adı geçen şahıs sözleşmenin imzalandığı 20.09.2012 tarihinde … AŞ ticaret sicil kayıtlarına göre bu şirketin 5 ortağından biri olup, şirketin %100 hissedarı olması mümkün değildir. Kaldı ki davalı … ile davacı … arasında … AŞ’nin %100 payının devrini vadeden sözleşmenin imzalandığı 21.09.2012 tarihinde, davalı …, … AŞ’nin ortağı değildir. Şu halde işbu sözleşmenin imzalandığı tarihte esasen sahip olmadığı davalı …..AŞ’nin paylarını davalı …’ın davacı Mehmet Bakcı’ya devretmesi hukuken mümkün olmadığı, davacı ve davacı şirket tarafından 21.09.2012 tarihli sözleşmeye istinaden davalı …’a ve davalı … AŞ’ye ödeme yapılıp, davalı …..AŞ hesabına herhangi bir ödeme yapılmadığı hususları gözetildiğinde … AŞ ortağı … tarafından imzalanmayan 20.09.2012 tarihli ve yukarıda açıklanan 28.12.2011 tarihli sözleşme ve protokollere, aynı zamanda …’ın ve davalı …’ın emniyetteki 14.08.2013 tarihli beyanlarına dayanılarak … AŞ nin hisse devrinin tarafı olarak kabulü mümkün görülmemiş, bu sebeplerle ilk derece mahkemesince davalı … Elektrik ve Üretim AŞ hakkında açılan davada anılan şirkete husumet yöneltilemeyeceğinin kabulü doğru görülmüş, davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir. Ne var ki ilk derece mahkemenin gerekçesinde davalı … AŞ’ye husumet yöneltilemeyeceği kabul edildiği halde hükümde …..AŞ nin pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine hüküm kurulması gerekirken, “… AŞ hakkında açılan davanın reddine” şeklinde hüküm HMK’nın 298/2.Maddesine şekilde hüküm kurulmuş olup bu husus HMK’nın 355. Maddesine göre kamu düzenine aykırılık kapsamında değerlendirilmekle re’sen kaldırılarak aşağıdaki şekilde düzeltilmiştir.
Davacılar vekilinin diğer istinaf sebeplerine gelince; Davacılar vekili yapılan tüm ödemelerin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince “50.000,00-ABD Doları’nın davalı …’dan alınarak, 697.500,00-TL’nin ..ise davalılar … ve … … AŞ’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine” hükmedilmiştir.
Davacı … ile davalı … arasında imzalanan 21.09.2012 tarihli sözleşmenin 3. Maddesinde açıkça 50.000,00 ABD Dolarının sözleşme imzalanırken …’a nakden ödendiği belirtilmiş olmakla, 50.000,00 ABD Doları ödemenin davacı … tarafından davalı …’a yapıldığının kabulü ile davacı …’ya ödenmesine hükmedilmesi gerekirken, ödemeyi yapan davacı şirket olmadığı halde ödemenin anılan davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesi doğru görülmediği gibi aynı şekilde davacı …..Ltd. Şti. Tarafından davalı … AŞ ye yapılan 697.500,00 TL’nin de ödemeyi yapan davacı şirkete ödenmesine hükmedilmesi gerekirken davacılara ödenmesine karar verilmesi de hatalı ise de istinafa başvuranların davacı oldukları dikkate alındığında bu husus eleştirmekle yetinilmiştir.
Öte yandan, ilk derece mahkemesince hükmün 2 numaralı fıkrasının b-) bendinde “697.500,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili” yönünde hüküm kurulurken a-)bendinde ise; “50.000,00 ABD Dolarının” davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili yönünde karar verilmesi gerekirken “sadece …’dan tahsiline” karar verilmemiş olması da davacılar vekilince istinaf edilmiştir. Somut olayda, 50.000,00 ABD Doları ödemenin 21.09.2012 tarihli sözleşmenin tarafı olan davalı … tarafından sözleşme imzalandıktan sonra nakit olarak davacı …’ya ödenmiş olduğundan, iş bu sözleşmenin tarafı olmadığı gibi söz konusu ödemeyi de yapmadığı sabit olan davalı …..AŞ aleyhine hüküm altına alınan meblağın müteselsilen tahsiline karar verilmemiş olması da yerindedir.
Davacılar vekili 26/12/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 441.709,96- ABD Doları üzerinden ıslah ederek bu miktarın ödeme gününe kadar işleyecek en yüksek yabancı para faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece 50.000 ABD Doları dışında iadesi istenen miktarın TL cinsinden ödenmek üzere 697.500,00 TL ye hükmetmiştir. Gerçekten de 21.09.2012 tarihli sözleşmenin tarafları olan … ve … arasında ödemelerin ABD Doları üzerinden yapılacağı kararlaştırılmış olmakla birlikte, sözleşmenin tarafı olmayan davacı …..ltd. Şti.’nin … nezdindeki hesabından yine sözleşmenin tarafı olmayan … Aş hesabına 697.500 “TL” cinsinden gönderilmiş olduğuna göre, TL cinsinden yapılan ödemenin iadesine ” TL” olarak hükmedilmesine usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Kaldı ki, dava dilekçesinde yapılan tüm ödemelerin dava tarihindeki döviz kuru karşılığı TL üzerinden iadesi talep edildiği halde sonradan ıslah dilekçesi ile döviz cinsinden ödenmesi talep edilemez. Ne var ki ilk derece mahkemesince bu husus gözetilmeksizin davacı tarafından davalı …’a yapılan 50.000 ABD Dolarının, dava dilekçesindeki talebine aykırı ıslah dilekçesi doğrultusunda ABD Doları olarak davacıya iadesi ne karar verilmiştir. Bununla birlikte istinafa gelenin sıfatı ve bu hususun HMK’nın 355. Maddesi anlamında kamu düzenine aykırılık teşkil etmemesi ve kamu düzeni kuralı olan aleyhe hüküm kurma yasağı dikkate alınarak bu konu eleştirilmekle yetinilmiştir.
Son olarak davacılar vekili faizin başlangıç tarihini de istinaf ederek ödeme tarihlerinden itibaren ya da en geç davalılara keşide olunan ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Dava dilekçesinde; davacılar vekili ödenen miktarların dolar karşılığı bugünkü kurla olan alacaklarına istinaden şimdilik 848.865,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen ödemelerin yapıldığı günden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 26/12/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 441.709,96- ABD Doları üzerinden ıslah ederek bu miktarın ödeme gününe kadar işleyecek en yüksek yabancı para faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacılar vekili tarafından davalılara keşide olunarak 02.04.2013 tarihinde tebliğ olunan Ankara 50. Noterliği’nin 01.04.2013 tarihli ihtarnamesinde davalı … ve davalı … AŞ davadan usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmüş olup, söz konusu ihtarnamede davacılılar vekili davalı …’a ödenen 50.000,00 ABD Doları ile davalılara ödenen 697.500,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini bildirmemiş olduğuna göre, davalıların işbu ihtarnamede verilen 7 iş günü atıfet süresinin sona erdiği 12.04.2013 tarihi itibarıyla temerrüde düştükleri gözetilmeksizin yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple davacılar vekilinin istinafının kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle istinafa başvuran davacılar vekilinin öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, HMK’nın 355. Maddesindeki kamu düzenine aykırılık gözetilerek davalı … AŞ hakkında açılan davada pasif husumet yokluğundan davanın reddine ve hüküm altına alınan meblağlara işletilen faizin başlangıç tarihi bakımından davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği hüküm altına alınan alacak miktarlarına davalıların temerrüde düşürüldüğü 12.04.2013 tarihinden itibaren faiz işletilmesine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle
A)1-İstinafa başvuran davacılar vekilinin öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, HMK’nın 355. Maddesindeki kamu düzenine aykırılık ve hüküm altına alınan alacaklara işletilen faiz alacağının başlangıç tarihi yönünden istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/05/2019 tarih ve ……Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
B)1-Davalı … ve A.Ş hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine,
a-Davacı tarafından bu davalı yönünden yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar kurulmasına yer olmadığına,
2-Davalılar … ve … … A.Ş. hakkındaki davanın kısmen kabulüne,
A-50.000,00-ABD Doları’nın davalının temerrüde düşürüldüğü 12.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının ABD Doları cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacılara ödenmesine,
B-697.500,00-TL’nin davalıların temerrüde düşürüldüğü 12.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve … … AŞ’den müşterek ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
c-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
ç-Alınması gerekli 58.050,52-TL harçtan mahkeme veznesine peşin ve ıslah ile yatırılan (14.496,50-TL + 8.450,00-TL=) 22.946,50-TL’nin mahsubu ile kalan 35.104,02-TL harcın davalılar … ve … … Şirketi’nden alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına,
d-Davacı tarafça yatırılan ve karar harcına sayılan 22.946,50-TL harcın davalılar … ve … … Şirketi’nden alınarak davacı tarafa ödenmesine,
e-Davacı tarafından, davalılar … ve … … Şirketi için yapılan 1.752,30-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.108,39-TL’sinin davalılar … ve … … Şirketi’nden alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
f-Davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar kurulmasına yer olmadığına,
g-Kabul edilen miktarı üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 47.942,40-TL vekalet ücretinin (davalı ……A.Ş sorumlu olduğu tutar 41.850,00-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılar … ve … … Şirketi’nden alınarak davada kendisini vekil ile temsil ettiren davacılara ödenmesine,
h-Reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 33.697,80-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar … ve … … Şirketi’ni ödenmesine,
ı-HMK 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C) 1-İstinafa başvuran davacılar tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf maktu karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davacılar tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı 31,50TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 152,80 TL istinaf giderinin … ve … … Şirketinden müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinafa başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/07/2021

…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.