Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1362 E. 2021/343 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2019/1362 Esas 2021/343 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1362
KARAR NO : 2021/343

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2019
NUMARASI :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2017
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı T….. Ltd. Şti. ile banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan ticari krediye müvekkili tarafından kefalet sağlandığını, müvekkili ile asıl borçlu şirket ve davalının da arasında bulunduğu diğer kefiller arasında kefalet taahhütnamesi imzalandığını, asıl borçlu şirket tarafından kredi borcununu ödenmemesi üzerine bankanın talep yazısı üzerine müvekkilinin kefaleti oranında ödeme yaptığını, ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kefalet taahhütnamesinde verilen teminatın kefillerin kefaletini kapsadığını, davacı lehine tesis edilen ipotek bulunduğundan öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılacağını, ipoteklerin kefaletinde teminatı olduğunu, asıl borçluya ait tüm def’ilerin müvekkili yönünden de geçerli bulunduğunu, davacı ile müvekkili arasındaki kefalet ilişkisinin müteselsil kefalet değil, adi kefalet niteliğinde olduğunu, asıl borçlu hakkında takip yapılmadan kefillere başvurulamayacağını, rücu halinde de ancak kefile kendi payı oranında rücu edilebileceğini, davacı ile dava dışı asıl borçlu ve diğer kefiller arasında yeni taahhütname imzalanarak borcun yenilendiğini, takip konusu alacak nedeniyle ödemeler yapıldığını, faiz miktarının kabul edilemeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacının davalıdan olan alacak miktarının tespit edildiği, davaya dayanak gösterilen sözleşme uyarınca davalının kefaletine ilişkin yasal koşulların oluştuğu, asıl kredi borcunun ödenmemesi ve davacının dava dışı banka nezdindeki fon hesabından tahsilat yapılması halinde bu ödemenin davacı tarafından müteselsil kefil olan davalı ve diğer kefillerden talep edilebileceği, bu şekilde oluşan fon alacağının ihtara gerek kalmadan muaccel olacağı, ipoteklerin asıl borçlunun davacıya olan borçlarının teminatı olmak üzere asıl borçlu yararına verildiği, ipoteklerin kefaletin teminatı olmadığı, davalı kefil hakkında icra takibi yapılabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına, hüküm altına alınan 712.503,64 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın alacak davası olmadığını, itirazın iptali davasında davadaki ve icra dosyasındaki tüm itirazların gözetilmesi gerektiğini, kefaletin teminatı olan ipotekler bulunduğunu, bu durumun kefalet taahhütnamesinde hükme bağlandığını, ipotek paraya çevrilmeden bakiye alacak ve kefalette açık miktar tespit edilmeden müvekkili aleyhine icra takibi yapılamayacağını, ipotek miktarının kefalet miktarının üzerinde olduğunu, bu hususların kararda değerlendirilmediğini, kefilin aleyhine alacaklının teminatları azaltamayacağını, kefaletin şartlarını ağırlaştıramayacağını, 1.200.000,00 TL ve 1.500.000,00 TL tutarlı ipoteklerin davacı tarafından fekedildiğini, bu durumun TBK’nun 592. maddesine aykırı olduğunu, davacının verdiği desteğin kefalet niteliğinde bulunduğunu, bu durumda kefalet taahhütnamesinin kefile kefalet niteliğinde olduğunu, kefalet adi kefalet olup, TBK’nun 588. Maddesinin gözetilmesi gerektiğini, müvekkilinin asıl borçluya yönelik doğrudan bir kefaletinin bulunmadığını, adi kefalet nedeniyle asıl borçlu takip edilmeden kefillere başvurulamayacağını, kefillerin ancak kefil sayısına göre sorumlu olduğu oran tespit edilerek kefile rücu edilebileceğini, asıl borçluya ait tüm def’ilerin müvekkili yönünden de geçerli bulunduğunu, icra takip dosyasında davacı ile diğer borçlular arasında icra taahhüdü imzalandığını, bu belgenin itfa belgesi olduğunu, belge ile davacının tüm alacağının yenilendiğini, bu hususların kararda değerlendirilmediğini, davacının kefaletinin rücuen kefalet olması nedeniyle davacı ve banka arasında uygulanan faizin rücuen kefiller yönünden uygulanamayacağını, ancak yasal faiz talep edilebileceğini, inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, icra dosyasında borçtan fazla taşınmazın haczedildiğini, ayni teminat bulunduğunu, takip şartları nedeniyle takibe itiraz edildiğini, TBK’nun 590/2. maddesi uyarınca takibin ipoteğin paraya çevrilmesi takibi sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek takibin durdurulmasına, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesi kapsamında kefil olan ……… tarafından ödenen borcun kredi kefalet taahhütnamesi uyarınca kefile rücu talebi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarı, dava konusu Ankara 8. İcra Müdürlüğünün… sayılı takip dosyası ve dosyada verilen icra taahhüdü, yargılama aşamasında mali müşavir ve bankacı bilirkişiden alınan 23/10/2018 tarihli bilirkişi raporu, kefalet taahhütnamesi, ipotek resmi senetleri, davacı tarafından dava dışı bankaya ödeme yapıldığına ilişkin dekont sureti, davacı tarafından asıl borçlu, diğer kefiller ve davalıya gönderilen ihtarname sureti, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin . D. İş Esas . Karar sayılı karar sureti, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün …. sayılı ipoteğin paraya çevrilmesine yönelik takip dosyası, …Tapu Müdürlüğünün müzekkere cevabı dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2…ayılı takip dosya incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 712.503,64 TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 20/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 27/09/2017 tarihinde icra takibinde yer alan borca ve ferilerine itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 18/10/2017 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile, takip tarihi itibarıyla davacının 655.555,55 TL asıl alacak, 4.670,83 TL işlemiş akdi faiz, 51.033,18 TL işlemiş temerrüt faizi, 1.244,08 TL tebliğ masrafı olmak üzere toplam 712.503,64 TL alacaklı bulunduğu, akdi faiz oranının %14,25, temerrüt faiz oranının ise %23,75 olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu icra takip dayanağı 17/12/2014 tarihli kefalet taahhütnamesi sözleşmesi ile; dava dışı asıl borçlu T…Ltd. Şti. ile davacı alacaklı ….A.Ş. arasında 800.000,00 TL limitli olarak imzalandığı, taahhütnamenin kullanılan ve kullanılacak olan nakdi ve gayrı nakdi her türlü kredilere karşılık…. A.Ş.’nin verdiği kredi geri ödeme kefalet sözleşmesinin kontr-garantisi olduğunun belirtildiği, davalının taahhütnamede 800.000,00 TL limitle müteselsil kefil olarak imzasının yer aldığı, kefaletin taahhütname tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu görülmüştür.
Davacı …Ş. tarafından dava dışı…. A.Ş.’nin tazmin talebi üzerine… Ürünleri ile ilgili olarak 655.555,55 TL ödendiği açıklamasını içerir 28/04/2017 tarihli banka dekontu dosya içerisinde yer almaktadır.
…Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 11/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ipotek resmi senedinden ipotek maliki olan kefil… tarafından asıl borçlu şirketin ….nun kefalet verdiği bankalardan, diğer kuruluşlardan kullandığı ve kullanacağı krediler için firmanın …’ye karşı asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak borçlarını teminen 300.000,00 TL limitli 1. Derecede ve fekki … tarafından bildirilinceye kadar ipotek tesis edildiği anlaşılmıştır…. Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 17/12/2014 tarih ve.. yevmiye numaralı ipotek resmi senedi ile de, ipotek maliki olan kefil…. tarafından asıl borçlu şirketin…’nun kefalet verdiği bankalardan kullandığı ve kullanacağı krediler için firmanın..’ye karşı asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak borçlarını teminen aynı ada parsel üzerinde aynı blokta bulunan 8 ayrı bağımsız bölüm üzerine 1.200.000,00 TL limitli ipotek tesis edildiği görülmüştür.
Davacı tarafından 26/04/2018 tarihinde dava dışı ….’na 3 gün içinde 200.000,00 TL’nin hesaba gönderileceğinin taahhüt edilmesi halinde 1.200.000,00 TL limitli ipotek tesis edilen taşınmazlardan biri üzerindeki ipoteğin fek işleminin gerçekleştirileceği bildirilmiştir.
…. Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında da, 17/12/2014 tarih ve ….yevmiye numaralı ipotek resmi senedi ile tesis edilen ipoteğin aynı ada parsel üzerinde aynı blokta bulunan 3 ayrı bağımsız bölüm üzerinde ipoteğin devam ettiği, geriye kalan diğer taşınmazlar üzerinde bulunan ipoteğin terkin edildiği belirtilmiştir.
Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takip dosyası incelendiğinde, alacaklı…tarafından borçlular …ve…i. Aleyhine toplam 710.341,22 TL alacağın tahsili talebi ile 17/12/2014 tarih ve…yevmiye numaralı ipotek resmi senedine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi talebiyle icra takibi başlatıldığı, takibin halen derdest olduğu görülmüştür.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinde yer alan …efaleti nedeniyle asıl borçlunun kredi borcunu ödememesi üzerine bankanın tazmin talebi ile bankaya ödeme yaptığını, yapılan ödemeden kefalet taahhütnamesi uyarınca davalı kefilin de sorumlu olduğunu, alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise kefilin kefile rücu kapsamında kefaletin adi kefalet niteliğinde bulunduğunu, asıl borçlu takip edilmeden kefile başvurulamayacağını, kefaleti teminat altına alan ipotek bulunduğunu, kefilin durumunun ağırlaştırıldığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda kefaletin yasanın aradığı şekil koşullarına uygun olduğu, bilirkişi raporu ile davacının takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında dava dışı …. ile dava dışıT… … Ltd. Şti. arasında 3.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının sözleşmede kefalet imzasının bulunmadığı, davacının anılan sözleşme kapsamında kefaletinin bulunduğu, bankanın kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabını kat ettiği ve 30/03/2017 tarihinde sorumluluk bedelinin bankaya yatırılmasının davacıya yazılı olarak bildirildiği, davacı tarafından …’a dava dışı asıl borçlu şirketin borçları nedeniyle 28/04/2017 tarihinde 655.555,55 TL ödendiği, ödenen bedelin rücuen tahsili hususunda davalı ve diğer borçlulara ihtarname gönderildiği, davacının alacağını tahsil edememesi üzerine işbu itirazın iptali davasına konu icra takibinin başlatıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen kefalet taahhütnamesinde yer alan davalı kefaletinin yasanın aradığı şekil koşullarına uygun olup olmadığı, kefaletin adi kefalet mi yoksa müteselsil kefalet mi olduğu, davacının dava dışı bankanın tazmin talebi üzerine ödediği bedelin rücuen tahsilini davalıdan talep edip edemeyeceği, davacı lehine tesis edilen ipoteklerin davalının kefaletini teminat altına alıp almadığı, davalı aleyhine icra takibi başlatılmasının İİK’nun 45.maddesine aykırı olup olmadığı, alacağın miktarı, davacının takip tarihi itibarıyla var ise alacaklı olduğu miktarı davalılardan talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, İİK’nun 45. maddesi uyarınca rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilecek rehinin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebilecektir. Anılan hüküm rehin ile teminat altına alınan alacağın borçlusuna ilişkin düzenlemeyi içermektedir. Bir başka anlatımla ipotek kefilin kefalet borcunun da teminatını oluşturmuyor ise İİK’nun 45. madde hükmü kefil hakkında uygulanamayacaktır. Dosyada yer alan ipotek belgeleri incelendiğinde ise; ipoteğin …’nin taşınmazları üzerinde dava dışı asıl borçlu şirketin ….na olan doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak tesis edildiği görülmüştür. Bir başka anlatımla ipotek resmi senetlerinde, ipoteklerin davalı kefilin kefalet borcunun da teminatı olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
Öte yandan taraflar arasında akdedilen kefalet taahhütnamesinin teminatlar başlıklı 8. maddesi müteselsil kefil sıfatı ile imzası bulunan şahıslar ile birlikte belirtilen menkul ve gayrı menkuller ile kıymetli evrakların teminat olarak verildiği belirtilmiştir. Davalı yan aşamalarda anılan hüküm nedeniyle ipoteklerin davalı kefilin kefaletinin de teminatı olduğunu savunmuş ise de kefalet taahhütnamesinin anılan hükmünde sadece kefalet teminatı yanında ipotek vs. teminatının da verildiği yazılıdır. Bir başka deyişle, taahhütnamede ipoteklerin kefillerin kefalet borcunu teminat altına aldığına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakdır. Bu durumda davalı kefilin kefaletini teminat altına alan herhangi bir ipotek bulunmadığından İİK’nun 45.madde hükmü davalı kefil hakkında uygulanamayacak olup, davalı kefil hakkında davacı tarafından doğrudan ilamsız icra takibi başlatılmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Davalı vekili davacı alacaklının kefilin aleyhine teminatları azalttığı, kefaletin şartlarını ağırlaştırdığı yönünde istinaf itirazında bulunmuştur. Dosya içerisinde yer alan ipotek resmi senetlerinden dava dışı asıl borçlunun borçlarını teminat altına almak üzere davacı lehine 11/09/2015 ve 17/12/2014 tarihlerinde dava dışı ….’nin taşınmazları üzerinde ipotek tesis edilmiştir.
TBK’nun 596/2.maddesi uyarınca, kefil aksi kararlaştırılmamışsa rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olabilecektir. Anılan hüküm gözetildiğinde davalının kefaleti 17/12/2014 tarihlidir. Bu durumda 11/09/2015 tarihli ipotek kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından sonradan özellikle bu alacak için verilmiş ipotek niteliğinde olmadığından 11/09/2015 tarihli ipoteğe ilişkin olarak kefilin ipoteğe ilişkin halef olma hakkı bulunmamaktadır. 17/12/2014 tarihli ipotek resmi senedine gelindiğinde ise, anılan kefalet TBK’nun 596/2 maddesindeki koşullara uygun olup, kefalet anında var olan ipotek niteliğindedir….Tapu Sicil Müdürlüğü müzekkere cevabından 17/12/2014 tarihli ipotek resmi senedi ile ipotek malikinin aynı ada parsel üzerinde aynı blokta bulunan 8 ayrı bağımsız bölüm üzerinde bulunan ipoteklerden 3 ayrı bağımsız bölüm üzerindeki ipoteğin halen devam ettiği, geriye kalan 5 ayrı bağımsız bölüm üzerinde bulunan ipoteğin ise terkin edildiği anlaşılmıştır. İpotek resmi senedinden anlaşılacağı üzere toplam 1.200.000,00 TL limit aynı kalmak üzere, 8 ayrı bağımsız bölümün her biri üzerinde aynı limit ile ipotek tesis edilmiştir. Bu durumda 5 ayrı bağımsız bölüm üzerinde bulanan ipotek terkin edilmiş ise de, 3 ayrı bağımsız bölüm üzerinde bulunan 1.200.000,00 TL limitli ipotek halen devam ettiğinden alacaklı davacının kefilin durumunu ağırlaştırdığından söz edilemeyecektir.
Davalı vekilinin kefaletin adi kefalet hükümlerine tabi olduğu yönündeki istinaf itirazları incelendiğinde, dosya içerisinde itiraz edenin müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı kefalet taahhütnamesi yer almaktadır. Anılan taahhütnamedeki kefalet TBK’nun 583 vd. maddesinde yer alan geçerlilik koşullarını taşımaktadır. Asıl borçluya kredi veren banka ile… arasındaki sözleşme ile … alacaklı bankaya karşı kefilin değil asıl borçlunun borcunu teminat altına almaktadır. .. ile asıl borçlu ve kefiller arasında akdedilen kefalet taahhütnamesi ile ise…. bankaya kredi borcunu ödemesi durumunda kendi alacağını teminat altına almaktadır. Somut uyuşmazlıkta TBK’nun 588. maddesinde düzenlenen ve adi kefalet niteliğindeki kefile kefil ve rücua kefil değil müteselsil kefalet söz konusudur. Hal böyle olunca, alacaklının asıl borçlu ile birlikte aynı anda kefile müracaat etmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarında isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan dava konusu icra takip dosyasında borçlu olan diğer kefiller ve asıl borçlu şirket, dava tarihinden sonra 19/10/2017 tarihinde icra taahhüdünde bulunmuştur. Davalı vekili anılan taahhütnamenin borcu sona erdiren itfa belgesi niteliğinde olduğuna, borcun yenilendiğine yönelik istinaf itirazı ileri sürmüştür. Dava konusu icra takibinde belirtildiği şekilde icra taahhüdü imzalanmış olması itfa niteliğinde borcu sona erdiren belge niteliğinde olmadığı gibi icra taahhütnamesinin imzalanmış olması borcun yenilenmesi sonucunu da doğurmayacaktır.
Taraflar arasında akdedilen kefalet taahhütnamesinin temerrüt faizi başlıklı 5.maddesi, “… Temerrüdümüzün oluşumuna kadar bankanın tazmin tarihi itibarıyla bir yıl vadeli mevduata uyguladığı faiz oranının/dağıtılan kar payı oranının 3 katı üzerinden hesaplanacak faizi/kar payını (gecikme tazminatı), temerrüt tarihinden itibaren ise bankanın temerrüt tarihi itibarıyla 1 yıl vadeli mevduata uyguladığı faiz oranının/dağıtılan kar payı oranının 5 katı üzerinden hesap edilecek temerrüt faizine/kar payını/gecikme tazminatı ödeyeceğimizi …” hükmünü içermektedir. Anılan hüküm ile davacı fonun alacağına temerrüt tarihine kadar uygulanacak faiz ile temerrüt tarihinden sonra uygulanacak olan temerrüt faiz oranının ne şekilde tespit edileceği açıkça hükme bağlanmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da taahhütnamenin 5. madde hükmü gözetilerek akdi ve temerrüt faiz oranları tespit edilmiştir. Bu durumda hüküm altına alınan akdi ve temerrüt faizi ve oranları taraflar arasındaki kefalet taahhütnamesi hükümlerine uygun olduğundan davalı vekilinin ancak yasal faiz uygulanabileceğine yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf itirazına gelindiğinde, dava konusu icra takibine konu alacak likit, bir başka anlatımla bilinebilir ve hesaplanabilir niteliktedir. Bu durumda mahkemece İİK’nun 67. maddesi uyarınca itirazında haksız olduğu anlaşılan davalı aleyhine hüküm altına alınan alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Dava dışı…. … Ltd. Şti., davalı kefil yararına 985.000,00 TL değerinde ayni teminat sunarak davalı hakkındaki icra takibinin durdurulması talebi ile icra hakimliğine başvurulmuş olup, anılan başvurunun sonucuna ilişkin ise dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmamıştır. TBK’nun 590/2 maddesi kapsamında rehinler paraya çevrilinceye ve borçlu aleyhine yapılan takip sonucunda kesin aciz belgesi alınıncaya veya konkordato kararına kadar kefil ayni teminat karşılığında kendisine karşı yöneltilen takibin durdurulmasına karar verilmesini isteyebilir. Anılan hüküm uyarınca davalı vekili, dava dışı şirket tarafından kefil olan müvekkili lehine sunulan ayni teminata dayalı olarak müvekkili aleyhine başlatılan takibin durdurulmasına karar verilmesi yönünde istinaf itirazında bulunmuş ise de, dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler, teminatın niteliği, kapsamı gözetilerek bu aşamada davalı vekilinin TBK’nun 590/2 maddesi kapsamındaki talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, takibin durdurulmasına yönelik talebin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin TBK’nun 590/2.maddesi kapsamında icra takibinin durdurulmasına yönelik talebinin reddine,
3-Alınması gerekli olan 48.671,12 TL istinaf karar harcından peşin alınan 12.167,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 36.503,34 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/03/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.