Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1346 E. 2021/869 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2019
NUMARASI ….
DAVA : Şirket Ortağı Olduğunun Tespiti
DAVA TARİHİ : 20/09/2016
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2021

Taraflar arasındaki şirket ortağı olduğunun tespiti istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Şirket’in, “….” adı altında 29/06/1977 tarihinde ticari hayatına başladığı ve ilerleyen zamanlarda hamiline yazılı hisse bastırarak tedavüle sürdüğünü, davacı …’nın da halihazırda bu senetlerden …..’den 5 adet, ….. adet olmak üzere toplamda 10 adet hisse sahibi olduğunu, TTK m. 486 uyarınca mezkur senetlerin yenilenmesi için davalı şirkete başvurulduğunda, davacı …’nın adına şirket kayıtlarında rastlanılmadığı gerekçesiyle talebin reddedildiğini ileri sürerek, taraflar arasındaki muarazanın giderilerek, davacının davalı şirkete ortaklığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının ismine davalı şirkete ait hiçbir kayıtta rastlanılmadığını, davacının 35 seneden daha öncesine ait 1978 tarihli belgelere dayandığını, belgelerin kıymetli evrak niteliğine haiz olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, TTK m. 81 uyarınca davalı şirketin her türlü defter ve belge saklama yükümlülüğüne ait sürelerin de geçtiğini, davalı şirketin 29/06/1977 tarihinde 12.000.000,00 TL sermaye ile kurulduğunu ve davacının elinde bulunan hisse senetlerinin 12.000.000,00-TL olan sermayenin 18.000.000,00 TL’ye artırılırken ihraç edilen hamiline yazdı B grubu senetler olduğunu, akabinde şirket sermayesinin 160.000.000,00 TL’ye arttırıldığı ve 5.000,00 TL nominal değerli 8.505 pay hamiline yazılı D grubu hisse senedinin, davacının elinde bulunan B grubu hisse senedi sahiplerine bedelsiz olarak verildiğini, dolayısıyla bu durumda davacının elinde 15 pay B grubu hissenin yanı sıra 72 pay hamiline yazdı D grubu hisse senedinin bulunması gerektiğini, 28/11/1993 yılında şirket ana sözleşmesinin sermaye ile ilgili 6’ncı maddesinin değiştirildiğini, bu değişiklikte sermaye miktarının sabit kaldığını, ancak 5 farklı gruptan oluşan her biri 5.000,00 TL nominal değerli (A,B,C,D,E) hamiline yazılı hisse senetlerinin tamamının iptal edilerek yerine değer 5.000,00 TL nominal değerli olan 1. Tertip nama yazılı hisse senedi çıkarıldığını, sözleşme değişikliği neticesinde, pay sahiplerinin elinde bulunan hisse senetleri geçersiz kaldığı için tüm pay sahiplerine nama yazılı 1. Tertip hisse senedi verildiğini, dolayısıyla davacının elinde 5.000,00 TL değerli 87 adet 1. Tertip (nama yazılı) hisse senedi bulunması gerektiğini, davacının elinde hâlihazırda eski senetlerin bulunmasından da eski senetlerin imhasında gerekli dikkat ve özenin gösterilmediğinin anlaşıldığını, davacı tarafın 35 yıl sonra ileri sürdüğü mezkûr talebinde iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dosya kapsamına ve denetime elverişli olmakla hükme esas alınan bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı …’nın elinde bulundurduğu ve dosya içerisine sunduğu hamiline yazılı hisse senetlerinin, 14/09/1978 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan sermaye artırım kararma istinaden çıkarıldığı anlaşılmakla birlikte, davalı şirket’in 19/03/1993 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda “Sermaye” başlıklı 6. maddesinde değişikliğe gidilmesi neticesinde davalı şirkette tüm hisselerin nama yazılı hale dönüştürüldüğü ve akabinde 15/08/1995 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında yine “Sermaye” başlıklı 6. maddesinde değişikliğe gidilerek, mevcut tüm hisselerin bu kez hamiline yazılı hale dönüştürüldüğünün anlaşıldığı, buna göre davacı … elinde bulunan hamiline yazılı hisse senetlerinin 19/03/1993 tarihinde alınan sermaye artırım kararı neticesinde itfa edilmiş senetler olduğu anlaşılmakla, davacının elinde bulundurduğu hisse senetleri nedeni ile davalı …Ş.’nde pay sahipliği sıfatını haiz olamayacağı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Mahkemece alınan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olup hükme esas alınamayacağını, fiziki mevcudiyete hakkın varlığına karine teşkil eden evraklara dair çekişmelerde ispat külfetinin davalı tarafta olduğunu, müvekkiline ait hisse senetlerinin davalı şirket tarafından usulüne uygun olarak bastırılmış geçerli senetler olduğunu, davalının bu konuya ilişkin herhangi bir itirazının bulunmadığını, bu nedenle ispat külfetinin davalı tarafta olduğunu, bilirkişi raporunda iddia edilen itfa hususunun davalı tarafından da ileri sürülmemesi göz önünde bulundurulduğunda hiçbir dayanağı bulunmadığını, senetlerin itfa edildiği hususuna ilişkin herhangi bir ticaret sicil gazetesi kaydı bulunmadığını, ilgili senetlerin tiplerinin değiştirildiğini belirten gazete ilanının itfa olarak yorumlandığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davacının elinde bulundurduğu hisse senetleri nedeni ile davalı şirketin hissedarı olduğunun tespitine karar verilmesine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 16. Noterliğinden 22/07/2016 tarih ve … yevmiye no ile çekilen ihtarnamede; keşide edenin …, muhatabının …. olduğu, halen …’nın zimmetinde bulunan … A.Ş.’nin bedeli tamamen ödenmiş hamiline ait 5.000,00 ETL değerinde bir paylık S….L eski değerinde …… no’lu hisse senetleri yönünden haklarının korunması amacıyla TTK’nın 486.maddesi gereğince yenilenmesinin talep edildiği,
Ankara 17. Noterliğinden 03/08/2016 tarih ve … yevmiye no ile çekilen ihtarnamede; keşide edenin …., muhatabının … olduğu, Ankara 16. Noterliğinden keşide edilen ihtarnameye cevaben şirkette ortaklık hak elde edilebilmesi için nama yazılı bir tertip hisse senedi ibrazı gerektiği, 20/08/1993 tarihinde sermaye artırımı yapıldığı, sermayeyi temsil eden A, B, C, D ve E grubu nama ve hamiline yazılı hisse senetlerinin tamamının nama yazılı bir tertip hisse senedine dönüştürüldüğü, müvekkili şirket kayıtlarında geriye dönük talep incelenmesinde hiçbir yerde … isimli ortağa rastlanılmadığı, 1993 yılında iptal edilip yerine yenisi verilen bir fiziki senede istinaden 23 yıl sonra hak iddia edilmesinin şirket ortağı olma hakkı vermeyeceğinin ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Ümit Erkan Durna’dan alınan rapor ve ek raporunda özetle; davalı şirket merkezinde yerinde inceleme yapıldığı, davalı şirket kayıtlarından, davacı …’nın elinde bulundurduğu ve dosya içerisine sunduğu hamiline yazılı hisse senetlerinin, 14/09/1978 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan sermaye artırım kararma istinaden çıkarıldığı, davalı şirketin 19/03/1993 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda “Sermaye” başlıklı 6. maddesinde değişikliğe gidilmesi neticesinde davalı şirkette tüm hisselerin nama yazılı hale dönüştürüldüğü ve akabinde 15/08/1995 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında yine “Sermaye” başlıklı 6. maddesinde değişikliğe gidilerek, mevcut tüm hisselerin bu kez hamiline yazılı hale dönüştürüldüğünü, bu durumda, davacı … tarafından sunulan 10 adet hamiline yazılı hisse senetlerinin 19/03/1993 tarihinde alınan sermaye artırım kararı neticesinde itfa edilmiş senetler olduğunu, davalı şirket’e yerinde incelemede edinilen 01/03/1993 ve 26/07/1993….., davacı …’nın elinde bulundurduğu 10 adet hamiline yazılı hisse senedinin itfa edildiği tarihten önce ve sonra davalı şirkette pay sahipliği sıfatının söz konusu olmadığını, davacı … tarafından, elinde bulundurduğu hisse senetlerinin ne zaman ve nasıl iktisap edildiği beyan edilmediği gibi, 1993 yılında itfa edilmesi gereken mezkur senetlere istinaden, dava tarihine kadar (en düşük ihtimalle 24 yıl boyunca) davacı …’nın pay sahipliği iddiasında bulunmadığı, genel kurul toplantılarına katılmadığı, hazirun cetvellerine itiraz etmediği, kâr payının ödenmesi talebinde bulunmadığının anlaşıldığını, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirketin 19/03/1993 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alman sermaye artırım karan neticesinde davalı şirkete iade ve itfa edilmiş olunması gerekirken, halihazırda davacı …’nın hamili olduğu anlaşılan …. 5 adet olmak üzere toplamda 10 adet hamiline yazılı hisse senedinden ötürü, davalı …Ş.’nde pay sahipliği sıfatını haiz olamayacağı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın 484.maddesinin 1.fıkrasında; pay senetlerinin, hamiline veya nama yazılı olacağı, 2.fıkrasında; bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamiline yazılı pay senetlerinin çıkarılamayacağı, bu hükme aykırı olarak çıkarılanlar geçersiz olacağı, iyi niyet sahiplerinin tazminat haklarının saklı olacağı, aynı Yasa’nın 485.maddesinin 1.fıkrasında; esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, payın türü dönüştürme yolu ile değiştirilebileceği, dönüştürmenin esas sözleşmenin değiştirilmesiyle yapılacağı, 2.fıkrasında ise; nama yazılı pay senetlerinin hamiline yazılı pay senetlerine dönüştürülebilmesi için payların bedellerinin tamamen ödenmiş olmasının şart olduğu, aynı Yasa’nın 489.maddesinin 1.fıkrasında; hamiline yazılı pay senetlerinin devrinin, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade edeceği, aynı Yasa’nın 490.maddesinin 1.fıkrasında ise; Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı payların, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebileceği düzenlenmiştir.
Düzenleme ile birlikte somut olaya gelince; davalı yan tarafından elinde bulundurduğu hamiline hisse senetleri nedeniyle davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti istemine ilişkin olarak işbu dava açılmıştır.
Objektif, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı yanın elinde bulundurduğunu iddia ettiği hamiline senetlerin davalı şirketin 14/09/1978 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan sermaye artırım kararına istinaden çıkartıldığı, davalı şirketin 19/03/1993 tarihinde Olağan Genel Kurul Toplantısı yaparak ticaret kanuna uygun şekilde “Sermaye” başlıklı 6.maddesinde değişikliğe gidilmesi neticesinde davalı şirketin tüm hisselerinin nama yazılı hale dönüştürüldüğü, 15/08/1995 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında şirketin “Sermaye” başlıklı 6.maddesinde yeniden değişiklik yapıldığı, bu kez şirketin tüm hisselerinin hamiline yazılı hale dönüştürüldüğü, davalı şirketin sicil kaydına göre genel kurul toplantılarının düzenli olarak gerçekleştirildiği, hazirun cetvellerinin düzenli olarak tutulduğu, davacının 1978 yılı ile 2017 yıllarına ait hazirun cetvellerinde ne ortak olduğuna ilişkin kaydın ne de hazirun cetvellerinde ismine rastlanılmadığı, bu hale göre davacının elinde bulundurduğu hamiline yazılı hisse senetlerinin 19/03/1993 tarihinde yapılan olağan genel kurul sonucu “Sermaye” başlıklı 6.maddesindeki değişiklik ile yapılan sermaye artırım kararı sonucu itfa edilmiş senetler kapsamında kaldığı, davaya konu senetlerden ötürü davacının davalı şirkette ortak sıfatına haiz olamayacağından açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/06/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.