Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1332 E. 2021/939 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2018

NUMARASI ….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 24/08/2015
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekilince ve katılma yoluyla davalı … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … ailesi ile akrabalık ilişkisi bulunup, uzun yıllardır aralarında ciddi bir ticaret ve iş birliği ilişkisi geliştiğini, tarafların birbirlerine olan borçlarını ödemede ve tapu vs. işlerde bir sorun yaşamadıkları için güvenin perçinlendiğini, belge alınmaksızın bir çok kez inançlı işlem gerçekleştirildiğini, … ailesinin inşaat ve arsa işlemlerini de davalı …’in üstlendiğini, davalı …’in Eskişehir yolunda bulunan … grubuna ait arsayı satın alıp bir kısmına avm bir kısmına konut yapacaklarını, arsaya verecek parası olmadığı için arsayı almak için müvekkilleri tarafından verilecek para karşılığında kuracakları … A.Ş. isimli şirketin 1 metre kare bir hisse mantığı ile kurulacağını ve müvekkillerinin 1/28 oranında ortak olacaklarını, ilk etapta şirket hisselerinin kendi aralarında 4 eşit hisse şeklinde olacağını, avm inşaatı tamamlandıktan ve faaliyete geçtikten sonra arsanın ve şirketin müvekkile isabet eden hissesini devredeceklerini söylediğini, kurulan davalı … şirketinin 4 hisseye ayrıldığını ve hisselerin davalılar …, …, … ve …’e ait olduğunu, yapılacak inşaatta %60’lık kısmını müteahhit olarak … ailesine, %40’ın arsa sahiplerine ait olacağının söylendiğini, müvekkillerinin bu sebeple 73.137 metre karelik arsanın 1/2 lik hissenin %65 i olan 1697,8 metre karelik kısmının bedelini … ailesine, davalı …’e ödediklerini, daha sonra emsal artış ve diğer masrafları da hisseleri oranında ayrıca ödediklerini, davalı … A.Ş. ve ortakları tarafından 15/02/2010 tarihinde davalı ….’yi kurduklarını, müvekkillerinin arsa payına karşılık kendilerine isabet eden davalı … A.Ş. Hisselerinin devrini uzun süre beklediklerini, davalıların müvekkillerine yapılacak hisse devrini inkar ettiklerini belirterek davalılar …, …, … ve …’in … A.Ş.’de sahip oldukları toplam …. adet A tipi hisselerinin yargılama sonucunda belirlenecek adedinin davalı … şirketinin kuruluş tarihi olan 24/08/2005 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere müvekkiller adına eşit olarak şirket pay defterine ve ticaret siciline tesciline, mümkün olmadığı takdirde bu hisselere karşılık gelen rayiç bedelin tespiti ile şimdilik 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reaskont faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsiler tahsiline, 10.000,00 TL kira bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsiler tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … ve … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zaman aşımına uğradığını, şirket hissesinin ne şekilde iktisap ve devredileceğinin yasada düzenlendiğini, davacı tarafın ileri sürdüğü iddia ve delillerin bu unsurları taşımadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zaman aşımına uğradığını, davacı tarafından sunulan … başlıklı karalamada 73.099 metre karelik arsayla ilgili bir satış ve devir teklifi, … başlıklı karalamada ise aynı arsa için yapılacak inşaatla ilgili kat karşılığı inşaat şeklinde teklifler içerdiğini, davacıların talebinin açıkça belli olmadığını, karalama belgelerde bahsedilen konuların yazılı şekle tabi olduğunu, harici satışa değer verilemeyeceğini, karalamalarda bahsi bile geçmediği halde dava dilekçesinde talep edilen şirket payı devrinin de yazılı, açık ve net olarak anlaşılır, karşılıklı yapılması ve şirket hisse devrinin şirket ana sözleşmesi gereğince şirket ortaklar kurulu tarafından da onaylanmasının zorunlu olduğunu, şeklen ve içerik olarak yazıların geçerli olmadığını, mahkemenin ortaklar kurulu yerine geçerek onlar adına karar alabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, … Avm ile ilgili herhangi bir talep olmadığı halde davalı olarak gösterildiğini, taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, müşterek ve müteselsil sorumlu tutulamayacaklarını, dava tarihinden önceki bir tarih itibarıyla ticari olmayan bir iş için ticari faiz istenemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkillerinin tapu devir tarihinden önce arsa bedelini ödediklerini, davalı … A.Ş.’ye hisse payı karşılığı olarak devredilecek taşınmazın müvekkilleri tarafından bedeli ödenerek iktisap edildiğini, hisse devrinin şekle tabi olduğunu, müvekkilleri ile davacılar arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, aralarında herhangi bir sözleşme yapılmadığını, diğer davalı tarafından imzalanan, müvekkillerinin imzası bulunmayan, ilk bakışta sıhhatinden kuşku duyulacak belge ile müvekkillerinin sahip olduğu mal varlığına yönelmenin, borç yüklenmesinin mümkün olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı …’ın isminin dosyaya yazılmasına rağmen hiç bir evrakta isminin geçmediğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, delil olarak sunulan evrakların şekil şartlarına uygun olmadığını, anonim şirketlerin kuruluş ve pay devri şartlarının kanunla belirlendiğini, şekil şartları gerçekleşmediğinden şirket ortaklığı ile ilgili iddianın reddi gerektiğini, dava dilekçesinin çelişkili olduğunu, bir anlaşma var ise evraklarda imzası bulunan davacılar ile davalı … arasında yapıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, inançlı sözleşmeye dayalı olarak anonim şirket hissesinin tescili, terditli olarak rayiç bedelinin tespiti ve tahsili, kira bedelinin tahsili talebinin 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, davaya dayanak yapılan belgelerin tarihi ve dava tarihi arasında 10 yıllık sürenin geçmediği, davaya dayanak yapılan … ve … başlıklı iki adet belgenin içeriğinden davacı … tarafından 650.000,00 doların davalı …’e ödendiği, ödemenin dava konusu arsanın %65’i ne karşılık ödendiğinin belirtildiği, ayrıca arsada yapılacak avm ve konut projelerinden dolayı arsa sahiplerine tekabül edecek oranın %40 olarak belirlendiği, belgelerin içeriğinden davalı şirket hisselerinin davacılara devredileceğine inançlı işlemle davalılar adına tescil edileceğine ilişkin bir anlam çıkmadığı, dayanak yapılan belgelerin şirket hisselerinin devri konusunda inançlı işlem niteliğinde olmadığı, dinlenen tanık beyanları ve sunulan diğer belgelerin de davacının iddiasını ispata yeter nitelikte bulunmadığı, şirket hisselerine karşılık ödemenin yapılmamış olması ve davanın da tapu iptal ve tescil talebine ilişkin olmaması dikkate alınarak ödemenin yapıldığı ve belgeleri imzalayan davalı … yönünden açılan davanın reddi gerektiği, davalı … dışındaki diğer davalıların ise davaya dayanak yapılan her iki belgede de herhangi bir imzası bulunmadığı, davalıların davacı ile herhangi bir ilişkisinin bulunduğunun ispat edilemediği, ödemenin de davalılara yapılmadığı, davalı … dışındaki diğer davalılar hakkında açılan davada anılan davalıların pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle davalı … hakkında açılan davanın reddine, diğer davalılar hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’in arsayı teminat göstererek inşaatı kendileri yapacakları için söz konusu oluşumun 1/28’ine karşılık ortaya çıkacak değerin %60’ının müteahhit olarak … ailesine, %40’ının arsa sahiplerine ait olacağını, her iki tarafın da kazançlı çıkacağını söylediğini, müvekkillerinin bu oranı kabul etmediğini, müvekkillerinin aralarında akrabalık hukukunun da etkisi ile inanan olarak arsanın 1/28 hissesinin %65’i olan 1.697,08 m2 arsanın bedelini … ailesine, … ödediklerini, daha sonra emsal artış ve diğer masrafları da hisseleri oranında ayrıca ödediklerini, davalı … A.Ş. ve ortakları tarafından 15/02/2010 tarihinde davalı ….’yi kurduklarını, müvekkillerinin arsa payına karşılık kendilerine isabet eden davalı … A.Ş. hisselerinin devrini uzun süre beklediklerini, … Avm’nin işletmesini yapmak üzere … A.Ş. Ve ortakları tarafından davalı … A.Ş.’nin kurulduğunu, avm’nin faaliyete başlaması ile müvekkillerinin şirket hisselerinin devrini … Ailesinden talep ettiğini, davalıların … (…)’ın 4 kardeşi ilgilendirdiğini, avm kısmından müteahhitlikten doğan kredi bulunduğunu, kredilerin … işletmesinden karşılandığını, …’taki emanet hisselerin verilmesi halinde diğer ortak malların bölüşülmesi gerektiğini ifade ettiklerinden kardeşlerin arasında anlaşma olmasının beklendiğini, ancak dava tarihine kadar kardeşler arasında bir anlaşma olmadığını, aralarında husumetten dolayı hisse devrinden kaçındıklarını, gelinen noktada davalıların hisse devrini inkar ettiklerinden dava açıldığını, müvekkilleri tarafından yıllar önce ödenen 650.000,00 …’nin gerçeğe aykırı gerekçe ile yok edilemeyeceğini, davalı …’in el yazısı ile yazıp imzaladığı belgelerdeki ifadelerin açık olduğunu, Tokerlerin kasa defterinde bizzat …’in el yazısı ile yazılıp müvekkillerine verilen yaprakta … abla borcumuz yazılarak “Tofaşta 1697 m2 hisse var” denildiğini, bu belgeden davalı …’in diğer davalıları da temsilen işlem yaptığının anlaşıldığını, şirketlerin kurulma sebebinin arsa alınıp avm yapılıp işletilmesi olduğunu, husumetten ret kararının isabetsiz bulunduğunu, arsa üzerine avm arkasının konut hiç yapılmadığından davalıların bunun için bir para harcamadığını, bu durumda müvekkillerine düşmesi gereken hissenin daha fazla olacağını, sunulan belgelerden tarafların … ve … A.Ş.’ye ilişkin ticari ilişkiye girdiğinin görüleceğini, dinlenen tüm tanıkların müvekkilleri ile … arasında bir ilişki bulunduğunu doğruladığını, ilişkinin akrabalık bağlarının da etkisi ile inanç ilişkisi olduğunu, müvekkillerinin avm için ödendiği sabit olan 650.000,00 … karşılığı şirketlerden ne kadar hisse düşeceği hususunda gerekli araştırmanın yapılması gerektiğini, alınan bilirkişi raporlarına itiraz edilmiş olsa da raporlarda müvekkillerin ve davanın hakkı olduğunun ifade edildiğini, mahkemece hangi hukuki niteleme yapılırsa yapılsın ispat edilen vakıanın müvekkillerinin 2005 yılında … avm için … ailesine 650.000,00 Dolar vermiş olduğuna ilişkin bulunduğunu, müvekkillerinin zararının tazmin edilerek haklarının verilmesi gerekirken davanın reddine karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, mahkeme gerekçesinde davacıların taleplerini açıklamak gayesi ile konulan “davacı … tarafından 650.000,00 doların …’e ödendiği, ödemenin dava konusu arsanın %65’i ne karşılık ödendiğinin belirtildiği, ayrıca arsada yapılacak avm ve konut projelerinden dolayı arsa sahiplerine tekabül edecek oranın %40 olarak belirlendiği anlaşılmıştır.” ifadesini alarak lehlerine kullanmak istediklerini, bu ifadenin kastı aşan, gerçeklerle, karar gerekçesinin bütünlüğüne aykırı, kanıtlanamamış davada kanıtlanmış gibi anlaşılan bir açıklama olduğunu, hüküm kısmı ile çeliştiğini, kabulünün mümkün olmadığını, gerekçeli karar yazımında hata yapıldığını, müvekkilinin davacılara hiçbir borcunun bulunmadığını bildirmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; inançlı işlem nedeniyle anonim şirket hissesinin tescili, mümkün olmadığı takdirde anonim şirket hisselerine karşılık gelen rayiç bedelin tespiti ve tahsili, taşınmaz kira bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı şirketlerin ticaret sicil dosyaları, … ve … başlıklı belge suretleri, … Avm’nin kurulu olduğu taşınmaza ilişkin arsa tapu kaydı, kasa belgesi, davalıların ödemelere ilişkin sundukları dekont suretleri, yargılama aşamasında hukukçu, mali müşavir, hukukçu bilirkişi heyetinden alınan 24/10/2017 tarihli rapor sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında tanıklar dinlenmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda, davalı … ile davacılar arasındaki ilişkinin inançlı işlem değil, adi şirket ilişkisi olduğu, adi şirketin amacının davalının kusuruyla gerçekleşmediği, adi şirketin tasfiye edilerek davacıların uğradıkları zararın ve yoksun kaldıkları karın ödenmesi gerektiği, taraflar arasındaki ilişkinin aynı zamanda arsa karşılığı inşaat yapma şeklinde ilişkileri de kapsadığı, ilişkinin bu şekilde değerlendirilmesi halinde davacıların zararlarının inşaat mühendisinin de heyete ilavesi halinde tam olarak tespit edilebileceği, davalı … dışındaki diğer davalılara husumet yöneltilemeyeceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
… başlıklı 28/09/2012 tarihli adi yazılı belge altında … isim ve imzası yer almakta olup, belgede avm kısmında müteahhit olarak 60/40 oranında inşaatı yaptıkları, %60 müteahhidin, %40 arsa sahiplerinin olduğu, 100 hisse olarak %15 …, %15 …, %15 …, %15 … olması gerekirken hisselerin arsa sahibinin %10’ları da 28/1 kendi hisseleriyle beraber olduğu, %40 hissenin %65 …, %20 …, %15 …, arka arsada hiçbir imalat yapmadıkları için haklarının bulunmadığı, 28/1 hissenin %65 …, %20 …, %15 …, yani 1.000.000,00 … olduğundan 650.000,00 … …, 200.000,00 … …, 150.000,00 … … verdi ibarelerinin yer aldığı görülmüştür.
… başlıklı 29/06/2011 tarihli adi yazılı belge altında … isim ve imzası yer almakta olup, belgede toplam alınan arsa 73.099 m2, 28.000,00 … … 1 hisse 1.000.000,00 …, 1 hisseye düşer m2 2.601,7, … %65, Ali %20, … %15 olarak hesaplandığı, müteahhit olarak konut %60 müteahhidin, %40 arsa sahipleri olarak inşaat yapıldığı, avm 40.000 m2 yaklaşık, takriben 28.000,00 m2 kısım için hiçbir işlem yapılamadığından bu arsa yukarıdaki hissedarlara müteahhit olarak konut kısmında hakkım yok, sadece 1 hissenin %60 müteahhit olarak … ailesine ait, %25 …, %25 …, %25 …, %25 … olması gereken %15 …, %15 …, %15 …, %15 … ibarelerinin yer aldığı anlaşılmıştır.
Kasa belgesinde ise herhangi bir isim ve imza yer almamakta olup, … abla borcunuz yazılı ibare altında 19.5 nakit, 100.000,00 Euro, 19.5 nakit, 182.898,00 Dolar, 19.12 nakit, 10.000,00 dolar, 19.12 nakit, 10.000,00 TL, 19.5 Tofaşta 1.697 m2 hisse var …ibarelerinin yer aldığı görülmüştür.
… Avm’nin kurulu olduğu arsanın dosya içerisinde yer alan tapu kaydından 73.137 m2 olduğu, davalı …’in 654/73.137, davalı …’in 653/73.137, davalı …’in 653/73.137, davalı …’in 653/73.137 oranında hissedar olduğu anlaşılmıştır.
Davalı … A.Ş.’nin 2005 yılında kurulduğu, toplam 73.137 adet hissesi bulunduğu, davalı gerçek kişilerin şirketin hissedarları olduğu, davalı … A.Ş.’nin 2010 yılında kurulduğu, davalı …, davalı … A.Ş. ve dava dışı hissedarların ortak olduğu, davacıların ise şirketlerde herhangi bir hisselerinin bulunmadığı dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı yan davalı gerçek kişilerin davalı … şirketinde bulunan 1/28 oranındaki paylarının %65 bedelinin kendileri tarafından şirketin sermayesinde bulunan arsa alımı sırasında ödendiğini, davalılar adına kayıtlı bulunan 2.613 adet hissenin %65’i olan 1.698,45 hissenin kendilerine ait olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davalı … hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davalı gerçek kişilerin davalı … A.Ş.’nin hissedarı olduğu, şirketin sermayesinde bulunan arsa üzerine davalı … A.Ş.’nin işlettiği … avm’nin kurulduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacılar tarafından davalı … A.Ş.’nin sermayesinde bulunan arsanın alımı sırasında davacılar tarafından davalı gerçek kişilere herhangi bir bedel ödenip ödenmediği, taraflar arasında … A.Ş.’nin hisselerine ilişkin herhangi bir inanç sözleşmesi bulunup bulunmadığı, inanç sözleşmesi var ise … A.Ş.’nin hisselerinden iddia edilen kısmın davacılar adına tescili gerekip gerekmediği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacılar vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde, işbu davanın dayanağı davacılar ile davalı gerçek kişiler arasında inanç sözleşmesi bulunduğuna yöneliktir. Davacılar alınan arsa üzerine avm inşaatı yapılıp işletilmeye başladıktan sonra kendilerine devredilecek hisseler karşılığında arsa alımı sırasında bedel ödediklerini iddia etmişlerdir.
Davacıların iddialarına dayanak olarak …’in isim ve imzası bulunan … ve … başlıklı belgeler ile herhangi bir isim ve imza içermeyen kasa belgesini ibraz etmişlerdir. Sunulan belgelerin içeriğinde davacı …’tan 650.000,00 dolar alındığı yazılı ise de, davacıların iddia ettiği şekilde … A.Ş.’nin hisselerinin davacılara daha sonra devredilmesi karşılığında davacılardan herhangi bir bedel alındığına yönelik herhangi bir ibare bulunmamaktadır.
Yargılama aşamasında, 19/05/2018 tarihli celsede dinlenen tanıklar ile 16/05/2018 tarama tarihli yazılı ifadesini dosyaya ibraz eden tanık …’nin anlatımlarında davacıların iddia ettiği şekilde davalı … A.Ş.’nin hisselerine ilişkin taraflar arasında inançlı bir işlem yapıldığı belirtilmemiştir.
Davacı yan dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı … ile davacılar arasında inançlı işlem bulunduğunun usulüne uygun delillerle ispatlanamadığı gözetilerek anılan davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan davalılar … A.Ş., …, …, …’e yönelik olarak açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. İşbu davada inançlı işleme dayalı terditli taleplerden ilki davalı gerçek kişiler adına kayıtlı … A.Ş.’de sahip oldukları 2.613 adet A tipi hissenin 24/08/2005 tarihinden geçerli olmak üzere davacılara eşit olarak şirket pay defterine ve ticaret siciline tesciline yöneliktir. Bu durumda anılan davalılar açılan işbu davada pasif husumet ehliyetlerine sahiptir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacıların inançlı işlemin varlığını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı gözetildiğinde davalılar … A.Ş., …, …, …’e yönelik olarak açılan davanın esastan reddi gerekirken yanılgılı gerekçe ile pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de, sonuçları itibarıyla pasif husumet yokluğundan ret kararı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar lehine olduğundan bu husus kaldırma sebebi yapılmayarak eleştirilmekle yetinilmiştir.
Davalı … A.Ş.’ye yönelik olarak açılan davada ise terditli taleplerden hisselerin davacılar adına tesciline yönelik talep yönünden ve terditli hisselerin bedelinin tahsiline yönelik talep yönünden anılan davalının pasif husumet ehliyeti yok ise de, dava dilekçesi içeriğinde ne şekilde kira alacağı oluştuğu belirtilmemekle birlikte netice talepte yer alan kira alacağına yönelik talep yönünden anılan davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülemeyecektir. Yukarıda açıklanan gerekçe ile sonuçları itibarıyla pasif husumet yokluğundan ret kararı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar lehine olduğundan bu husus kaldırma sebebi yapılmayarak eleştirilmekle yetinilmiştir.
Davalı … vekilinin katılma yoluyla istinaf talebine gelindiğinde, anılan davalı vekili davacılar vekilinin istinaf dilekçesinin tebliği üzerine yasal süre içerisinde verdikleri cevap dilekçesinde davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini ileri sürdüğü gibi karar gerekçesine yönelik itirazlarını dile getirmiştir. Anılan dilekçe içerik olarak gerekçeye yönelik katılma yoluyla istinaf dilekçesi niteliğinde değerlendirilerek eksik istinaf harcı tamamlatılmıştır.
İnançlı işlem nedeniyle anonim şirket hisselerinin davacılar adına tescili, kira alacağının tahsili, terditli talep olarak ise hisse bedelinin tespiti ve tahsili talebiyle açılan işbu dava genel dava zaman aşımı olan 10 yıllık zamanaşımına tabidir. İnançlı işlemin dayanağı olarak gösterilen belge tarihleri ile dava tarihi arasında 10 yıllık süre geçmemiştir. Bu durumda mahkemece davalı … vekilinin zaman aşımı itirazının reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Öte yandan davacılar tarafından işbu davaya dayanak yapılan … ve … başlıklı belgelerin altında davalı …’in isim ve imzası yer almaktadır. Yargılama aşamasında davalı … belgeler altındaki imzasını inkar etmediği gibi belgelerin sadece karalama niteliğinde belgeler olduğunu ileri sürmüştür. … başlıklı belge içeriğinde davacı …’ın 650.000,00 … verdiği açıkça yazılıdır. Bu durumda mahkemece karar gerekçesinde davacı …’ın davalı …’e 650.000,00 … ödediğinin kabulü yönündeki karar gerekçesi dosya içeriğine uygun olup, bu yöndeki gerekçenin isabetsiz olduğuna yönelik davalı … vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davalı … hakkındaki davanın reddi, diğer davalılar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusu ile davalı … vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ve davalı … vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK’nun 353/(1)-b.1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılardan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı …’den alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacılar ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/07/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.