Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1319 E. 2021/818 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI : ….
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 31/10/2016
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 03.09.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurulunda alınan 8 numaralı karar ile şirket kârından 2.000.000 TL’nin ortaklara hisseleri nispetinde 01.05.2016 tarihinde dağıtılmasına ortakların şirkete borcu varsa yapılacak ödemede bunun mahsup edilmesinin karar verildiğini, davacının davalı şirketin %25 hisse sahibi ortağı olduğunu, davacının kendisini şirkete herhangi bir borcu bulunmadığından yapılacak ödemelerden borçlu ortakların borçlarının düşülmesine muhalefet etmediğini, 02.05.2016 tarihinde davacının hesabına 500.000,00 TL yerine 292.735,70 TL yatırıldığını, eksik ödemenin açıklaması olarak 2014 yılı genel kurulundan alınan karara istinaden faiz düşüldükten sonra kâr payı ödemesi şeklinde bir açıklama yazıldığını, davacının şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, kesintiye gerekçe olarak gösterilen 2015 yılında yapılan bir telif ödemesinin kâr payına mahsuben yapılmış bir ödeme gibi kabul edilmek istendiğini, oysa böyle bir borç olmadığı için mahsubun da hukuka aykırı olduğunu, davacının babası ve eser sahibi olan …’nin 2002 yılında vefat ettiğinden telif hakkının mirasçı sıfatı ile davacıya da ödenmekte olduğunu, 2011-2013 yılları telif ücretlerinin hak sahiplerine ödendiğini, 2015 yılı Mayıs ayında davacı hesabına yatırılan 200.000 TL’nın da telif ücreti kapsamında 2011’den önceki dönemler ile 2014 yılı telif ücretine mahsuben yapılmış bir ödeme olduğunu, 200.000,00 TL ödeme tarihinde davalının davacıya olan tek borcunun telif haklarından kaynaklanan borç olduğunu belirterek, davalının 2014 yılı olağan genel kurulunda alınan karar gereği 01.05.2016’ya kadar davacıya ödenmesi gereken 500.000,00 TL’nin eksik ödenen kısmı ile ilgili başlatılan Ankara 19. İcra Müdürlüğünün…. sayılı takibe davalının haksız itirazının iptaline ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, 03.09.2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında oy birliği ile alınan 8 no’lu karara göre kâr payı dağıtılırken davacının şirketten aldığı borcun faizi ile birlikte mahsubunun gerekmekte olup tüm iş ve işlemlerin genel kurul kararına uygun olarak yapıldığını, kâr payı dağıtılırken davacının sahip olduğu %25 kâr payı oranı nispetinde hissesine düşen 500.000,00 TL’den şirketten 18.05.2015 tarihinde alınan 200.000,00 TL’lik borç ile bu borca işlemiş 7.264,30 TL’lik faizin düşüldüğü, bakiye 292.735,70 TL’nin 01.05.2016 tarihi hafta sonu ve resmi tatile denk geldiğinden izleyen ilk iş günü davacının banka hesabına ödendiğini, aynı şekilde ve aynı miktarda diğer şirket ortaklarına da borç verilmiş olup kâr payı dağıtılırken bu borçların faizi ile birlikte mahsup edilerek bakiye kısmının aynı gün ödendiğini, bu ödemenin gecikmiş genel kurul toplantısı sebebi ile erken ödenmesi kararlaştırılan kâr payına ilişkin olduğunun tüm ortaklar tarafından bilindiğini, şirket ortaklarına verilen bu borcun şirket defter kayıtlarına da işlendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre her ne kadar 200.000,00 TL bedelli banka dekontunda neye istinaden ödeme yapıldığına ilişkin bir açıklama bulunmadığından mevcut bir borcun ifası olarak değerlendirilebilir ise de, iddianın ileri sürülüş şekline göre sadece bu banka dekontuna dayanılmadığı, davalı şirketin defter kayıt ve belgeleri, davalı şirketin 03.09.2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararları, davacı dışındaki diğer ortaklara aynı tarihte aynı miktarda avans niteliğinde ödeme yapılmış olması karşısında davacı yanın dava dilekçesinde daha önce yapılmış olan ödemenin telif hakkı alacağına istinaden yapılmış bir ödeme olduğu iddiasının kanıtlanamadığı, davacının yemin delilinede dayanmadığı anlaşılmakla mevcut dosya kapsamı uyarınca davalı tarafından genel kurul kararına uygun olarak yapılan ödeme dışında davacının kâr payı alacağı bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı şirketin 2014 yılı genel kurulunun 8 numaralı kararında 2.000.000,00 TL kâr payının dağıtılması yönünde karar alındığını, müvekkilinin şirkete herhangi bir borcu bulunmadığından söz konusu kararda olumlu oy kullandığını, müvekkilinin şirkette %25 hissesi bulunduğundan genel kurul kararı gereğince kendisine 500.000,00 TL ödenmesi gerekirken eksik ödeme yapıldığını, davalı şirketin eksik ödeme gerekçesini 18/05/2015 tarihinde müvekkilinin banka hesabına yatırılan 200.000,00 TL’nin avans verildiği iddiasına dayandırdığını, müvekkilinin davalı şirketten böyle bir borç almadığını, genel kurulda şirket ortaklarına kâr payı avansı ödemesine ilişkin herhangi bir karar alınmadığını, davalı şirketin iddiasını ispat etmesi gerektiğini,
Mahkemenin dava edilmeyen davacının davalı şirketten telif alacağı bulunup bulunmadığı hususunda araştırma yaptığını, bu yönde açılmış karşı bir dava bulunmadığını, kaldı ki müvekkilinin babası …’nin yazarları arasında bulunduğu tüm dersler 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 kitaplarından kaynaklanan telif alacağı bulunduğunu, bilirkişi heyetinin telif alacağına ilişkin sözleşme sunulmadığından telif alacağının varlığının saptanamadığını belirttiğini, oysa ki önceki yıllarda 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin telif borcunun yönetim kurulu başkanı imzasıyla ödendiğini, şirket ortaklarının her birine 200.000’er TL ödenmiş olmasının yapılan ödemenin kâr payı avansı olarak kabulüne imkan vermeyeceğini, şirketin defter ve kayıtlarına dayanılmış olmasının genel kurul kararı ve buna bağlı yapılan ödemeye ilişkin olduğunu, bu kanıta dayanılmasının müvekkili aleyhine yorumlanmasını anlayamadıklarını, müvekkilinin 200.000,00 TL’lik ödemeyi şirketin yayınladığı kitaplardan kaynaklanan telif alacağına sayma hakkı bulunduğunu ve söz konusu ödemenin kar pay avansı olarak verildiğinin ispatının davalı şirkette olduğunu, genel kurul kararı olmadığı sürece davalının davaya konu havalesinin ödünç denilerek kâr payı ödemesine düşülebilmesinin mümkün olmayacağını, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının vekalet ücreti ve kötü niyet tazminatı yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın bu yönüyle kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; eksik ödenen kâr payı alacağının tahsili yönünde yapılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 19. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının …, borçlusunun….. olup, 2014 yılı genel kurulunda alınan karar gereği ödenmesi gereken kâr payının bakiye kalan miktarı olan 207.264,30 TL ana para, 51,11 TL faiz olmak üzere toplam 207.315,41 TL alacağın tahsili yönünde takip yapıldığı, davalı şirket tarafından süresinde itiraz üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan telif hakkına ilişkin dekontların incelenmesinde; şirket ortaklarına 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait telif haklarının ödemesine ilişkin olduğu, en son 15/01/2015 tarihinde telif hakkı ödemesi yapıldığı, telif hakkı olarak …’ye 123.433,66 TL, davacı da dahil davalı şirketin diğer ortaklarına ise ayrı ayrı 92.575,99 TL ödeme yapıldığı,
18/05/2015 tarihli dekontların incelenmesinde; davacı da dahil davalı şirketin diğer ortaklarına ayrı ayrı davalı şirket tarafından 200.000,00 TL havale yapıldığı, 02/05/2016 tarihli dekontta ise 2014 yılı genel kurulunda alınan karara istinaden faiz düşüldükten sonra “kâr payı ödenmesi” açıklamasıyla 292.735,70 TL ödeme yapıldığı görülmüştür.
Mali Müşavir … Ve Öğretim Görevlisi Doç. Dr. … tarafından alınan 16/02/2018 tarihli raporda özetle; davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davalı şirket kayıtlarında davacı ortağa ilişkin kayıtların 131 Ortaklardan Alacaklar Hesabının 13104 Kodu ile malum hesabında kayıt altına alındığı, davalı şirket tarafından davacıya gönderilen tutarın tahakkuk ettirilen tutarın hesabın borcun kaydedildiği hesabın alacağına genel kurula istinaden kâr payı ödenmesi şeklinde açıklama düşüldüğü, davalı şirket tarafından davacı ortağa banka kanalıyla 200.000,00 TL tutarında havale gönderildiği, hesaba 7.264,30 TL faiz işletildiği ve 207.264,30 TL tutarında ortaklardan alacak olarak kaydının yer aldığı, 331 ortaklara borçlarda yer alan kayıtların incelenmesinde 2014 genel kurul kâr payı dağıtımına ilişkin hesabın alacağına banka kanalıyla 292.735,70 TL tutarında havale gönderildiği, ortaklara kâr payı avansı dağıtılacağı hususunda alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı belirtilmiştir.
Öğretim Görevlisi Prof. …, Mali Müşavir … ve Fikri … Uzmanı …’dan oluşan heyetten alınan 24.09.2018 tarihli ek raporda özetle; davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre taraflarca dosyaya sunulan listelerde yer alan telif haklarına ilişkin ödemelerin gerçekleştirildiği ve takip tarihi itibari ile davacı ortağı borcunun bulunmadığının kayıtlı olduğu, sunulan belgelerden ortaklara kâr payı avansı dağıtılacağı hususunda herhangi bir karar alınmadığının görüldüğü, davacı tarafça telif alacağına ilişkin herhangi bir sözleşme sunmadığı gibi telif alacağının hangi esere ya da eserlere dayandığının da açıklanmadığını, … … firması tarafından tüm dersler kitabı varislerine ödenecek telif ücretlerine ilişkin imzalı belge de … varislerine 2014 yılı hariç önceki yılları kapsayacak şekilde ödenmesine karar verilen telif ücreti bedellerinin ve ödeme tarihlerinin yazılı olduğu belgede davacının isim ve imzasının da bulunduğu, davacıya ödenen 200.000 TL’nin telif bedeli karşılığı olduğunun ispatlanamadığı ayrıca ödemenin yapıldığı tarih itibari ile genel kurul kararına bağlı bir kâr payı ödemesinden veya kâr payı avansı ödemesinden de söz edilemeyeceği o halde 200.000 TL’nin ortaklara ödünç olarak verildiğinin kabulü ve ödünç veren davalı tacir olduğundan bu ödünce karşılık faiz hesaplanmasının uygun olduğu, bunun da daha sonra dağıtılmasına karar verilen kâr payından mahsup edilmesinin TTK hükümlerine uygun olduğu kanaatine varıldığını, buna göre davalının 18.05.2015’de davacıya banka kanalı ile yapılan 200.000 TL ödemesine ilişkin 04.09.2015 tarihi itibari ile 7.264,30 TL faiz hesaplanarak davacının kâr payı alacağından toplam 207.264,30 TL tutarın tenzil edildiği, davacı şirket ortağına 292.735,70 TL ödendiğinin görüldüğü, verilen ödünç bedelin faizi ile birlikte mahsup edilmesinin genel kurul kararına ve TTK hükümlerine uygun olduğu tespit edilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı yanca davalı şirketin 2014 yılı Olağan Genel Kurulu’nun 8 no’lu gündem maddesi gereğince ortaklara dağıtılması gereken kâr payının eksik ödendiğinden bahisle eksik ödenen kısmın tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibe itiraz edilmesi üzerine süresi içerisinde işbu itirazın iptali davası açılmıştır.
Davalı şirketin 03/09/2015 tarihli 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın 8 no’lu gündem maddesinde geçmiş yıldan gelen brüt kârın ihtiyat akçesi ayrıldıktan sonra kalan net kârın ortaklara hisseleri oranında dağıtılması konusunda pay sahiplerine toplam 2.000.000,00 TL’nin kâr payı olarak dağıtılmasına, kâr payı dağıtılırken de pay sahiplerinin şirkete olan borcunun faizi ile birlikte mahsup edilmesi sonrasında kalan bakiyesinin 01/05/2016 tarihine kadar ilgili pay sahibine ödenmesine dair kararın oy birliği ile alınmıştır.
Objektif, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyetinin rapor ve ek raporunda belirtildiği üzere davalı şirketin 30/09/2015 tarihli 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 8 no’lu gündem maddesi ile 2.000.000,00 TL kâr payının pay sahiplerinin şirkete olan borçlarının faizi ile birlikte mahsup edilmek suretiyle ödenmesine yönelik olarak karar alındığı, söz konusu karar davacının da olumlu oyu sonucu ile oy birliği ile alınmıştır. Davacı yan, davaya konu 18/05/2015 tarihli 200.000,00 TL’lik ödemenin babası …’nin davalı şirket tarafından yayınlanan kitabın telif hakkına ilişkin olduğunu iddia etmiştir. Davacı davaya konu 200.000,00 TL bedelli ödemenin yapıldığı tarih itibariyle davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olup, yönetim kurulu üyesi sıfatıyla ticari defter ve kayıtların tutulmasından sorumludur. Davalının da tutulmasında sorumluluğu bulunduğu davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davaya konu ödemenin tüm ortaklara avans olarak borç verildiği ve 2014 yılı telif ücretinin tüm ortaklara ve …’ye ödendiği, dosyaya sunulan 2015 yılı Ocak ayına ait dekontlarda da yine davacı da dahil davalı şirketin diğer ortakları ile …’ye telif ücreti ödemesi yapıldığı gibi bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere telif hakkına ilişkin sözleşme örnekleri dosyaya sunulmamıştır. Bu nedenle davacı yanca ödenmeyen 2015 yılı ve öncesine ait telif hakkı bulunduğu somut bilgi belgelerle ispatlayamamıştır. Bu hale göre, davaya konu 200.000,00 TL bedelli banka dekontundaki ödemenin neye istinaden yapıldığına ilişkin bir açıklama bulunmadığından söz konusu ödemenin mevcut bir borcun ifası olarak değerlendirilmesi gerekir ise de, yukarıda özetlendiği üzere, davalı taraf söz konusu ödemenin ortaklara avans olarak borç verildiğini, davacı yan ise, söz konusu ödemenin 2015 yılı telif hakkına ilişkin olduğu iddia etmiş olup, taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde davaya konu banka dekontunun aynı tarihte davalı şirketin tüm ortaklarına avans olarak borç verildiği ve defter ve kayıtlara da ortaklara alacak kaydıyla işlendiği, aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşıldığından açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.
Öte yandan, davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine yönelik istinaf başvurusuna gelince; kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için borçlu aleyhine başlatılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra kötü niyetli olarak başlatılması gerekir. Bir başka anlatımla alacaklının alacaklı olmadığını bilerek borçlular aleyhine icra takibi başlatması gerekir. Somut olayda ise, davacının davalı aleyhine icra takibi başlatmakta haksız ise de, kötü niyetli olduğuna ilişkin davalı tarafça herhangi bir iddia ve delil sunulmadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine yönelik itirazına itibar edilmemiştir.
Diğer yandan, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; 6100 Sayılı HMK’nın 332.maddesi gereğince yargılama giderlerine mahkemece re’sen hükmedileceği düzenlenmiş olup, eldeki davada açılan itirazın iptali davasının reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücretine yönelik kısmı yönünden kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,

3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulüne, sair istinaf itirazlarının reddi ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2018 tarih ve… Karar sayılı hükmünün vekalet ücreti yönünden KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Takibin kötü niyetle yapıldığı kanıtlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 2.503,85 TL harçtan mahsubu ile 2.444,55 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kendini vekil ile temsil ettiren davalı için reddedilen kısım üzerinden hesap ve takdir olunan 28.941,50 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davalı tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
2-Davalı vekilince yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/06/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.