Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1305 E. 2021/762 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 26/12/2018
NUMARASI :….
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/11/2017
KARAR TARİHİ : 09/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2021

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile %20 kötü niyet tazminatı verilmesi istemiyle açmış olduğu davada yargılama sırasında 17/04/2018 havale tarihli dilekçe ile davasını HMK’nın 180. Maddesi gereği tam ıslah ederek vermiş olduğu yeni dava dilekçesinde özetle; 03/08/2017 tarihinde davalı … ile dava dışı …’in sahip olduğu hisselerinin tamamını dava dışı …’e devretmesinin ardından tek ortaklı hale gelen müvekkili şirket aleyhine 12/04/2017 tanzim ve 12/07/2017 vade tarihli ve 500.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak 18/09/2017 tarihinde davalı … tarafından başlatılan icra takibinde usulsüz tebligat işlemi neticesinde takibin kesinleştirilmesi üzerine müvekkili şirkete ait 50 adet aracın trafik kaydı üzerine haciz şerhi konulduğunu, şikayet yoluna başvurulması sonucunda Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …… Esas sayılı dosyasında usulsüz tebligatın iptaline karar verildiğini, suç duyurusunda bulunulması üzerine Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan…………nolu soruşturmanın devam ettiğini, icra takip dosyasında çıkarılan ödeme emrinin davalı …’e tebliğ edildiği halde adı geçen davalının şirketi temsile yetkili olmadığını, davalı … tarafından verilen gerek 16.01.2018 tarihli dilekçede gerekse Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın……. hz. sayılı soruşturmasında 11.01.2018 tarihli ifadesinde dava konusu bonoya ilişkin olarak hisse devir sözleşmesinin 11. Maddesinde belirtildiği üzere davalı …’in kardeşi davalı …’in …….. adına verdiği ipoteğin teminatı karşılığında davalı …’e … şirketi tarafından 500.000,00 TL’lik senet verildiğini, beyan etmek suretiyle “…” kaydı bulunan bononun talil edildiğini, davalı …’in de anılan savcılık soruşturması kapsamında alınan 25.01.2018 tarihli ifadesinde … AŞ’ye olan şirketin 500.000,00 TL borcu karşılığında arsasını rehin verdiğini, ancak ağabeyi …’in rehni kaldıramaması sebebiyle 12.04.2017 tarihinde davacı şirket adına 500.000,00 TL bedelli senedi verdiğini ifade etmek suretiyle bono üzerindeki … bedel kaydının bononun teminat niteliğini haiz olduğunu belirterek bedel kaydını talil ettiğini, dava konusu bononun şirket kayıtlarına işlenmemiş olmasının, davalıların savunmaları karşısında sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, 03.08.2017 tarihli sözleşmenin 11. Maddesinde davalılardan … adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için 03.02.2018 tarihine dek öngörülen süreden önce dava konusu icra takibinin 18.09.2017 tarihinde başlatıldığını, bu durumun sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, davalıların kardeş olduğu gözetildiğinde sözleşme içeriğinden haberdar olmamalarının mümkün olmadığını, davalıya ait taşınmazın üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesi söz konusu olmadığı, dolayısıyla davalının henüz bir zararı bulunmadığı halde teminat olarak verilen senedin icra takibine konu edilemeyeceğini, davalı …’in hisse devrinden yaklaşık 20 gün önce işbu bonoyu düzenlemiş olmasının iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, kaldı ki dava konusu bononun devir tarihinden sonra düzenlenmiş olması ihtimalinin, bono üzerinde yer alan müvekkili şirket kaşesi ile icra takibinde tebligatın 30.09.2017 tarihinde teslim alınmış olması halinde mümkün olduğunu, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde çıkarılan ödeme emrinin iptali üzerine müvekkili şirkete yeni bir ödeme emri gönderilmediğini ileri sürerek müvekkilinin icra takip dayanağı bono sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; ağabeyi …’e şirket hisselerini devrederken ağabeyinin kendisine mal paylaşımı yapılacağı sözünü verdiğini, oysa ağabeyine hisselerini devrettiği halde sözünü tutmadığını, 03.08.2017 tarihli hisse devir sözleşmesinin 11. Maddesinden de anlaşılacağı üzere … …..AŞ ile iş yapabilmek için kardeşi …’in kendisine ait sözleşmede belirtilen taşınmazı üzerinde davacı şirket adına ipotek verdiğini, ipoteğin teminatını teşkil etmek üzere davacı şirket tarafından 500.000,00 TL’lik senet verildiğini, Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesince icra takip dosyasında tebligatın iptali ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 07.11.2017 olarak düzeltilmesine karar verildiğini, davacı tarafından yapılan şikayet üzerine başlatılan hazırlık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının iddialarının haksız ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …’e davacının tam ıslah talebi üzerine vermiş olduğu yeni dava dilekçesi tebliğ edildiği halde davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; davaya konu bononun da yukarıda belirtilen ipoteğin kaldırılmasının teminatını teşkil etmek üzere düzenlendiğinin anlaşıldığı, söz konusu bononun tanzim tarihi 12.04.2017 olup, vade tarihi ise 12.07.2017 olduğu, bono metnindeki “…” kaydı davalı alacaklı … tarafından C.Savcılığındaki soruşturma sırasında verilen ifade ile talil edildiği, söz konusu senedin yukarıda da belirtildiği gibi teminat amaçlı düzenlendiğinin bildirildiği, senet metninin talili nedeniyle ispat külfeti davalı alacaklı …’e geçtiği, … ile … ve … arasında yapılan davacı şirketin hisse devirlerine ilişkin 03.08.2017 tarihli harici yazılı sözleşmede davalı … üzerindeki ipoteğin 03.02.2018 tarihine kadar kaldırılacağı öngörülmüş ise de bu sözleşme … tarafından imzalanmadığı için bu davalıyı bağlayıcı nitelikte olmadığı, dava dışı … ….. davacı şirketten 20.11.2018 tarihi itibarıyla 688.199,00.-TL’lik alacağı bulunduğu bildirildiğinden davacı şirketin ipoteğe konu borcunu halen ödemediği, ipoteğin de devam ettiği, davaya konu senette vade tarihi olarak 12.07.2017 tarihi öngörülmüş olup, bu tarih aynı zamanda söz konusu ipoteğin kaldırılması gereken son tarihi ifade ettiği, tüm bu hususlar gözetildiğinde davaya konu bononun davalı …’ya ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasının teminatı olarak düzenlendiği, bononun vade tarihi olan 12.07.2017 tarihine kadar söz konusu ipoteğin davacı tarafından kaldırılması gerekirken söz konusu ipoteğin kaldırılmadığı, davalı alacaklı … tarafından da haklı olarak vade tarihinden sonra 18.09.2017 tarihinde bononun takibe konu edildiği, davalı … alacağının vadeye kadar ipotek kaldırılmadığından muaccel hale geldiği, bu kapsamda davalı …’nın takibinde haklı olduğu gerekçesiyle davalı … yönünden davanın esastan reddine, davalı …’in şahsi olarak senet üzerinde veya takip dosyasında herhangi bir imza ve sıfatının bulunmaması nedeniyle davalı …’in işbu menfi tespit davasında davalı olma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından, bu davalı yönünden ise bu sebeple davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı …’in Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı kapsamında vermiş olduğu ifadesinde açıkça sözleşmenin 11. Maddesinde ipoteğin kaldırılacağının öngörüldüğünü beyan etmek suretiyle sözleşme içeriğinden haberdar olduğunu gösterdiğini, dava konusu bononun bu hali ile şarta bağlı olması dikkate alındığında kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediği konusunda bilgi sahibi olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, bu durumda söz konusu sözleşmenin davalıyı bağlamayacağının kabul edilemeyeceğini, sözleşmede ipoteğin kaldırılması için 03.02.2018 tarihine dek süre verilmesi karşısında bononun bu tarihten önce icra takibine konu edilmemesi hususunda irade birlikteliğinin bulunduğunu, takip ve dava tarihi itibarıyla bu sürenin henüz dolmadığını, davalının savcılıktaki ifadesindeki savunmasının sözleşmenin 11. Maddesine aykırılık teşkil ettiğini, sözleşmede öngörülen 03.02.2018 tarihinden önce icra takibi başlatmasında davalının hukuki yararının bulunmadığını, ipoteğin teminatı olarak düzenlenmiş olan bonoya dayalı menfi tespit davasında ipoteğin henüz paraya çevrilmediği bir dönemde alacağın muaccel olması söz konusu olamayacağını, davalılarca ipoteğin paraya çevrilmesi için takip yapıldığı belirtilmediği gibi bu hususun mahkemece de araştırılmadığını, bu durumda davalının bonoyu tahsil etmeye çalışmasının sebepsiz zenginleşme hükümlerine aykırılık teşkil edeceğini, davalı …’in ipotek kapsamında bir borç ilişkisinin mevcut olmaması ihtimalinde ipotek alacaklısı …AŞ aleyhine ipoteğin kaldırılmasını isteme/davası açma; ipotek kapsamında bir borç ilişkisinin mevcut olması halinde taşınmazın paraya çevrilmesi durumunda müvekkili şirkete rücu hakkının bulunması, her iki durumda 03.08.2017 tarihli protokolün varlığından haberdar olması karşısında protokol hükümleri gereği diğer davalı …’e ve hatta şartlarının varlığı halinde …’e başvuru imkanı bulunması karşısında dava konusu bonoyu tahsil yoluna gitmesinde hukuki yararının bulunmadığını, tam ıslah edilen bu davada salt bononun bedel kaydının talil edilmesine dayanılmadığını, dava konusu bononun devir tarihinden sonra düzenlenmiş olması ihtimalinin, bono üzerinde yer alan müvekkili şirket kaşesi ile icra takibinde tebligatın 30.09.2017 tarihinde teslim alınmış olması halinde mümkün olduğunu, mahkemece yazı yaşının tespiti yoluna gidilebileceğini, ancak mahkemece gerekçede bu husus tartışılmadığı gibi talep edildiği halde bilirkişi incelemesinin de yaptırılmadığını, bu durumun hukuki dinlenilme hakkının açık ihlali olduğunu, kaldı ki yazı yaşının tespitinin teknik olarak mümkün olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve resen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, İİK’nın 72/2. Maddesi gereği bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekirse; davacı vekili tam ıslah suretiyle verdiği yeni dava dilekçesinde dava konusu kambiyo senetlerine özgü icra takibinin İİK’nın 72/2. maddesi uyarınca durdurulmasının yanı sıra %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini de talep etmiş olduğuna göre, işbu davanın bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekmiştir.
Dosyadaki 11.08.2017 tarihli ……örneğine göre davalı … şirketteki %97,5 oranındaki hisselerini 03.08.2017 tarihli sözleşme ve bu tarihte yapılan ortaklar kurulu toplantısında alınan karar ile dava dışı …’e devretmiş, 03.08.2017 tarihi itibarıyla davalı …’in şirket müdürlüğü görevi de sona ermiştir. Dolayısıyla dava ve takip konusu bononun düzenlendiği 12.04.2017 tarihinde ve senedin vade tarihinde davalı … şirket yetkilisidir.
Dava konusu Eskişehir 1. İcra Müdürlüğü’nün…..E. sayılı dosyasının incelenmesinden; 12.04.2017 tanzim, 12.07.2017 vade tarihli, “…” kaydı bulunan 500.000,00.-TL bedelli bonoya dayalı olarak senet lehtarı … tarafından senet keşidecisi davacı şirket aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla toplam 510.582,19 TL’nin tahsili için 18.09.2017 tarihinde takip yapıldığı, davalı …’in takipte herhangi bir şekilde alacaklı veya borçlu olarak yer almadığı, ödeme emrinin davacı borçlu şirkete 30.09.2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Eskişehir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin ….K. sayılı kararla yukarıda belirtilen takipteki ödeme emrinin borçluya tebliğinin iptali ile tebliğ tarihinin 07.11.2017 olarak düzeltilmesine, borca itirazların reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamında yer alan 03.08.2017 tarihli sözleşme başlıklı 2 sahifeden ibaret harici yazılı belgenin incelenmesinden; davacı şirketteki … ve …’e ait hisselerin …’e temlikinin düzenlendiği, bu sözleşmenin 11. Maddesinde İstanbul ili, Ataşehir ilçesi ….. mahallesi ….. parselde davalı … adına kayıtlı ve üzerinde ipotek alacaklısı …. Lehine 500.000,00.-TL bedelli ipoteğin 03.02.2018 tarihine kadar kaldırılacağının öngörüldüğü, söz konusu sözleşmenin devir alan … ile devir edenler … ve … tarafından imzalandığı, davalı …’in bu sözleşmede herhangi bir imzasının bulunmadığı, görülmüştür.
Davalı …’e ait taşınmaz tapu kaydı ve ipotek akit tablosu celp edilmiş yapılan incelemede, İstanbul ili, … ilçesi, … mahallesi, …… ifraz gördüğü, son olarak … parsel numaralarını aldığı, tüm bu taşınmazların 313/19000 payının davalı …’ya ait olduğu ve bu paylar üzerinde dava dışı … …. lehine 500.000,00.-TL bedelli ipotek bulunduğu, ipotek tesis tarihinin ise 04.12.2013 olduğu, anlaşılmıştır.
… … … 18.12.2017 havale tarihli yazılarında, davacı şirketin kendilerine 20.11.2018 tarihi itibarıyla faiz ve masrafları hariç ana para riskinin 688.199,00.-TL olduğunu, …’in riskinin bulunmadığını, bu riske karşılık ipotek verildiği bildirilmiştir.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan hazırlık soruşturmasında; davalı … 11/01/2018 tarihli emniyette alınan ifadesinde; “şirket yetkilisi olduğu dönemde şirkete ait bir senet ve sözleşme tanzim ettiğini, kardeşi …’e ait olan arsayı … ..AŞ ye 500.000,00 TL lik ipotek verdiğini, bunun karşılığında …’e bana vermiş olduğu ipotek karşılığında 500.000,00 TL lik senet verdim. Aramızda anlaşma imzalandı. ….. …’in arsasına karşılık 500.000,00 TL lik senet verdim.” beyanında bulunmuş, davalı … 25.01.2018 tarihli ifadesinde; “… şirketinin … AŞ ye olan borcu için kendisine ait 500.000,00 TL değerinde arsayı rehin verdiğini, şirketin devrinden önce rehni kaldıracağını söyleyen ağabeyi …’in sözünü tutmadığını, rehni kaldıramadığı için ağabeyi …’in şirketi devretmeden önce 12.04.2017 tarihinde kendisine 500.000,00 TL bedelli …Ltd. Şti. Şirketi adına senet verdiğini, senedin vade tarihinin 12.07.2017 tarihi olduğunu, bu tarihe kadar kendisine ödeme yapmadığını veya rehni kaldırmadığını, hatta ekte yer alan sözleşmenin 11. Maddesinde ipoteğin kaldırılacağına dair ibarenin de bulunduğunu, ancak senet vadesinde ödenmeyince bir süre daha bekleyip senedi icraya koyduğunu” ifade etmiştir.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık iddiası ile davacı şirketin şikayeti üzerine şüpheliler … ile … hakkında başlatılan soruşturma sonunda müşteki ile şüpheliler arasındaki ilişkinin hukuki ihtilaf olduğu gerekçesiyle 20.04.2018 tarihli ve … karar nolu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, karara karşı itiraz sulh ceza mahkemesince reddedilmiştir.
Somut olayda davacı tarafından dava dilekçesinde önce dava ve takip konusu bononun muvazaalı olarak düzenlendiği ve gerçek bir borç ilişkisine dayanmadığı iddiasıyla bonoya dayalı icra takibinden dolayı menfi tespit istemiyle dava açılmış iken davacı vekili yargılama sırasında HMK’nın 180. maddesi uyarınca davasını tam ıslah ederek yeni maddi vakıalar ileri sürmek suretiyle yine aynı bonoya dayalı başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Şöyle; davacı vekili tam ıslah dilekçesi ile vermiş olduğu yeni dava dilekçesinde bu defa davalı alacaklının … kaydı bulunan senedin teminat karşılığında verildiğini ileri sürmüş olmakla senet metnini talil ettiğini, 03.08.2017 tarihli sözleşmenin 11. maddesinde davalılardan … adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için 03.02.2018 tarihine dek öngörülen süreden önce dava konusu icra takibinin 18.09.2017 tarihinde başlatıldığını, bu durumun sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, davalıların kardeş olduğu gözetildiğinde sözleşme içeriğinden haberdar olmamalarının mümkün olmadığını, davalıya ait taşınmazın üzerindeki ipoteğin paraya çevrilmesinin söz konusu olmadığını, dolayısıyla davalının henüz bir zararı bulunmadığı halde teminat olarak verilen senedin icra takibine konu edilemeyeceğini, davalı …’in hisse devrinden yaklaşık 20 gün önce işbu bonoyu düzenlemiş olmasının iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, kaldı ki dava konusu bononun devir tarihinden sonra düzenlenmiş olması ihtimalinin, bono üzerinde yer alan müvekkili şirket kaşesi ile icra takibinde tebligatın 30.09.2017 tarihinde teslim alınmış olması halinde mümkün olduğunu ileri sürerek bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Gerçekten de eldeki dava açıldıktan sonra davacı şirketin şikayeti üzerine Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında davalı takip alacaklısı …’in 25.01.2018 tarihli ifadesinde açıkça işbu senedin, davacı şirketin … AŞ ye olan 500.000,00 TL borcuna karşılık arsası üzerinde tesis olunan ipoteğin teminatı olmak üzere verildiğini beyan etmiş olmakla “…” bedel kaydı bulunan senedin teminat amaçlı verildiğini bildirmiş olup senet metnini talil etmiştir. Bu durumda davalı-alacaklı senedin teminat amaçlı verildiğini ispatla yükümlüdür. Dosya kapsamında davalı …’e ait tarla vasfındaki taşınmaz üzerinde dava dışı … AŞ lehine 500.000,00 TL bedelle 04.12.2013 tarihinde ipotek tesis edilmiş ise de dava ve takip tarihi hatta karar tarihi itibarıyla taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkin edilmediği, söz konusu taşınmaza ait dosyadaki tapu kayıtlarından anlaşılmıştır. Kaldı ki davalı ipotek borçlusu … tarafından ipoteğin terkin edildiğine dair herhangi bir beyanda da bulunulmadığı gibi … AŞ tarafından verilen cevabi yazıda 20.11.2018 tarihi itibarıyla faiz ve masrafları hariç ana para riskinin 688.199,00.-TL olduğu, …’in riskinin bulunmadığı, bu riske karşılık ipotek verildiği bildirilmiştir. Şu halde eldeki dava konusu icra takibi itibarıyla davalı … tarafından dava dışı ipotek alacaklısı … AŞ lehine verilen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna müracaat edilerek alacak tahsil edilmiş değildir. Nitekim davalı … ile dava dışı … ve … arasında imzalanan 03.08.2017 tarihli sözleşme başlıklı …’e ve …’e ait hisselerin …’e temlikinin düzenlendiği belgede yer alan 11. maddesinde İstanbul ili, ….. ilçesi … mahallesi… davalı … adına kayıtlı ve üzerinde ipotek alacaklısı … …. Lehine 500.000,00.-TL bedelli ipoteğin 03.02.2018 tarihine kadar kaldırılacağı öngörülmüş olup işbu sözleşmede davalı …’in imzası bulunmamakla birlikte davalı …’in 25.01.2018 tarihli beyanını içeriği gözetildiğinde söz konusu sözleşmenin 11. maddesinden haberdar olduğu tartışmasızdır. Adı geçen davalının taşınmazı üzerinde, davacı şirketin dava dışı …-… AŞ ye olan borcunu teminat altına almak üzere tesis ettiği ipoteğin sözleşmenin 11. maddesi hükmü uyarınca 03.02.2018 tarihine kadar kaldırılacağı öngörüldüğü halde ipoteğin karşılığında davalı …’ya verilen işbu bono üzerindeki vade tarihi olan 12.07.2017 tarihi geçtikten sonra bono lehtarı davalı … tarafından 18.09.2017 tarihinde icra takibine konu edildiği gibi ipotek borçlusu olan davalı …’ya karşı henüz ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatılmadığı, dolayısıyla henüz alacak muaccel olmamış iken işbu ipoteğin karşılığında verilen bono icra takibine konu edilmiştir. Nitekim Yargıtay 19. HD’nin emsal nitelikteki 28/09/2015 tarihli ve …. Karar sayılı kararı da bu yöndedir. O halde bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve kötü niyet tazminatı istemiyle davalılar takip alacaklısı … ile davalı … aleyhine açılan bu davada, dava konusu icra takibi dayanağı bononun davalı …’in ipoteğinin teminatı olarak düzenlendiği sonucuna varıldığı, takip ve dava tarihi itibarıyla ipoteğin henüz paraya çevrilmediği, davalının alacağı muaccel olmadığından teminat bonosunun takibe konu yapılamayacağı gözetilmeksizin ilk derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan bu sebeple davacı vekilinin davalı …’e yönelik istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle istinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesince verilen karar, duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi uyarınca kaldırılmasına, davacının dava konusu Eskişehir 1. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı kambiyo senetlerine özgü icra takibinden dolayı davalı …’e borçlu olmadığının tespitine, davalı-takip alacaklısı …’in söz konusu icra takibini başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından İİK’nın 72/5. Maddesi hükmündeki koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinafa başvuran davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dair davanın esası hakkında aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurmak gerekmiştir. Ayrılca davalı …’e yöneltilen menfi tespit davasında verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığı anlaşılmış olmakla adı geçen hakkında hüküm kesinleştiğinden adı geçen davalı hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A) 1-Davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin KISMEN KABULÜNE,
2-Kaldırma Kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,
3-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/12/2018 tarihli ve… Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereği davalı … yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-DAVANIN davalı … yönünden KABULÜNE,
Davacı şirketin dava konusu Eskişehir 1. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı icra takibinden dolayı davalı …’e BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
İİK’nın 72/5. Maddesi koşulları oluşmadığından davacı vekilinin kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 34.877,87 TL nispi karar harcından başlangıçta peşin yatırılan 8.538,75 TL’den mahsubu ile bakiye 26.339,12 TL nispi karar harcının davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama sırasında vekil ile temsil olunan davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca hesaplanan 42.050,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 8.538,75 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı ile 209,30 TL (6100 Sayılı HMK’nın 178.maddesi gereğince tam ıslah tarihi olan 17/04/2018 tarihine yapılan usul işlemleri geçersiz hale geleceğinden tam ıslah tarihine kadar yapılan 158,50 TL yargılama giderinin düşümü ile) tebligat gideri ve müzekkere gideri olmak üzere yapmış olduğu toplam 8.779,45‬ TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine, tam ıslah öncesi yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davacı taraftan başlangıçta yatırılan 44,40 TL istinaf maktu karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 40,50 TL posta gideri toplamı olan 161,80 TL’nin davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi 09/06/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.