Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1300 E. 2021/866 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :15/05/2019
NUMARASI :…….
DAVA TARİHİ : 11/10/2016
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2021

Taraflar arasındaki banka teminat mektubunun iadesi ve depo edilmesine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekili bankanın Eskişehir … ile … … arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden adı geçen davalıya kredi tahsis edildiğini, diğer davalıların iş bu sözleşme kapsamında kefil sıfatıyla sorumlu bulunduklarını, söz konusu kredi sözleşmesine istinaden davalı kredi müşterisine toplamı 2.422.755,07 TL bedelli teminat mektuplarının verildiğini, teminat mektuplarının müvekkil bankaya iade edilmediğini, davalının ödemelerini aksatması nedeniyle Eskişehir 9. Noterliğinin 06/10/2016 tarih ve ,,, yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesi ile Genel Kredi sözleşmesine istinaden teminat mektuplarının bedellerinin ve tedavülde olan çek yaprakları ile ilgili yasal sorumluluk miktarlarının iadesi, davalıdan depo edilmesi aksi halde kanuni yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, ancak davalı tarafından söz konusu bedellerin depo edilmediğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla açıkta bulunan çek yaprakları sebebiyle müvekkili bankanın yasal sorumluluk miktarı olan toplam 45.380,00 TL nin ve mer’i teminat mektubundan kaynaklanan 2.422.755,07 TL olmak üzere toplam 2.468.135,07 TL’nin davalılar tarafından bankalarının faiz getirmeyen hesabına depo edilmesine, dava sürecinde gayri nakit riskin nakde dönüşmesi halinde söz konusu bedellerin bankanın ödeme tarihinden itibaren sözleşme ile belirlenmiş olan cari kısa vadeli kredilere uygulanan faiz oranının %50 fazlasının ilave edilmesi suretiyle hesap edilecek tutarda temerrüt faizi ve ferileri ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl borçlu olan … ……..Ltd.Şti açısından bir temerrüt veya bir muacceliyet durumunun söz konusu olmadığını, davacı bankanın müvekkiline vermiş olduğu teminat mektuplarının tamamının süresinin bitmediğini, süresinden önce taahhüt edildiği gibi davacı bankaya iade edileceğini, usulüne uygun kat ihtarı yapılmadığını bu nedenle hesapların kat edilmediğini, müvekkili şirketin davacı bankanın söz konusu riskleri için bankaya temlik ve ipotek verdiğini, davacı bankanın vermiş olduğu mektuplara ilişkin kontragaranti aldığından dava ve talebinin reddi gerektiğini, davacı banka tarafından müvekkillerinin teminat mektubu bedellerinin depo edilmesinden sorumlu tutulacağına ilişkin iddianın genel kredi sözleşmesinin 8.04 maddesine dayandırıldığını, ancak sözleşmede 8.02 maddesinden sonra 9.01 maddesinin geldiğini, ileri sürülen 8.04 sayılı maddenin sözleşmede yer almadığını, sözleşmede kefillerin teminat mektubu bedellerinden sorumlu tutulacağına ilişkin bir ibarenin bulunmadığını, genel kredi sözleşmesinde teminat mektubu sayısının ve bedellerinin ne kadar olduğuna ilişkin hüküm bulunmadığından bu bedellerin kefillerden depo edilmesinin istenemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taraflar arasında genel kredi ve kefalet sözleşmesi imzalandığı gibi davacı ile asıl borçlu arasında bankacılık hizmet sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeler kapsamında davacının davalı asıl borçluya gayrinakdi çek kredisi ve teminat mektubu kredisi kullandırdığı, çek kredisinden dolayı davalı kefillerin sorumluluğunun bulunmadığı, teminat mektubu kredilerinin bir kısmının asıl borçlu lehine düzenlendiği, bir kısmının ise asıl borçlunun kredi limiti içerisinde onun rızasıyla kefillere veya dava dışı kişilere kullandırıldığı, söz konusu çek ve teminat kredilerinin dava sürecinde bir kısmının tazmin edildiği gibi bir kısım teminat mektuplarının davacı bankaya iade edildiği, bilirkişi …’nin ayrıntılı raporunda da açıklandığı üzere, 22 adet çekten dolayı 28.380,00 TL’lik çek bedelinin depo edilmesi gerektiği, dava konusu olan 2.422,755,07 TL’lik teminat mektuplarından 2.205.554,98 TL’lik kısmının dava sürecinde bankaya iade edildiği, bunun yönünden davanın konusunun kalmadığı, iade edilmeyen teminat mektup bedelinin 217.200,09 TL olduğu, bunun 110.511,00 TLlik kısmının davalı asıl borçlu şirket uhdesinde bulunduğu ve depo edilmesi gerektiği, 106.689,09 TL’lik kısmının ise dava sürecinde davacı banka tarafından tazmin edildiği, bu kapsamda deposu gereken çeklerden dolayı 28.380,00 TL ile teminat mektuplarından dolayı ise 110.511,00 TL olmak üzere toplam 138.891,00 TL’lik bedelin deposunun gerektiği, asıl borçlunun bu bedelin tamamından, …’in 28.550,00 TL’sinden, diğer davalıların ise 4.800,00 TL’lik bölümünden sorumlu oldukları, davadan sonra tazmin olunan teminat mektupları bakımından ise 38.456,00 TL’nin tazmin tarihi olan 05/04/2017 den itibaren yıllık %52,5 oranında temerrüt faiziyle tüm davalılardan, 40.000,00 TL’nin tazmin tarihi olan 23/11/2016 den itibaren yıllık %52,5 oranında temerrüt faiziyle davalı … … ……tazmin tarihi olan 29/12/2016 den itibaren yıllık %52,5 oranında temerrüt faiziyle davalı … … … Ltd. Şirketinden, 8.233,00 TL’nin tazmin tarihi olan 28/01/2018 den itibaren yıllık %52,5 oranında temerrüt faiziyle davalı … … … Ltd Şirketi ve … İnş… A,Ş’den tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; hesap kat ihtarının usulsüz olduğundan muacceliyet ve temerrüt gerçekleşmeden dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu genel kredi sözleşmesinin genel işlem koşullarına aykırılık nedeniyle geçersiz olduklarını, verilen kefaletlerin daha önceden kullandırılan kredilere ilişkin olduğunu, kabul edilen temerrüt faiz oranın fahiş olduğunu, müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi ve kefalet sözleşmeleri gereğince verilen teminat mektupları ile çek yapraklarının nakit karşılıklarının bankaya depo edilmesi, nakde dönüştüğü takdirde tahsili davasıdır.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 18/04/2017 tarihli bilirkişi raporu, 18/09/2017 tarihli ek bilirkişi raporu, 27/03/2018 tarihli ek bilirkişi raporu, 01/10/2018 tarihli ek bilirkişi raporu ve 14/12/2018 tarihli 2.bilirkişi raporu, genel kredi sözleşmeleri suretleri, 06/10/2016 tarihli hesap kat ihtarı, hesap ekstreleri, bankacılık hizmet sözleşmesi, dava konusu teminat mektupları fotokopileri, çek yaprakları fotokopileri vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Dosya kapsamından, davalı asıl borçlu … …. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri kapsamında asıl borçlu şirkete toplam 2.422.755,07 TL’lik teminat mektubu kullandırıldığı, ayrıca çek yaprakları verildiği, diğer davalıların genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, teminat mektuplarından 2.205.554,98 TL ‘lik kısmının dava sürecinde bankaya iade edildiği, iade edilmeyen teminat mektubu bedelinin 217.200,09 TL olduğu, bunun 110.511,00 TL’lik kısmının asıl borçlu şirket uhdesinde bulunduğu, 106.689,09 TL’lik kısmının dava sürecinde tazmin edildiği, 22 adet çek nedeniyle depo talep edilebileceğinin yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporlarıyla tespit edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacı banka tarafından davalılara gönderilen 06/10/2016 tarihli noter ihtarnamesinde dava konusu teminat mektubu bedelleri ile çek yaprakları sebebiyle yasal sorumluluk miktarlarının 3 gün içerisinde depo edilmesi talep edilmiş olup, anılan noter ihtarnamesi davalı asıl borçlu şirketin 23/12/2005 tarihli sözleşmedeki adresine tebliğe çıkarılmış, 08/10/2016 tarihinde bila tebliğ iade edilmiştir. Müteselsil kefil olan diğer davalılardan …’e 08/10/2016 tarihinde, …, … ve … …. A.Ş’ye 07/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, müteselsil kefil olan davalılar …’e 08/10/2016 tarihinde, … …. A.Ş’ye ise 07/10/2016 tarihinde bila tebliğ iade edildiği ve asıl borçlu şirkete gönderilen ihtarnamenin bila tebliğ iade tarihi olan 08/10/2016 tarihi olan 3 günlük atıfet süresi dolmadan 11/10/2016 tarihinde işbu davanın açıldığı görülmüştür.
Davacı banka tarafından kredi hesabının kat edilmesi ile birlikte davalı tarafa bir ihbar yapılmasa bile borç muaccel hale gelir ise de, alacaklının borçluya atıfet süresi tanıması halinde borcun ödenmesi atıfet süresinin sonuna kadar ertelenmiş olur. Bu durumda verilen atıfet süresi sona ermeden ve ödeme süresi bitmeden dava açılması Türk Medeni Kanunun 2. maddesine aykırıdır (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 03/04/2019 tarih…. Karar sayılı ilamı).
Somut olayda ise, davacı bankaca davalıların hesabının 06/10/2016 tarihinde kat edildiği, asıl borçluya gönderilen ihtarnamenin 08/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 3 günlük ödeme süresinin 11/10/2016 tarihinde dolduğu ve davanın en erken 12/10/2016 tarihinde açılması gerekirken atıfet süresi dolmadan 11/10/2016 tarihinde açılan davanın erken açıldığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Müteselsil kefiller yönünden ise, talep tarihi dikkate alındığında TBK’nın 586. maddesinin uygulanması gerekir. Adı geçen maddenin 1. fıkrası; “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2016 tarih….. karar sayılı emsal içtihadında da; “… borçlunun ifada gecikmesi tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir. Ayrıca kanunda müteselsil kefile ihtar çekilmesi şartı aranmamaktadır. Müteselsil kefile ihtar çekilmesi, sadece onun takipten önce temerrüde düşürülmesi ile ilgili bir sorundur. Başka bir anlatımla, müteselsil kefil hakkında icra takibine girişilebilmesi için diğer koşulların yanında ayrıca müteselsil kefile de ihtar gönderilmesi gibi bir koşul yasada yer almamaktadır. Bu itibarla, hem asıl borçluya, hem de müteselsil kefile aynı anda ihtar gönderilip borçluya gönderilen ihtarın tebliğine rağmen verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından bu durumda müteselsil kefil aleyhine takibe girişilebilecektir….” denilmiştir. Tüm bu hal, kuşkusuz ki kefil yönünden de alacağın muaccel olması durumunda geçerlidir. TBK’nun 590/3. maddesi “Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar” düzenlenmesini içermektedir.
Somut olayda ise, teminat mektubu ve çek yasal sorumluluk tutarlarının depo edilmesini isteyen alacaklı banka tarafından, alacağın muaccel olması için asıl borçlu şirket ile müteselsil kefillere keşide edilen ve tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içinde söz konusu bedellerin depo edilmesinin istenildiği kat ihtarnamesinin asıl borçlunun sözleşmede belirtilen adresinde bila tebliğ tarihi olan 08/10/2016 ve verilen atıfet mehli (üç gün) nazara alındığında, işbu dava tarihi olan 11/10/2016 tarihi itibariyle alacağın kefiller yönünden muaccel olmadığı dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Dava dilekçesindeki talep teminat mektubu bedelleri ile çek yasal sorumluluk bedellerinin depo edilmesine ilişkin olup, Dairemizce dava tarihindeki mevcut duruma göre değerlendirme yapılıp davanın erken açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olduğundan dava tarihi itibariyle talebe ve dosya kapsamına göre maktu harca tabi olup davanın reddi sebebi gözetildiğinde davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/05/2019 gün …Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan peşin alınan 1.851,18 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.791,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalının kendini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)1-Davalılar tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcı ile 1.849,18 TL nispi istinaf karar harcı olmak üzere toplam 1.893,58 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan 49,70 TL posta masrafı ile 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma olmak üzere toplam 171,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/06/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.