Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1299 E. 2021/668 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi…
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : … 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2019
NUMARASI ….
….
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/02/2018
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı …’a karşı açılan davanın reddine, diğer davalılar …, ……. yönelik davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı ve davalılar …. ve …. vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka tarafından 28/10/2013 tarihli genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak … …..ticari kredi kullandırıldığını, diğer davalıların müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladıklarını, sözleşme doğrultusunda borçlu firmaya 02/10/2017 tarih 650.000,00 TL tutarlı …’ye muhatap teminat mektubu ve çek karnesi verildiğini, kredi hesabının 06/12/2017 tarihinde kat edildiğini, borçlu firma ve kefillerine kredi alacağının ödenmesini teminen muacceliyet ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarnameye karşın alacağın tahsil edilemediğini, gayri nakdi alacağın da depo edilmediğini, bunun üzerine Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası ile 1.728,01 TL nakdi alacağın ödenmesi, 655.640,00 TL gayrinakdi risk tutarının depo edilmesi istemiyle icra takibine geçildiğini, takip tarihinden sonra 1 adet çek yaprağı ile ilgili olarak gayrinakdi çek yasal tutarı olan 1.410,00 TL’nin 20/02/2018 tarihinde ödenerek nakdi alacağa dönüştüğünü, kefillerin tamamının takibe itiraz ettiklerini, takibin durdurulduğunu, itirazın haksız olduğunu iddia ederek itirazın iptaline, alacağnı %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; banka tararafından verilen teminat mektubunun riskinin gerçekleşmemiş ve nakde çevrilmemiş olması halinde banka alacağı olarak kabul edilip tahsiline karar verilemeyeceğini, rehin ile temin edilmiş kredi sözleşmesine dayalı olarak verilen teminat mektubunun riski gerçekleşmeden bedelinin depo edilmesinin İ.İ.K.’nun 150/ı maddesi uyarınca talep olunamayacağını, teminat mektubunun deposu için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan dava sonunda itirazın iptaline dair verilecek kararda icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, asıl borçlunun yapmış olduğu bir kısım işlerde vermiş olduğu teminat mektuplarına ilişkin işlerin kesin kabulü, bir kısım işlerin ise geçici kabulünün yapıldığını, teminat mektuplarının riskinin kalmadığını, davalının kredi sözleşmesini özgür iradesi ile imzalamadığını, iradesinin fesada uğradığını, davalı …’ın sahibi olduğu, … … Ltd. Şti.’nin çalışan işçisi iken o tarih itibariyle en az iki ortağın zorunlu olduğu limited şirketlerde …’ın kuracağı … … Ltd. Şti.’ne %1 sembolik ortak olmasının istenildiğini, işini kaybetmemek için kabul ettiğini, asgari ücretle çalışan bir işçinin böyle bir krediyi almasının ve neticede ödemesinin mümkün olmayacağını, basiretli tacir olan bankaların değerlendirecek bilgi ve donanıma sahip iken, ödeme kapasitesi olmayan davalıya kredi sözleşmesini imzalatmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını, asıl borç belli olmaksızın sadece kefilin sorumlu olacağı en yüksek meblağ gösterilmek suretiyle verilmiş olan kefaletin geçerli olmayacağını belirterek davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı bankanın talep ettiği ve henüz vadesi gelmemiş alacakların zaten rehin ile teminat altına alındığını, rehin paraya çevrilmeden haciz yoluyla takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, henüz ipotek paraya çevrilmediği için ipoteğin yetip yetmeyeceğinin de belli olmadığını, alacaklı banka tarafından talep edilen alacakların henüz vadesinin de gelmediğini, borca kefil olan davalılar yönünden kefaletin yasal koşullarının oluşmadığını, kefalet sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, davalı …’ın kefalet sözleşmesini tacir olarak değil, 3. kişi olarak imzaladığını belirterek davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı …’ın dava dışı asıl borçlu şirket … …. kurucu ortağı ise de; daha sonra şirket ortaklığının sona erdiği, ticaret sicil gazetesi içerikleri itibariyle 28/12/2013 kefalet tarihi itibariyle şirket ortağı olmadığı, ayrıca kefalet bölümünde de kefilin eş onayına ilişkin bölümün boş olduğu, bu davalı açısından şirket ortağı olmadığı gibi, eş onayı da belgelendirilmediğinden bu haliyle kefaletin geçerli olamayacağı, davalı …’ın dava dışı asıl borçlu … …… ortağı olduğu, bu haliyle eş rızasına gerek bulunmadığı, diğer davalı – kefillerin tüzel kişi olduğu, bu davalıların davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin kefili olup, gayri nakdi krediler için ilave teminat gösterilmesi için dava dışı şirket ile banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesinde ayrıca hüküm bulunması gerektiği, 28/10/2013 tarihli kredi sözleşmesinin 24. maddesi “bankanın hesapları kesme ve sözleşmeyi fesih hakkı” başlıklı olup, b bendinde müşteri ve kefil / kefillere ilişkin hükümlerin düzenlendiği, “işbu sözleşme kapsamında yer alan taahhüt ve yükümlülüklerinden herhangi birinin uygun bir şekilde yerine getirilmemesi, ek teminat ve / veya depo talebinde bulunulmasına rağmen bu talebin yerine getirilmemesi, gerek bankaya, gerekse diğer finans kurumlarına kendisinin veya risk grubundaki firmaların borçlarını ödemede temerrüde düşmesi veya taahhütlerini yerine getirmemesi yahut kredi ile ilişkili veya krediye etki edebilecek izin, onay veya yetkilerin alınamaması ve / veya alınmış olanların herhangi bir zamanda resmi makamlarca geri alınması, iptal edilmesi veya önemli bir tarzda değiştirilmesi”nin istenilebileceği hususunun düzenlendiği, bu şekliyle gayrinakit alacaklar yönünden kefillere ilişkin depo istenebileceği yönünde sözleşmede hüküm bulunduğu, dosya kapsamı itibariyle 650.000,00 TL bedelli teminat mektubunun deposuna yönelik koşulların oluştuğu gerekçesiyle bu miktara ilişkin depo talebine yönelik itirazın iptaline, yargılama sırasında 20/12/2018 tarihinde nakde dönüşmekle bu tarihten itibaren işleyecek yıllık %22,10 oranında faiz ve faizin %5 BSMV’si ile birlikte tahsilini teminen takibin devamına, yine çek depo talebine ilişkin olarak sözleşmede hüküm bulunup sözleşme kapsamı itibariyle depo koşulları oluşmakla çek depo talebine yönelik 4 adet 5.640,00 TL üzerinden itirazın iptaline, iki adet 1.410,00×2=2.820,00 TL için deposu, diğer bir adet 1.410,00 TL’lik kısım 21/05/2018 tarihinde nakde dönüşmekle bu tarihten itibaren işleyecek yıllık %22,10 oranında faizi ile birlikte tahsilini teminen takibin devamına, diğer bir adet 1.410,00 TL’lik kısım 20/02/2018 tarihinde nakde dönüşmekle bu tarihten itibaren işleyecek yıllık %22,10 oranında faizi ile birlikte tahsilini teminen takibin devamına, icra takibinde sadece anapara istenildiği, anaparanın komisyon alacağına ilişkin olduğu, faize ilişkin talepte bulunulmadığı, bilirkişi ek raporundaki saptamalar da nazara alınarak faizsiz komisyon bedelinin 1.625,00 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle davalılar …, …. …. yönelik davanın kısmen kabulü ile; Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takip dosyasında; 650.000,00 TL bedelli teminat mektubunun deposuna yönelik itirazın iptaline, yargılama sırasında 20/12/2018 tarihinde nakde dönüşmekle bu tarihten itibaren işleyecek yıllık %22,10 oranında faiz ve faizin %5 BSMV’si ile birlikte tahsilini teminen takibin devamına, çek depo talebine yönelik 4 adet 5.640,00 TL üzerinden itirazın iptaline, iki adet 1.410,00X2=2.820,00 TL için deposu, diğer bir adet 1.410,00 TL’lik kısım 21/05/2018 tarihinde nakde dönüşmekle bu tarihten itibaren işleyecek yıllık %22,10 oranında faizi ile birlikte tahsilini teminen takibin devamına, diğer bir adet 1.410,00 TL’lik kısım 20/02/2018 tarihinde nakde dönüşmekle bu tarihten itibaren işleyecek yıllık %22,10 oranında faizi ile birlikte tahsilini teminen takibin devamına, nakit alacağa yönelik 1.625,00 TL asıl alacak, 81,25 TL BSMV olmak üzere bu davalıların itirazlarının 1.706,25 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %22,10 oranında faiz ve faizin %5 BSMV’si ile birlikte tahsilini teminen takibin devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, hükmolunan nakit alacağın %20’si oranında hesaplanan 341,25 TL icra inkar tazminatının bu davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’ın asıl borçlu ve kefil olan şirketlerin kurucusu ve hakim ortağı olduğundan davanın … açısından da kabulü gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar …… Vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacaklı bankanın kredi borcunun teminatını teşkil eden rehini paraya çevirmeden haciz yoluyla takip yapamayacağını, talep edilen alacakların henüz vadelerinin gelmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve müvekkilleri yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; borçlu şirketin gerçek sahibinin … olup müvekkilinin şirkette çalışan bir işçi olduğunu, çekilen kredi ile ilgisinin bulunmadığını, mahkemece gerçek durumun araştırılmadığını, müvekkilinin borç nedeniyle sorumlu olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının müvekkili yönünden kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesine dayalı nakit alacağın tahsili, gayrinakit alacağın deposu istemiyle girişilen icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi, ticaret sicil gazetesi suretleri, 06/12/2012 tarihli hesap kat ihtarnamesi, dava konusu teminat mektubu, faiz cetvelleri, hesap ekstresi, ödeme dekontları vs.deliller dosya arasında mevcuttu.
Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası örneğinin incelenmesinde; davacı – alacaklı tarafından, davalı borçlular hakkında, 1.645,72 TL asıl alacak, 82,29 TL BSMV olmak üzere 1.728,01 TL nakit alacağın tahsili, 655.640,00 TL gayrinakdi kredi bedelinin deposu, takibin devamı sırasında teminat mektuplarının tazmin edilmesi, çek bedellerinin bankaca ödenmesi halinde nakde dönüşen tutarın tazmin tarihinden itibaren bankaca ticari kredilere uygulanan temerrüt faizi ve BSMV’si ile birlikte tahsilini teminen 29/01/2018 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde sunulan dilekçelerle borca itiraz edildiği anlaşılmıştır.
03/12/018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı bankanın 650.000,00 TL tutarındaki teminat mektubu bedelini depo edilmesini isteyebileceğini, talep edilen 5.640,00 TL tutarındaki çek yaprakları ile ilgili çek dökümünün sunulması gerektiğini, yine 20/02/2018 tarihinde yasal miktarı ödendiği belirtilen çek yaprağının ödeme dekontu ve önlü arkalı fotokopisinin sunulması gerektiğini, nakdi alacağa ilişkin belgelerin sunulması gerektiği bildirilmiştir.
Sunulan belgeler ve olası itirazların da değerlendirilmesi için mevcut bilirkişiye dosya tevdi edilerek düzenlenen 01/02/2019 tarihli raporda özetle; davacı bankanın dava dışı asıl borçludan takip tarihi itibariyle nakdi alacağının 1.645,72 TL ana para (komisyon+faiz), 82,29 TL BSMV olmak üzere toplam 1.728,01 TL, ile 650.000,00 TL teminat mektubu ve 2 adet çek yaprağı deposunun talep edilebileceğini, depo talebinde bulunulan çeklerden 26/12/2017 tarih ….. nolu çekin 20/02/2018 tarihinde tazminle 1.410,00 TL’nin ödendiğini, 30/04/2018 tarih … nolu çekin 1.600,00 TL yasal ödeme tutarının 21/05/2018 tarihinde ödendiğini, … seri numaralı çekin dava tarihinden sonra nakde dönüştüğünü, davalı kefiller ve dava dışı asıl borçlu … … Ltd. Şti.’nin temerrüt tarihlerinin aynı olduğunu, kefalet limitlerinin de müsait olup kefillerin sorumluluklarının dava dışı asıl borçlunun borcu kadar olduğunu, …’ın sözleşmedeki kefalet imzası için eş rızası alınmaması dolayısıyla kefaletinin geçerli olmadığını, ortağı ise eş rızasına gerek bulunmadığını, bu durumda kefaletin geçerli olduğu bildirilmiştir.
Davalı …’ın aile nüfus kayıt tablosunun incelenmesinde, 03/09/2010 tarihinde evlendiği, davalı …’ın aile nüfus kayıt tablosunun incelenmesinde 09/06/1977 tarihinde evlendiği görülmüştür.
Dava dışı asıl borçlu … … Ltd. Şti.’ne ilişkin ticaret sicil örneklerinin incelenmesinde; 11/05/2012 tarihli gazetede şirketin 25/04/2012 tarihli kararında şirket ortakları arasında …’ın yer aldığı, …’ın ortaklar arasında olmadığı, yine 13/01/2014 tarihli gazetede 18/01/2014 tarihinde sicile tescil edilen 06/01/2014 tarihli kararda şirketin ortaklarının ……olduğu, davanın dayanağı kredi sözleşmesinin ve kefaletin 28/10/2013 tarihinde düzenlendiği, düzenlenme ve kefil olma tarihi itibariyle davalı …’ın şirket ortağı olduğu, davalı …’ın şirket ortağı olmadığı anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın “Eş Rızası” başlıklı 584/1.maddesinde; “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça yasal olmayan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasına kefil olan olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı maddeye 28/03/2013 tarihli ….. sayılı yasanın 77.maddesi ile eklenen 3.fıkrasında ise “ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz”, hükmü eklenmiştir.
Buna göre, davalı … dava dışı asıl borçlu şirket … … Ltd. Şti.’nin kurucu ortağı ise de; daha sonra şirket ortaklığının sona erdiği, ticaret sicil gazetesi içerikleri itibariyle 28/12/2013 kefalet tarihi itibariyle şirket ortağı olmadığı, ayrıca kefalet bölümünde de kefilin eş onayına ilişkin bölümün boş olduğu, davacı yanca eş onayına ilişkin ayrıca bir belge sunulmadığı da anlaşılmakla ilk derece mahkemesince bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Diğer davalılar ile ilgili olarak; mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre; davalı …’ın dava dışı asıl borçlu … … Ltd. Şti.’nin ortağı olduğu, bu haliyle eş rızasına gerek bulunmadığı, diğer davalı – kefillerin tüzel kişi olduğu, bu davalıların davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin kefili olup, gayri nakdi krediler için ilave teminat gösterilmesi için dava dışı şirket ile banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesinde ayrıca hüküm bulunması gerektiği, 28/10/2013 tarihli kredi sözleşmesinin 24. maddesi “bankanın hesapları kesme ve sözleşmeyi fesih hakkı” başlıklı olup, b bendinde müşteri ve kefil / kefillere ilişkin hükümlerin düzenlendiği, “işbu sözleşme kapsamında yer alan taahhüt ve yükümlülüklerinden herhangi birinin uygun bir şekilde yerine getirilmemesi, ek teminat ve / veya depo talebinde bulunulmasına rağmen bu talebin yerine getirilmemesi, gerek bankaya, gerekse diğer finans kurumlarına kendisinin veya risk grubundaki firmaların borçlarını ödemede temerrüde düşmesi veya taahhütlerini yerine getirmemesi yahut kredi ile ilişkili veya krediye etki edebilecek izin, onay veya yetkilerin alınamaması ve / veya alınmış olanların herhangi bir zamanda resmi makamlarca geri alınması, iptal edilmesi veya önemli bir tarzda değiştirilmesi”nin istenilebileceği hususunun düzenlendiği, bu şekliyle gayrinakit alacaklar yönünden kefillere ilişkin depo istenebileceği yönünde sözleşmede hüküm bulunduğu, asıl borçlu için verilen ipoteklerin davalı kefillerin kefaletlerinin teminatını teşkil etmediği, böylelikle kefiller hakkında ilamsız takip yapılmasında hukuka aykırı bir durum bulunmadığı, davacı bankaca alacağın kat edilerek muaccel hale geldiği, genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak imzası yer alan davalı … tarafından savunmalarını ispatlayacak herhangi bir delil sunulmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davalı … yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davalı … vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davalı şirketler yönünden yapılan incelemede ise; bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın “Başvuru Süresi” başlıklı 341. maddesine göre, istinaf yoluna başvuru süresi iki hafta olup bu süre ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Yine, aynı Yasa’nın “istinaf dilekçesinin verilmesi” başlıklı 343/1. maddesinde; istinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilir. İstinaf dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse, o mahkemece bölge adliye mahkemesi başvuru defterine kaydolunur”, aynı maddenin 3. fıkrasında ise istinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 118. madde hükmüne hükmü uygulanır” hükümlerine yer verilmiş, Yasa’nın anılan bu maddesi yollamasıyla 118.maddesinin 1. fıkrasında davanın dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılacağı düzenlenmiş, 2. fıkrasında, dava dilekçesinin kaydına ilişkin usul ve esasların yönetmelikte belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin “Davanın Açılması” başlıklı 197. maddesinin 9. fıkrasında; Taraf vekillerince UYAP üzerinden güvenli elektronik imza ile dava açılabileceği belirtilmiş, devamında ise; davanın, dilekçenin sisteme kaydedildiği tarihte açılmış sayılacağı düzenlenmiştir. O halde, istinaf başvurusunun süresinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesinde de HMK’nın 343/3. fıkrasının yollamasıyla 118/1. maddesi ve anılan Yönetmelik hükümleri uyarınca elektronik ortamda istinaf başvurusunda bulunulması halinde istinaf başvuru dilekçesinin sisteme kayıt tarihi esas alınacaktır. Somut olayda ise, istinaf başvurusuna konu mahkeme kararı istinafa başvuran davalı şirketler vekiline e-tebligat yoluyla 21/08/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, istinafa başvuran davalı şirketler vekili tarafından başvuru dilekçesi üzerinde yer alan başvuru tarihi 09/09/2019 olduğu gibi UYAP sisteminde kayıt tarihinin de yine 09/09/2019 olduğu görülmüştür. Şu halde istinafa başvuran davalı vekilinin istinaf başvurusu mahkeme kararının kendisine e-tebliğ edildiği 21/08/2019 (Çarşamba günü) tarihinden itibaren yasal iki haftalık sürenin sona erdiği 04/09/2019 tarihinden sonra 09/09/2019 tarihinde UYAP sistemine yapılmış olduğu anlaşılmakla HMK’nın 343/1 ve 3. maddeleri gereğince süresinde yapılmayan istinaf başvurusunun HMK’nın 352. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekili ile davalı … vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, davalı şirketler vekilinin istinaf başvurusunun ise süreden reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-İstinafa başvuran davalı şirketler vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 343/1., 3. maddesi yollamasıyla 118. ve Yönetmeliğin 197/9. Maddeleri gereğince HMK’nın 352. maddesine göre süreden REDDİNE,
2-İstinafa başvuran tarafa istinaf başvuru harcı ve istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3-İstinaf giderlerinin başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan istinaf gider avansının iadesine,
B)1-Davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı …’tan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcı ile 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının davalı …’tan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Taraflar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/05/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.