Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1253 E. 2021/596 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2019
NUMARASI :…
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/05/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; kefalet sözleşmesinin geçerlilik koşullarının oluşmadığını, kefilin müteselsil kefil olması halinde bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kendi el yazısıyla belirtmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalıların kefalet sözleşmesindeki imzalarını inkar etmedikleri, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 484. madde hükmü uyarınca kefalet koşullarının oluştuğu, bilirkişi raporu ile davalıların borç miktarının tespit edildiği gerekçesiyle davalı şirkete yönelik olarak davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 18.648,42 TL asıl alacak, 581,94 TL işlemiş faiz ve 29,09 TL BSMV olmak üzere toplam 19.259,45 TL üzerinden devamına, diğer davalılar yönünden ise davanın kısmen kabulü ile diğer davalıların takibe itirazlarının kısmen iptali ile takibin 18.507,50 TL asıl alacak, 1.578,77 TL işlemiş faiz ve 78,93 TL BSMV olmak üzere toplam 20.165,20 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ticari iş niteliği taşıyan borca kefalet durumunda kefaletin müteselsil kefalet sayıldığını, davalı gerçek kişilerin temerrüte düşmesi için borçlu şirkete ihtarname gönderilmesinin yeterli olduğunu, tebliğ şartının dahi aranmayacağını, davalı gerçek kişilerin davalı şirket ile aynı tarihte temerrüde düştüğünü, masrafa yönelik taleplerinin reddi kararının yerinde olmadığını, … ile yapılan ihtarname gönderme işlemlerinde pul olmadan gönderim yapılamayacağını, … tebliğ şerhinin dosyada mevcut olmasının pul masrafının varlığına karine teşkil edeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmede kefillerin imzalarının bulunduğu kısımda kefilin sorumlu olduğu miktarın belirtilmediğini, kefaletin geçerlilik koşulunun oluşmadığını, bilirkişi raporunda hesap kat ihtarnamesinin davalılara tebliğ edilemeden iade olduğu belirtildiği halde temerrütün oluştuğu belirtilerek yapılan hesaplama doğrultusunda karar verildiğini, kefilin temerrüt tarihi daha sonraki bir tarih olduğu halde bilirkişi raporunda asıl borçlunun sorumlu olduğu miktardan fazla borç miktarı hesaplandığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

Ankara 4. İcra Müdürlüğünün ….sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarı, yargılama aşamasında bankacı ve hesap uzmanı bilirkişiden alınan 15/10/2018 tarihli kök, 26/04/2019 tarihli ek rapor, taksitli ödeme kredi planları dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 4. İcra Müdürlüğünün …. sayılı icra takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 20.370,58 TL nakit alacağın tahsili istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 16/09/2017, diğer davalı borçlulara 23/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 21/09/2017 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının, itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, 23/10/2017 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı banka ile davalı şirket arasında 25/11/2009 tarihli, 1.500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede diğer davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu dosya içeriğiyle sabittir. Anılan sözleşmedeki kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. maddelerindeki şekil koşullarına uygun olduğu görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, davalı şirketin 01/08/2017, diğer davalıların ise takip tarihi olan 07/09/2017 tarihinde temerrüte düştüğü, davacı bankanın takip tarihi itibarıyla asıl borçlu şirketten 18.648,42 TL asıl alacak, 581,94 TL işlemiş faiz ve 29,09 TL BSMV olmak üzere toplam 19.259,45 TL, diğer davalılardan 18.507,50 TL asıl alacak, 1.578,77 TL işlemiş faiz ve 78,93 TL BSMV olmak üzere toplam 20.165,20 TL alacaklı olduğu, asıl alacağa %28,62 oranında temerrüt faizi işletileceği tespit edilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, davalıların icra takibine itirazının haksız olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişiden alınan rapor hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlenen kararda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun ödenmediği iddiası ile davacı banka tarafından davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalıların yasal süre içerisinde icra takibine konu borca itiraz ettiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı gerçek kişilerin kefaletlerinin geçerli olup olmadığı, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı ve bu alacağın davalılardan talep edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Taraf vekillerinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi 25/11/2009 tarihlidir. Sözleşme tarihinde mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu yürürlüktedir. Anılan kanunun 484 vd. Maddelerinde kefaletin geçerlilik koşulları düzenlenmiştir. Sözleşmede kefaletin geçerli olması için kefilin el yazısı koşulu bulunmadığı gibi, emsal nitelikteki Yargıtay ilamlarında da belirtildiği üzere kefalet sözleşmesinde ayrıca kefalet limitinin yazılı olmadığı durumda sözleşme limiti kefilin kefalet limiti olarak kabul edilecektir. Sözleşme limitinin yazılı olduğu ilk sayfa altında da asıl borçlunun yanı sıra davalı kefillerin de imzaları yer almaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı kefiller … ve …’ün takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde yer alan kefaletlerinin geçerli olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde kredi geri ödemesinin vadeye bağlanmadığı durumlara ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durumda kredi geri ödemesinin vadeye bağlanmadığı asıl borcun muaccel olması ve temerrütün oluşması süre içeren bir bildirimde bulunulması koşuluna bağlıdır.

Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 26. maddesinde asıl borçlu şirketin ve kefillerin sözleşmede yer alan adresinin davacı banka tarafından yapılacak tebligatlarda esas alınacağı hususu hükme bağlanmıştır. İİK’nun 68/b maddesinde ise kredi kullananın adres değişikliğini noter ihtarıyla bildirmediği takdirde eski adresin geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hüküm asıl borçluya ilişkin olup, kefile ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durumda davalı asıl borçlu şirketin sözleşmede yer alan adresine yapılacak tebligat İİK’nun 68/b maddesi uyarınca geçerli olacak ve davalı asıl borçlu anılan tebligat üzerine temerrüte düşecek ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükmü karşısında muacceliyet ve temerrütün oluşması için süre içeren bildirimin davalı kefillere tebliğ edilmesi gerektiğinden bu tebligatın kefillerin adresine tebliğ edilmesi gerekecektir. Bir başka anlatımla kefillerin sözleşmedeki adresine hesap kat ihtarının bila tebliğ olması kefillerin temerrüte düşmesi sonucunu doğurmayacaktır.
Davacı banka tarafından davalılara gönderilen hesap kat ihtarnamesi ile 3 günlük atıfet süresinin tanındığı gözetildiğinde davalı asıl borçlu şirkete gönderilen hesap kat ihtarnamesi 28/07/2017 tarihinde tebliğ edildiğinden davalı asıl borçlu şirket 01/08/2017 tarihinde temerrüte düşmüştür. Davalı kefillerin sözleşmede yer alan adreslerine gönderilen hesap kat ihtarnamesi ise bila tebliğ olduğundan davalı kefillerin takip tarihi olan 07/09/2017 tarihinde temerrüte düştüklerinin kabulü gerekir. Davacı banka tarafından düzenlenen hesap kat ihtarının usulüne uygun olarak asıl borçluya tebliğ edildiği gözetildiğinde, davalı kefiller yönünden TBK’nun 586. maddesinde düzenlenen takip koşulu oluşmuştur. Bu durumda mahkemece davacı bankanın davalı asıl borçludan talep edebileceği işlemiş temerrüt faizi oluşabilecek ise de, asıl borçluya yapılan tebligat ile takip koşulu oluşan davalı kefiller yönünden takip tarihine kadar işlemiş herhangi bir temerrüt faizi bulunmadığı gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Davacı vekilinin masrafa yönelik istinaf itirazına gelindiğinde, işbu davada ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı yan takip konusu alacağının varlığını usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür. Takip talebinde alacak kalemlerinin arasında 16,07 TL masraf alacağı yer almaktadır. Davacı yan davalılara hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini belirterek gönderilen hesap kat ihtarnamesine ilişkin gönderi takip belgelerini ibraz etmiş ise de, 16,07 TL masrafa ilişkin gönderi sırasında anılan miktarda pul kullanıldığına dair herhangi bir bilgi ve belge ibraz etmemiştir. Bu durumda mahkemece anılan kaleme ilişkin itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi isabetlidir.
Taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine gelindiğinde, itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı olup takipte istenilmeyen bir miktara hükmedilemez. Dava konusu icra takibinde 18.648,42 TL asıl alacak, 1.496,73 TL kat öncesi işlemiş %28,62 gecikme faizi, 74,84 TL kat öncesi işlemiş gecikme faizinin %5 gider vergisi, 128,12 TL işlemiş %28,62 temerrüt faizi (30/08/2017-07/09/2017), 6,41 TL temerrüt faizinin %5 gider vergisi, 16,07 TL masraf kalemleri ayrı ayrı belirtilerek davacı tarafından davalılar aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise takip talebinde yer alan işlemiş temerrüt faizine ilişkin tarih aralığı gözetilmediği gibi, kat öncesi işlemiş gecikme faizi ve işlemiş temerrüt faizi ayrımı yapılmadan işlemiş faiz kalemi olarak takip talebinde yer alan işlemiş temerrüt faiz miktarını da aşacak şekilde hesaplama yapıldığı görülmüştür. Bu durum ise HMK’nun 26. maddesi uyarınca talep aşımı niteliğinde olup usul ve yasaya aykırı olup, talep aşımının re’sen gözetilmesi gerekecektir.
Bilirkişi kök ve ek raporundaki hesaplamada esas alınan %19,08 akdi faiz ve %28,62 temerrüt faizi oranları bu kredi ilişkisinde uygulanan oranlardır. Raporda tespit edilen asıl alacak miktarına taraf vekillerinin herhangi bir itirazları da bulunmamaktadır. Ancak yapılan hesaplamada takip talebindeki işlemiş temerrüt faizi uygulanacak tarih aralığı gözetilmediği gibi kat öncesi işlemiş gecikme faizi kalemi ayrıca hesaplanmadığından rapor bu kısımlar yönünden dosya içeriğine uygun görülmemiştir. Yapılacak hesaplama için dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi, bilirkişi raporu alınması amacına aykırı görülmüş, bu durum karşısında Dairemizce hesaplama yapılması yoluna gidilmiştir.
Buna göre; kredi kullanım tarihi olan 31/03/2017 tarihi itibarıyla ana para 18.840,00 TL’dir. Davacı banka tarafından hesap kat tarihinden önce 22/05/2017 tarihinde 332,50 TL kısmi tahsilat yapıldığından bu hususda gözetilerek asıl borçlu yönünden hesaplama yapıldığında;
– 18.840,00 TL ana paraya 31/03/2017-22/05/2017 tarihleri arasında 53 gün için yıllık % 19,08 oranında temerrüt faizi işletildiğinde 18.840,00 TL x % 19,08 / 365 x 53 = 529,21 TL işlemiş kat öncesi akdi faiz ve kısmi ödeme banka kayıtlarına uygun olarak 18.840,00 TL ana paradan mahsup edildiğinde 18.507,50 TL ana paraya kısmi tahsilatın yapıldığı tarih gözetilerek 23/05/2017 tarihinden hesap kat tarihi olan 25/07/2017 tarihine kadar 63 gün için yıllık % 19,08 oranında temerrüt faizi işletildiğinde 18.507,50 TL x % 19,08 / 365 x 63 = 632,50 TL işlemiş kat öncesi akdi faiz olmak üzere toplam 1.161,71 TL kat öncesi işlemiş akdi faiz ile kat öncesi işlemiş akdi faizin %5’i oranında BSMV miktarı olan 58,08 TL,
– davalı asıl borçlu şirket 01/08/2017 tarihinde temerrüte düşmüş ise de, takip talebi gözetildiğinde 30/08/2017-07/09/2017 tarihleri arasında işlemiş temerrüt faizinin hesaplanması gerektiğinden 18.507,50 TL ana paraya 30/08/2017-07/09/2017 tarihleri arasında 8 gün için yıllık %28,62 oranında temerrüt faizi işletildiğinde 18.507,50 TL x % 28,62 / 365 x 8 = 116,09 TL işlemiş temerrüt faizi ile işlemiş temerrüt faizinin %5’i oranında BSMV miktarı olan 5,80 TL olmak üzere,
Takip tarihi itibarıyla davacının davalı asıl borçlu şirketten 18.507,50 TL asıl alacak, 1.161,71 TL kat öncesi işlemiş %19,08 gecikme faizi, 58,08 TL kat öncesi işlemiş gecikme faizinin %5 gider vergisi, 116,08 TL işlemiş %28,62 temerrüt faizi (30/08/2017-07/09/2017), 5,80 TL temerrüt faizinin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 19.849,18 TL alacaklı olduğu hesaplanmıştır.
Davalı kefiller … ve … yönünden hesaplamaya gelindiğinde, kredi kullanım tarihi olan 31/03/2017 tarihi itibarıyla ana para 18.840,00 TL’dir. Davacı banka tarafından hesap kat tarihinden önce 22/05/2017 tarihinde 332,50 TL kısmi tahsilat yapıldığından bu hususda gözetilerek hesaplama yapıldığında;
– 18.840,00 TL ana paraya 31/03/2017-22/05/2017 tarihleri arasında 53 gün için yıllık % 19,08 oranında temerrüt faizi işletildiğinde 18.840,00 TL x % 19,08 / 365 x 53 = 529,21 TL işlemiş kat öncesi akdi faiz ve kısmi ödeme banka kayıtlarına uygun olarak 18.840,00 TL ana paradan mahsup edildiğinde 18.507,50 TL ana paraya kısmi tahsilatın yapıldığı tarih gözetilerek 23/05/2017 tarihinden hesap kat tarihi olan 25/07/2017 tarihine kadar 63 gün için yıllık % 19,08 oranında temerrüt faizi işletildiğinde 18.507,50 TL x % 19,08 / 365 x 63 = 632,50 TL işlemiş kat öncesi akdi faiz olmak üzere toplam 1.161,71 TL kat öncesi işlemiş akdi faiz ile kat öncesi işlemiş akdi faizin %5’i oranında BSMV miktarı olan 58,08 TL,
– Davalı kefiller takip tarihinden önce temerrüte düşmediğinden davacı bankanın davalı kefillerden takip talebinde yer alan 30/08/2017-07/09/2017 tarihleri arası için işlemiş temerrüt faizi talep edemeyecektir. Buna göre;
Takip tarihi itibarıyla davacının davalı kefillerden 18.507,50 TL asıl alacak, 1.161,71 TL kat öncesi işlemiş %19,08 gecikme faizi, 58,08 TL kat öncesi işlemiş gecikme faizinin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 19.727,29 TL alacaklı olduğu hesaplanmıştır.
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan davacı alacağı likit, bir başka anlatımla bilinebilir, hesaplanabilir niteliktedir. Bu durumda mahkemece İİK’nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına hüküm altına alınan toplam miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken hüküm altına alınan asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinde isabet bulunmamakta ise de, davacı vekilinin bu yönde açık istinafı bulunmadığı gözetilerek Dairemizce yeniden kurulan hüküm sırasında hüküm altına alınan asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup, bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Mahkemece, icra inkar tazminatının ve yargılama giderlerinin davalılardan müteselsilen tahsiline hükmedilmemiş olup, davacı vekilinin bu yönde açık istinaf itirazı bulunmadığından Dairemizce yeniden kurulan hüküm sırasında hüküm altına alınan icra inkar tazminatının ve yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline hükmedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2019 tarih ….Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı asıl borçlu şirketin Ankara 4. İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyasında 18.507,50 TL asıl alacak, 1.161,71 TL kat öncesi işlemiş %19,08 gecikme faizi, 58,08 TL kat öncesi işlemiş gecikme faizinin %5 gider vergisi, 116,08 TL işlemiş %28,62 temerrüt faizi (30/08/2017-07/09/2017), 5,80 TL temerrüt faizinin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 19.849,18 TL alacağa, davalı kefiller … ve …’ün anılan takip dosyasında 18.507,50 TL asıl alacak, 1.161,71 TL kat öncesi işlemiş %19,08 gecikme faizi, 58,08 TL kat öncesi işlemiş gecikme faizinin %5 gider vergisi olmak üzere toplam 19.727,29 TL alacağa yönelik itirazlarının iptaline, takibin anılan miktarlar üzerinden 18.507,50 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren %28,62 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından hüküm altına alınan 18.507,50 TL asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 3.701,50 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 1.355,89 TL harçtan peşin alınan 246,03 harç ile icra dosyasına yatırılan 101,85 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.008,01 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Peşin alınan 246,03 TL harç, icra dosyasına yatırılan 101,85 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 379,28 TL harcın, aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 153,10 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.153,10 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek 2.085,11 TL’sinin aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre kabul edilen kısım üzerinden hesap olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 521,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
8-Bakiye gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davalılar tarafından yatırılan 377,67 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 46,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 167,30 TL yargılama masrafının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 22/04/2021

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.