Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1247 E. 2021/569 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2019
NUMARASI :….
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2017
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu… arasında 19.06.2012 tarihli 100.000.-TL bedelli Genel Kredi Taahhütnamesi akdedildiğini, davalının bu sözleşmede kefil sıfatı ile imzasının bulunduğunu, söz konusu sözleşme uyarınca asıl borçluya çek bedeli kredisi, biz-card, ticari artı para limit ve kredileri kullandırıldığını, geri ödemelerin yapılmaması üzerine hem davalıya hem de asıl borçluya ihtarname gönderilmesine rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün….. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın % 20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kredi sözleşmesinin takip ya da dava aşamasında müvekkiline gönderilmediğini, 19.06.2012 tarihli sözleşme altındaki kefil imzasının müvekkiline ait olmakla birlikte, müvekkiline 20.000.-TL’lik bir borca kefil olduğu söylenerek boş sözleşmenin imzalatıldığını, bilahare sözleşmenin üzerine 100.000.- TL’lik limit yazılarak, başka bir deyişle tarih ve tutarın sonradan sözleşmeye eklenmesi suretiyle icra takibi başlatıldığını, asıl kredi borçlusu… ile yeni bir Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve yaklaşık 4 yıl anılan sözleşmenin yürürlükte kaldığını, borcun ödenmemesi üzerine ise davacı bankanın yenilediği sözleşme yerine sırf kefil sıfatıyla müvekkilin sorumluluğuna gidebilmek için eski Genel Kredi Sözleşmesini çıkararak icra takibine koyduğunu, el yazısı ile müvekkili tarafından açıkça yazılmayan kefaletin TBK’nın 581. ve devamı maddelerine aykırı olması yanında kefalet süresinin de sözleşmede gösterilmemiş olması sebebi ile ve kefalet miktarının sonradan ve başkaca bir kalemle yazılmış olması nedeni ile kefil sıfatıyla müvekkilin sorumluluğuna gidilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı tarafından kefalet miktarının sözleşmeye sonradan eklendiği yönünde iddiada bulunulması nedeniyle dosyanın bu hususta inceleme yapmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü …’ne gönderildiği, söz konusu kurum tarafından hazırlanan 22/03/2018 tarihli rapora göre, söz konusu yazıların taahhütname imzalandıktan sonra doldurulup doldurulmadığı hususunda herhangi bir kanaatte bulunulmasının mümkün olmadığının rapor edildiği, söz konusu raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkemece kabul gördüğü, söz konusu genel kredi sözleşmesinin imzalandığı 19/06/2012 tarihi itibariyle eski Borçlar Kanunun yürürlükte bulunduğu, söz konusu kredinin eski Borçlar Kanunu hükümleri esas alınarak düzenlendiği, eski Borçlar Kanununda kefalet miktarının kefil tarafından bizzat yazılacağına dair bir hüküm bulunmadığı, mevcut genel kredi sözleşmesine yeni Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin de yürürlük tarihi dikkate alındığında uygulanmasının mümkün olmadığı, yerleşik Yargıtay İçtihatları dikkate alındığında davalı kefilin imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesi kapsamındaki borçlardan sorumlu olduğu, takibe konu kredi hesaplarının açılış tarihleri incelendiğinde, ticari artı hesabının açılış tarihinin 17/08/2012 tarihi olduğu, davalı kefilin imzaladığı 19/06/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamındaki borçtan sorumlu olduğu, dava konusu…. nolu kredi hesaplarının ve banka çek sorumluluk tutarı ödenen çek yapraklarından kaynaklanan banka alacağının 11/12/2012 tarihli 500.000,00-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı bu hesaplardan kaynaklanan borçlardan davalı kefilin sorumluluğu bulunmadığı, talepte bağlılık kuralı gereğince davalı kefilden takip tarihi itibariyle 16.210,02-Tl asıl alacak, 370,08-TL işlemiş faiz, 18,50-TL BSMV olmak üzere toplam 16.598,60-TL alacaklı olduğu, takibe devamına karar verilmesi halinde …. nolu artı para kredisinden kaynaklanan 16.210,02-TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil edileceği tarihe kadar %28,08 oranında temerrüt faizi edilebileceği, takip talebinde yer alan noter makbuzunun dosyaya sunulmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile Ankara 27. İcra Dairesi’ni…. Esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın; ….nolu kredi için 16.210,02-TL asıl alacak, 370,08-TL işlemiş faiz, 18,50-TL BSMV olmak üzere toplam 16.598,60-TL yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %28,08 oranında faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile 16.210,02-TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının 19/06/2012 tarihli genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığını ve sözleşmeye istinaden kullandırılan ve kullandırılacak tüm ferileriyle birlikte sona erene kadar sorumlu olduğunu kabul ettiğini, dava dışı asıl borçlu ile müvekkili banka arasında imzalanan başka bir sözleşme bulunmadığını, davacının sözleşmenin ferileri niteliğinde kullandırılan hesaplara ilişkin olarak sorumlu tutulmamasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemece davalının, sözleşmedeki tarihin sonradan doldurulduğuna yönelik iddiası bulunmamasına rağmen bu yönde inceleme yapılmasının yerinde olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tamamen kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmeden karar verildiğini, müvekkilinin kefalet limitinin 20.000,00 TL olup, 100.000,00 TL’lik miktarın boş olarak imzalatılan sözleşmeye sonradan yazıldığını, kredi limit yazısı ile diğer yazılar arasında kalem mürekkebi yönünden farklılık olmasının bu hususu kanıtladığını, müvekkilinin kefaletinde tarih olmadığından kefaletin geçersiz olduğunu, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, davacı ile dava dışı asıl borçlu arasında dava konusu sözleşmeden sonra 11/12/2012 tarihinde ikinci bir sözleşme imzalanmasına rağmen davacı yanca ilk sözleşmeye istinaden takip yapılmasının haksız olduğunu, alacağın likit olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar evrilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava;genel kredi sözleşmesi uyarınca kullanılan krediye dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 27. İcra Dairesi’nin…. Esas sayılı dosyası, 19/06/2012 tarihli 100.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi, 11/12/2012 tarihli 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi, 21/11/2016 tarihli hesap kat ihtarnamesi, faiz cetvelleri, hesap özetleri, vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Mahkemece sözleşmenin 3. sayfasında yer alan ve kredi miktarı içeriği ve sınır başlığı altında yer alan rakam ve yazı ile 100.000,00-TL ibaresinin davalı tarafından sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra doldurulup doldurulmadığının tespiti için dosyanın Emniyet Genel Müdürlüğü …’ne gönderildiği, söz konusu kurum tarafından hazırlanan 22/03/2018 tarihli raporda, söz konusu yazıların taahhütname imzalandıktan sonra doldurulup doldurulmadığı hususunda herhangi bir kanaatte bulunulmasının mümkün olmadığının rapor edildiği görülmüştür.
Mahkemece alınan 05/10/2018 tarihli bilirkişi kök raporu ve aynı bilirkişiden alınan 11/02/2019 tarihli ek rapor arasında çelişki olması nedeniyle üç kişilik bankacı bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan alınan 01/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; yerleşik Yargıtay İçtihatları dikkate alındığında davalı kefilin imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesi kapsamındaki borçlardan sorumlu olduğu, takibe konu kredi hesaplarının açılış tarihleri incelendiğinde, ticari artı hesabının açılış tarihinin 17/08/2012 tarihi olduğu, davalı kefilin imzaladığı 19/06/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamındaki borçtan sorumlu olduğu, dava konusu…..nolu kredi hesaplarının ve banka çek sorumluluk tutarı ödenen çek yapraklarından kaynaklanan banka alacağının 11/12/2012 tarihli 500.000,00-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı bu hesaplardan kaynaklanan borçlardan davalı kefilin sorumluluğu bulunmadığı, talepte bağlılık kuralı gereğince davalı kefilden takip tarihi itibariyle 16.210,02-Tl asıl alacak, 370,08-TL işlemiş faiz, 18,50-TL BSMV olmak üzere toplam 16.598,60-TL alacaklı olduğu, takibe devamına karar verilmesi halinde 188801510000000006043601 nolu artı para kredisinden kaynaklanan 16.210,02-TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil edileceği tarihe kadar %28,08 oranında temerrüt faizi işletilebileceği, takip talebinde yer alan noter makbuzunun dosyaya sunulmadığı, bu nedenle hesaba katılmadığı bildirilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı banka ile dava dışı… arasında 19/06/2012 tarihli 100.000,00 TL limitli ve 11/12/2012 tarihli 500.000,00 TL limitli iki adet genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalının 19/06/2012 tarihli sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, 11/12/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde ise kefalet imzasının bulunmadığı, mahkemece alınan ve ayrıntılı gerekçeli ve denetime elverişli olması nedeniyle hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmayan 01/04/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda icra takibinde talep edilen …. no’lu artı para kredisinin davalının kefalet imzasının bulunduğu 19/06/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı ve bu kredi yönünden davacının takip tarihi itibariyle 16.210,02 TL asıl alacak, 526,36 TL işlemiş faiz, 26,32 TL BSMV olmak üzere toplam 16.762,69 TL nakdi kredilerden kaynaklanan alacağının bulunduğu, diğer kredilerin ise davalının kefalet imzasının bulunmadığı 11/12/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı ve davalının diğer kredi hesapları nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin istinaf itirazları yönünden yapılan incelemede ise, davalı yanca kefalet limiti 20.000,00 TL olup, sonradan davacı bankaca 100.000,00 TL olarak doldurulduğuna ilişkin yazılı delil sunulmadığı, kriminal raporunda da yazı yaşı tespitinin mümkün olmadığının belirtildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının sorumlu olduğu kredi hesabı yönünden temerrüdün takip tarihi itibariyle kabul edilerek takip tarihine kadar akdi faiz uygulanarak hesaplama yapıldığı, 19/06/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin düzenlenme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun ilgili maddelerinde belirtilen şartlara haiz olduğundan geçerli olduğu, somut olayda TBK’nın 583. maddesinde düzenlenen şekli şartların mevcut olup olmadığının araştırılmasının mümkün olmadığı, alacağın likit olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle mahkemece, talepte bağlılık kuralı gereğince davacının davalı kefilden takip tarihi itibariyle 16.210,02-TL asıl alacak, 370,08-TL işlemiş faiz, 18,50-TL BSMV olmak üzere toplam 16.598,60-TL alacaklı olduğu, takibe devamına karar verilmesi halinde…. nolu artı para kredisinden kaynaklanan 16.210,02-TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil edileceği tarihe kadar %28,08 oranında temerrüt faizi işletilebileceği, asıl alacağın likit olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 1.333,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 283,46 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.050,39 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 15/04/2021

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.