Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1242 E. 2021/541 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2019
NUMARASI : ….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/10/2018
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2021

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24/07/2006 tarihinde işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 7.4 madde gereğince dağıtım faliyetinin hisselerinin tamamının davalıya ait olduğu dönemde …’ın özelleştirilmesinden önce yani … ile …’ın ayrılmaz bir bütün olduğu dönemde yanlış abone grubuna göre elektrik faturalarının fiyatlandırılması nedeniyle müvekkili tarafından … İl Sağlık Müdürlüğü’ne ödenen miktardan ve yapılan yargılama masraflarından davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak ödenen 20.000,00 TL ile 100,00 TL yargılama giderinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca sözleşme tarihinden sonra meydana gelen zararlara ilişkin sorumluluğun davacıya ait olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 7.4 maddesi uyarınca …’ın sorumlu olduğu dönemde gerçekleşen eylemler ve hukuki işlemlerden dolayı davalının sorumlu olduğu, rücuya konu davadaki alacağın işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı 24/07/2006 tarihinden sonraki bir tarihte doğduğu, İHDS tarihinden sonra meydana gelen olaylardan davalının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafından gönderilen 26/10/2010 ve 24/01/2011 tarihli yazılarda İHDS’nin imza tarihinden sonra dahi fiili devir tarihi olan 30/10/2009 tarihli hisse devrine kadar sorumluluğun davalıya ait olması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, sorumluluğun davalı tarafından kabul edildiğini, emsal nitelikteki Yargıtay kararlarında sorumluluğun davalı şirkete ait olduğunun tespit edildiğini, İHDS ve hisse devir sözleşmesi tarihi arasındaki dönemde müvekkili ve diğer dağıtım şirketlerince tahsil edilen alacakların davalıya aktarıldığını, bu dönemin nimetlerinden yararlanan …’ın külfetlere katlanması gerektiğini, taraflar arasındaki İHDS’nin 7.4. maddesinin de bu yönde olduğunu, mahkemece sözleşme ve delillerin hatalı yorumlandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…. Karar sayılı dosyanın; davacısı Sağlık Bakanlığı … İl Sağlık Müdürlüğü, davalısı … A.Ş. olup, 27/12/2006 tarihli abonelik sözleşmesi kapsamında sağlık müdürlüğünün bağlı birim ve hastanelerinin elektrik sayaçlarının daha pahalı olan ticarethane abone grubu üzerinden faturalandırma işlemi yapılarak yanlış tarife uygulandığı, bu nedenle fazla fatura bedeli ödendiği iddiası ile fazla ödenen fatura bedellerinin tahsili talebiyle açılan davada davanın … Genel Müdürlüğü’ne ihbar edildiği, verilen davanın kabulü kararının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 09/04/2015 tarih ve …. Karar sayılı kararı ile işleyecek faiz başlangıç tarihi yönünden bozulması üzerine …. Esas numarasını aldığı, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda verilen …. Karar sayılı karar ile davanın kabulüne, 137.011,00 TL’nin mahkemece tespit edilen temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, davacı … İl Sağlık Müdürlüğü tarafından davalı … vekiline verilen karar doğrultusunda faiz miktarları da hesaplanarak ödeme yapılmasının bildirildiği, davalı … tarafından … İl Sağlık Müdürlüğü hesabına 22/06/2018 tarihinde 91.384,87 TL, 22/06/2018 tarihinde 12.191,49 TL, 22/06/2018 tarihinde 23.689,52 TL, 22/06/2018 tarihinde 95.128,98 TL, 22/06/2018 tarihinde 4.767,21 TL, vekalet ücreti ve faizi olarak da 25/06/2018 tarihinde 13.991,48 TL ödendiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten sonra, 27/12/2006 tarihli elektrik aboneliği kapsamında düzenlenen abonelik tarihinden sonraki tarihli ve abone tarafından ödenen elektrik faturalarına dayanmaktadır. Davacı … İl Sağlık Müdürlüğü tarafından rücuya esas davada dava tarihinden önce yapılan ve açılan dava ile istirdatı talep edilen ödemelerin tamamı 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinden sonraki tarihli abonelik sözleşmesi kapsamında düzenlenen ve yine sonraki tarihli faturalar nedeniyle 24/07/2006 tarihinden sonra yapılan ödemelerdir. Bir başka anlatımla yapılan ödeme davalı … tarafından değil, davacı … tarafından tahsil edilmiştir. Mahkemece istirdatına karar verilen elektrik faturaları nedeniyle haksız tahsil edilen bedel davacı … kasasına girmiştir. Taraflar arasında akdedilen İHDS hükümleri uyarınca dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde dağıtım faaliyetleri nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı …, sonraki döneme ilişkin ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı ise …’tır. Bu durumda rücuen alacağa dayanak olan … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın davacısı bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda ise de, İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince
davacı … tarafından haksız tahsil edilerek kasasına giren ve mahkemece istirdatına karar verilen elektrik faturaları nedeniyle davacının ödediği bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmamaktadır.
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi öncelikle uygulanacaktır.
Davacı yan ise delil olarak dayandığı ve istinaf aşamasında ileri sürdüğü davalı şirket yazıları ile İHDS imza tarihi ile hisse devir tarihi arasındaki döneme ilişkin sorumluluğun davalı şirket tarafından kabul edildiğini, emsal Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğunu ileri sürmektedir.
Davacı tarafından emsal olarak bildirilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/05/2017 tarih ve …. Karar sayılı kararı ile; işletme hakkı devir sözleşmesinde sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaya çıkabilecek her türlü cezai ve hukuki sorumluluğun …’a ait olacağının kararlaştırıldığı, ancak davacı tarafça davalıya gönderilen 26/10/2010 ve 24/01/2011 tarihli yazılarda fiili devir tarihine kadar hisselerin tamamı davacıya ait olduğundan davacı ile davalı …’ın ayrılmaz bir bütün olduğu bilgilerine yer verildiği, her ne kadar 24/07/2006 tarihinde işletme hakkı davalı …’a devredilse de fiili devir tarihine kadar dağıtım faaliyetinin davacı şirket tarafından yerine getirildiği, davalı …’ın sorumlu tutulmayacağı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı yanın delil olarak dayandığı ve istinaf aşamasında ileri sürdüğü davalı şirket yazıları, davalı şirket hukuk müşavirliği tarafından davacı şirkete gönderilmiştir. 26/10/2010 tarihli yazıda “… …. 25/10/2010 tarih ve 759 sayılı yazısı ekinde gönderilen başkanlıklarınca da uygun bulunduğu bildirilen 25/10/2010 tarihli komisyon raporunda “Özellikle sözleşmelerin 7/4.maddesinde yer alan, dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğu …’a aittir hükmü gereğince fiili devir tarihine kadar … ile şirketlerin ayrılmaz bir bütün olduğu ve şirketlerin sermayelerinin tamamının …’a ait olduğu da dikkate alındığında, bu dönemde yapılan işlem ve faaliyetlerden doğan hakların …’a ait olması gerektiği değerlendirilerek bu duruma göre fiili devir tarihinden önceki döneme ait işlemler hakkında yapılan inceleme ve soruşturmalar sonucunda düzenlenen müfettiş raporlarında yer alan ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre haksız fiil veya sebepsiz zenginleşme tanımlamasını taşıyan tazminat talepleri ile ilgili hukuki takibin … Hukuk Müşavirliğince yürütülmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığı” belirtilmiştir. Gelinen aşamada … ilgi yazısı karşısında herhangi bir hak kaybına mahal verilmemesi adına hisse devri tarihi itibarıyla enerji satışından doğan alacaklar dışındaki alacak, tazminat vb. haklar için açılan dava ve icra takip dosyalarında taraf değişikliğinin sağlanması için gerekli işlemlerin ivedilikle yapılması ile söz konusu dosya suretlerinin ve dosya listelerinin işlem tesis edilmek üzere Genel Müdürlüğümüze gönderilmesi hususunda…” denilmiştir. Davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen diğer yazılarda benzer içeriktedir.
İstinaf aşamasında Dairemizce emsal nitelikteki diğer dosyalarda davalı şirkete anılan yazı dayanağı belgelerin istenilmesi, davacı şirket tarafından taraf değişikliği gerçekleştirilen dava ve icra takip dosyalarının bildirilmesi hususunda yazı yazılmış, bu yazıya verilen 26/11/2020 tarihli cevapta, yazının dayanağı olan herhangi bir yönetim kurulu kararı bulunmadığı, Teftiş Kurulu Başkanlığının inceleme ve soruşturmaları sonucunda düzenlenen raporlarına ilişkin Genel Müdürlük olurlarını içeren müzekkerelerine istinaden yapılacak işlemlere esas Teftiş Kurulu Başkanlığı görüşünü içerir komisyon raporu düzenlendiği, bu çerçevede Genel Müdürlükten olur alındığı, akabinde olurun ve bu olurun kapsamında yapılan işlemlerin iptali ile olur çerçevesinde özelleştirilen dağıtım şirketlerinden devir alınan veya genel müdürlük adına açılan bu kapsamdaki dava dosyalarının ilgili dağıtım şirketlerine iade edilmesi hususunun olura bağlandığı, komisyon raporu gereğince davacı şirket tarafından gönderilen listede yer alan davaların yazı kapsamında olmadığının davacı şirkete bildirildiği, kapsam dahilinde olan iki adet dosyanın davacı tarafından Genel Müdürlüğe gönderilmediği bildirilmiştir.
Anılan cevap ekinde yer alan davacı şirketin davalı şirkete gönderdiği 16/02/2011 tarihli yazıda, …’ın 24/01/2011 tarihli yazısı kapsamına giren dosyalara ilişkin bilgileri içeren liste ve listede yer alan davalara ilişkin dava dilekçelerinin gönderildiği belirtilerek davaların davalı şirket Genel Müdürlüğüne ihbar edileceği, Genel Müdürlük tarafından müdahale talebine bulunulmasına ilişkin gerekli işlemlerin yapılması bildirilmiş, yazı ekinde de 38 adet dava dosyası listelenmiştir. Bu yazı üzerine davalı şirket tarafından davacı şirkete 10/03/2011 tarihli yazı ile cevap verilmiş olup, yazıda iki adet dava dosyası dışında yer alan diğer dosyaların yazıları kapsamında değerlendirilemeyeceğini, komisyon raporunda belirtildiği üzere yalnızca soruşturma raporu sonucu açılan dava ve icra takiplerinin yazı kapsamında bulunduğu, bu iki dosya dışındaki diğer dosyaların davacı şirket tarafından takibine devam edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Davacı şirket tarafından yapılan yazışmalar kapsamında davalı şirket tarafından takip edilmesi gerektiği bildirilen 38 adet dava dosyadan sadece iki tanesinin komisyon raporu kapsamında soruşturma raporu sonucu açılan dava ve icra takibi niteliğinde olduğu belirtilerek diğer davaların ve icra takiplerinin davacı şirket tarafından takip edilmesi gerektiği davalı tarafından davacıya bildirilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında davacının işbu davaya dayanak yaptığı davalı şirketin 26/10/2010 ve 24/01/2011 tarihli yazılarının tüm yazışmalar ile birlikte değerlendirilerek anılan yazılar ile davalının İHDS tarihinden sonra, hisse devir tarihinden önceki döneme ilişkin sorumluluk üstlenip üstlenmediğinin tespit edilmesi gerekir.
Davalı şirket anonim şirket olup, şirket tarafından İHDS hükümlerinde yer almayan bir döneme ilişkin sorumluluğun üstlenilmesi ancak yönetim kurulu kararı veya şirketi temsile yetkili organı tarafından yapılacak tasarrufla mümkündür. İstinaf aşamasında davalı şirkete yazılan yazı cevabından bu yönde davalı şirket yönetim kurulu tarafından alınan herhangi bir karar veya şirketi temsile yetkili organı tarafından yapılan bir tasarruf bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda yönetim kurulu kararı veya şirketi temsile yetkili organı tarafından yapılan bir tasarruf bulunmadan davalı şirketin İHDS hükümleri dışında herhangi bir döneme ilişkin sorumluluğu üstlendiğinden söz edilemeyecektir.
Öte yandan anılan yazıların içeriklerinde, Teftiş Kurulu Başkanlığı komisyon raporunda fiili devir tarihinden önceki döneme ait işlemler hakkında yapılan inceleme ve soruşturmalar sonucunda düzenlenen müfettiş raporlarında yer alan ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre haksız fiil veya sebepsiz zenginleşme tanımlamasını taşıyan tazminat talepleri ile ilgili takibin … tarafından yürütülmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığının belirtilmesi nedeniyle bu kapsamda yer alan dosyalarla ilgili taraf değişikliğinin sağlanması gerektiği bildirilmiştir. Anılan yazıdan da davalı … tarafından İHDS imza tarihinden sonra, hisse devir tarihinden önceki döneme ilişkin tüm sorumluluk üstlenilmemiştir. Sadece soruşturma sonucu düzenlenen müfettiş raporlarında yer alan haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme niteliğindeki tazminat taleplerine ilişkin davalar hakkında taraf değişikliğinin sağlanması gerektiği belirtilerek sınırlandırma yapılmıştır.
Hal böyle olunca İHDS imza tarihinden sonra gerçekleşen rücuya dayanak ilama konu ödenen elektrik faturalarından kaynaklanan sorumluluğun davacı şirkette olduğu, elektrik aboneliği ve faturaların İHDS imza tarihinden sonraki tarihli olup faturaların davacı tarafından tahsil edildiği, davacının haksız tahsil ettiği parayı açılan dava sonunda verilen hüküm gereğince aboneye iade ettiği, davalı tarafından davacıya gönderilen yazıların hisse devir tarihinden önceki döneme ilişkin tüm sorumluluğun üstlenilmesi niteliğinde bulunmadığı gibi sorumluluğun üstlenilmesine ilişkin anonim şirket yönetim kurulu kararı bulunmadığı gözetilerek ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/04/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.